Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/8 E. 2022/1279 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/8
KARAR NO : 2022/1279
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/09/2019
NUMARASI : 2016/624 Esas 2019/1324 Karar

USU : Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin)
KARAR TARİHİ : 12/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/10/2022

Taraflar arasındaki tespit ve pay defterinden terkin istemli davanın yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, davalı şirketin 1989 yılında müteveffa … tarafından kurulduğunu, şirketin %96,7 lik payını kendinde tutan müteveffanın, kalan %3,3’lük sermaye payının %2’lik kısmını eşi davalı …’na, %0,6’şar iki adet hissesini çocukları Ertan ile …’na ve %0,1 hisseyi babası Hasan Kuruoğlu’na dağıtarak anonim şirketin kuruluşunu gerçekleştirdiğini, müvekkili … ve annesi …’nun …’nun 1998 yılında vefatı nedeniyle müteveffadan miras payı oranlarında hisse alarak şirkete ortak olduklarını, davalı … müvekkilinin babaannesi olup, müvekkili ile beraber muris …’nun müşterek mirasçısılarından olduğunu, davalı şirketin kuruluş tarihinden itibaren belirli zamanlarda sermaye artırımı yaptığını, şirketin sermayesi son olarak 05/06/2010 tarihinde yapılan Genel Kurul ile 1.500.000-TL iken; bu tarihte 5.000.000-TL çıkarıldığını, şirketteki pay adedi ise, 150.000.000 (Yüzellimilyon) adet olup, her bir hissenin değeri ise, 33 kuruşa tekabül ettiğini, bu tarihten sonra yapılmış herhangi bir sermaye artırımı ve şirket hisselerinin itibari değerleriyle ilgili TTK’na göre yapılmış bir hukuki bir şlem söz konusu olmadığını, şirketin kurucusu ve hâkim hissedarı muris …, 2011 ile vefat tarihi olan 30/03/2014 tarihine kadar demans hastası olduğunu, murisin son katıldığı 17/06/2011 tarihli genel kurul hazirun cetvelinde ortakların sermaye paylarının … 4.991.694,67 TL ( %99,84); … 4.237,42 TL; Ertan Kuruoğlu 1.949,21 TL; … 487,30 TL; … 1.461,91 TL ve … 169,49 TL olarak gösterilerek şirket sermayesinin 150.000.000 adet hisseye ayrıldığını, halböyleyken davalı şirketin kanuni olarak tutması gereken kuruluşta onaylanmış eski pay defterini gizleyerek Bursa 15. Noterliğince 28/12/2012 tarih ve 36818 yevmiye numarası ile 2013 Hesap Dönemi için açılış onayı yaptırdığı bu davanın konusu olan pay defterini düzenlediğini, ancak pay defterindeki kayıtların gerçek dışı, usulsüz ve dayanaksız olarak pay defterine kaydedildiğini, buna göre; pay defterinde şirketin kurucusu ve hâkim hissedarı olan muris …’ na ait olan kayıtlarda murise ait 4.991.694,67-TL tutarlı hisselerin pay defterine kaydedilmeyerek murisin ortaklıktan çıkarıldığının görüldüğünü, öncelikle murisin kuruluştan itibaren hissedarlık durumunu kronolojik olarak ve her bir sermaye artırımındaki durum itibariyle bu deftere yazılmamış olmasının başlı başına bir usulsüzlük olduğunu, ayrıca pay defterinden murise ait bir adet hissenin 30/03/2014 tarihinde vefatından sonra yine davalı … üzerine usulsüz olarak kaydedildiğinin davalı …’na ait pay sahifesinden anlaşıldığını, bununla birlikte şirketteki pay adedini yasaya aykırı olarak ve keyfi bir işleme hukuki hiçbir işleme dayanmadan toplam 150.000.000 TL adet olan ve beheri 0,033 TL olan şirket hisselerini beher hisse 25 TL üzerinden hisse miktarını da 200.000 adet olarak gösterdiklerini, dolayısıyla muris …’nun %99,84 olan hissesinin hisse devir işlemi olmadığı halde sözde davalı … üzerinde devredildiği şeklinde düzenlenen usulsüz kaydın terkini ile murise ait %99,84 hissenin muris adına pay defterine kaydı gerektiğini; davalı … hakkında; davalının şirketteki sermaye payı 17/6/2011 tarihinde 4.237,42 TL olup, 5.000.000 -TL sermayeli bir şirkette binde 2.8 lik olan paya isabet ettiğini, hal böyleyken aniden bu payın 4.995.9000 TL’ye çıkması ve şirketin tek başına %99,92 sine sahip olmasının hukuki dayanağının olmadığını ve yine toplam 150.000.000 olan şirketin pay adedini 200.000 adede indirerek beher hisseyi 25-TL olarak belirlemenin de yasaya aykırı olduğunu, zira şirketin paylarının itibari değeri konusunda herhangi bir genel kurul kararı olmadığı gibi pay sahiplerinin de onayının söz konusu olmadığını, pay defterinde “…’ndan Devir Alınan” yazması da başlı başına yanıltıcı olduğunu, murisin toplam sermaye payı 4.991.694,67 TL iken, bu sermaye payı yerine 4.995.900.00 TL kaydedilmesi de usulsüz olduğunu aradaki farkın nereden kaynaklandığının defter kaydında belli olmadığını, dolayısıyla olmayan bir payın devralındığının kaydedildiğinin ortada olduğunu, davalının murise ait olan fakat sahte kayıtla kendi üzerinde gösterilen hisselerin 74.922 adet hisseyi 1.873.050-TL’ye 10/04/2014 tarihinde Ertan Kuruoğlu’na “hisse devir sözleşmesi” ile devrettiğinin yazıldığını, aynı şekilde aynı miktar hisseyi de aynı bedelle müvekkili …’na 10/4/2014 tarihinde devrettiğinin belirtildiğini, ancak bu hisseler zaten murise ait olup, uygulanması gereken miras hukukuna göre, kayıtların düzeltilmesi gerektiğini, bu satışlardan sonraki işlem olarak da, şirket kurucusu …’na ait kalan bir adet hisseyi 25.-TL olarak …’ndan devraldığı şeklinde kaydedildiğini, bu kaydın da usulsüz olduğunu, sonuçta, halihazırda davalının davalı şirkette kaç pay sahibi olduğunun defterde yazılı olmadığından bunun da usulsüz bir kayıt olup; terkini gerektiğini, şirket ortağı Lütfü Güleryüz hakkında; bu ortağın şirkette nasıl ortak olduğunun dayanaklarının gösterilmediğin, bu ortağın hisse edinimi açıklaması da usulsüz ve gerçek dışı yazıldığını, şirkette kurucu ortakmış gibi gösterildiğini, şirket ortağı Lütfi Güleryüzlü’nün hissesi olarak 175 TL değerinde 7 hisse kaydı yapıldığını, oysa ki gerçek sermaye payının sadece 169,49 TL olduğunu, dolayısıyla şirketin gerçek hisse değerleri 150.000.000 adet paya göre hesaplandığında Lütfi Güleryüzlü’nün sermaye payının hukuki dayanağı olmadan arttırılarak kaydedildiğinden bu usulsüzlüğün tespiti ile terkini gerektiğini; şirket ortağı Ertan Kuruoğlu hakkında;bu ortağın şirket kuruluşundaki payı, müvekkili …’nun müteveffa babası …’nunki ile eşit olup; bu miktar vefat tarihi sonrasında müyekkili ve annesi … için 17/6/2011 tarihli hazurun listesinde yazılı bulunan 1.949,21 TL’ye eşit olduğunu, ancak pay defterinde doğrudan doğruya 75.000 hisse karşılığı toplam tutar 1.850.000-TL olarak kaydedildiğini, burada yazılı 75.000 hisse beheri 25 TL den kabul edilse bile toplamda 1.875.000 TL tutarken, 25.000-TL eksik olarak bu rakamın yanlış yazıldığını, yazılmayan fark beher hisse 25 TL kabul edilse bile 1000 adet hisseye tekabül ettiğinden bu usulsüz kaydın terkini gerektiğini, keza açıklama kısmımda yazılı “78 adet ortaklığa girişten” açıklamasının gerçek dışı olduğunu, davalı …’nun devir ve temlikinin hukuki dayanağı olmadığından batıl olan bu sözde devre dayanan pay defteri kaydının da terkini gerektiğini; pay defterinde Emine Nur Kuroğlu hakkındaki kayıtlarda ise, müvekkili …’nun annesi olup; ortaklığa müteveffa eşinden veraseten aldığı pay ile hissedar olduğu halde, bu açıklamanın pay defterinde yer almadığını, güncel adres bilgilerinin de gösterilmediğini; müvekkili … hakkında ise, pay defterindeki müvekkili imzasının sahte olduğunu, müvekkilinin babasının vefatından sonra 1998’den bu yana veraseten hissedar olduğu halde bu hususun pay deferinde yazılı olmadığını, 20 adet hisseyi de annesi …’ndan 10/4/2014 tarihinde devraldığının belirtildiğini, ayrıca 10/4/2014 tarihinde davalı …’ndan “hisse devir sözleşmesi” ile devir edildiği yazılmış olan 1.873.000.TL bedelli 74.922 hisse devraldığının, sonuçta 75.000 toplam hisse sahibi olduğunn belirtildiğini, öncelikle bu hisse karşılığının dayanağı olmayan beher hisse değeri olarak 25-TL den hesaplandığında neticede 1.875.000.-T’L olduğu halde, 25.000-TL eksiğiyle 1.850.000.-TL yazılmasının usulsüz olduğunu, buna göre müvekkilin defterde yazılan sermaye payına göre hisse miktarının 1.000 adet hisse eksik olduğunu, ayrıca müvekkilin hisse miktarının 161,91 TL azaltıldığını dolayısıyla müvekkilinin sermaye payının, bu usulsüz kayıtlarla 25.161,91 TL düşük gösterildiğini, bunun yanında müvekkilipPay açıklamasında yer alan “20 Adet Hisse 10.04.2014 tarihli Hisse devir Sözleşmesi ile …’ndan devir almımıştır” şeklindeki beyan esas alındığında, öncelikle hissedar …’na ait sayfadaki pay durumuna bakıldığında orada sermaye payı 500.-TL olarak usulsüz kaydedildiğinin görüldüğünü, çünkü …’nun sermaye payının 17/6/2011 tarihli genel kurul hazır bulunanlar listesinde 487,30 TL olarak belirtildiğini, yine müvekkile ait Pay Sayfasında “açıklama” bölümünde yer alan “74.922 adet hisse 10.04.2014 tarihli Hisse Devir Sözleşmesi ile …’ndan devir alınmıştır.” şeklindeki açıklamanın da gerçeğe aykırı olduğunu, davalı …’nun devir ve temlikinin hukuki dayanağı olmadığından batıl olan bu sözde devre dayanan pay defteri kaydının usulsüz olduğunu, dolayısıyla muris …’nun vefatıyla şirkette bulunan 4.991.694,67 TL lik sermaye payından miraşçılık belgesine göre müvekkili payma düşen sermaye payının deftere kaydedilmesinin zorunlu olduğunu, pay defterinde müvekkili adresinin de güncel olmadığını ileri sürerek davalı şirketin pay defterindeki usulsüz kayıtların tespit ile terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davacı vekilinin ıslah açıklamalı 17/05/2019 tarihli dilekçesinde ise, muris …’nun terekesine ait olan davalı şirketin 4.995.900-TL lik sermaye payının davalı …’na devrinin hukuken geçersiz olduğunu, dolayısıyla geçerli bir hisse devir olmadığından murisin terekesine ait sermaye payının tümünün elbirliği ortaklığına ait olduğunu, davalının bu sermaye payının tümü konusunda tasarruf yetkisinin olmadığını, ancak sadece davalı şirket sermaye payından kendisine ait olan payı üzerinde tasarruf hak ve yetkisinin olduğunu, bu nedenle davalının 11/09/2015 tarihinde hisse devir sözleşmesi ile dava dışı Ata Kuruoğlu’na yapmış olduğu hisse devrinin de geçersiz olduğunu, bu kişinin davaya dahil edilmesi gerektiğini belirterek Ata Kuruoğlu’nun davalı olarak davada yer almasına karar verilmesine ve Ata Kuruoğlu’nun davalı şirkette hiçbir sermaye payı olmadığından; bu kişi adına açıldığı düşünülen pay defteri kayıtlarının terkinine; davalı … ‘nun davalı şirkette dava tarihi itibariyle hiçbir sermaye payı kalmadığından bu kişiye ait pay defteri kayıtlarının terkinine; muris …’na ait sayfadaki -1,25 TL olarak yazılan kaydın terkini ile 30.03.2014 tarihi itibariyle 4.995.900 TL sermaye payının kaydına ; bu sayfada davalı …’na miras yoluyla intikal eden 1.253.212,42 TL sermaye payının hisse devir sözleşmesiyle …’na devredildiğinin kaydına; davalı …’nun devri sonrası kalan 3.746.925.-TL nin Ertan Kuruoğlu ve … Elbirliği ortaklığına ait olmak üzere pay defterine yazılmasına; Ertan Kuruoğlu sayfasına sadece 1.949,21 TL ilk sermaye payının yazılarak mevcut kayıtların terkinine; müvekkili … sayfasına da, davalı …’nun kendisine ait olan tüm payları sözleşmeyle devredildiğinden; yapılan bu devir sözleşmesi esas alınarak eski hissesi yanında 1.253.212,42 …’ndan hisse devri açıklamasının yazılarak düzeltilmesine; Lütfi Güleryüzle ilgili pay durumunun da aynı şekilde terkinine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı şirket vekili, pay defterine kayıtların kurucu değil, bildirici mahiyette olduğunu, pay sahipliği sıfatının kazanılması ya da kaybedilmesi açısından kurucu bir işlevinin olmadığını, pay devirlerin usulsüz olduğu iddiasının müvekkili şirketi ilgilendirmediğini, dolayısıyla davacının bu iddiasını o ortak aleyhine açacağı eda davasıyla ispat edebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı … vekili, davacının davalı şirketteki payının daha fazla olduğunun iddiası yönünden fazla olduğunu iddia ettiği pay miktarı halen hangi ortağa aitse ona karşı eda davası açması gerektiğini, dava sonucunda verilecek ilam doğrultusunda davalı şirkete ibraz ederek pay defterindeki kayıtların mahkeme ilamı doğrultusunda değiştirilmesini talep edebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN ARA KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, her ne kadar davacı vekili ıslah dilekçesi ile Ata Kuruoğlu ve Lütfü Güleryüz’ün de davaya dahil edilerek pay defteri kayıtlarının terkini talep edilmiş ise de, ıslah dilekçesi ile dahi olsa taraf değişikliği mümkün olmadığından davacı vekili bu isteminde haklı görülmediği, pay defterleri kurucu niteliği sahip olmayıp açıklayıcı nitelikte olduğu, şirketin kuruluş aşamasındaki pay defterinin kayıp olduğu buna ilişkin bir zayi belgesi de alınmadığı bu defter kaybolduğu için 28.12.2012 tarihli 36818 yevmiye nolu pay defteri düzenlendiği, pay defterinin 1. ve 2.sayfasnda devir durumu açıklanarak …’na ve …’na ait paylar eş Pakize tarafından iki işlemle devredildiği önce 4.995.900 T.L daha sonra geri kalan son hisse 25 T.L devredildiği, her iki devre ait tarihlerin ise belirtilmediği, devir sözleşmeleri ise sunulmadığı, davalı … sahip olduğu hisslerden 74.992 adet(1.873.000,00 TL) hisseyi oğlu Ertan Kuruoğlu’na, 74.992 adet (1.873.000,00 TL) hisseyi 10.04.2014 tarihinde torunu davacı …’na devrettiği, dolayısıyla davalı …’nin eşi olan muris …’ndan devraldığı payları daha sonra eşit bir şekilde davacı ve davacının amcası Ertan’a pay ettiği, başka da mirasçının olmadığı, işbu davanın açılmasında davacının korunması gereken bir menfaatinin de bulunmadığı, diğer yandan davacının talep sonucunu açık ve anlaşılır bir dille somutlaştırmadığı, dilekçe hakkını kötüye kullandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu ara kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; sözlü yargılamaya ilişkin adil yargılanma hakkı ihlal edildiğini, kararın gerekçeden yoksun olduğunu, gerekçenin hukuki değerlendirme içermediğini, muris …’nun davalı …’na yaptığı hisse devrinin geçersiz olduğundan murisin terekesine intikal eden 4.995.900 TL’lik hissenin elbirliği mülkiyeti hükümlerine göre miras ortaklığı adına pay defterine tescilinin yapılması gerektiğini, şirket ortaklarından Lütfi Güleryüzlü’ye ait kaydın da hukuki dayanağının olmadığını, davalı …’nin sadece kendisine ait hissesi üzerinde tasarruf yetkisine sahip olduğunu, muristen edindiği hukuken geçersiz hisseleri miras hissesi oranında eşit olarak devrettiğinden söz edilemeyeceğini, çünkü davalının hak ve tasarruf yetkisi olmadığı hisseler üzerinde paylaştırma yetkisinin bulunmadığını, pay defterinde davacının imzasının sahteliğinin araştırılmadığını, sahte atılan imza ve sahtecilik nedeniyle açılan ceza davasında pay defterinin müsaderesine karar verildiğini, delillerin toplanmadan karar verildiğini, pay defterinin usulüne uygun düzenlenmediğini, ıslahta Ata Kuruoğlu’nun davalı taraf olarak eklenmesinin yargılama sonucunda verilecek kararın bu kişiyi olumsuz olarak etkileyeceğinden dolayı yapıldığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, hisse devir sözleşmesinin geçersizliği nedeniyle murise ait hissenin muris terekesi adına pay defterine kaydı ve pay defterindeki usulsüz kayıtlarının terkini istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru sebepleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır.
Somut olayda, davacı tarafça, davalı şirketin muris … tarafından kurulduğu, şirketin kuruluşunda murisin payının %96,7 olduğu, kalan şirket payının %2’lik kısmının eşi davalı …’na, %0,6’şar iki adet payın çocukları Ertan ile …’na ve %0,1 payın ise babası Hasan Kuruoğlu’na ait olduğu, …’nun 1998 yılında vefatı nedeniyle davacının ve annesi …’nun miras payı oranlarında şirkete ortak oldukları, davalı …’nun davacının babaannesi olup, davacı ile beraber muris …’nun müşterek mirasçılarından olduğu, murisin 2011 ile vefat tarihi olan 30/03/2014 tarihine kadar demans hastalığından muzdarip olduğu, murisin 4.991.694,67 TL sermaye payına karşılık %99,84 hissesinin davalı …’na usulsüz olarak devredildiği, hisse devrinin geçerli bir hukuki işleme dayanmadığından davalı … adına davalı şirket pay defterindeki bu kaydın yolsuz olduğu, aynı şekilde şirket ortağı olarak gözüken …’nün hissesinin dayanağının olmadığını belirterek murise ait %99,84 hisse devrinin geçersiz olduğundan bu payın muris adına pay defterine kaydına ve şirket ortağı …’nün hissesinin iptali ile davacının miras payı oranında şirket pay defterine kaydına ve bu şekilde pay defterinin düzeltilmesini istemiştir.
Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda, davalı şirketin hamiline yazılı hisse senetlerinin ihraç edilmediği, taahhüt edilen ve artırılan sermaye tutarının ödendiği, hisse senetlerinin ortaklara ihraç edilmediği belirtilmiştir. TTK bünyesinde senede bağlanmamış çıplak payın devri konusunda herhangi bir hükme rastlanmamaktadır. Ancak Anonim Ortaklıklar Hukukunda payın pay senedine bağlanması esasen zorunlu olmadığından ötürü, senede bağlanmamış payın da, pay senedi veya ilmuhabere bağlanmış pay gibi her türlü işleme konu edilebileceği kabul edilir. Zira, senedin yokluğu ortaklık haklarının doğumunu engelleyici nitelikte değildir. Çıplak payın konu edileceği en önemli işlemlerden biri devirdir. Çıplak payın devri genel hükümler doğrultusunda yapılır. Çıplak payın devrinde, devrin anonim ortaklığa karşı ileri sürülebilmesi için uyarınca pay defterine kaydı gereklidir. Pay defterine kaydın hukuki niteliği açıklayıcı olup kurucu değildir. Diğer bir ifade ile taraflar arasında mülkiyetin geçişini sağlayan işlemin yapılması ile birlikte hak devralana geçer ve devralan paydan kaynaklanan hakkın sahibi olur. Pay defterine kayıt devrin şirkete karşı ileri sürülebilmesi ve paydan kaynaklanan hakların kullanılması açısından önemlidir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; muris …’na ait payların, eşi davalı … Kuruouğlu’na iki işlemle devredildiği, önce 199.836 adet hissenin (4.995.900 TL) daha sonra geri kalan son bir hissenin (25 TL) devredildiği ve fakat pay defterinde her iki devre ait bir tarih belirtilmediği gibi her iki devir ile ilgili olarak yazılı bir devir sözleşmesinin sunulmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Hal böyleyken bu kez davalı …’nun sahip olduğu hisselerden 74.922 adet hisseyi (1.873,050,00 TL) 10.04.2014 tarihinde oğlu Ertan Kuruoğlu’na, 74.922 adet hisseyi (1.873.050,00 TL) 10.04.2014 tarihinde torunu (davacı) …’na devrettiği ve nihayetinde 11.09.2015 tarihinde yaptığı hisse devir sözleşmesi ile 20.000 adet hissesini Ata Kuruoğlu’na devretmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, muris … tarafından davalı …’na yapılan hisse devrinin geçersizliğinin kabul edilmesi halinde davalı …’nun muristen devraldığı ve daha sonra devrettiği tüm payları etkileyeceğinden dava dışı Ertan Kuruoğlu ve Ata Kuruoğlu ile dava ve ıslah dilekçesinde şirket ortağı Lütfi Güleryüzlü’nün hissesinin iptali istendiğinden anılan dava dışı bu kişiye de husumet yönetilmesi gerekir. Bu bakımdan davacı tarafa, Ertan Kuruoğlu, Ata Kuruoğlu ve Lütfi Güleryüzlü’ye de husumet yönelterek dava açmak üzere mehil verilmesi, dava açılması halinde eldeki dava ile birleştirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yalnızca hisse devir sözleşmesinin tarafı olan davalı … Koruoğlu’na husumet yöneltilerek yargılama yapılıp hüküm kurulması doğru değildir
Bununla birlikte, davacının pay defterindeki usulsüz kaydın terkini istemi yönünden daha önceden açmış olduğu ve halen derdest olan Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1632 E.sayılı dosyasında aynı maddi ve hukuki nedenlere dayalı olarak davalı şirketteki payların miras şirketi adına pay defterine tescili isteminde bulunmuş olmasına göre, işbu davada talep edilen pay defterindeki usulsüz kaydın terkini istemi yönünden dava şartı olan derdestlik itirazının karar yerinde tartışılmaması da doğru olmamıştır.
Öte yandan, dava dilekçesinde harca esas değer 10.000 TL olarak gösterilmiş ve bu tutar üzerinden peşin karar harcı yatırılmış ise de, dosya içerisinde yer alan bilgi ve belgeler gözetildiğinde; muris …’nun davalı şirketteki 4.995.900,00-TL değerindeki toplam 199.836 adet hissesinin davalı …’na devrinin geçersiz olduğunun tespiti ile bu durumun pay defterine kaydı talep edilmiş olmakla; 4.995.900,00-TL üzerinden dava değerinin tespiti ve eksik peşin harcın ikmali sağlanmadan karar verilmesi doğru olmadığı gibi, dava tarihindeki dava değerine göre, 5235 sayılı Kanunun 5/2. maddesi uyarınca, davanın heyet halinde görülmesi gerekirken tek hakimle yapılan yargılama neticesinde davanın esası hakkında karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan bu nedenlerle; davacı vekilinin, istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1.a.4-6 maddeleri uyarınca dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/09/2019 tarih 2016/624 Esas 2019/1324 sayılı Kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın HMK 353/1-a-4-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesine İADESİNE,
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının istek halinde yatırana iadesine,
5-Davacı tarafından istinaf yargılama gideri yapılmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, bakiye gider avansının işi bitmekle ve istek halinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi. 13/10/2022


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye*
… ¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip
… ¸e-imzalıdır