Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/793 E. 2023/579 K. 14.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/793
KARAR NO : 2023/579

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2015/1458 Esas, 2018/1412 Karar
KARAR TARİHİ : 17/10/2018

DAVACI :67-27685-37281] UETS
Av. …
[35335-85330-96535] UETS

DAVANIN KONUSU : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 14/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/04/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmış olmakla dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, E.N.H.İ.B/ 6.2.1 grup, E.N.H.İ.B 6.1.2 grup, E.N.H.İ.B 6.2.3 grup, E.N.H.İ.B /6.2.4 grup kodlu iletim hatalarının hizmet alım yolu ile işletilmesi işinin 25/03/2014 tarihinde imzalanan sözleşme kapsamında 05/04/2014 ile 15/03/2015 tarihleri arasında müvekkili firma tarafından yürütüldüğünü, ihale konusu dört grup işe ilişkin sözleşme süresinin dokuz ay olarak belirlendiğini, işin başlangıç tarihi dikkate alındığında sona erme tarihinin 31/12/2014 olduğunu ancak davalı tarafından işin 15/03/2015 tarihine kadar süresinin uzatıldığını, ihale konusu iş kapsamında davalı teşekkül tarafından konu kısmında belirtilen son hakedişlerin müvekkiline sözleşmenin 36.4.3 maddesinde belirtilen şekilde bir ibranamenin ibraz edilmediği gerekçesiyle ödenmediğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmeye göre ihale konusu işte çalışacak personellerin çalışma sürelerinin 9 ay olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin ihale konusu işe teklif verirken işçilerin kıdem tazminatı hakkı doğmayacağından teklifini buna göre hazırladığını, işin 11 ay 10 gün olarak tamamlandığını, işin süre uzatımı yapılmasına rağmen ihale konusu işte çalışan personelin kıdem tazminatı hak etmediklerini müvekkili şirket tarafından kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğünün doğmadığını, buna rağmen davalı kuruluş tarafından müvekkili şirket ile akdedilen sözleşme hükümlerine dayanılarak kıdem tazminatı ödemesi yapılması ve kıdem tazminatı ödendiğine ilişkin ibraname sunulmasının talep edildiğini, kıdem tazminatını ödeme yükümlülüğünün müvekkili şirket bakımından doğmamış olmakla birlikte 11/09/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanunun 8.maddesinde personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım ihalelerinde çalışan işçilerin kıdem tazminatı ödemelerinin asıl işveren olan kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılacağının hüküm altına alındığını, açık kanuni düzenlemeye rağmen davalı tarafın bu kanun hükmünden muaf olduğunu ve 4734 sayılı Kanunun 3/g maddesi uyarınca yapacağı mal ve hizmet alımlarında uygulanacak esas ve usuller hakkındaki yönetmelik hükümlerine göre ihaleye çıkarıldığını ileri sürdüğünü, öte yandan iş sözleşmeleri değişen alt işverenle veya asıl işverenle devam etmesi halinde işyerinde çalışması devam eden işçilerin feshe bağlı haklar olan ihbar ve kıdem tazminatı ile izin ücreti talep koşullarının da oluşmadığını, dolayısıyla davalı tarafından son hak edişin ödenmemesine gerekçe yapılan sözleşmenin 36.4.3 maddesinin kanuna aykırı olduğu gibi fiilen uygulanmasının da müvekkili açısından mümkün olmadığını ileri sürerek müvekkile ait Kuveyttürk Bankası 472961 seri numaralı 31.000 TL, Kuveyttürk Bankası 473071 seri numaralı 9.000 TL, Kuveyttürk Bankası 472960 seri numaralı 31.000 TL, Kuveyttürk Bankası 473070 seri numaralı 9.000 TL, Kuveyttürk Bankası 472959 seri numaralı 31.000 TL, Kuveyttürk Bankası 473069 seri numaralı 9.000 TL, Kuveyttürk Bankası 472958 seri numaralı 31.000 TL, Kuveyttürk Bankası 473068 seri numaralı 9.000 TL tutarındaki teminat mektuplarının müvekkiline iadeisne, 6552 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince ihale konusu işte çalışan personelin kıdem tazminatını ödeme yükümlülüğün davalı kuruma ait olduğunun tespitine, davalı elinde haksız tutulan 42.326,14 TL’nin davalıdan alınarak dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müvekkil şirkete ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, yargı yolu itirazı ile birlikte husumet ve zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, Kur-Bil Mühendislik Elektrik Makina İnş. Tur. San. Ve Tic. Ltd. Şti.nin Bölge Müdürlüklerine başvuruda bulunarak maddi durumlarındaki sıkıntılardan dolayı 2013 Aralık ayı maaş ödemelerinin yapılamadığını ve mali durumlarında iyileşme olmamasından dolayı 31/01/2013 tarihi itibari ile imzalamış oldukları enerji iletim hattı periyodik kontrol ve bakım onarımlarının hizmeti alımı işine ait sözleşmeleri tek taraflı olarak feshettiklerini bildirdiklerini, bu durum üzerine işletme Daire Başkanlığından ihale oluru alınarak işin kalan kısmının ihale edildiğini ve davacı Aktif Enerji Mak. San. Ve Tic. Ltd. Şti. ile 25/03/2014 tarihinde 9 aylık sözleşme imzalandığını, işin sona ermesi aşamasında genel müdürlükten şartname hazırlıklarının tamamlanmamış olmasından dolayı ihale onayının gecikmesi nedeni ile 25/03/2014 tarihinde imzalanan sözleşmenin süresinin 2,5 ay süre ile 15/03/2015 tarihine kadar uzatıldığını, sözleşmede açıkça kıdem tazminatından davacının sorumlu olduğunun öngörüldüğünü, öte yandan müvekkili teşekkül tarafından yapılan ihalelerin 4734 sayılı Kanunun 3/g maddesi kapsamına olup Kamu İhale Kanununa göre değil teşekkülün yönetmeliğine göre ihale edildiğini, dava konusu sözleşmenin 36.4.3 maddesinde belirtilen şekilde bir ibranamenin Grup Müdürlüğüne ibraz edilmemiş olması nedeniyle son hak edişin ödenmediğini, sözleşmenin 11.4 maddesinde teminat iadesinin düzenlendiğini, davacının teminatının iadesi için üzerine düşen görevleri yerine getirmediğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, taraflar arasında 25/03/2014 tarihinde 9 aylık süreli Enerji İletim Hattı Periyodik Kontrol ve Bakım Onarımlarının Hizmet Alımı sözleşmesi akdedildiğini, ihale onayı gecikmesi sebebi ile bu sözleşmenin süresi 15/03/2015 tarihine kadar uzatıldığı, taraflar arasındaki sözleşmenin “Kesin Teminat ve Ek Teminatın Geri Verilmesi Başlıklı” 11.maddesinin “İşin, sözleşmeye ve ihale dökümanı hükümlerine uygun olarak yerine getirildiği ve yüklenicinin bu işten dolayı teşekküle herhangi bir borcunun olmadığı teşekkülce tespit edildikten sonra, Sosyal Sigortalar Kurumu’ndan alınan ilişiksiz belgesinin idareye verilmesinin ardından kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların tamamı, yükleniciye iade edilecektir.” hükmünü içerdiği, bu hükme göre teminat mektubunun iadesi için sadece SGK’dan alınacak ilişiksiz belgesinin sunulması yeterli olmayıp, yüklenicinin bu işten dolayı davalıya herhangi bir borcu olmadığının davalı kurumca tespit edilmiş olması da gerektiğini, ayrıca sözleşmenin 36.4.3 maddesinde ödenen işçilik hakları açısından işverenin ibra edilmiş olması, usulüne uygun düzenlenmiş bir ibraname bulunması hususunun düzenlendiğini, davacı tarafın bu şekilde bir ibraname sunmadığı ve 11.maddede belirtilen SGKdan alınan ilişiksiz belgesinin de idareye sunulmadığı, dolayısıyla davacının sözleşme gereği edimlerini yerine getirmediği, her ne kadar davacı vekili işin süresinin 9 ay olduğundan 1475 sayılı Kanun gereği işçilerin kıdem tazminatını haketmediklerini bu nedenle ibralaşmanın da mümkün olmadığını beyan etmiş ve bilirkişi raporunda da her iki tarafın da vermiş olduğu listelere göre kıdem tazminatına hak kazanır şekilde işten ayrılan işçi görülmediği belirtilmiş ise de, sözleşme akdedilirken işin süresinin belirli olduğu, basiretli bir tacir gibi davranması gereken davacının ibralaşmanın bu şekilde mümkün olamayacağını pekala bilebilecek durumda olup sözleşme şartlarını herhangi bir ihtirazi kayıt koymadan kabul ettiği, artık ibralaşmanın mümkün olmadığından bahisle edimlerini yerine getirmekten kaçınmanın bu aşamada iyiniyet ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf talebinde bulunan davacı vekili, 6552 sayılı yasa ile 4734 (62/1-e bendinde) ve 4857 sayılı (112 nci maddesinde) Yasalarda yapılan değişiklikler ve işçilerin 1 yıldan az çalışmalarının bulunması ve işyeri devri hükümleri uyarınca müvekkili firmanın işçilerin kıdem tazminatlarından sorumlu olmadığı, varsa sorumluluğun tek başına davalıya ait olduğunu, kıdem tazminatlarının da dahil edildiği ibraname getirilmesi gerektiğine dair ilgili sözleşme hükümlerinin uygulanamaz olduğunu, sırf kıdem tazminatları ödenmedi diye sözleşme hükümlerinden hareketle bakiye hak edişlerin ve teminat mektuplarının bloke edilmesinin hukuka aykırı olduğu, dava konusu personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım ihalesinin 4734 sayılı Kanunun 62/1-e bendine tabi olduğu ve 6652 sayılı Kanunun 8 inci maddesi ile değişik 4857 sayılı Kanunun 112 inci maddesi uyarınca 4734 sayılı Kanunun 62/1-e bendi kapsamında alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatları, ister aynı kamu kurum ve kuruluşunda geçsin, ister farklı kamu kurum ve kuruluşunda geçsin, neticede kamuda geçirdiği sürelerin toplamı esas alınarak ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından işçinin banka hesabına direkt olarak ödeneceğinin öngörüldüğünü ve idarenin işçilerim kıdem tazminatlarından tek başına sorumlu olduğunu, dava konusu olayda devreden işveren pozisyonundaki müvekkili firmanın, iş akitlerini sona erdirme veya feshetme yönünde kanunda tanımlandığı şekli ile bir fesih bildirimi bulunmadığı gibi bu yönde bir irade beyanında da bulunmadığını, müvekkili firmanın sadece işçilerin, mevzuat gereği SGK nezdinde ve sistem üzerinden işten çıkış bildirimini verdiğini ve yeni firmanın da hemen ertesi gün tekrar işe girişlerini yaptığını, SGK nezdinde yapılan işlemlerin ise işyeri devri hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmediğini, işyeri devri halinde ise işçinin kıdem tazminatına hak kazanamayacağını, kıdem tazminatının feshe bağlı alacak olduğunu, devir sonrası çalışmaya devam eden personelin alacağı doğmadığından, yükleniciden tüm işçiler için ibraname getirmesinin beklenemeyeceğini, neticede dava konusu ihale sözleşmesinin (36.4.4.) maddesi açıkça hukuka aykırıdır olduğunu, yine müvekkili firmanın yüklendiği iş nedeniyle idareye herhangi bir borcu olmadığını bu nedenle teminat mektuplarının iade edilmemesinin sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde, dava konusu sözleşmenin 4734 sayılı Kanunun 3/g maddesi kapsamında yapılan ihale neticesinde akdedildiği için 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 62. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında değerlendirilemeyeceğini, kıdem tazminatlarını ödemeyen davacının teminat mektubunun iadesinin mümkün olmadığını belirterek istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Dava, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi uyarınca verilen teminat mektuplarının iadesi, 6552 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince ihale konusu işte çalışan personelin kıdem tazminatını ödeme yükümlülüğün davalı kuruma ait olduğunun tespiti, davalı elinde haksız tutulan 42.326,14 TL’nin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olup davacı vekilince süresi içerisinde karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dosya kapsamına göre taraflar arasında 25/03/2014 tarihli Enerji İletim Hattı Periyodik Kontrol ve Bakım Onarımlarının Hizmet Alımı sözleşmelerinin imzalandığı, taraflar arasındaki hizmet ilişkisisin 05/04/2014 tarihinden 15/03/2015 tarihine kadar devam ettiği, sözleşmenin 11.1.1 maddesi uyarınca davacı yüklenici tarafından davalı işverene kesin teminat mektupları verildiği, davalının 22/04/2015 tarihli yazı ile taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 36.4.3 maddesinde belirtilen şekilde bir ibranamenin ibraz edilmemiş olması nedeniyle son hakedişin ödenmediği, personelin 15 günlük ücretinin ödenmediğinin bildirildiğini ve 27/04/2017 tarihine kadar personelin maaşlarının ödenmemesi durumunda son hakedişten kesinti yapılarak genel müdürlük tarafından ödeme yapılacağının davacıya bildirildiği anlaşılmaktadır.
Davacı taraf, ihale konusu işte çalışan personelin kıdem tazminatına hak kazanmadığını, ayrıca 6552 sayılı Kanunun 8.maddesinde personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım ihalelerinde çalışan işçilerin kıdem tazminatı ödemelerinin asıl işveren olan kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılacağının hüküm altına alındığını, sözleşmenin 36.4.3 hükmüne dayanılarak davalı tarafça hak edişinin ödenmemesinin, teminat mektuplarının iade edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmektedir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü düzenlenmiştir.
Öte yandan, 6552 sayılı Kanun ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112. maddesine eklenen 8. maddenin gerekçesinden, alt işveren işçilerinin hak kazandıkları kıdem tazminatını alamamalarının büyük sorun olduğu, alt işverenlerin her yıl değişmesinin bu şirketlerde çalışan işçilerin bir yıllık çalışma şartını sağlamalarını zorlaştırdığı, aynı şekilde kıdem şartını yerine getirse dahi işçilerin kıdem tazminatlarının birçok alt işveren tarafından ödenmediği, herhangi bir uyuşmazlık durumunda alt işverene ulaşılamadığı, özellikle kamu sektöründe iş alan alt işverenlerin işçilerinin hak ettiği kıdem tazminatlarının ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından doğrudan işçinin banka hesabına aktarılarak sorunun çözümleneceğinin öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine göre, alt ve üst işverenin, işçiye karşı dış ilişkide birlikte sorumlu olup, hatta İş Kanunu’nun 6552 sayılı Yasa ile değişik 112. maddesi uyarınca işçinin kıdem tazminatını üst işveren kamu kurumunun ödemesi gerekmesine rağmen; iç ilişkide tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacaktır. Taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi, tarafların birbirlerine karşı hak, borç ve yükümlülüklerini düzenlemekte olup, işçiye karşı yükümlülüklerin düzenlendiği İş Kanunu hükümlerine aykırılığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Bu nedenle taraflar arasında düzenlenen sözleşme hükümlerinin nazara alınması gerekmektedir.
Taraflar arasında düzenlenen hizmet alım sözleşmesinin
36.2.6 maddesinde “Yüklenici çalıştırdığı işçilerle 4857 sayılı İş Kanunu, sözleşme ve özel teknik şartnamede yer alan hükümlere aykırı olmamak üzere yazılı bir hizmet sözleşmesi yapacak ve işe başlamadan önce bu sözleşmenin bir suretini teşekküle verecektir.”
36.2.8. maddesi “Yüklenicinin çalıştırdığı personel ve kendi firmasıyla ilgili, İş Kanunu, İş Kanunu mevzuatı, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, Hıfzısıhha Kanunu ile bu konudaki diğer yasa, tüzük ve yönetmeliklerde emredilen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası primleri, işsizlik sigortası, kıdem ve ihbar tazminatları ile ikramiye ve fazla mesai ödemeleri, vergi vb. Diğer bütün yasal yükümlülükler yükleniciye aittir.” hükümleri öngörülmüştür.
Buna göre taraflar arasında akdedilen sözleşmede, açıkça kıdem tazminatı da dahil olmak üzere, işçilerin İş Kanunu ve diğer mevzuattan doğan sorumluluklarının yükleniciye ait olduğu düzenlenmiştir. Bu itibarla, mahkemece, davacı tarafın, kıdem tazminatından davalı tarafın sorumlu olduğunun tespitine dair isteminin reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsilik bulunmamaktadır.
Yine taraflar arasında düzenlenen sözleşmede kesin teminat ve ek kesin teminatın geri verilmesi başlıklı 11.4.1 maddesinde “Taahhüdün, sözleşme ve ihale dokümanı hükümlerine uygun olarak yerine getirildiği ve yüklenicinin bu işten dolayı idareye herhangi bir borcunun olmadığı tespit edildikten sonra Sosyal Güvenlik Kurumundan alınan alınan ilişiksiz belgesinin idareye verilmesinin ardından kesin teminat ve varsa ek teminatların tamamı yükleniciye iade edilir.”
36.4.3 maddesinde “Yüklenici işin bitiminde çalıştırdığı tüm personelden, usulüne uygun olarak alınmış bir ibranameyi ve bu ibranamede belirtilen miktarın yine banka hesabı aracılığı ile ödendiğini gösteren belgeyi teşeküle tevdi edecektir.
Aksi taktirde yüklenicinin son istihkakı ödenmeyecek olup söz konusu istihkak çalıştırdığı personelin ücret, fazla mesai, kıdem ve ihbar tazminatı, izin ücreti vs.haklarını karşılamadığı takdirde kesin teminat ve varsa ek teminatı bu sözleşmenin 11.4.2 maddesi hükümlerine göre paraya çevrilerek borçlarına karşılık mahsup edilerek hak sahiplerine ödenir, varsa kalanı yükleyiciye geri verilir. Usulüne uygun bir ibranamede;
İbranamenin iş akdinin feshinden sonraki bir tarihi taşıması,
İşçinin bu yönden alınacak ibranamede; işçiye ücret, fazla mesai, kıdem ve ihbar tazminatı, izin ücreti..vs.işçilik haklarına ilişkin ödeme yapılmış ise bu ödemelerin açıkça ve ayrıca kalem kalem gösterilmesi,
Ödenen işçilik hakları açısından işverenin ibra edilmiş olması, şartlarını içermesi gerekmektedir.” şeklinde kararlaştırılmıştır.
Davacı taraf dava dilekçesinde ve istinaf dilekçesinde, dava dışı işçilerin kesintisiz bir şekilde çalışmalarına devam ettiğinden kıdem tazminatı talep hakkının doğmadığını, mevzuat gereği SGK nezdinde ve sistem üzerinden işten çıkış bildirimini verdiğini ve yeni firmanın da hemen ertesi gün tekrar işe girişlerini yaptığını, SGK nezdinde yapılan işlemler ise işyeri devri hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmediğini, işyeri devri halinde ise işçinin kıdem tazminatına hak kazanamayacağını, kıdem tazminatının feshe bağlı alacak olduğunu, devir sonrası çalışmaya devam eden personelin alacağı doğmadığından yükleniciden tüm işçiler için ibraname getirmesinin beklenemeyeceğini ileri sürmüştür.
Öncelikle, dava dışı işçilerin iş akitlerinin kıdem tazminatı gerektirecek şekilde sona ermediği durumlarda yüklenici firma tarafından kıdem tazminatını da kapsar ibraname sunulmadığı gerekçesiyle bakiye hak ediş alacağının bloke edilmesi ve teminat mektubunun davacı uhdesinde kalması sözleşme hukukuna uygun düşmez. Ayrıca teminat mektubunun banka ile ilgili sonuçları nazara alındığında, teminat mektubunun iade edilmemesi davacı şirketin telafisi zor ekonomik zararlarına sebep olabilir (Bu yönde bkz. Yargıtay 15. HD.nin 2021/2118 Esas, 2021/1976 Karar sayılı ilamı).
Mahkemece 02/10/2017 tarihli duruşmada, hizmet akdi devam etmeyen işçi olup olmadığı konusunda taraf vekillerine beyanda bulunmak üzere süre verilmiş olup taraf vekillerince ibraz edilen dilekçeler kapsamında 01/02/2018 tarihli bilirkişi raporu alınmış ise de, dosya kapsamındaki belgeler ve alınan bilirkişi raporu denetime ve hüküm kurmaya elverişli değildir. Her ne kadar raporda her iki tarafın vermiş olduğu listelere göre kıdem tazminatını hak kazanır şekilde işten ayrılan işçi görülmediği belirtilmiş ise de, davalı tarafça ibraz edilen belgede davacı firmada çalışıp sonraki firmada çalışmayan personele ait listenin sunulduğu görülmektedir.
Bu itibarla mahkemece, dava konusu hizmet sözleşmeleri kapsamında davacı şirketin bünyesinde çalışan işçilerin tespiti ile bu işçilerin aynı işyerinde çalışmaya devam edip etmediği, SGK sisteminde yapılan giriş çıkışların işyeri devri hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil edip etmediği, sonuç olarak, ibraname ibraz edilmesi gereken tarih itibariyle kıdem tazminatı alacağını talep etmeye hak kazanan işçi bulunup bulunmadığının tespiti gerekmektedir.
Yine dosya kapsamında bulunan davalı kurum tarafından davacı şirkete gönderilen 05/05/2015 tarihli yazıda davacı firma tarafından 2015 yılı Mart ayına ait 15 günlük işçi maaşlarının ödenmediği davacı hak edişinden kesinti yapılarak işçi maaşlarının ödendiğinin belirtildiği görülmekte ise de, mahkemece bu hususta bir araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Sözleşmenin 36.4.3 maddesi uyarınca işçilerin ücret alacağının ödenmemesinin son hak edişin ödenmesine engel teşkil edeceği ve hak edişin yeterli olmadığı durumda teminat mektuplarının para çevrilerek borçların tahsil edileceği düzenlendiğinden işçilerin ücret alacağının davacı tarafça eksiksiz şekilde ödenip ödenmediğinin de tespiti gerekmektedir.
Sonuç olarak mahkemece, yukarıda belirtilen eksiklikler giderilerek, davacının son hak ediş bedelinden bakiye kalan tutarın bloke edilmesinde ve teminat mektuplarının iade edilmemesinde, davalı tarafın haklı olup olmadığı değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, mahkemece eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak deliller toplanmadan ve incelenmeden hüküm tesis edildiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, ilk derece mahkemesinin yukarıda anılan kararının 6100 sayılı HMK’nın m. 353/1-a-6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-) Gerekçede belirtilen eksikliklerin giderilmesi amacıyla davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-) 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin alınan istinaf karar ve ilâm harcının istinaf eden tarafa talep halinde ilk derce mahkemesince iadesine,
4-) İstinaf incelemesi duruşma açılmadan yapıldığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-) 6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a hükmü gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 19/04/2023


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır
Bilg

¸e-imzalıdır