Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/769 E. 2022/1617 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/769
KARAR NO : 2022/1617
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/02/2020
NUMARASI : 2018/1307 Esas, 2020/61 Karar
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 24/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/11/2022
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/02/2020 tarih, 2018/1307 Esas, 2020/61 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; alacaklı müvekkil ile davalı borçlu arasındaki mal satışı nedeniyle borçlu tarafından düzenlenmiş olan 2 adet bononun müvekkile teslim edildiğini, müvekkilin edimi olan mal tesliminin yapılmasına ve anılan bonoların ödeme gününün üzerinden uzunca bir süre geçmiş olmasına rağmen borçlu tarafından müvekkile herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkil tarafından Bursa 20. İcra Müdürlüğü’nün 2018/7899 E. Sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, borçlunun söz konusu icra takibine itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, ancak davalının itirazında haksız olduğunu, bu nedenle davanın kabulüne, borçlu davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline, itirazında haksız olan borçlu davalının takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; yapılan icra takibinde belirtildiği üzere müvekkilin alacaklı olduğunu iddia eden tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, öncelikle zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, müvekkilin alacaklı olduğunu iddia eden tarafı sadece ismen hatırladığını, aradan 10 yıl geçtiğini, müvekkille davacı arasında iddia edilen veya bunun dışında bir ilişki mevcut olmadığını, mahkememize sunulan belgelerin ise dava dilekçesinde belirtildiği gibi bono olmadığını, bu nedenlerle haksız hukuki mesnetten yoksun davanın reddine, davacının alacak miktarının %20 si oranında tazminata hükmedilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, icra takibine konu senetler incelendiğinde düzenleyenin davalı, lehtarın davacı olduğu, senetlerin vade tarihinden itibaren 3 yıl geçtiğinden zamanaşımına uğradığı, kambiyo hukukundan kaynaklanan hakkını kaybettiği, bu şekli ile temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğundan senetler temel ilişkiye dayanılarak talepte bulunulabilecek ve bu konuda tanık dinlenilmesinin mümkün olabileceği, davacının aradaki temel ilişkinin varlığını kanıtlamakla yükümlü olduğu, davacı tanıklarının ise beyanlarında bono karşılığı mal teslimi yapılmadığı, senet karşılıklarının bulunmadığını beyan ettiği, ayrıca davacının Gülay Tekstil isminde şirketinin bulunduğu davalı ile bu şirketin ticari ilişkisi olduğunu beyan ettiklerinden senetlerin firma adına düzenlenmesi gerektiği, davacı temel ilişkiyi kanıtlayamadığı gibi bu ilişki sebebi ile alacaklı olduğunu da kanıtlayamadığı gerekçeleriyle davanın reddine dair karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu alacağın müvekkilinine, borcun ise ise davalıya ait olduğu, tanık beyanlarıyla müvekkilinin, davalıdan alacaklı olduğu ve bedelin tahsil edilemediğinin anlaşıldığı, müvekkilinin, bir şirketinin olmuş olması ve hatta borçlunun bu şirket ile ticari ilişki içerisinde olmuş olmasının davanın reddi sebebi olamayacağı, yerel mahkemece davalının, müvekkili ile ticari ilişkisi olup olmadığı husunu araştırmamış olduğu, kaldı ki tanıkların bu hususu da dile getirdikleri, bu sebeple yerel mahkemenin yanlış ve eksik inceleme ile hukuki değerlendirme yapılarak itirazın iptali taleplerinin reddine karar vermesinin hatalı olduğu gerekçeleri ile istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali talebine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davaya konu 10.10.2008 ve 10.11.2008 tarihli iki adet bono nedeni ile davacı tarafça, Bursa 20. İcra Müdürlüğü’ nün 2018/7899 Esas sayılı dosyası ile 03/07/2018 tarihinde genel haciz yoluyla takip yapıldığı, borçlu tarafından yasal süresi içinde takibe itiraz edildiği, bu nedenle davacı tarafça istinafa konu itirazın iptali davası ikame edilmiş ,yerel mahkemece yukarıdaki gerekçelerle davanın reddine dair karar verilmiştir.
Davalının borçlu, davacının lehdar durumunda bulunduğu, 10.10.2008 ve 10.11.2008 ödeme tarihli, “nakden” kaydını içeren söz konusu bonoların, Türk Ticaret Kanunu’nun 661. maddesinde öngörülen üç yıllık zamanaşımı süresinin daha önce dolması nedeniyle, takip tarihi itibariyle zamanaşımına uğramış olduğu açık ve çekişmesizdir. Dava dilekçesinde de, bononun zamanında ödenmemesi nedeniyle 7 örnek ödeme emrinin davalıya gönderildiği belirtilmiştir. Davalı, zamanaşımına uğrayan bonodaki imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmemiştir. Sadece borca itiraz ederken zamanaşımı itirazında bulunmuş, ayrıca herhangi bir borcu olmadığını bildirmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 661. maddesi uyarınca zamanaşımına uğramış bir bonoda yazılı alacak, temel ilişkiye dayanılmak suretiyle talep edilebilir. Böylesi bir istemi içeren alacak veya itirazın iptali davalarında, gerek temel ilişkinin varlığını ve niteliğini, gerekse, o ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğunu ve alacak miktarını kanıtlama yükümlülüğü, davacı tarafa aittir. Her iki dava türünde de, zamanaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bono, temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğindedir. ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04/04/2007 gün 2007/18-133 Esas, 2007/183 sayılı kararı, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2014/18175 Esas, 2015/2081 karar sayılı kararı)
Satım sözleşmesine dayanılarak açılan iş bu davada talebin 6098 sayılı TBK.146 (818 sayılı BK.125) maddesi uyarınca on yıllık zamanaşımına tabi olduğu, icra takip tarihi itibari ile genel zamanaşımı süresinin dolmadığı, Yerleşik Yargıtay uygulamalarında da belirtildiği üzere zaman aşımına uğramış bir bonoda alacak temel ilişkiye dayanılarak 3 yıllık zaman aşımı süresi dolduktan sonraki 1 yıl içinde sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı olarak alacak davası açılabileceği gibi, temel ilişkiye dayanılmak suretiyle zaman aşımına uğramış bonodan dolayı alacağın talep edilebileceği, Hukuk Genel Kurulunun 04/04/2007 gün 2007/18-133 Esas, 2007/183 sayılı kararında da belirtildiği şekilde zaman aşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bono temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğinde sayılacağından temel ilişkinin tabii olduğu zaman aşımı süresinin uygulanması gerektiği, ödünç sözleşmesine dayanarak para vermiş olan kimsenin açtığı davanın 10 yıllık zaman aşımına tabi olduğu tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamı içerisindeki bilgi ve belgeler, ilk derece mahkeme gerekçesinde dayanılan deliller ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı tanıklarının bonoların davacının ortağı olduğu şirketin mal alım satımı nedeni ile düzenlendiği ve bono karşılığında mal teslimi yapılmadığını ve senet karşılıklarının bulunmadığını açıkça beyan ettikleri, gerek temel ilişkinin varlığını ve niteliğini, gerekse, o ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğunu ve alacak miktarını kanıtlama yükümlülüğü altında bulunan davacı tarafından bu hususların ispat edilemediği, bu sebeple yerel mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmadığı tüm dosya kapsamından anlaşılmakla , davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK. 353/1-b/1. maddesine göre esastan reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK. 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 100,00 TL’den artan 19,30 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-İstinaf incelemesi aşamasında yargılama gideri yapılmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi. 24/11/2022


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır