Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/711 E. 2021/1325 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO
KARAR NO : 2021/1325
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/10/2019
NUMARASI : 20
DAVACI :
DAVANIN KONUSU : ALACAK
KARAR TARİHİ : 07/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/10/2021
Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/10/2019 tarih, 2018/634 esas, 2019/1093 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP :
Davacı vekili, müvekkiline ait fabrikanın işyeri sigorta poliçesi ile davalıya sigortalı olduğunu, 06.07.2017 tarihinde meydana gelen yangın sonucu hasar oluştuğunu, 17.01.2018 tarihinde 5.500.000 TL için hasar mutabakatı düzenlendiğini, sovtajın davacıda kalacağını, ancak davalının 2.192.175 TL ödemede bulunduğunu, ödenen tutarın gerçek zararlarını karşılamadığını, poliçeden önceki kira ilişkisinin davalının bilgisinde olduğunu, kiralık yerlerin ana yola cephesi olduğunu, tabelaların her açıdan görülebildiğini ileri sürerek, 3.307.000 TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, hasar ihbarı sonrasında eksperin görevlendirildiğini, binadaki zararın 5.212.342,83 TL olarak belirlendiğini, ancak sigorta bedeli 4.500.000 TL olduğundan %13,67 eksik sigorta uygulandığını, poliçeye konu yerin TGM Ofis Mobilyaları firmasına kiraya verildiğini, yangının kiracının bulunduğu yerden çıktığını, bina ve emtiada oluşan hasarın 5.499.916 TL olarak tespit edildiğini, eksper ile sigortalının mutabakat imzaladığını, davacının beyan yükümlülüğünü kasten yerine getirmediğini, yerin kiraya verildiğini ihbar sonrasında öğrendiklerini, TTK’nın 1445/5 maddesine göre, poliçe başlangıç tarihinden sonra poliçeye konu riziko üzerinde değişen durumu davacının bildirmesi gerektiğini, rizikonun kasten bildirilmediğini, değişikliğin rizikoyu artıracak nitelikte olduğunu, riziko bildirilmiş olsa poliçenin tanzim edilmeyeceğini, davacı ile ticari ilişkileri zedelememek adına mutabık kılınan zarar üzerinden proporsiyon uygulanarak hasar için toplam 2.192.175 TL ödendiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ;
Mahkemece, davacıya ait yerin davalıya işyeri poliçesiyle sigortalandığı, işyerinde 06.07.2017 tarihinde meydana gelen yangın sonucu hasar oluştuğu, bilirkişi raporunda bina 4.222.630 TL, makine, demirbaş, malzemeler 1.900.800 TL, envanter tutarı 3.509.015,84 TL olmak üzere 9.632.445,84 TL olarak belirlendiği, tarafların hasar mutabakatında zararı 5.550.000 TL olarak belirledikleri, istenilen tutarın bilirkişilerin tespit ettiği tutardan düşük olduğu, bu nedenle zarar miktarı için ayrıca bir araştırma yapılmasına gerek olmadığı, davacının bankaya herhangi bir borcu kalmadığından dain mürtehinin rızasının alınmasına gerek bulunmadığı, davalının sigortalanan yeri kontrol etme mükellefiyeti olduğu, davalının yerin kiraya verildiğini bilmemesinin kabul edilemeyeceği, davacının sözleşmedeki beyan yükümlülüğüne kasten aykırı davranışı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, 3.307.000 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili, davacıya 2.192.175 TL ödeme yapıldığını, bu miktarın yeterli olmadığı belirtilerek işbu davanın açıldığını, TTK’nın 1445/5 maddesine göre, poliçe başlangıç tarihinden sonra poliçeye konu riziko üzerinde değişen durumu davacının bildirmesi gerektiğini, poliçede teminatın davacı şirkete, kumaş, iplik boyahane işkolunda sağlandığını, poliçe yapılmadan önce davalının risk analiz raporu hazırladığını, poliçe tanziminden sonra davacının işyerinin bir kısmını TGM şirketine kiraladığını, yangının ise. imalathanesinde gerçekleştiğini, poliçe tanziminden sonra yapılan kura sözleşmesinden hasar ihbarı sonrasında haberdar olduklarını, davacının işyerinin büyük kısmını riskli işkoluna kiraya verdiğini, prim artışının önüne geçmek için bildirim yapmadığını, değişiklik sigortaya bildirilse idi yeniden poliçe yapılıp yapılmayacağına, prim oranının ne kadar olacağına, işyerinde riziko keşfi yapılmasına karar verileceğini, davacının bu rizikoyu bildirmesi durumunda poliçenin tanzim edilmeyeceğini, tespit raporunda yangının TGM Ofis Mobilyalarının yanıcı ahşap malzemelerinin tutuşması sonucu oluştuğunun açıklandığını, TTK’nın 1445/5 maddesine rağmen kontrol yükümlüğünün davalıya yüklenemeyeceğini, sigortanın poliçe yapıldıktan sonra değişen rizikoyu kontrol yükümlülüğü olmadığını, riziko değişikliği kasten yerine getirilmez ise tazminatın hiç ödenmeyeceğini, ihmalen yapılmış ise tazminattan indirim yapılacağını, davacı ile mutabakata varılmadığını, davacının maddi zararını tek taraflı olarak belirlediğini, bilirkişi raporuna itirazları dikkate alınmadan karar verildiğini, binanın yangın sonrasında onarıldığını, eski haline getirildiğini, bilirkişinin bina tekrar yıkılıp yapılmasını dikkate alarak hesaplama yaptığını, oysa sadece onarım masrafının hesaplanması gerektiğini, hasar tespitine ilişkin güncel onarım teklifleri alınmadığını, çelik binanın enkazının kaldırıldığını, 203.160 kg çelik, 24.040 kg saç hurdasının 0,60 TL üzerinden olmak üzere toplam 147.680 TL hurda bedelinin davacıya ödendiğini, buna rağmen bilirkişi raporunda hurda bedelinin düşülmediğini, davacının teklifleri toplandığında toplam zarar tutarının 1.492.189 TL olmasına karşın, talebin 4.22.630 TL olarak hesaplandığını, bilirkişi raporunda kiracıların bulunduğu bölüm için tam hasar, komple yeniden yapım bedelinin gösterildiğini, ancak binanın bodrum katında, üst kat zemin betonunda hasar bulunmadığını, binadaki toplam hasar 2.021.342 TL olup, heyetin belirlediği bedel üzerinden eksik sigorta uygulaması sonucu tazminatın 1.279.585 TL olacağını, ekspertiz raporunda %13,67 eksik sigorta belirlendiğini, bilirkişi raporunda eksik sigortaya ilişkin itirazların nazara alınmadığını, makineler için hiçbir araştırma yapılmadan 1.900.800 TL hesaplandığını, makinedeki zararların kaynağına ilişkin olarak bilgi ve belge olmadığını, ekspertizin makineler için Bursa Makine Mühendisleri Odasından rapor aldığını, Kdv hariç 1.656.794 TL hasar belirlendiğini, makinelerin hurda bedeli olmadığının bilirkişi raporunda belirtildiğini, oysa ekspertiz raporunda makinelerin 75 ton olduğunun, 0,65 TL üzerinden 48.750 TL hurda bedelinin olduğunun açıklandığını, ekspertizin emtia hasarına ilişkin olarak davacının muhasebecisinden belgeleri aldığını, hasarın resmi kayıtlar üzerinden Kdv hariç 3.439.051 TL olarak belirlendiğini, davacının yüksek tutarda vergi vermesine sebep olan ancak beraberinde stok tutarını yükselten kar marjı artışının vergi ayarlamasına yönelik olabileceğini, hasar hesaplamasında bu oranın aynen dikkate alınamayacağını, vergi beyannamesinde kar marjı düşük gösterilince stok miktarının yukarıya çıktığını belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava, işyeri sigortasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
TTK’nın 1439. maddesinde “(1) Sigortacı için önemli olan bir husus bildirilmemiş veya yanlış bildirilmiş olduğu takdirde, sigortacı 1440. maddede belirtilen süre içinde sözleşmeden cayabilir veya prim farkı isteyebilir. İstenilen prim farkının on gün içinde kabul edilmemesi hâlinde, sözleşmeden cayılmış kabul olunur. Önemli olan bir hususun sigorta ettirenin kusuru sonucu öğrenilememiş olması veya sigorta ettiren tarafından önemli sayılmaması durumu değiştirmez.” 1439/2. fıkrasında ise “rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder” şeklinde düzenlenmiştir.

Poliçenin düzenlenmesi sırasında sigortalının, doğru beyan yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğinin ve sigortacının TTK’nun 1435 ve 1439. maddedeki hükümlerin uygulanabilmesi için de sigortalının gizlediği iddia olunan ilişki ile riziko arasında illiyet bağının bulunması gerekmektedir.
Somut olayda, davacıya ait fabrikanın işyeri sigorta poliçesi ile 2017 yılında sigortalandığı, poliçede davacının faaliyet alanın boyahane (iplik-kumaş) şeklinde belirtildiği, davacının 2016 yılında işyerinin bir kısmını mobilya imalatı yapan firmaya kiraya verdiği, 06.07.2017 tarihinde kiracının bulunduğu yerden çıkan yangının davacının işyerine de sirayet ederek hasara neden olduğu, davacının işyerinin poliçe öncesinde kiraya verildiğini davalıya bildirdiğine yönelik delil sunmadığı, bu durumda mahkemece, içinde yangın, mobilya ve tekstil sektöründen kişilerin bulunduğu bilirkişi heyetinden rapor alınarak, davacının faaliyet alanın boyahane (kumaş-iplik) olması, kiracının faaliyet alanın mobilya imalatı olması nazara alınarak, bildirilmeyen kira ilişkisi ile yangın rizikosu arasında illiyet bağı olup olmadığının, yangın çıkma riskinin, mobilya imalatı ile kumaş-iplik boyama işinde değişiklik gösterip göstermediğinin, her iki faaliyet alanın kullandığı malzeme, hammaddeler, üretim elemanları da dikkate alınıp incelenerek, illiyet bağının bulunmadığı sonucuna varılırsa, davacının mutabakattan kalan bakiye kısmı talep etmesi, davalının da cevap dilekçesinde davacı ile mutabakat yapıldığını belirtmesi ve mutabık kılınan miktar üzerinden proporsiyon yapılıp davacıya tazminat ödenmesi nedeniyle, dava kabul edilerek, illiyet bağının bulunmadığı, mobilya nedeniyle riskin arttığı belirlenir ise davacının kira ilişkisini bildirmemesinin kasta mı yoksa ihmale mi dayandığı hususu üzerinde durularak, yukarıda açıklanan kanun hükümleri uyarınca değerlendirme yapılarak, neticesine göre bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkemenin kararının kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Mahkemenin 16/10/2019 tarih, 2018/634 esas, 2019/1093 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
Davalı tarafından yatırılan istinaf karar ilam harcının, istek halinde yatırana iadesine,
Yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek esas karar ile birlikte dikkate alınmasına,
Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi.