Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/579 E. 2023/369 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/579 – 2023/369
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/579
KARAR NO : 2023/369
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
IM TARİHİ : 30/03/2023
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/11/2019 tarih, 2018/1562 Esas, 2019/1572 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının aleyhine Bursa 17. İcra Müdürlüğünde icra takibi başlattığını, davalıdan gerçekte 14.000 TL para aldığını, davalının boş senede 70.000 TL yazarak doldurduğunu ve icraya koyduğunu, kendisinin okuma yazma bilmediğini, emekli olduğunu, sadece 14.000.00 TL borçlu olduğunun tepitini, adli yardım talebinin kabul edilmesini ve icra takibinin tedbiren durdurulmasını ve davalı tarafa 73.334,11 TL borçlu olmadığının tespitine,bugüne kadar yapılan kesintilerin iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının borcunun 70.000,00 TL olmadığına ilişkin beyanının gerçeği yansıtmadığını, okuma- yazma bilmediği gerekçesiyle emekli maaşının tamamına haciz konulmasına muvafakat verdiğinin doğru olmadığını, davacının kötü niyetli olduğunun davanın açılma tarihinden bile anlaşıldığını, zira davacının söz konusu muvafakati 2017 Ekim ayında verdiğini, davayı ise bundan yaklaşık bir yıl geçtikten sonra 2018 yılının sonlarına doğru açtığını, davacının beyanlarının borçtan kurtulmaya yönelik ve kötü niyet taşıyan beyanlar olduğunu, kambiyo senedine dayalı alacakların sebepten mücerret olduğundan davacının borçlu olmadığını yazılı delille kanıtlaması gerektiğini,belirterek Haksız, kötü niyetli ve somut herhangi bir delile dayanmayan davanın reddini, kötü niyetli davacının dava değeri üzerinden %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davacı borçlunun senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, senedin bedelinin 14.000,00 TL olduğunu ileri sürdüğü; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul ettiği, davacı keşidecinin, bonoda yer alan imzasını inkâr etmediği, senedin sebepten mücerret olduğu, davacının ileri sürdüğü iddiaların varlığını yazılı delille ispat yükü altında olduğunun kabulünün gerektiği, davacı tarafın bono bedelinin 14.000,00 TL olduğu iddiasını yazılı deliller ile kanıtlaması gerekirken, iddialarını ispata yarar herhangi bir yazılı delil sunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine, tedbir kararının infaz ettirilmediği gerekçesiyle davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının eksik araştırmaya dayalı olduğunu, Davalının alacaklı olduğu bir çok icra dosyası olduğunu, tüm borçluların emekli olduğunu, büyük kısım borçluların ve davacının okuma yazma bilmeyen ilkokul mezunu dahi olmayan kişiler olduğunu, Sadece kitabında yazdığı şekliyle yani teorik tabirle ”kambiyo senetleri temelindeki borç ilişkisinden mücerettir” gibi kalıplaşmış cümleler gerekçe gösterilerek bu kişilerin hakkının yok olması ve dolayısı ile davalarının reddedilmesinin adalet duygusuna sığmayacağını, talep edilen hususlarda Mahkeme araştırma yapsa idi davalının müvekkilinden böyle bir alacağının olmadığı kanısının uyanacağını, belirterek yerel mahkeme kararını istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava,icra takibine konu bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve yapılan kesintilerin iadesi talebine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı taraf icra takibine ve davaya konu senet nedeniyle 14.000 Tl borcu olduğunu takibe konu 73.334,11 TL borçlu olmadığını iddia etmiş, davalı taraf ise davacının borcunun senet bedeli olan miktar üzerinden 70.000 TL olduğunu savunmuştur.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (TMK m. 6 m.). İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir. Diğer bir değişle, alacaklı olduğunu iddia eden kişi borcunun dayandığı hukuki sebebi ve onun geçerli olduğunu ispat etmek zorundadır. Ancak alacaklı bonoya dayalı alacağını talep ettiğinde ispat soyutluğu karinesi nedeniyle sebep göstermek zorunda değildir. Alacağını bonoyu sunarak iddiasını ispatlamış kabul edilmektedir. Artık borcunun olmadığını ispatlamak zorunda olan borçludur. İspat yükü borçluya geçmiştir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olayda, davacının dava konusu bonoda yer alan imzasını inkâr etmediği, senet sebepten mücerret olmakla, davacının ileri sürdüğü iddialarını yazılı delille ispat yükü altında olduğu, HMK 201.maddesi uyarınca senede karşı ileri sürülen her türlü iddianın senetle ispatı gerektiği, davacının senet nedeniyle( 14.000 TL borçlu olduğu ) 73.334,11 TL borçlu olmadığına dair yazılı delil sunmadığı , delil listesinde yemin delilline dayandığı, davalı tarafın 28/11/2019 tarihli oturumda yemin eda ettiği nazara alındığında, mahkemece davanın reddine dair verilen kararda herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, Dairemizce yapılan değerlendirmede; ilk derece mahkemesinin kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddî olay ve hukukî değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın m. 353/1-b-1 hükmü gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran davacı adli yardımlı olup, harçtan muaf olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf incelemesi aşamasında yargılama gideri yapılmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi. 29/03/2023