Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/571 – 2023/345
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/571
KARAR NO : 2023/345
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 27/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/03/2023
Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/10/2019 tarih, 2018/963 Esas, 2019/1099 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; dava dışı asıl borçlu ile yapılan genel kredi sözleşmesinde davalıların müşterek borçlu müteselsil kefil olduklarını, bu kredi sözleşmesinden kaynaklı borca yönelik yapılan icra takibine davalıların asıl borçlu şirket ortaklığından ayrılmaları sebebiyle kefaletten istifa ettiklerini, takibe konu edilen alacağın dayanağı olan teminat mektubunun ortaklıktan ve istifa iradeleri bildirildikten sonra uzatıldığı ve kefalet kapsamında yer almadığı nedenli itiraz ettiklerini, ancak bankaca kefaletten istifalarının kabul edilmediğini, teminat mektubundan kaynaklı borcun kefalet kapsamında kaldığı itirazların haksız olduğunu ileri sürerek Bursa 15. İcra Müdürlüğünün 2017/9999 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan takibe davalıların itirazlarının iptali ile alacak likit olduğundan %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Mert Doğru cevap dilekçesi ile; dayanak sözleşmedeki kefaletinin geçersiz olduğunu, asıl borçluya verilen teminat mektubunun şirket ortaklığından ayrıldıktan ve kefaletten istifa tarihinden sonra uzatılan süre içerisinde nakde çevrilmesi sebebiyle sorumluluğununu bulunmadığını, kefaletinin teminat mektubu açısından 31/12/2016 tarihinde sona erdiğini, istifa iradesi ulaştıktan sonra teminat mektubunun süresinin uzatılması hakkında bilgilendirme ve rızasının alınmadığını belirterek davanın reddi ile %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalılar Halil İbrahim Kuşçu ve Nihat Sarıca vekili cevap dilekçesi ile; takibe konu alacağa konu edilen teminat mektubundan müvekkillerinin şirket ortaklığından ayrılma ve kefaletten istifa sonrası sorumluluklarının 31/12/2016 tarihine kadar nakde çevrilmesi halinde mümkün olacağını, bu tarihten sonra yapılan uzatma işleminden müvekkilinin bilgilendirme ve muvafakati sağlanmadığından sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddine davacının kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Halit Zafer Ekici vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilinin şirket ortaklığından ayrılma, kefaletten istifa bildirimi sonrası 31/12/2016 tarihine kadar süreli olan teminat mektubunun bu tarihe kadar nakde çevrilmemesi sonrasında, süresinin uzatılmasının yeni bir kredi niteliğinde olduğunu, kefaletten dönme koşullarının gerçekleştiğini, istifa ve bildirim sonrası uzatılan süre içerisinde nakde çevrilen teminat mektubundan dolayı sorumluluğu bulunmadığından davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, dosya kapsamı deliller ve alınan bilirkişi raporu uyarınca; davalıların kefalet akdinden dönme koşullarının gerçekleşmemesi, asıl borçlu şirketteki hisselerin devredilmiş olmasının kefalet sorumluluğunu ortadan kaldırmaması, teminat mektubu süresinin uzatılmasının yeni bir teminat mektubu niteliğinde olmadığı ve bankanın bu işlemi sebebiyle kötü niyetli kabul edilemeyeceği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne ve davalıların icra inkar tazminatı ödemelerine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalılar istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı Mert Doğru vekili istinaf dilekçesi ile; asıl borçlu şirket ortaklığından ayrılma, kefillikten istifa bildirimi sonrası bankanın 31/12/2016 tarihine kadar süreli olan teminat mektubu süresini tek taraflı onay ve bilgilendirme yapmadan uzatması ve neticesinde uzatma süresi içerisinde nakde çevirilen teminat mektubu sebebiyle müvekkilinin sorumlu olmadığını, bankanın bildirim sonrası şirket mali durumu, ortaklık yapısını araştırmadan teminat mektubu süresinin uzatılmasının banka sorumluluğunda olduğunu, bankanın bu yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle yükümlülüklerini yerine getiren müvekkili hakkında takip başlatmasının kötü niyetli olduğunu belirterek usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılması ve müvekkili yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Halit Zafer Ekici vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkilinin takibe konu teminat mektubunun süresinin uzatılması ve tazmininden önce asıl borçlu şirket ortaklığından ayrıldığını ve kefillikten istifa ettiğini davalı bankaya bildirdiğini, buna rağmen bankanın kendi iradesi ile borçlu şirket hakkında hiçbir araştırma yapmadan teminat mektubunun süresini uzatmasının yeni kredi niteliğinde olduğunu ve iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığından müvekkilinin sorumluluğunda olmadığını belirterek usul, yasa ve hukukun genel ilkelerine aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılarak müvekkili yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Nihat Sarıca ve Halil İbrahim Kuşçu vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkilleri tarafından ortaklıktan ayrılma ve kefaletten dönme iradesinin bildirimi sonrası davacı banka tarafından 31/12/2016 tarihine kadar geçerli olan teminat mektubunun bilgilendirme yapılmadan uzatılmasının ve hukuken müvekkillerinin sorumluluğuna gidilmesinin mümkün olmadığını, yapılan uzatmanın yeni kredi niteliğinde olduğunu, ortaklık devri sonrası ortaya çıkan borç sebebiyle kefaletin geçerliliği için eş muvafakati gerektiğini, kredi sözleşmesindeki delil sözleşmesi adlı bölümün genel işlem koşulu niteliğinde olması sebebiyle bilgilendirilmeyen ve açıkça muvafakati alınmayan müvekkilleri yönünden yazılmamış sayılması gerektiğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağa yönelik başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince, yukarıda gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalılar istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda; davalıların, dava dışı Onel Pencere ve Kapı Sistemleri San. ve Tic. A.Ş.’nin davacı banka şubesi ile imzaladığı 14/08/2015 tarihli genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesine 405.000,00-TL azami limit ile müteselsil kefil oldukları, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 581 ve devamı maddeleri uyarınca kefaletin geçerlilik unsurlarını ihtiva ettiği anlaşılmaktadır.
Davacı banka tarafından asıl borçlu şirketin ticari ilişki içerisinde bulunduğu Ege Profil Tic. Ve San. A.Ş’nin lehine 17/08/2015 tarihli süreli, kesin teminat mektubu ile dava dışı şirketin ticari ilişkiden doğacak borçlarını 100.000,00 TL’ye kadar garanti ettiği, teminat mektubu süresinin ilk anda 17/02/2016 tarihine kadar geçerli olduğu, akabinde geçerlilik süresinin 10/02/2016 tarihinde 31/12/2016 tarihine, son olarak 09/12/2016 tarihinde ise 17/12/2017 tarihine kadar uzatıldığı, son vade içerisinde garanti alan Ege Profil Tic. Ve San. A.Ş tarafından 12/05/2017 tarihli talep ile teminat mektubunun nakde çevrildiği görülmektedir.
Öte yandan, davalıların dava dışı şirket ortaklığındaki paylarını 22/03/2016 tarihinde devrederek şirket ortaklığından ayrıldıkları, davalılardan Mert Doğru ve Halit Zafer Ekici’nin davacı bankaya ortaklık paylarının devrini ve kefalet vazgeçme/istifa iradelerini içeren ihtarname gönderdikleri, bankaca cevabi ihtarnamelerle kefaletten vazgeçme beyanlarının kabul edilmediği, akabinde kat edilen teminat mektubu borcunun ödenmesine yönelik ihtarnamenin davalılara tebliğ edildiği, ödenmeyen borca yönelik Bursa 15. İcra Müdürlüğünün 2017/9999 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan takibe davalıların süresi içerisindeki itirazları üzerine eldeki davanını açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, şirket ortaklık paylarının devri ve kefaletten vazgeçme iradesinin bildirimi sonrası geçerlilik süresi uzatılan teminat mektubu borcundan dolayı davalı müteselsil kefillerinin sorumluluğunun bulunup bulunmadığı üzerine olduğu anlaşılmaktadır.
Bu kapsamda davalıların kefaletlerinin bulunduğu genel kredi sözleşmesi kapsamında asıl borçlu şirketin üçüncü kişi ile olan ticari ilişkisinden kaynaklı doğacak 100.000,00 TL borcunun 17/08/2015 tarihli teminat mektubu ile garanti altına alındığı, dolayısıyla kefiller yönünden bu tarih itibariyle teminat mektubu yönünden sorumluluğun başladığı, kefillerin söz konusu sorumluluğunun teminat mektubunun iadesi, borcun depo veya ödenerek banka riskinin ortadan kalkması veyahut kefaletten vazgeçme iradelerinin bankaca kabul edilmesi halinde sona ereceği, somut olayda belirtilen koşullardan biri gerçekleşmediğinden kefalet sorumluluğunun sona ermediği anlaşılmıştır.
Öte yandan, teminat mektubundan kaynaklı risk mektubun düzenlenip verilmesi ile birlikte ortaya çıktığından gelecekte doğacak borç olarak nitelendirilemeyeceği, geçerlilik süresinin uzatılmasının da gelecekte doğacak yeni bir borç (kredi) halini ortaya çıkarmayacağı, bankanın teminat mektubunun geçerliliğini uzatma işlemininde bir kısım davalıların kefaletten dönme iradelerinin sonuç doğurmasına, kefalet sebebiyle sorumlu olmamalarını sağlamayacağı değerlendirilmiştir. Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde isabetsizlik görülmediğinden davalıların istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 15/02/2022 tarih, 2020/6543 E, 2022/1127 K sayılı ilamı)
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; davalılar vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davalıların istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 7.391,28 TL istinaf karar harcından peşin alınan 1.854,12 TL’nin mahsubu ile bakiye 5.537,16 TL harcın davalı Mert Doğru’dan alınarak hazineye gelir kaydına (harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 7.335,48 TL istinaf karar harcından peşin alınan 1.854,12 TL’nin mahsubu ile bakiye 5.481,36 TL harcın davalı Halit Zafer Ekici’den alınarak hazineye gelir kaydına (harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 7.416,48 TL istinaf karar harcından peşin alınan 1.854,12 TL’nin mahsubu ile bakiye 5.562,36 TL harcın davalı Nihat Sarıca’dan alınarak hazineye gelir kaydına (harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 7.399,72 TL istinaf karar harcı ile 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalı Halil İbrahim Kuşçu’dan alınarak hazineye gelir kaydına (harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
6-Davalılar tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının talebi halinde davacıya iadesine,
7-Harç ve karar tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca oy birliği ile kesin olarak karar verildi.