Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/554 E. 2023/318 K. 20.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/554
KARAR NO : 2023/318

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2019/462 Esas, 2019/1349 Karar
KARAR TARİHİ : 24/12/2019

DAVA KONUSU : Alacak (Ayıplı Satıştan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 20/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/03/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmış olmakla dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, müvekkili şirketi ile davalı arasında akdedilen sözleşme gereğince müvekkili şirket tarafından satın alınan kumaştan imal edilen ve … ve Teks. Tic. ve San. Ltd. Şti. firmasına satışı gerçekleştirilen ürünlerde yıkama sonrası çekme tespit edildiğini, müşterileri tarafından iade edilen ürünlerin bir kısmının test için … Tekstil Teknolojileri ve Tasarım Fakültesine gönderildiğini, ürünlerin üzerinde yapılan inceleme neticesinde ürünlerin yapımında kullanılan ve davalı tarafça satılan kumaştan kaynaklı çekme olduğunun tespit edildiğini, ürünlerdeki kusur sebebiyle ürünlerden %50 indirim yapılarak toplam 35.280,63 TL zarar ile … ve Tekstil…şirketine satıldığını, zarar faturasının 15/05/2018 tarihinde davalıya gönderildiğini, uğranılan zararın tazmini amacıyla davalıya Bakırköy 42. Noterliğinin 21/06/2018 tarih, 09169 yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, ihtarın sonuçsuz kaldığını, söz konusu ayıplı kumaşlar nedeniyle müvekkili şirketin uğramış olduğu toplam zarar olan 36.283,63 TL’nin 02/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının ayıp ihbarını süresi içerisinde ileri sürmediğini, ihbarnamenin 21/06/2018 tarihinde gönderildiğini, malların davacıya 20/11/2017 tarihinde satıldığını, dosyaya delil olarak sunulan raporun ise 05/06/2018 tarihinde alındığını, ayıplı olduğu iddia edilen malın zararına 15/05/2018 tarihinde satıldığını, bu suretle ayıp ihbarının süresinde olmadığını, TBK’nın 229. maddesi kapsamında zararın tazmini için malın iadesi gerektiğini, satılan üründe var olduğu iddia edilen çekmenin malın niteliği gereği normal olup olmadığının araştırılması gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, davanın satım sözleşmesi uyarınca ayıba dayalı alacak davası olduğu, davacı tarafça her ne kadar … raporu sonrası 21/06/2018 tarihinde Noter aracılığıyla ihbarın davalı tarafa bildirildiği ve ihbarın süresinde olduğunu ileri sürmüş ise de davacının … raporundan önce ayıptan haberdar olduğu, … raporunun ihbara ve davaya dayanak teşkil etmek üzere aldırıldığı, zira rapor tarihi 05/06/2018 olup davacı tarafın bu malları bu tarihten önce Mayıs ayında %50 zararına üçüncü kişiye sattığı, dolayısıyla ayıptan haberdar olduğu için kumaşı zararına sattığı, ayıp ihbarını ise Noter vasıtasıyla 21/06/2018 tarihinde yasanın ön gördüğü sürelere geçtikten sonra gerçekleştirdiği, bu sebeple TTK 23/1-c.maddesi ve TBK 223/2.maddesi uyarınca satılanı ayıbı ile birlikte kabul etmiş sayıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf talebinde bulunan davacı vekili, müvekkili tarafından satın alınan mallardaki ayıbın gizli ayıp olduğunu, ham kumaş olan ürünlerin ancak üretime girdikten sonra ayıplı olup olmadığının anlaşılabileceğini, mahkemece bilirkişi incelemesi yapılmadan teknik bir konuda gizli ayıp olmadığına kanaat getirildiğini, ürünlerin satışı sonrası gelen şikayetler üzerine müvekkili tarafından müşterilerce iade edilen ürünlerin bir kısmının test için … Tekstil Teknolojileri Ve Tasarımı Fakültesine gönderildiğini, ürünler üzerinde yapılan inceleme neticesinde ürünlerin yapımında kullanılan (davalı taraftan satın alınan) kumaştan kaynaklı atkıda -7 oranında, çözgüde ise -3 oranında çekme olduğu tespit edildiğini, zararın ortaya çıkış tarihinin … rapor tarihinden önce olmasının normal olduğunu, zira ürünlerdeki kusurların kullanıcılardan gelen şikayetler ile öğrenildiğini ve bunun üzerine ürünlerin teste gönderildiğini ancak gerekçede bu hususun müvekkili şirket tarafından çok önceden biliniyormuş gibi yazıldığını, dosyada hiçbir bilirkişi incelemesi yapılmadığı gibi davalı yanca bu raporun aksini gösterecek bir delilin de dosyaya sunulamadığını, ayıbın hangi nedenden kaynaklandığının tespiti için İstanbul Teknik Üniversitesi’ne gönderildiğini, …’den gelen rapor sonucunda ayıbın ham kumaştan kaynaklandığı fennen tespit edildiği, bunun üzerine … ile yapılan görüşmeler sonucu ürünlerin %50 zarar ile satıldığını, …’den alınan rapor ile dava konusu ham kumaşların ayıplı olduğu ortaya çıkmış, bunu öğrenen müvekkil derhal davalı tarafa ayıp ihbarında bulunulduğunu, ayıbın müvekkili tarafından öğrenilme tarihinin …’den alınan raporun tarafına ulaşma tarihi olduğunu, davaya konu ürünler bilirkişi tarafından incelenip ayıp türü tespiti yapılmadan, ihbar süresinin geçmiş olduğu gerekçe gösterilerek karar verilmesinin usule aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde, maldaki ayıp iddiasını kabul etmemekle birlikte davacının basiretli bir tacirden beklenecek şekilde hareket etmeyerek 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 23. maddesinin 3. fıkrasının kendisine yüklediği muayene yükümlülüğünü süresinde ifa etmediğini, bu süre geçtikten 6 ay sonra malı incelettirdiğini, ayıp gizli olsa dahi teknik raporun 05/06/2018 tarihinde tanzim edilmiş olmasına rağmen davacının ihbarını 21/06/2018 tarihinde yani aradan 16 günlük süre geçtikten sonra yaptığını, söz konusu ihbarın derhal yapılması gerektiğini, davacının henüz … raporu ortada yokken malı dava dışı 3.şirkete zararına sattığını, o halde davacının … raporundan da önce varolduğunu iddia ettiği ayıptan haberdar olduğunu, davacının mal için ödediği bedelden fazlasını talep ettiğini savunarak istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Dava, satış sözleşmesine konu malın ayıplı olduğu iddiasına dayalı meydana gelen zararın tazmini talebine ilişkindir.
Mahkemece, ayıbın gizli ayıp olduğu ancak ayıp ihbarının TBK’nın 223/2.maddesinde öngörülen süre geçtikten sonra yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilince karara karşı süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Uyuşmazlık, davacı tarafça ayıp ihbarının süresi içerisinde yapılıp yapılmadığına ilişkindir.
Somut olayda taraflar tacir olup uyuşmazlığın ise ticari nitelikteki satım sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle olaya 6098 sayılı Borçlar Kanunu (TBK) ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Türk Ticaret Kanunu’nu 23. maddesinde tacirler arasında yapılan ticari satışlarda esas itibariyle Türk Borçlar Kanunun ilgili hükümlerinin uygulanacağı belirtildikten sonra bu tür satışlar hakkında özel bazı hükümlere yer verilmiştir. Buna göre, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmesi gerektiği, açıkça belli değilse alıcının malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde inceleyip veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olacağı, diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanunu’nun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının uygulanacağı düzenlenmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 223/2 maddesinde ise alıcının gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal etmesi halinde, satılanı kabul etmiş sayılacağı ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hükmün uygulanmayacağı, bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmesi gerektiği; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılacağı düzenlenmiştir.
Dosya kapsamı uyarınca; davacının 26/10/2016 tarihli kumaş satın alma formu kapsamında davalından goffy kendinden çizgi desenli gofreli kumaş satın aldığı, bu kumaştan imal edilen ürünlerin dava dışı Dido..Ltd.Şti.ne satıldığı ancak satılan ürünlerde yıkama sonrası çekme tespit edilmesi üzerine Dido…Ltd.Şti. tarafından ürün bedellerinde %50 indirim yapılarak davacıya 15/05/2018 tarihinde ürün fiyat fark bedeli olarak toplam 35.280,63 TL’nin fatura edildiği, … Tekstil Teknolojileri ve Tasarım Fakültesinden davacı tarafça alınan 05/06/2018 tarihli raporda gömlek numunelerindeki çekmenin gömleklerin imalatında kullanılan kumaştan kaynaklandığı kanaatine varıldığının tespit edildiği, Bakırköy 42. Noterliğinin 21/06/2018 tarihli ihtarnamesi ile davacı tarafça davalından ayıplı mallar nedeniyle meydana gelen zararın tazmininin talep edildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacının, davalından satın aldığı ürünlerdeki ayıbı 05/06/2018 tarihli rapor ile birlikte öğrendiği kabul edilse dahi davalıya ayıp ihbarının 21/06/2018 tarihli ihtarname ile yapıldığı, 6102 Sayılı TTK’nun 23/1-c maddesindeki yollama nedeni ile olayda uygulanması gereken 6098 Sayılı TBK’nun 223/2 maddesi uyarınca dava konusu ayıp sonradan ortaya çıktığından davacı alıcının bunu hemen davalı satıcıya bildirmesi gerekirken aradan 16 gün geçtikten sonra ihbarda bulunduğu ve buna göre ayıp ihbarının süresinde olmadığı anlaşılmaktadır (Benzer yönde bkz. Yargıtay 19. HD.nin 2017/2358 Esas, 2018/3256 Karar ve 2013/4400 Esas, 2013/9271 Karar sayılı ilamları).
Davacı vekili de istinaf dilekçesinde ayıbı …’den alınan raporla öğrendiklerini, öğrenme tarihinin raporun müvekkiline ulaşma tarihi olduğunu ileri sürmüş ise de, yargılama aşamasında rapor tarihinde rapordan haberdar olmadıkları, raporun daha sonraki bir tarihte müvekkiline ulaştığı yönünde bir iddiası bulunmadığı anlaşılmakla, HMK’nın 357. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen bu iddianın istinaf incelemesinde değerlendirilemeyeceği anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Dairemizce yapılan değerlendirmede; ilk derece mahkemesinin kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddî olay ve hukukî değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın m. 353/1-b-1 hükmü gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davacı vekilinin ilk derece mahkemesinin yukarıda anılan kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-) 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL istinaf karar ve ilâm harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
3-) İstinaf eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-) İstinaf incelemesi duruşma açılmadan yapıldığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-) 6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik 359/4 maddesi uyarınca kararın kesin olması nedeniyle ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın m. 362/1-a hükmü uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere, oybirliği ile karar verildi. 20/03/2023


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imır