Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/441 E. 2023/222 K. 27.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/441 – 2023/222
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/441
KARAR NO : 2023/222
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

DAVANIN KONUSU : Alacak (Bankacılık İşleminden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/06/2010
KARAR TARİHİ : 27/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/02/2023
Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 01/10/2019 tarih, 2014/1028 Esas, 20189/993 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalı bankanın Bursa ve Nilüfer Şubesindeki mevduat hesabından bilgisi dışında paralar çekildiği kuşkusuyla müfettiş incelemesi ve ihtarnamelerle para hareketlerine ilişkin dekont havalı talimatlarını kayıtlarından birer suret verilmesini talep ettiğini, ancak bankanın bir kısım belgeleri vermekten imtina ettiği, yapılan incelemeler sonucunda; Bursa Şubesindeki TL mevduat hesabından 10 adet işlemde toplam 67.286,00 TL ve Euro mevduat hesabından üç adet işlemde toplam 20.990,00 Euro’nun sahte imzalı dekontlarla çekildiği, Nilüfer Şubesindeki TL mevduat hesabından 6 adet işlemde toplam 64.929,25 TL’nın sahte imzalı EFT talimatıyla İş Bankası Çekirge Şubesi 258100 numaralı Başak Ebru Karamanoğlu hesabına gönderildiğinin anlaşıldığı, bu tespitten sonra yapılan şikayet üzerine Cumhuriyet Başsavcılığında soruşturma başlatıldığı, birer itimat müessesesi olan bankaların görevini yerine getirirken en hafif kusurlarından dahi sorumlu olduklarından bahisle, davacının bankanın Bursa Şubesi nezdindeki hesaplarından usulsüz işlemlerle çekilen toplam 67.286,00 TL ve Nilüfer Şubesi nezdindeki hesaplarından usulsüz işlemlerle çekilen 64.929,25 TL’nin çekildiği tarihlerden itibaren dava tarihine kadar bu bankanın mevduata uyguladığı mevduat faizleriyle birlikte, yine Bursa Şubesi nezdindeki döviz hesaplarından usulsüz işlemlerle çekilen 20.990 Euro’nun çekildiği tarihten dava tarihine kadar bu bankanın mevduata uyguladığı mevduat faizleriyle birlikte, dava tarihinden sonra da 3095 sayılı Kanunun 4. maddesi gereği uygulanacak temerrüt faizi veya fiili ödeme tarihindeki efektif satış kuru üzerinden TL karşılığının tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 12/07/2013 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 149.133,74- TL ve 21.304,20 Euro olarak artırmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının 2003 yılından beri müvekkili bankanın müşterisi olduğu, davacının eşi adına ilk hesabın 2003 yılında, kendi ilk hesabının ise 29/06/2004 tarihinde açıldığını, davacının iddialarının hayatın olağan akışına uygun olmadığını, davacının ticaretle iştigal ettiğini, banka hesaplarının durumu, belge ve kayıtları hakkındaki bilgilerin defterlere işlendiğini bilebilecek bilgi ve kültür düzeyinde olduğunu, 29/06/2004 tarihinde banka ile gerekli sözleşme ve belgeleri imzalayıp hesap açtırdıktan sonra bankaya bir daha uğramadığını, tüm işlemlerinin o günlerde bireysel pazarlama kısmında çalışan personel Hale Sancaktar’a telefon edip yanına çağırarak yaptırdığını işlem fişlerini imzaladığını, hesabından çekilen paraları aldığını ya da hesabına yatırdığını, yazılı talimatlarını şahsen elden verdiğini, banka işlemlerinin sadece adı geçen personel tarafından yerine getirildiğini, iddiasında bahsedilen ilk sahte imzalı para çekilme tarihinin 13/07/2006 olmasına rağmen aradan üç dört yıl geçtikten sonra olayın farkına varıldığı iddiasının hayatın olağan akışına uygun düşmediğini, inandırıcı ve samimi olmadığını, müvekkili tarafından halen yargılaması süren ceza dosyasına gerekli tüm evrakların verildiği, bu aşamada tüm işlemleri yapan banka eski çalışanı Hale Sancaktar ile iddia edilen EFT’lerin lehdar hesap sahibi Başak Ebru Karamanoğlu’na davanın ihbar edilmesini istedikleri, davacının faiz talebinin de usule ve yasaya aykırı olduğu, anaparaya eklenen faize tekrar faiz talebinin mümkün olmayacağından bahisle davanın Hale Sancaktar ve Ebru Karamanoğlu’na ihbarına ve davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, banka çalışanı ve EFT işlemi gerçekleştiirlen hesap sahibi hakkındaki ceza dava dosyası bekletici mesele yapılmış, para çekme ve EFT işlemlerine yönelik talimat ve dekontlar üzerindeki imzalar ile dava konusu alacağının ana para faizi uygulanması sonrası dava tarihindeki ulaştığı değere yönelik bilirkişi raporları aldırılarak dosya kapsamı delillere göre; dava konusu işlemlere dair dekontlardaki imzanın davacı eli ürünü olmadığı, ancak dava dışı ve ceza davasında sanık olan banka çalışanı Hale Sancaktar ile davacı arasında gönül ilişkisinin bulunduğunun ceza davasında maddi vakıa olarak tespit edildiğini ve dava konusu işlemler ile dava dışı çalışanın çalışma süresi ile gönül ilişkilerinin parallik arz etmesi sebebiyle gerek ilk para çekiminden gerekse son para çekimine kadarki tarih aralığının süresi ile yine davacının kendi faks talimatıyla 20/06/2009 tarihinde 20.000 TL lik ödeme için EFT işlemi yapmış olması dikkate alındığında davacının daha önce Hale tarafından yapılan işlemlerden haberdar olmadığı iddiası inandırıcı görülmeyerek davacının davaya konu alacak istemlerini davalıya yöneltemeyeceği, dava dışı Hale Sancaktar ile aralarındaki ilişki kapsamında ona yöneltebileceği gerektiği kanaati ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; mahkemenin kabulünün aksine ceza davasının onama ile kesinleşmediğini, davacının temyiz haklarının bulunmaması sebebiyle temyiz talebinin reddedildiğini, temyiz hakkı bulunan bankanın da temyiz yoluna başvurmadığını, bankaların TBK 115/3 ve 116/3 maddelerine göre tabi olarak kendilerinin ve çalışanlarının hafif kusurundan dahi sorumlu olduklarını, ceza yargılamasında tanık olarak dinlenen davalı banka operasyon yönetmeninin beyanına göre, müşteri temsilcisi görevinin müşteri tarafından verilen talimatları banka yetkililerine iletmekten ibaret olduğunu, müşteri talimatlarındaki imzaların gerçek olup olmadığının kontrolünün diğer banka yetkilileri tarafından yapılacağını, davacının mevduatının davalı sorumluluğundayken sahte imzalı belgelerle üçüncü kişilerce çekildiğinin sabit olduğunu, duygusal ilişki banka çalışanın iddiası olduğunu, ceza davasının EFT işlemlerine yönelik olduğunu, sahte dekontlarla çekilen paralardan söz edilmediğini, banka çalışanları davacının yazılı talimatı veya kendisini bankada görmemelerine rağmen kasadan ödemeleri kime yaptıklarına dair davalı bankaca sorumluluktan kurtaracak bir savunma yapılmadığını ve yazılı belge sunulmadığını, davalının tek savunmasının davacının müşteri temsilcisi olan banka çalışanı ile duygusal ilişki iddiası olduğunu, müvekkili tarafından bu iddianın reddedildiğini, müvekkilinin çekilen miktarların kat kat üzerinde değişik hesaplarda mevduatının bulunduğunu, üç yıllık sürede usulsüz çekilen miktardan haberdar olmamasının olağan olduğunu, “inandırıcı gelmemek” ifadesinin hukuk yargılamasında alışılmış ifade olmadığını, şüpheyi içerdiğini, şüpheden davalı yararlanır şeklinde uygulama ile davalının sorumluluktan azade edilmesinin mümkün olmadığını, davalı bankanın adam çalıştıran sıfatıyla sorumluluğu bulunduğunu, bu durumun kısıtlı yetkisi bulunan müşteri temsilcisi dışındaki diğer görevlilerinin görevlerinin gereklerine uygun davranmamaları sebebiyle mevduatının sahte belgelerle alınmasına sebebiyet verdiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa karşı cevap dilekçesi ile; davacının hesabında yapılan işlemlerde bilgi ve onayının olmadığı iddiasının samimi olmadığını, tüm işlemlerini bankaya gelmeden Hale Sancaktar aracılığı ile gerçekleştirildiğini, davacının verdiği talimatlar sebebiyle hukuka aykırı fiil ve zarar bulunmadığından adam çalıştıranın sorumluluğu yönünden nedensellik bağının kurulamayacağını belirterek yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Dava, vadeli mevduat hesaplarından usulsüz para çekme işlemlerinden kaynaklanan zararın tazmini istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı delillere göre;
Davacının 2004 yılından beri davalı bankanın Bursa Şubesi müşterisi olduğu, şube nezdinde TL, Euro ve USD mevduat hesaplarından, TL hesabının 22/01/2009 tarihinde Nilüfer Şubesine aktarıldığı, davacının tüm işlemleri ile bireysel pazarlama yönetmeni olarak çalışan Hale Sancaktar’ın ilgilendiği, nakit çekim işlemlerinin bu kişi tarafından gerçekleştirilerek şubeye gelmeden adresinde davacıya teslim edildiği, Hale Sancaktar’ın, 2008 Kasım ayı itibariyle Nilüfer Şubesine atandığı 31/07/2009 tarihinde ise davalı bankadan ayrıldığı, davacının 13/01/2010 tarihinde Nilüfer Şubesine giderek banka hesap hareketlerini talep ettiği, aynı gün hesaplarında 206.000,00-TL eksiklik bulunduğunu şube yetkililerine belirttiği ve çeşitli tarihlerde düzenlenen ihtarnameler ile işlem dayanağı olan belgelerin örneklerini istediği, aynı dönemde davalı banka müfettişi tarafından yapılan incelemeler sonrası rapor düzenlendiği ve bu raporda yer alan davacının bilgisi dışında olabileceği belirtilen; Bursa Şubesinden 01/02/2008 -26/11/2008 tarihleri arasındaki gişeden (10) ayrı işlemle çekilen 67.286,00-TL, Nilüfer Şubesinden 30/01/2009-17/07/2009 tarihleri arasındaki (6) ayrı EFT işlemiyle üçüncü kişi Başak Ebru Karamanlıoğlu’nun hesabına aktarılan 64.929,25-TL ve Bursa Şubesindeki Euro hesabından 08/06/2007 tarihinde 7.000 Euro, 14/12/2007 tarihinde 7.990 Euro miktarlı işlem ile münferit yetkili olduğu ortak hesaptan 13/07/2006 tarihinde 6.000 Euro çekim işleminin bilgisi ve rızası dışında gerçekleştiği iddiası ile eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece davaya konu edilen işlem dayanağı belgeler (dekont ve EFT talimatnameleri) üzerinde Adli Tıp Kurumu nezdinde yaptırılan imza incelemesine yönelik 02/08/2012 tarih ve 40518/5328 sayılı raporda; davaya konu işlemlerin dayanak belgelerinde davacıya atfen atılan imzaların davacı eli ürünü olmadığı belirtilmiştir.
Davaya konu işlemlere yönelik davacının suç duyurusuna yönelik şikayet başvurusu sonrası Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesinde Hale Sancaktar ve Bahar Ebru Karamanlıoğlu hakkında “Bankacılık Zimmeti” suçundan dava açıldığı, 2011/467 Esas, 2013/490 sayılı karar ile sanıkların üzerilerine atılı suçları işlediklerinin sabit olmaması sebebiyle ayrı beraatlerine karar verildiği, katılan-davacı tarafından yapılan temyiz başvurusunun temyiz etme sıfatının bulunmaması sebebiyle reddedildiği, ceza mahkemesinin beraat kararlarına yönelik kabulü; davacı ile Hale Sancaktar arasında Hale’nin savunmasında belirttiği şekilde duygusal ilişki bulunduğu, tarafların telefon görüşmelerinin müşteri çalışan ilişkisinin sona erdiği tarihten sonra da devam ettiği, davacı hesabından yapılan EFT işlemlerinin Hale Sancaktar tarafından borç aldığı paranın ifası olarak Başak Ebru Karamanlıoğlu hesabına yapıldığı, Hale’nin davacıdan aldığı talimat ile işlemleri gerçekleştirdiğine yönelik savunmasının da aksine dair kesin, inandırıcı delil elde edilmemesi olgularına dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
İlk derece mahkemesince, davacı ile banka çalışanı arasındaki duygusal ilişkinin varlığına yönelik ceza davasında belirlenen maddi vakıalar uyarınca davacının yapılan işlemlerden haberdar olmadığı yönlü iddiası inandırıcı bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemece hesap bilirkişi bankacı uzmanından alınan bilirkişi raporlarına göre; vadeli hesaplarda bulunan dava konusu paraların dava tarihine kadar ana para faizi ile birlikte 149.133,74-TL ve 21.304,20-TL olduğu hesaplanmıştır. Davacı 12/04/2013 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini bu miktarlar üzerinden artırmıştır. 167273 numaralı Euro hesap davacı ile dava dışı 5 ayrı kişinin müşterek hesabı olup bu hesaptan 13/07/2006 tarihinde 6.000,00 Euro çekilmiştir. Söz konusu müşterek hesaba yönelik hesap sahipleri münferit yetkili olduklarından davacının bu miktarın tamamı yönünden husumet ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Öte yandan, 6098 sayılı TBK’nın 66. maddesine göre, adam çalıştıran, çalışanının kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zarardan sorumludur. Davalı banka çalıştırdığı kişilerin eylem ve işlemleri nedeniyle 3. kişilere vermiş oldukları zarardan özen yükümlülüğü gereği sorumlu bulunmaktadır.
Somut olayda; davaya konu edilen para çekme ve EFT işlemlerine dayanak belgelerdeki imzaların davacı eli ürünü olmadığı sabittir. Davacının bankacılık işlemlerini gerçekleştirdiği dava dışı banka çalışanı Hale Sancaktar’ın bankadaki çalışma pozisyonu itibariyle davacı işlemlerini tek başına gerçekleştirmediği, cari hesap görevlisi personel aracılığı ile işlemlerin gerçekleştirildiği, neticesinde operasyon yönetmeninin gün sonu kontrol işlemleri ile sürecin tamamlandığı, bu halde, davacının banka çalışanı ile duygusal ilişkisinin bulunması diğer banka çalışanının görev gereklerine uygun davranma yükümlülüklerini ortadan kaldırmamaktadır. Davaya konu işlemlerin davacının bilgisi ve onayı ile gerçekleştirildiğine dair duygusal ilişki iddiası dışında delil bulunmamaktadır. Hale Sancaktar’ın EFT işlemlerini davacının bilgisi ile gerçekleştirdiği yönlü ceza davasındaki savunması da tek başına davacı aleyhine sonuç doğuracak nitelikte görülmemiştir.
Ayrıca, davacının işlemlerini şubeye gelmeden sürekli aynı personel aracılığı ile gerçekleştirmesi, hukuka aykırılık iddiası halinde işlemlerin usulüne uygun gerçekleştirilmekle yükümlü bankanın sorumluluğu ortadan kaldıracak nitelikte değildir. Tüm bu nedenlerle; davacının ispat edilen zararından davalı bankanın özen yükümlülüğüne aykırı davranması sebebiyle sorumlu olduğu değerlendirmesi ile aksi yöndeki mahkeme kararının kaldırılması ve davanın ıslah ile artırılan miktar üzerinden kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüne, yerel mahkemenin kararının davacı lehine kaldırılmasına, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından; dairemizce davanın esası hakkında HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davacı istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜNE,
2-Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 01/10/2019 tarih, 2014/1028 Esas, 20189/993 sayılı kararının KALDIRILMASINA, dava hakkında 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre yeniden hüküm kurulmasına;
Buna göre;
a-Davanın ıslah ile birlikte KABULÜ ile;
149.133,74-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
21.304,20 EURO’nun dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi uyarınca işleyecek faiz ile birlikte aynen veya fiili ödeme tarihindeki Türk Lirası karşılığının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 12.996,17-TL harçtan peşin ve ıslahla birlikte alınan toplam 2.847,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.149,17-TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
c-Davacı tarafından yapılan 1.400,00 TL yargılama gideri ile 2.847,00 TL peşin ve ıslah harcı toplamı 4.247,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 29.537,94 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
3-İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları
a-Davacı tarafından yatırılan istinaf yoluna başvurma harcının hazineye irat kaydına, istinaf karar harcının talebi halinde davacıya iadesine,
b-Davacı tarafından yatırılan 148,60 TL istitnaf yoluna başvurma harcı ile 11,00 TL istinaf yargılama gideri toplamı 159,60 TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
c-HMK’nın 333. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra yatırılan avanstan kullanılmayan kısmının, yatıran tarafa iadesine,
d-6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca temyizi kabil kararın Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre zarfında temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.