Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/283 E. 2022/1386 K. 21.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/283
KARAR NO : 2022/1386
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/11/2019
NUMARASI : 2018/1693 E. 2019/1558 K.
DNIN KONUSU : Cezai Şart Alacağı (Rekabet Yasağına Aykırılık Nedenli)
KARAR TARİHİ : 21/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/10/2022
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26/11/2019 tarih, 2018/1693 Esas, 2019/1558 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında 01/08/2016 tarihinde imzalanan ve 22.10.2018 tarihli istifa dilekçesi ile sona eren iş sözleşmesi uyarınca davalının yurt dışı satış uzmanı olarak çalıştığını, söz konusu iş sözleşmesinde, sözleşmenin bitiminden sonra işçinin işverenle rekabet edemeyeceğine dair hüküm konularak rekabet yasağı kaydı oluşturulduğunu, davalının, müvekkili şirketin müşteri kitlesiyle yakın temas halinde olup, müvekkil işverenin üretim iş sırları veya müşteri çevresi gibi bilgileri bilir konumda olduğunu, ancak müvekkili şirketten kendi rızası ile ayrıldıktan (22.10.2018’den) kısa bir süre sonra (30.10.2018 tarihinde) rakip bir başka şirkette yurtdışı satış yetkilisi pozisyonunda asansör ve asansör aksamları üretimi faaliyeti kapsamında çalışmaya başladığını, bu durumun iş sözleşmesindeki rekabet yasağı kaydına ve iş sözleşmesine ek olarak imzalamış olduğu gizlilik ve iş etiği sözleşmesine aykırı olduğunu belirterek davalı tarafından rekabet yasağının ihlal edildiğinin tespitine, Sözleşmenin 7.1.B başlığında düzenlenen rekabet yasağı şartının davalı tarafınca ihlal edilmesi hasebiyle aynı madde de yer verilen “cezai şart ödenmesi” kuralına istinaden, sözlü olarak kararlaştırılan dört aylık brüt ücretinin karşılığı olan 16.695,00 TL’nin sözleşmenin ihlâl edildiği tarihten itibaren işleyecek ticari faiz ile davalıdan tahsiline, ayrıca müvekkilin uğramış olduğu ve bilirkişi incelemesi neticesinde tespit edilecek somut zararın da davalıdan tahsil edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekâletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilinin davacı firmada yurt dışı satış temsilcisi olarak çalıştığını, satış temsilciliğinin davacı tarafından belirlenen liste fiyatı üzerinden yürütüldüğünü bu sebeple şirketin ticari ve teknik sırlarını bilmesinin mümkün olmadığını, davacı satışlarının tamamının yurt dışı olmasına rağmen şu anki firmasının çoğunlukla yurt içi satış yatığını, özellikle davacının yurt dışı faaliyetinin bulunduğu Mısır ve Suudi Arabistan’da da hiçbir ticari faaliyeti olmadığını, müvekkilinin yurt dışı satış temsilcisi olduğu için Marmara Bölgesi veya başka bir yerde başka bir şirkette çalışmasının pratikte bir farkı olmadığını, sözleşmede (4) brüt maaş karşılığı bir cezai şart konusunda anlaşıldığına dair bir ibare olmadığını, zaman ve yer bakımından sınırlamanın ekonomik özgürlüğünü sınırlanmasına neden olacak nitelikte olduğunu, davacı ile müvekkilinin rekabet yasağını kapsayacak şekilde yapmış olduğu son sözleşme 01/08/2016 tarihli belirli süreli iş sözleşmesi olup sözleşmenin sona erme tarihi 08/01/2017 olduğunu, müvekkilinin işbu sözleşme süresi ile sınırlı şekilde davacı tarafla rekabet yasağını kapsayan belirli süreli iş sözleşmesini imzaladığını, 08/01/2017 tarihinden sonra davacı işveren yanında çalışmasına ilişkin olarak rekabet yasağına ilişkin sözleşme imzalamadığını belirterek usul ve yasaya aykırı açılan davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, davalının imzaladığı iş sözleşmesinin rekabet yasağına ilişkin maddesinde yer alan coğrafi alan sınırlamasının Marmara Bölgesi olarak belirtilerek işçinin iktisaden mahvına sebep olacak düzeyde geniş bir alanı kapsaması nedeniyle çalışma özgürlüğüne ilişkin yasal düzenlemelere aykırı olduğu, sözleşmede cezai şart tutarının belirlenmediği, davalının, davacı şirkette çalıştığı konum itibariyle şirketin ticari sır niteliğinde sayılabilecek bilgiye sahip olduğunun kanıtlanamadığı bu nedenle haksız rekabete ilişkin sözleşme hükmünün batıl olduğu belirlemesi ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; rekabet yasağı şartının işçinin ekonomik olarak mahvına sebep olacak geniş bir alanı kapsamadığını, rekabet yasağı şartının geçerlilik unsurlarını taşıdığını, konu, süre ve yer bakımından sınırlamayı içerdiğini, davalının aynı il sınırları içerisinde müvekkili şirket ile aynı alanda faaliyet gösteren rakip firmada aynı pozisyonda çalışmasının sınırlandırılması davalının iktisaden mahvına sebebiyet vermeyeceğini, sözleşmede cezai şart tutarının belirlenmemesi rekabet yasağı şartının ihlal edilebileceği anlamına gelmediğini, bu eksikliğin sözleşmeye aykırılığı yaptırımsız bırakacak nitelikte eksiklik olmadığını, talep edilen miktarın fahiş olmadığını, davalının şirketin müşteri çevresine hakim olduğunu ve bunu kullanarak müşterileri ile iletişime geçtiğinin ispatlandığını, buna dair müşteri ile davalının whatsapp yazışmalarının değerlendirilmediğini, belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanı kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayıl TBK’nın 444. maddesine dayalı işçi ile işveren arasında düzenlenen rekabet yasağı sözleşmesine aykırılık iddiasından kaynaklanan cezai şart istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda; davacı şirkette davalının 01/08/2016-22/10/2018 tarihleri arasında yurt dışı satış uzmanı olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin davalının istifası ile sona erdiği, akabinde davalının dava dışı Profilt Asansör Sanayi ve Ticaret A.Ş. isimli şirkette aynı pozisyonda 30/10/2018 tarihinden itibaren çalışmaya başladığı, davalının rekabet yasağını ihlal ettiği gerekçesiyle eldeki davanın açıldığı, mahkemece taraf tanıkları dinlendikten sonra davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, davalının rekabet yasağını ihlal edip etmediği ve cezai şart isteme koşullarının oluşup oluşmadığıdır.
Rekabet yasağı 6098 sayılı TBK’nın 444. maddesinde düzenlenmiştir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir (m.444/2). Rekabet yasağının sınırlandırılması, sonuçları ve sona ermesi de yine aynı kanunda devam eden maddelerde düzenlenmiştir.
Taraflar arasındaki 01/08/2016-08/01/2017 tarihleri arasında geçerli olan belirli süreli iş sözleşmesinin rekabet yasağını düzenleyen maddesinin incelenmesinde; işten ayrıldığı tarihten itibaren iki yıl içerisinde Marmara Bölgesi sınırları dahilinde işveren ile aynı faaliyet alanında çalışan diğer şirketlerle hiçbir şekilde ortaklık ve hizmet ilişkisine işverenin yazılı izni olmaksızın giremeyeceği ihlal halinde işverenin işçi aleyhine zararı oranındaki tazminatı cezai şart olarak uygulayacağının belirtildiği görülmüştür.
Rekabet yasağının ihlaline bağlı taraflarca kararlaştırılmış olan belli bir ödemeyi öngören yaptırım, niteliği itibarıyla bir cezai şart hükmüdür (Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2021/11745 E. 2021/16748 K. sayılı ilamı).
Davacının eldeki davaya konu ettiği rekabet yasağı sözleşmesinde belirli veya belirlenebilir bir miktar cezai şart olarak öngörülmemiştir. Diğer yandan, davacı tarafından talebe konu edilen miktarın sözlü olarak kararlaştırılan miktar olduğu ileri sürülmüş ise de; TMK’nın (6) ve 6100 sayılı HMK’nın 190-(1) maddeleri uyarınca; ispat yükü, özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Yine HMK’nın 200-(1) maddesi uyarınca; eldeki davanın değer ve miktar itibariyle yazılı belgeyle ispat edilmesi gerekmektedir. Davacı tarafından cezai şart miktarının ileri sürelen miktar kadar olduğunun yazılı belge ile ispat edilememesi yanı sıra açıkça yemin deliline de dayanılmaması sebebiyle cezai şartın varlığı ve miktarın ispat edilemediği dolayısıyla geçerli bir rekabet yasağı sözleşmesinden bahsedilemeyeceğinden mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu, aksine dair davacı istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; davacının istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davacı istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının talebi halinde davacıya iadesine,
4-Harç ve karar tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 362. maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza