Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/262 E. 2023/126 K. 14.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. .. BAM .. HUKUK DAİRESİ
T.C.
..
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
..HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : ..
KARAR NO :..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : ..
NUMARASI : .. Esas, .. Karar

DAVACI : … -… …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1-… – …
2-… – … –
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Alacak
KARAR TARİHİ : ..
KARAR YAZIM TARİHİ : ..

.. Asliye Ticaret Mahkemesinin .. tarih, ..Esas, .. Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkili ile davalıların birlikte dava dışı asıl borçlu ….AŞ ile .. AŞ arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla yer aldıklarını, müvekkilinin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla kredi borcunu ödediğini ileri sürerek rücu ve halefiyet hakkına dayalı olarak davalı müşterek ve müteselsil kefiller … ile …’ten kendilerine düşen pay oranına denk gelen miktarların tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalılar vekili, davacının bazı borçları ve şirketleri için bazı ödemeleri bizzat yaptığının doğru olduğunu, bu ödemelerine karşılık olarak dava dışı ..’ne ait taşınmazların %40 hissesine gelen karşılığın davacının eşi olan .. devredildiğini, ..tarihli belgede bu hususun kayıt altına alındığını, bu sözleşmede davacı ve onu eşi .. söz konusu devirler nedeniyle başkaca hiçbir alacaklarının olmadığını açıkça kabul ve beyan ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, .. Euro’luk genel kredi sözleşmesinin… tarihinde .. .. ile .. arasında akdedildiği, müşterek borçlu ve müteselsil kefillerin ise davacı ve davalıların olduğu, kullandırılan kredi borcunun ise davacı tarafından ödendiği, davalıların kendi paylarına düşen kısmının müşterek borçlu müteselsil kefiller davalıların ödemediği, ödeme dekontları ve halefiyet belgesi gereği, davacının toplamda 30.000 USD, 7.130,00 Euro ve 55.765 T.L ödediği, davacı tarafından 13.07.2017 tarihinde noter ihtarı ile 7 gün süre verilerek ödediği fazladan miktarın davalılardan tahsili talep edildiği, böylece davacının halefiyet ilkesi gereği banka yerine geçerek rucüen payından fazlasını ödediği kredi borcunu diğer kefiller olan davalılardan kendi payları oranında tahsil edebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; rücu davasına konu alacağın tamamının .. tarihli sözleşmede ödenmiş olduğunun belirtilmiş olmasına karşın bu sözleşmenin mahkemece değerlendirilmediğini, yine deliller arasında bulunan raporun da dikkate alınmadığını, lehine ödeme yapılan firmanın tek yetkilisi olan davacının davasında iyi niyetli olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı olarak kefaleten ödeme yapan davacı kefilin davalı diğer kefillere payları oranında rücu talebine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İstinaf incelemesi, HMK.’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleriyle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Somut olayda, davacı … ile davalılar … ve …’in asıl borçlu .. ile ..arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla yer aldıkları, kredi borcunun davacı tarafından kefaleten .. tarihinde 30.000 Usd, 29.04.2009 tarihinde 1.000 Euro, 26.09.2009 tarihinde 5.000 Euro ve 03.07.2009 tarihinde 55.765,00 TL olarak toplamda 30.000 USD, 7.130,00 Euro ve 55.765,00 TL ödendiği, yapılan bu ödemelerin da davalıların kabulünde olduğu ihtilafsız olup, uyuşmazlık davacının yapmış olduğu ödemelerin davalıların sunmuş olduğu 21.01.2011 tarihli sözleşme kapsamında son bulup bulmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davalılar davaya cevaplarında, davacının yapmış olduğu ödemeleri kabul etmekle birlikte taraflarca düzenlenen 21.01.2011 tarihli sözleşmede, davacının eşi olan .. şirket taşınmazlarının %40 hissesinin devredilmesi karşılığında davacıya olan borcun kalmadığının, davalıların ibra edildiğinin belirtmesi karşısında her ne kadar cevap dilekçesi süresinden sonra sunulmuş ise de, borcu söndüren ödeme ve ibra iddiası her zaman ileri sürülebileceğinden bu iddia üzerinde durmak gerekmiştir.
Dosyaya sunulan ve açıkça davacı tarafça inkar edilmeyen 21.01.2011 tarihli “Gayrimenkul Devir ve Kiralama Taahhüt Sözleşmesi” başlıklı belgede, sözleşmenin taraflarının dava dışı .. ile .. olup davacının sözleşmeyi eşi .. kefili olarak imzaladığı, sözleşmenin 2. Maddesinde; “Diğer taraftan .. ekonomik olarak zor duruma düştüğünde, 2008 yılından itibaren .. ve .. kendi aile kaynaklarından.. borçlarının ödenmesi için 1.000.000 TL (bugünkü değeri yaklaşık 1.000.000 Dolar) öeme yapmıştır. Bu ödeme tutarının .. ve/veya …’ten t’e resmen tamamının devredilmesine karşın gerçekte yukarıda tabloda sıralanan gayrimenkullerin piyasa değerinin %40’ına tekabül ettiği konusunda bu sözleşme tarafları anlaşmaya varmış ve sözkonusu gayrimenkullerin %40 hissesinin .. mülkiyetinde kalmasına, bakiye ..’ının ise .. mülkiyetinden .. aktifine devredilmesi konusunda anlaşmışlardır.” denilmiştir. Bu durumda, sözleşmede açıkça işbu rücu davasına konu borçtan söz edilmediği gibi davalıların bu borçtan ibrasına ilişkin herhangi bir ibareye rastlanılmadığı, sözleşmenin konusunun ..’ne ait taşınmazların belirli bir hissesinin davacının eşi ..’e devrine ilişkin olduğu değerlendirildiğinde davalıların bu savunmasına itibar edilmemiştir.
Davacı vekilinin, davalıların istinaf dilekçesine karşı sunmuş olduğu katılmalı istinaf dilekçesinde, davalıların süresi içerisinde cevaplarını sunmadıklarınndan davayı inkar addedilmeleri gerektiğini belirterek davalıların istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemesi karşısında bu dilekçesinin istinafa cevap mahiyetinde olduğunun kabulü gerektiğinden dosyaya yatırılan istinaf harçlarının ilgisine iadesine karar vermek gerekmiştir.

Açıklanan bu nedenlerle HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davalılar vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,


Başkan*

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı


Katip

e-imzalı