Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/2076 E. 2023/1297 K. 15.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2076
KARAR NO : 2023/1297

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/09/2020
NUMARASI : 2018/310 E. 2020/374 K.
DANIN KONUSU : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklı)
KARAR TARİHİ : 15/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/09/2023
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/09/2020 tarih, 2018/310 Esas, 2020/374 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalılara müvekkili banka tarafından kredi tahsis edilerek kredi sözleşmesine istinaden kullandırıldığını, Beşiktaş 17. Noterliğinin 29624 yevmiye nolu 18/10/2017 tarihli ihtarnamesi ile borcun ödenmesinin ihtar edildiğini, ihtara karşın borcun ödenmemesi üzerine Bursa 19. İcra Müdürlüğünün 2017/14374 Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, icra takibine davalı borçlular tarafından haksız ve kötüniyetli olarak itiraz edildiğinden iş bu davayı açmak zorunluluğunun doğduğunu, davalı borçluların ödeme planı, banka kayıtları ile borcu ödemediğinin sabit olduğunu belirterek davalı borçluların Bursa 19. İcra Müdürlüğünün 2017/14374 Esas sayılı dosyasındaki tüm itirazların iptali ile takibin devamına, itiraz edilen alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalılardan alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin borçlular üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili cevap dilekçesi ile; davaya konu icra takibinde müvekkillerinin esas kredi borçlusu şirket ve ortağının kefili sıfatıyla takibe taraf edildiğini, oysa müvekkillerinin davaya dayanak kredi sözleşmesinde geçerli bir imzasının bulunmadığını, 2008 yılında belirli bir limit ile kefil oldukları bir sözleşme mevcut olmakla birlikte 2012 yılında yenilenen kredi sözleşmelerinde müvekkillerinin imzalarının bulunmadığını, takibe konu kredi ilişkisinde davacı banka ile takip borçlusu şirket ve yetkilileri ile yeni bir sözleşmeye dayalı yeni bir kredi ihdas edildiğini, müvekkillerinin bu yenilemeye muvafakatlarının alınmadığı gibi sözleşmelerde imzalarının da bulunmadığını belirterek müvekkilleri aleyhine haksız ve kötü niyetli takibe dayalı davanın reddine, kötü niyetli davacının %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına kara verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan deliller uyarınca, davalı …’n 06/12/2007 tarihli sözleşmede, diğer davalı …’ın 06/12/2007 ve 20/03/2008 tarihli genel kredi sözleşmesinde kefil olarak imzalarının bulunduğu, davalı dışı şirket ile davacı banka arasında 02/07/2012 tarihli 500.000,00 TL’lik ve 02/01/2014 tarihli 1.250.000,00 TL’lik 2 adet yeni bir kredi sözleşmesi imzalandığı, davaya konu icra takip dosyasına konu borç miktarının tutarı son iki kredi sözleşmesinin bile oldukça altında olduğu, takibe konu kredilerin son kredi sözleşmelerine istinaden verildiği kanaatine varıldığı, davalı dışı şirket ile davacı banka arasında birden çok genel kredi sözleşmesi imzalanmış olup, davalıların kefil olarak imzası bulunmayan son iki genel kredi sözleşmelerinden sorumlu tutulamayacağı gerekçesi ile davanın reddine, davacı bankanın icra takibini yapmada haksız ve kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden davalıların kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; yerel mahkemenin davalıların imzalarının bulunduğu 818 sayılı Borçlar Kanunun uygulandığı dönemdeki kefalete ilişkin hükümleri dikkate almadığını, davalı …’ın borçlu şirket paylarını devrederek ortaklıktan ayrılmasının kefalet sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını, davalıların kefaletlerinde asıl borçlunun borçlandığı ve borçlanacağı tutarlardan sorumluluğu üstlendiklerini, yerel mahkemenin farklı bilirkişilerden aldığı ve banka alacağının sabit olduğu raporları dikkate almadan davanın reddine dair kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Dava, genel kredi sözleşmesine kefaletten kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda; Bursa 19. İcra Müdürlüğünün 2017/14374 Esas sayılı takip dosyası üzerinden davacı banka tarafından takip borçluları aleyhine asıl borçlunun kullandığı kredilerden yapılandırma sonrası bakiye kalan alacağa yönelik takip başlatıldığı, celp edilen banka kayıtları ve alınan bilirkişi raporlarına göre 16/06/2016 tarihi itibariyle yapılandırılan kredilerin 0290 – L0005830, L0006123, L0006125, L0006126, TU000169 ve 10000855 nolu kredilere dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan, davalıların kefaletinin bulunduğu genel kredi sözleşmeleri 06/12/2007 ve 20/03/2008 tarihli olup asıl borçlu ile davacı arasında imzalanan 02/07/2012 ve 02/01/2014 tarihli genel kredi sözleşmelerinde davalıların kefaleti bulunmamaktadır.
Bu halde, davacı banka ile asıl borçlu arasında davalıların kefaletlerinin bulunduğu genel kredi sözleşmelerinden sonra farklı tarihlerde başkaca genel kredi sözleşmelerinin bulunduğu sabit olmakla davalılar söz konusu borçların kefaletlerinin bulunduğu genel kredi sözleşmesinden kaynaklanmadığını, sonraki sözleşmelere dayalı borç olduğunu ileri sürmektedirler. Bu durumda, mahkemece yukarıda belirtilen, alacağın dayanağını oluşturan ve yapılandırmaya dahil edilen kredilerin ilk kullanım/tahsis tarihleri ile hesap ekstrelerine içerecek şekildeki kayıtların ilgili bankadan celp edilerek gerektiğinde bilirkişiye bu hususta banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yetkisi verilerek söz konusu kredilerin hangi kredi sözleşmesi kapsamında olduklarının açıkça tespiti sonrasında sonuca gidilmesi gerekirken bu yöndeki deliller eksiksiz toplanmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan bu nedenle davacı istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın 6100 sayılı HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle KABULÜ ile;
2-Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/09/2020 tarih, 2018/310 Esas, 2020/374 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden tarafa iadesine,

5-Yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek esas karar ile birlikte dikkate alınmasına,
6-Harç ve tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi.


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza