Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/2066
KARAR NO : 2023/1296
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/10/2020
NUMARASI : 2017/1109 E. 2020/498 K.
DAVACI : … – […]
VEKİLİ : Av. … – [16871-78042-16698]
DAVALI : … – -…
…
VEKİLİ : Av. … – [16270-72385-84232] UETS
DAVANIN KONUSU : Cezai Şart İstemli (Rekabet Yasağına Dayalı)
DAVA TARİHİ :11/03/2016
KARAR TARİHİ : 15/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/09/2023
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/10/2020 tarih, 2017/1109 Esas, 2020/498 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalı arasında 11/05/2015 imza ve başlangıç tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesi ve bu sözleşmeye ek olarak gizlilik sözleşmesi yapıldığını, davalının iş sözleşmesini 21/12/2015 tarihinde kendi isteği ile sona erdirdiğini, sözleşmenin 11. maddesinde yer alan rekabet yasağına aykırı olarak davalının rakip firma olan … Yaşam Bilimleri A.Ş’de iş başladığını, haricen öğrenilen bu durum üzerine keşide edilen ihtarnamenin sonuçsuz kaldığını belirterek sözleşme hükmüne göre hesaplanan 20.100,00 TL cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; mahkemenin yetkisine itirazla müvekkilinin 7 ay gibi kısa süre ile davacı firmada ürün tanıtım temsilcisi olarak çalıştığını, çalışılan süre ve işin mahiyeti gereği müvekkilinin davacının ticari ve sırlarına nüfuz etmesi ve ekonomik değere çevirmesinin mümkün olmadığını, davaya konu talebin müvekkilinin çalışma özgürlüğünü kısıtlamak ve ekonomik açıdan yıkıma uğratmak dışında bir amaca hizmet etmediğini, sözleşmede yer bakımından tüm ülkeyi kapsayan sınırlamanın haksız ve ve orantısız olduğunu, sözleşmeyi geçersiz kıldığını, sözleşmede belirtilen gonadotrophins alanının tüp bebek tedavisi sektörü için kullanıldığını, bu alan dışında müvekkilinin bilgi ve kabiliyetine göre işini yapmasının mümkün olmadığını, ceza-i şartın salt müvekkili aleyhine belirlenmesinin TBK’nın 420. maddesine aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, dosya kapsamı deliller ve alınan bilirkişi raporu uyarınca taraf1ar arasında imzalanan sözleşmede düzenlenen rekabet yasağı hükmünün şekil şartlarına haiz olduğu, davalının, istifa etmek suretiyle sözleşmeyi sona erdirmesi nedeniyle sözleşmenin sona erdiği tarihten sonraki altı aylık dönem içerisinde rekabet yasağı hükmünün devam ettiği, rekabet yasağı sözleşmesindeki hükümlerin çalışma hürriyetini ihlal etmediği, davacı firmanın ülke genelinde doğurganlık (tüp bebek tedavisi) alanında faaliyette bulunan ilaç firması olduğu, davalının daha sonra çalıştığı Mealis firması ile davacı firmanın aynı tür tedavilere ilişkin ilaç satışı yaptıkları, davacı ve dava dışı firmanın rekabet içerisinde olduğu, tüp bebek tedavisi ile ilgili benzer/muadil ilaç satışı yaptıkları, davalının, iş sözleşmesinde mevcut rekabet yasağını ihlal etmesi sebebiyle ödemesi gereken cezai şartın 3.350,00 TLx6 ay = 20.100 TL olduğunun belinlendiği gerekçesi ile davacı tarafın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne, buna göre 20.100,00 TL cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; yerel mahkemenin davaya ilişkin savunma ve delillerini değerlendirmeden eksik inceleme ile karar verdiğini, müvekkilinin gizlilik kuralını ihlal ettiğine dair delil bulunmadığını hükme esas alınan bilirkişi raporunun delil durumuna ve yasaya aykırı olduğunu, teknik bilirkişinin davalı firmanın ilaçlarını yazan ve yurt dışı seyahatlerine katılan kişi olması sebebiyle yaptıkları itirazların göz önüne alınmadığı, aynı firma tarafından bir başka işçiye yönelik açılan davanın neticesinin beklenilmemesinin hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa karşı cevap dilekçesi ile; dava konusu rekabet yasağı sözleşmesinin hukuka uygun ve geçerli olduğunu, sözleşme hükmüne rağmen davacının rakip firmada doğurganlığa yardımcı ilaçların tanıtım faaliyetinde bulunduğunu belirterek hukuka ve usule uygun yerel mahkeme kararına karşı davalı istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı TBK’nın 444. maddesine dayalı işçi ile işveren arasında düzenlenen rekabet yasağı sözleşmesine aykırılık iddiasından kaynaklanan cezai şart istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda; davacı şirkette davalının 11/05/2015-21/12/2015 tarihleri arasında ürün tanıtım/pazarlama temsilcisi olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin davalının istifası ile sona erdiği, akabinde davalının dava dışı Ortadoğu Yaşam Bilimleri A.Ş isimli şirkette aynı pozisyonda 23/12/2015 tarihinden itibaren çalışmaya başladığı, her iki iş verenin İstanbul ilinde bulunduğu ve tüp bebek tedavisi alanında ilaç satışı yaptıkları anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, davalının rekabet yasağını ihlal edip etmediği ve cezai şart isteme koşullarının oluşup oluşmadığıdır.
Taraflar arasında akdedilen 11/05/2015 tarihli belirisiz süreli iş sözleşmesinin 11. maddesinde; “Sözleşmenin sona ermesini takip eden 6 ay süresince çalışan, her ne sebeple olursa olsun, ülke sınırları içinde, fertility tedavisi (Gonadotrophins) alanında faaliyet gösteren direk ya da indirek rakip firmalarda ya da bu firmalarla ticari ilişki içinde bulunan diğer firmalarda, işverenin muvafakati olmaksızın çalışamaz. Aksi davranışta, çalışan, Ferring’de aldığı en son brüt ücret üzerinden toplam 6 aylık ücret tutarını işverene cezai-şart olarak ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” şeklinde hükme yer verilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 444. maddesinde; “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.”, devam eden 445. maddesinde ise; “Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.” düzenlemesi mevcuttur.
Anılan düzenlemeler ile işçinin, işverenle ilişkide olan müşterileri tanıdığı hallerde, iş sözleşmesinin sona ermesi ardından işverenle rekabet oluşturacak şekilde kendi namına iş yapmaması, rakip bir firmada ortak olamaması ya da iş sözleşmesiyle çalışmaması şeklinde şart içeren sözleşmeler yapabileceği düzenlenmiş olup, rekabet yasağı kaydının geçerlilik ve sınırlandırılmasına ilişkin koşullar da ayrıca belirtilmiştir.
Somut olayda, davalının ürün tanıtım ve pazarlama görevini ifa ettiği davacı ve dava dışı firmanın tüp bebek tedavisine yönelik birbirine muadil ilaç satımı alanında faaliyet yürütükleri, davalının davacı iş yerindeki çalışma pozisyonu itibariyle davacının müşteri çevresine, üretim sırlarına ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı bulunduğu ve bu bilgilerin kullanılmasının işverenin iş hacminin etkiyecek, önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olduğu anlaşılmıştır.
Öte yandan, taraflar arasındaki rekabet yasağına ilişkin kaydın geçerli olup olmadığı yönünden TBK’nın 445. madde koşulları gözetildiğinde yer bakımından yapılan belirlemenin ülke sınırları yerine sadece Marmara Bölgesi ile sınırlı olması gerektiği, 6 aylık süre sınırlaması ve tüp bebek tedavisi alanında faaliyet gösteren firma sınırlamasının hukuka uygun olduğu, bu halde rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükmünün belirlenen yer sınırlaması ile geçerliliğini koruduğu anlaşılmıştır.
Ancak 6098 sayılı TBK’nın 182/son maddesinde hakim tarafından aşırı ceza koşulunun kendiliğinden indirileceği hüküm altına alınmıştır. Taraflar arasındaki rekabet yasağına ilişkin hükümde ceza koşulu davalı işçinin aylık brüt maaşının (6) katı olarak belirlenmiştir. Davalı işçinin davacı iş yerindeki pozisyonu, çalışma süresi, aldığı ücret ve mali durumu itibariyle 6 aylık brüt ücret olarak belirlenen cezai koşulun fahiş olduğu, cezai koşulun 3 aylık brüt ücrete kadar indirilmesi ve yapılan takdiri indirim nedeniyle davalı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan gerekçelerle; davalı istinaf başvurusunun kabulüne, yerel mahkeme kararının davalı lehine kaldırılmasına, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından; dairemizce davanın esası hakkında HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davalının istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle KISMEN KABULÜNE,
2-Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/10/2020 tarih, 2017/1109 Esas, 2020/498 sayılı kararının KALDIRILMASINA, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereği dava hakkında yeniden hüküm kurulmasına;
Buna göre;
a-Davanın KISMEN KABULÜNE;
10.050,00 TL cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
b-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 686,51 TL harçtan peşin alınan 343,26 TL’nin mahsubu ile bakiye 343,25 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
c-Davacı tarafından yapılan 1.731,00 TL yargılama gideri, 343,26 TL harç toplamı 2.074,26 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak vekil ile temsil edilen davacıya verilmesine,
e-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
f-Gider avansının kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
3-İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları
a-Davalı tarafından yatırılan istinaf yoluna başvurma harcının hazineye irat kaydına, istinaf karar harcının talebi halinde davalıya iadesine,
b-Davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
c-Davalı tarafından yapılan istinaf masrafı bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
d-HMK’nın 333. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra yatırılan avanstan kullanılmayan kısmının, yatıran tarafa iadesine,
e-Kararın tebliğ ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca oy birliği ile kesin olarak karar verildi.
…
Başkan
…
e-imza
…
Üye
…
e-imza
…
Üye
…
e-imza
…
Katip
…
e-imza