Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/2064 E. 2023/1310 K. 18.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2064
KARAR NO : 2023/1310

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/10/2020
NUMARASI : 2018/1047 Esas, 2020/505 Karar

DAVACI : … -… …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … [16474-74358-38129] UETS
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ : 18/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/09/2023

Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/10/2020 tarih, 2018/1047 Esas, 2020/505 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Dekoratif doğal taş üretimi yapmakta olan müvekkilinin, davalı firmanın pazarlamacıları aracılığıyla davalı firmadan Ü-K00073 ürün kodlu 32.743,52 TL değerinde, 750 kg kalıp silikonu satın aldığını, taraflar arasındaki ticari sözleşmenin müvekkilinin işyerinde kurulduğunu, silikonların teslimatının 16/03/2018 tarihinde tamamlandığını, davalı firmadan satın alınan kalıp silikonlarla dekoratif doğal taş/ kültür taşı üretimi yapıldığını ve bu taşların piyasada birçok yere satıldığını, ancak müvekkilinin müşterileri tarafından, işbu dekoratif taşların kuruduktan sonra renk attığı, beyazladığı gerekçesiyle şikayetler geldiğini, yapılan incelemeler neticesinde kimyasal kalıp silikonlarının bozuk olduğu, dolayısıyla davalı firma ürünlerinin gizli ayıplı ürünler olduğunun anlaşıldığını, satılan kimyasal maddelerin ayıplı olduğunun davalı firma pazarlama sorumlusu Murat Bey’in şirket telefonuna bildirildiği, ürünlerin fotoğraflarının da 24/03/2018 tarihinde whatsapp mesajı ile iletildiği, yapılan görüşmeler neticesinde davalı firma tarafından gizli ayıp kabul edilerek, satılan ürünlerin kısmi olarak iade alınacağı, iade alınan ürülerin peyderpey başka firmalara satılacağı, o nedenle iadenin birkaç sevkiyat ile ancak gerçekleşebileceğinin belirtildiği, davalı tarafın talebi üzerine 26/03/2018 tarihinde iade faturası düzenlendiği, 8.2012,80 TL tutarında kalıp silikonun davalı firmaya iade edildiği, ancak davalı firma tarafından taahhüt edilmesine rağmen müvekkilinin diğer zararlarının karşılanmadığı, kalıp silikonlarının kimyasal madde olması nedeni ile ayıplı olup olmadığının anlaşılması için üretim ve uygulama yapılması gerektiği, uygulama kuruduktan bir kaç gün sonra taşların renginden anlaşıldığı, müvekkili firmanın şikayetler üzerine yaptığı taş kaplama uygulamalarını kırıp yenisini yapmak zorunda kaldığı, bu durumun malzeme ve işçilik gibi maddi kayıpların yanısıra müvekkilinin piyasada ciddi bir itibar kaybına neden olduğunu belirterek 24.000 TL maddi ve ticari itibar kaybı nedeniyle 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı tarafın taleplerinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının ürünlerin ayıplı olduğuna ilişkin iddialarının gerçeği yansıtmadığını, yasanın öngördüğü şekil ve süre şartının da yerine getirilmediğini, vaki olayda satışı gerçekleştirilen ürünler ile ilgili gizli ayıp niteliğinden bahsedilemeyeceğini, taraflar arasında gerçekleşen ticari alım satım işlemine konu silikon kalıp niteliğindeki ürünlerdeki ayıbın basit bir muayene ve deneme ile ortaya çıkabilecek nitelikte olduğunu, kalıp silikonlar ile uygulama yapıldıktan 1 gün sonra üründe ayıp olup olmadığının ortaya çıkacağını, nitekim davacının da dava dilekçesinde birkaç gün sonra bu durumun ortaya çıktığını teyit ettiğini, dava konusu olayda müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, müvekkili şirketin sektörde uzun süredir kalıp silikon satışı gerçekleştirmekte olup, satışını yaptığı ürünler ile ilgili bugüne kadar kendisine ayıp iddiası ile müşteri şikayeti gelmediğini, bu durumun tedarik edilen ürünlerin kullanımı ile ilgili davacı tarafın kusuru olduğu şüphesini uyandırdığını, yine üretilen mamullerin müvekkili şirketçe satışı gerçekleştirilen kalıp silikonlarla yapılıp yapılmadığının net olmadığını, sektörde satılan tüm kalıp silikonların hemen hemen aynı olduğunu, ayırt ediciliğinin bulunmadığını, talep edilen manevi tazminatın hukuka uygun olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; Davacı tarafından ayıplı olduğunu ileri sürdüğü ürünlerin 15/03/2018 tarihinde teslim alındığı, teslimden sonra davalıya ürünlerin ayıplı olduğuna dair 24/03/2018 tarihinde whatsapp uygulaması ile mesaj gönderildiğinin beyan edildiğinden, bu tarih itibariyle ayıbın ortaya çıktığının öğrenildiği, ancak 28/05/2018 tarihi itibariyle noter yoluyla davalıya ihbarda bulunduğu, 6102 sayılı TTK ‘ nın 18/3. Maddesi uyarınca ayıp ihbarının yasal şekle uygun olarak 24/03/2018 tarihinden sonra süresinde yapılmadığı gibi, ayıbın ortaya çıkmasından sonra davacı tarafça yapılmış delil tespitinin bulunmadığı, ürünlerin raf ömürlerinin geçmiş olduğu, kültür tuğlası üretiminde, hava durumu dikkate alınarak ne kadar silikon ve priz hızlandırıcı olarak hangi oranda katalizör karıştırıldığı ve bu karışıma ait tutanakların bulunmadığı, yine tanık numunelerin saklanmadığından bilirkişi heyetinin 06/04/2020 tarihli raporununa itibar edilerek ve ibraz edilen delilller kapsamında satıma konu ürünün ayıplı olduğunun ispat edilemediği anlaşıldığından ( Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2016/11212 Esas 2017/6354 Karar sayılı Kararında vurgulandığı üzere) davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekilince ibraz edilen istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu ürünlerin depo muhafaza süreleri 1-3 olup, ürünlere zam geleceğinden bahisle toptan alındığını, malın ayıplı olduğu fark edilir edilmez davalı firma aranarak bildirildiği ve 24/08/2018 tarihinde firma yetkililerine watsapp mesajları ile iletildiği, firma pazarlama sorumlusu tarafından verilen cevapta ayıp kabul edilerek, ürünlerin peyder pey iade alınacağı watsapp mesajları ve telefon görüşmeleri ile belirtildiğini, mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını, yerel mahkemece tanık Sezer Kelebek’in beyanına itibar edilmediğini, ayıp ihbarında şekil şartının bulunmadığını, satıcının ağır kusurunun mahkemece değerlendirilmediği, davalı tarafça malın ayıplı olduğu kabul edilerek bunun üzerine 26/03/2018 tarihinde iade faturasının düzenlendiği, üretilen ayıplı ürünlerin başka firmalara peyder pey satılacağının ifade edildiği, dosyada alınan ilk bilirkişi raporunda müvekkilinin haklılığının ispat edilmesi ardından, davalı yanca bilirkişiler ile ilgili yetkinlik konusunda inceleme yapılması gerektiği belirtilerek rapora itiraz edildiği, raporda imzası bulunan bilirkişileri Bursa Bilirkişilik Bölge Kurulu Başkanlığına şikayet ettiği, dosya hakimi hakkında şikayette bulunarak baskı oluşturmaya ve dosya sürüncemede bırakılmaya çalışıldığını, şikayet edilme korkusu taşıyan ikinci bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan raporda teknik inceleme ve araştırma yapılmadan davalının internet sitesi kaynak alınarak ve söz konusu silikon kalıpların raf ömrünün dolduğu gerekçesiyle inceleme yapılamayacağı, inceleme yapılmaması sebebiyle da malın ayıplı olmadığının ifade edildiği, bilirkişinin görevini aşarak raporunda bilimsel inceleme yapmak yerine eski bilirkişi raporunu eleştirdiği, alınan iki bilirkişi raporu arasında çelişki olmasına rağmen yerel mahkemece bu çelişkiyi gidermeden 2. Bilirkişi raporuna dayanılarak hukuka aykırı hüküm kurulduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Dava, ayıplı ürün satışından kaynaklandığı iddia edilen maddi ve manevi zararın tahsili istemine ilişkindir.
Tacir olan taraflar arasında satım ilişki bulunmakta olup uyuşmazlığın TTK’nın 23. maddesi ile TBK’nın satım sözleşmesini düzenleyen hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir.
Türk Ticaret Kanunu’nu 23. maddesinde tacirler arasında yapılan ticari satışlarda esas itibariyle Türk Borçlar Kanunun ilgili hükümlerinin uygulanacağı belirtildikten sonra bu tür satışlar hakkında özel bazı hükümlere yer verilmiştir. Buna göre, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmesi gerektiği, açıkça belli değilse alıcının malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde inceleyip veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olacağı, diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanunu’nun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının uygulanacağı düzenlenmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 223/2 maddesinde ise alıcının gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal etmesi halinde, satılanı kabul etmiş sayılacağı ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hükmün uygulanmayacağı, bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmesi gerektiği; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılacağı düzenlenmiştir. Buna göre; Ayıp ihbarının yapıldığını ispat yükü de alıcıdadır. TTK’nın 18/3 maddesindeki tacirler arasındaki bildirim usulleri geçerlilik şartı değil ispat şartıdır.
Somut uyuşmazlıkta; Davacı tarafından, davalıdan toplam 750 kg sıvı halde kalıp silikonu satın aldığını, söz konusu silikonun, doğal taş/kültür taşı yapımında kullanılan kalıp üretiminde kullanıldığını, silikonların 16/03/2018 tarihinde tesliminin tamamlandığını, davalıdan alınan silikonlardan yapılmış kalıplarla oluşturulan taşlarda beyazlama olması nedeni ile müşterilerinden şikayetler geldiğini ve bu durumun davalının satış temsilcisine 24/03/2018 tarihinde whatsapp mesajları ile bildirildiğini ve davalı tarafın satılan ürünleri peyder pey geri almayı kabul ettiğini, 26/03/2018 tarihinde iade faturası düzenlenerek 8.201,80-TL tutarındaki kalıp silikonun iade edildiğini belirterek, ayıplı olduğu belirtilen silikon nedeni ile yapılan ödemeler, silikonların kullanımı ile elde edilen taşların hatalı/ayıplı olması nedeni ile uğranılan zarar ve manevi tazminat talep edilmiş, davalı tarafça ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı, satılan silikonun ayıplı olduğunun davacı tarafça ispatlanamadığı, söz konusu kalıpların sattıkları silikondan yapılıp yapılmadığının sabit olmadığı, saklama koşullarının bilinmediği, whatsapp yazışmalarını kabul etmedikleri belirtilmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; Dava dosyası ve keşif anında yapılan incelemelerde dava konusu olan silikon ile ilgili ayıplı mal olması veya olmaması hakkında dava dosyasına ve taraflarca somut delil verilmediği, Davalı Koloğlu Kimya Ltd. Şti internet sitesinde Poltem RTV-2 kalıp silikonu teknik bilgi formunda raf ömrünün ürünün 25 derecede kendi orjinal ambalajıyla 10-12 ay muhafaza edilebilir bilgisi bulunduğu, davalı tarafından davacıya verilen silikonların fatura üzerinden değerlendirildiğinde 15/03/2018 tarihinde teslim edildiğinin anlaşıldığı, silikonların raf ömrünün en fazla 1 yıl olduğuna göre 10/07/2019 ve 31/01/2020 günü yapılan keşiflerde silikonların raf ömürlerinin dolmuş olduğunun belirlendiği, bu durumda keşif günü davacı tarafından hazırlanarak inceleme yapmak üzere her iki bilirkişi heyetine verilen silikon kalıplara, yine davacı tarafından hazırlanmış harç dökülerek hazırlanan kültür tuğlalarında 7 günden itibaren belirgin şekilde olmak üzere 15 ve 20.günde meydana gelen renk değişimlerinin, dava konusu silikonların son kullanma tarihinin geçmesi sebebiyle özelliğini kaybetmiş olmasından kaynaklanmış olabileceği, keşif tarihinde davacı işyerinde boş silikon varili ve üst kapağında bulunan etiketin okunmayacak durumda olduğu, sahada bulunduğu 532 m2 renk değiştiren tuğlaların ve keşif anında davacı tarafından yapılan kültür tuğlası üretimi ile ilgili üretimin ne zaman yapıldığı, silikon kalıplar yapılırken hava durumunun da göz önünde bulundurularak, ne kadar silikon ve priz hızlandırıcı olarak hangi oranda katalizör karıştırıldığı ve tuğla için yapılan karışım hakkında kayıt veya tutanaklar bulunmadığı, davalı tarafından davacıya kesilen fatura üzerinden silikonların değerlendirildiğinde 15/03/2018 tarihinde teslim edildiğinin anlaşıldığı, silikonların raf ömrünün en fazla 1 yıl olduğuna göre 10/07/2019 ve 31/01/2020 günü yapılan keşiflerde silikonların raf ömürlerinin dolduğunu ve aynı zamanda tarafların analiz sonuçlarına yapılabilecek itirazların çözümünde kullanılacak analiz numunesi ile tamamen aynı koşullarda ve aynı nitelikte eş zamanlı olarak alınan numune ile birebir aynı özelliği gösteren tanık numunelerin taraflarca alınıp saklanmadığının görüldüğü, bu durumda davacı tarafından bilirkişi heyetine verilen silikon kalıpların dava konusu silikonlar olup olmadığının kesin olarak belirlenmesinin mümkün olamadığı, ileride aralarında oluşabilecek hukuki davalarda karşılaştırma yapmak üzere taraflarca saklanması gereken tanık numune bulundurma yükümlülüğünü hem davacı hem de davalı tarafın yerine getirmemiş olduğu, ayıplı olduğu iddia edilen ürünle karşılaştırma yaparak ürün hakkında karar verilmesi gerekirken bu olanağın ortadan kalktığı için dava konusu ürün hakkında ayıp, gizli ayıp veya ayıplı, gizli ayıplı ürün değil şeklinde yorum yapma olanağının bulunmadığı belirtilmiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; Davalı şirketin internet sitesinde davaya konu kalıp silikonu teknik bilgi formunda Raf ömrünün 25 C de kendi orjinal ambalajıyla 10-12 ay olduğu, gerek ilk keşif tarihi gerekse ikinci keşif tarihi itibariyle silikonların raf ömürlerinin dolduğu, silikonların son kullanma tarihlerinin geçmiş olması nedeni ile özelliklerini kaybetmiş olmalarından renk değişiminin olabileceği belirtilmiş ise de, somut uyuşmazlıkta dava konusu silikonların sıvı halde taraflar arasında alım satıma konu olduğu, sıvı silikondan davacı tarafça kalıp elde edildiği ve elde edilen söz konusu kalıpların, silikonun ayıplı olduğu iddiasıyla kalıp kullanılarak üretilen taşlarda beyazlamaya/renk değişimine sebebiyet verdiği iddia edilmesine rağmen, bilirkişilerce sıvı silikonun raf ömrünün değerlendirilerek, söz konusu raf ömrünün silikonun kullanılmasından sonra oluşturulan kalıplarda geçerli olup olmadığı değerlendirilmeksizin rapor tanzim edilmesi yerinde görülmemiştir.
Hükme esas alınan rapor içeriğinde taşlardaki renk değişiminin neden kaynaklı olabileceği, kalıpta kullanılan silikondaki ayıbın yada silikondaki bir maddenin renk değişimine sebebiyet verip vermeyeceği, beyazlamanın taşın üretiminden veya başkaca unsurlardan kaynaklı olup olmadığı, beyazlamanın kalıp oluşturulurken kullanılan katalizör veya ortam ısısından kaynaklı olup olmadığı, dolayısıyla davacının (kalıbın oluşturulması sırasında) kusurunun bulunup bulunmadığı, silikondan kaynaklı ayıp olması halinde, söz konusu ayıbın niteliği, gizli veya açık ayıp olup olmadığı hususları tespit edilmeksizin, silikonun raf ömrünün geçtiği, şahit numune bulunmadığı ve gösterilen silikon kalıpların davaya konu silikonlardan elde edilip edilmediğinin tespit edilemediğine ilişkin yetersiz, teknik inceleme içermeyen bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm tesisi yerinde görülmemiştir.
Bu itibarla Mahkemece yukarıda belirtilen hususlarda denetime imkan verir şekilde, ayrıntılı, gerekçeli, dosya içerisinde mevcut diğer raporlarıda irdeler şekilde uzman bilirkişi heyetinden ek rapor, gerektiğinde yeni bir uzman bilirkişi heyetinden rapor alınarak, dosya içerisinde mevcut whatsapp yazışmalarının aidiyeti ve sıhati, yazışmayı yapanın davalı çalışanı olup olmadığı, çalışanı ise şirketteki pozisyonu araştırılarak, keşif esnasında dinlenen davalı tanığı Hakan Çetinkaya beyanı ve davacı tarafça düzenlenen iade faturası değerlendirilerek, iade faturasının davalı tarafın ticari defterlerine işlenip işlenmediği, iade faturasında belirtilen malların davalı tarafa iade edilip edilmediği, buna göre malın ayıplı olup olmadığı, ayıplı olması halinde söz konusu ayıbın niteliği, ayıbın sabit olması halinde TTK 18. Maddesi uyarınca süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunup bulunmadığı değerlendirilerek sonucuna göre hüküm tesisi gerekir.
Kabule göre de: Mahkemece 6102 sayılı TTK ‘ nın 18/3. Maddesi uyarınca ayıp ihbarının yasal şekle uygun olarak süresinde yapılmadığı ve ibraz edilen delilller kapsamında satıma konu ürünün ayıplı olduğunun ispat edilemediği belirtilerek hüküm tesis edilmiş ise de, Ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığının tartışılması için öncelikle malın ayıplı olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir. Mahkemece davaya konu malın varsa ayıplı olduğunun tespitinden sonra ayıbın niteliğine göre tartışılması gereken ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı gerekçesi ile de davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun kabulü ile;
1-Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/10/2020 tarih, 2018/1047 Esas, 2020/505 Karar sayılı kararının kaldırılmasına,
2-HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davacıya iadesine,
4-Yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek esas karar ile birlikte dikkate alınmasına,
5-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak oybirliğiyle karar verildi.18/09/2023


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı