Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/1931 E. 2022/159 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : …..
KARAR NO : ……..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/12/2017
NUMARASI : …….. Esas ……….. Karar

DAVACI : … – -…- …
VEKİLLERİ : Av. ……….
Av. …-………
DAVALILAR : 1-……..
2-……
VEKİLİ : Av. ………..
: 3-… – -…- …
VEKİLİ : Av. …………
: 4-… – -…

:5-… – …
VEKİLİ : Av. …- ………
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 03/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/02/2022
Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/12/2017 tarih ……. Esas……… sayılı kararının yapılan istinaf incelemesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI:
DAVA : Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin davalı Turkish Bank Bursa Şubesinde 2005 yılında açılmış 2295 nolu mevduat hesabı ile diğer davalı … yatırım şirketinin 4995 numaralı yatırım hesabının sahibi olduğu, davalılardan …’nın yatırım şirketi Bursa acente müdürü, eşi …’nın Turkish Bank Bursa şubesi yönetmen yardımcısı ve …nin de veznedar olduğu, davacının Türkiye’de ikametgaha rağmen yılın büyük bir kısmını İsviçre’de geçirdiği, banka ve yatırım şirketindeki tüm işlemlerini müdür … eliyle ve bu şahsın direktif ve önerileriyle gerçekleştirdiği, hesaba para yatırma, çekme ve yatırım hesabının değerlendirilmesi hareketlerinin 2005 yılından bu yana davalı … tarafından yapıldığı, adı geçenin eşi ……. ve vezneci ….’in yardın ve bilgisi dahilinde işlemler yapıldığı, müvekkilinin yılda birkaç kez gelerek …’dan hesapları hakkında bilgi aldığı, adı geçenin kendi el yazısıyla düzenlediği bir yazıyı müvekkiline verdiği, zaman içerisinde kurumsal güven nedeniyle …’nın yaptığı usulsüz işlemlerin fark edilemediği, tüm birikimlerinin hazine bonosuna bağlanmasına muvafakat verildiği, hal böyle iken …’nın müvekkilinin yurtdışında olduğu da fırsat bilinerek hesaplarda birtakım usulsüzlükler yaparak, borsa işlem yapılmasına dair bir muvaffakatı olmaksızın kendi bilgisi dışında borsada hisse senedi alım-satım işlemlerinin de yapıldığı, esasında mevduat hesabuna yatırılması gereken bedelleri de başka müşterilerin hesaplarına aktararak buralardan şahsi kullanımına almak suretiyle müvekkilini zarara uğrattığı, bu işlemleri yaparken de eşi .. ve vezneci …’den yardım aldığı, bu arada davalı banka ve şirketin yaptığı iç denetimlerinde anılan işlemleri fark etmeyerek ihmalli davranışlar sergilediği, gerekli kontrol ve dikkati göstermeyerek istihdam ettikleri kişilerin, suç içeren eylemlerinin uzun süre devam etmesine ve müvekkili gibi çok sayıda müşterinin zarar görmesine yol açtıkları, mevduat sahiplerinin bu yönden ceza mercilerine suç duyurusunda bulundukları, müvekkiline ait mevduat hesap ekstresi ve yatırım portföyünün taraflarına verildiği, bunun üzerine hesaplarında yapılan usulsüz hesaba para yatırma, para çekme hareketlerinde aleyhinde usulsüz işlemlerin bulunduğunu tespit ettiği, Müvekkilinin hesaplarını incelediğinde; 31.07.2008 tarihli 59.000,00-TL.nı hiçbir surette almadığı, 07-08-09.01.2009 tarihlerinin birinde Bursa’daki taşınmazının satışından aldığı 115.000,00 TL. nı nakit olarak yatırmış olmasına rağmen bunun hesap yer almadığı,03-04-05-06-07.08.2009 tarihlerinin birinde damadına ödünç vermek için 85.000,00 TL. nakit çekme işleminin hesaplarda yer almadığı, Damadına ödünç verdiği paranın 27-28-29.09.2009 tarihlerinin birinde nakit olarak tekrar yatırıldığı ve bu para yatırmanın da hesaplarda görünmediği, Yukarıdakilerin dışında yer alan nakit çekmelerden başka işlemler olup olmadığını bankanın dekont ibrazından sonra kesin bir değerlendirme yapılabileceğinin tespit edildiği,
Bursa 2. Ağır Ceza Mahk. nin ……. E. sayılı dosyasından yapılan yargılamada, sanık …’nın suçunu itiraf ettiği ve bu haksız eylemler olmasa müvekkilinin 240.634,00 TL. mevduatı ile 2.500 lot Bursa Çimento hisse senedinin hesaplarda bulunmadığının kesin olarak anlaşıldığı, Bunun üzerine davalı banka ve şirkete Bursa 10. Noterliğinin 04.03.2013 / 9354 yevmiye sayılı ihtarnamesinin keşide edilerek anılan meblağ ve hisse senedinin 3 gün içinde tarafına teslim edilmesinin talep edildiği, ayrıca C. Savcılığına da şikayette bulunulduğu, …’nın müvekkilinin hesaplarıyla ilgili 240.634,00 TL. para ve 2.500 lot Bucim hisse senetlerinin olduğunun doğru olduğu ve suçlamayı kabul ettiğini bildirdiği, diğer davalılar Banu ve Cem’in de haksız fiilin varlığı ile ilgili ikrar ve mahiyetinde açıklamalar yaparak müvekkilin mağduriyetini kabul ettiklerinden ve haksız fiil ve adam çalıştırmanın özen yükümlülüğünden de bahsedilerek, davanın kabulü ile tam ve kesin miktarı yargılama esnasında ortaya çıkacağından şimdilik 250.000,00 TL. maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, ihtarname sonu olan 07.04.2013 tarihinden işleyecek ticari faiziyle birlikte davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı …Ş. ve ………. A.Ş. vekilleri vermiş oldukları cevap dilekçesinde özetle; davacı ile diğer davalı gerçek şahısların sadece kendilerini ilgilendiren bir iç ilişkinin bulunduğu, davacının 7,8,9.01.2009 tarihinde 115.000,00 TL. yatırdığını, mayıs 2009 da ise 85.000,00 TL. çektiğini ve bu paranın hesaba tekrar eylül ayında yatırıldığını ifade ettiği, ancak bu para hareketlerinin banka kayıtlarında gözükmediği ve yer almadığı, bu durumun davacı ile … arasında borç alışverişine veya başka bir şahsi menfaate ilişkin bir iç ilişkinin varlığını ispat ettiği, tarafların birbirleriyle para alışverişi yaptıkları, bu ilişki içerisinde müvekkili banka ve diğer kurumun yer almamış olduğu, davacının banka hesabına bakıldığında ise vadesiz hesabının 2005 yılında açıldığı ve ilk paranın 02.09.2005 tarihinde 32.050,00 TL. olduğu, bu tarihten son hareket gördüğü 22.01.2013 tarihine kadar 52 defada toplam 69.045,00 TL. nakit yatırıldığı ve aynı tutarın Turksıh yatırım Bursa acentesindeki 4995 nolu hesaba aktarılarak değişik tarihlerde 8 defada toplam 98.570,00 TL. nın Turkısh Yatırımın 4995 nolu hesabından 222950600 nolu vadesiz mevduat hesabına aktarılarak çekildiğinin görüldüğü, davacının çekmediğini iddia ettiği 59.000,00 TL. nın 31.07.2008 tarihinde 59.235,00 TL. olarak çekildiği ve işlem fişindeki imzanın tutarlı görüldüğü ve kendisine ait olduğunun tespit edildiği, detayı müvekkili banka ve kurum tarafından bilinmemekle birlikte davacı ile … arasında bir alacak ve menfaat ilişkisinin bulunduğunun son derecede açık olduğu, davacının bazı hesaplardaki zimmet olaylarından faydalanmak için diğer şahıs davalılardan muhtemel bir alacağını banka ve kurumdan tahsil etmek istediği;
…’nın ise davacıya sahte içerikli bir mektup düzenleyerek şikayet edenin elini güçlendirmeye çalıştığı, Davacı ile ilgili paraların yatırıldığını resmi belge ve kayıtlarla ispat etmek zorunda olduğu, davacı ve diğer davalı şahısların arasında sıkı bir iç ilişki bulunduğu ve bu ilişki içerisinde davalı banka ve kurumun bulunmadığı, Davacının ileri sürdüğü yazının her zaman düzenlenmesi mümkün yazı niteliğinde olduğu ve hukuki anlamda delil niteliği taşımadığı, Kaldı ki sözkonusu yazılar üzerinde bir imzanın dahi bulunmadığı, davacının iddiasını HMK 200 md. gereği yazılı belge ve kayıtlarla ispat etmek zorunda olduğu, delil listesinde yer alan tanık dinlenmesine de HMK.2. md. gereği muvafakat vermedikleri, davanın mahiyeti gereği tanık dinlenilmesinin mümkün olmadığı, Davacının iddia ve taleplerinin kendisinin konumu ve bilgisiyle çeliştiği, bankaya para yatırıp çektiğini iddia etmekte ancak elinde bir hesap cüzdanı, bir dekont veya makbuz bulunmadığı, uzun yıllar yaşadığını belirttiği Avrupa’da da böyle bir sistemin bulunmadığı, bankaların hesap cüzdanı vermekte ve her işlem için de ayrı bir dekont düzenledikleri,
Hazine bonosu aldığını ileri sürerek A4 kağıdına el ile yazılmış bir yazı ibraz ettiği, bu belgenin hiçbir kayıta tabi olmadığı ve ciddi bir yazı olmadığı, oysa hazine bonosu satıldığında sistemden üretilen matbu bir formun verilmesinin zorunlu olduğu, bono tutarının küsuratsız olması gerektiği, yani bono dönüşünün 240.634,00 TL. olmasının mümkün olmadığı, Davacının geçmişte 33 kez aldığı hesap ekstrelerine de itiraz etmediği ve bu yönden de hesaplarına bir itiraz hakkının bulunmadığı, bankanın teftiş raporunda bunlara ait detay bilgilerin bulunduğu, müvekkili banka ve kurumun işinde azami dikkat ve özen ile ihtimamı gösterdiği, ilgili personellerin sorumluluklarını gerektirecek veya ihmal sayılacak herhangi bir hareketinin bulunmadığı, diğer davalıların yaptıkları usulsüz işlemleri ve zimmetleri emsal göstererek, başkasının hesabında usulsüzlük varsa benim hesabımda da vardır şeklinde bir mantıkla şikayette bulunsa da, B ursa 2. Ağır Ceza M. nde açılan davadaki hesaplar ile davacının hesabının birbirinden çok farklı oldukları, müvekkili banka ile kurumun hiçbir ihmalinin bulunmadığı, sözkonusu iddialara Savcılık makamınca kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, Diğer davalı …’nın müşterilerden aldığı tehdit ve baskı neticesinde müşteri lehine gerçek dışı beyanlarda bulunduğu, o dedenle anılan ifadelerinin delil niteliği taşımadığı, davacının TBK 66. md. uygulamasını gerektiğini iddia etse de davanın TBK. 66 ve 116. md. nin birlikte irdelenmesi suretiyle muhakeme edilmesinin Yargıtay ictihatları gereği olduğu ve MK.2. md. ile TBK. 66 ve 116. Md. uygulamalarından da bahsedilerek davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
CEVAP: Davalı … vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; gerek kollukta, C. Savcılığı ve hakkında açılan kamu davalarında verdiği ifadelerinde, olup biteni tüm samimiyetiyle açıkça beyan ve ikrar ettiği, O ifadelerini aynen tekrar ettiği, tüm yatırımcılarına daha fazla para kazandırabilmek için çok çaba ve fedakarlıkları bulunduğu, nitekim kazandırdığı, zaman içinde müşterilerin kendisine olan güveni ve onların kazançlarını arttırabilmek için daha riskli yatırımlara yönelmek durumunda kaldığı, ancak işlerin umduğu ve amaçladığı gibi gitmediği, bazı zararların oluştuğu, oluşan bu zararları müşterilere anlatmakta utandığı ve sıkıldığı, nasıl olsa yeniden kar ederek bu zararları telafi eder ve zarara uğramazlar diye diye düşündüğü, ancak bazı müşteriler hesaplarından para çekmek isteyince sanki hiç zararları yokmuş gibi davranıp başka müşterilerin hesaplarından onların haberi olmaksızın para çekerek bu müşterilerin hesaplarına aktararak, kendilerine eksiksiz paralar ödeme zorun kaldığı, bu durumdan çıkabilmek için yine usulsüz işlemler yapmak suretiyle günü kurtarmaya çalıştığı, hatta kendi maaşıyla, primleriyle ve şahsen başka bankalardan çektiği kredilerle, oluşan bu zararları kapatmaya bile çalıştığı, ancak sıkıntının işin içinden çıkılmaz bir hale geldiği, davacının duyduğu güven nedeniyle kontrolünde bulunan kendine ait yatırım hesabında dilediği şekilde alım-satım işlemleri yapabilmek için kendisine tam yetki verdiği, bu yetkiye istinaden muhtelif işlemler yaptığı, ancak yaşanan küresel krizin yansıması yüzünden istemeyerek davacının hesaplarında da zarar oluştuğu, davacının banka ve yatırım hesaplarında 240.634,00 TL. nakit ile 2.500 Lot ‘Bursa Çimento’ hissesinin bulunması gerektiği iddiasının doğru olduğu, nitekim kendisine dava dilekçesine eklenmiş mektubunu ulaştırarak hakkı olduğu bu miktarı bildirdiği, tüm bunları ceza yargılaması dosyalarında da ayrıntısı ile anlattığı, bu çerçevede davaya bir diyeceğinin bulunmadığı;
Diğer davalılar olan eşi … ile vezneci … hakkında işbirliği olduğu, bilgileri ve yardımlarının bulunduğu ve suça iştirak ettiklerine ilişkin iddiaların doğru olmadığı, bu yönde ileri sürülenlerin samimi olmadığı, yaptığı usulsüzlüklerin hiç birisinde adı geçenlerin haberi, bilgisi ve iştiraklerinin asla olmadığı, kaldı ki eşi Banu’ya bankacılık işlemlerinde talimat yetkisinin de bulunmadığı, adı geçenlerin sorumlu tutulmasının vicdanını rahatsız ettiği, davalı banka ve kurumun, müşteri hesaplarındaki işlemler nedeniyle her defasında komisyon geliri elde ederek kazançlı olduğu, bu işlemlerden kendisinin hiçbir menfaat ve kazancının sözkonusu olmadığı, bu işlemlerde gözüken nakitlerin tarafınca banka dışına çıkarılmadığı, aksine tamamının bankadaki hesaplara aktarıldığı için bankada kaldığından da bahsedilerek HMK 163 ve 165. mddl. gereği ceza davasının beklenilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
CEVAP: Davalı … vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; 2001 yılından beri davalı bankada çalıştığı, eşi Beytullah ile evlendikten sonra işyerinde eşinin kendisine bir talimat vermesinin yasaklandığı, eşinin sadece vezne görevlisine talimat verebildiği, veznenin aldığı talimatların sitemde kendisine onaya geldiği, nakit çekme işlemlerinin veznedar tarafından kontrol edilerek yapıldığı kendisinin kontrol yetkisinin bulunmadığı, sistem üzerinden onay verdiği, evrakları görmediği, ancak akşamüzeri günlük dekont ve fişler kendisine geldiğinde bunları o zaman imzalayabildiği, paraları kimleri çektiğini kimlerin yatırdığını işlem esnasında bilmesinin mümkün olmadığı, izinde olduğu, raporlu bulunduğu devrelerde de şube müdürü ve veznecinin aynı işleri kendisi gibi yaptıkları,12 yıllık görev süresi boyunca herhangi bir olumsuz rapor, tembihname ve uyarı yapılmadığı, bir soruşturma geçirmediği, … eşi olsa da onun Turkısh Yatırım A.Ş. de çalıştığı, kendisinin de ayrı bir kuruluş olan Turkısh Bank’ta çalıştığı, kendisinin hiçbir zaman bilgi, sır ve talimat vermediği, yapılan usulsüz işleri asla kendisinin fark etmediği, kendisine yöneltilen birlikte hareket ettiği, yardımda bulunduğu ve suça iştirak ettiğine dair davacı iddialarının ve suçlamalarının asla doğru ve gerçek olmadığı, adı geçen eşi ise de bu durumu iş hayatına asla karıştırmadığı, usulsüz işlemlerden zerrece haberinin bulunmadığı, bilgi ve iştirakinin olmadığı, dava konusu işlemlerle bir ilgisinin ve haberinin olmadığı, bu işlemlerde imzasının da bulunmadığı ve devam eden ceza davasının bekletici sorun olarak kabulü gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
CEVAP:Davalı … Vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddia ettiği zararların muhatabının … ve …….. A.Ş. olduğu, müvekkilinin bu olaylarda hiçbir suç ve kastının bulunmadığı, bu durumun ceza yargılaması ile de ortaya çıkacağından Bursa 2. ACM. nin…….. E. sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasını talep ettikleri, davacının iddia ettiği zararının dava dilekçesinde net olarak ortaya konulamadığından banka kayıtlarının celbi gerektiği, müvekkiline isnat edilen suçlarla ilgili görgü tanıklarının ceza dosyasında dinlendikleri, her ne kadar müvekkiline dava açılı olsa da dava dilekçesinde müvekkilinin sorumluluğuna ilişkin herhangi bir açıklama ve delil sunulmamış olduğu açıklamasıyla davanın tüm yönleriyle reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde: davalılar…… A.Ş, … ve …’ye yönelik açılan davanın reddine, davalı … ve …ye karşı açılan davanın kısmen kabulü ile, 240.634,00 TL’nin tamamından davalı …, 59.325,00 TL’sinden davalı …sorumlu olmak üzere davalı … yönünedn 11/07/2013, davalı …yönünden 07/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ait istemin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı …Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı …’nın banka çalışanı olmadığını, diğer davalı … Yatırım A.Ş. çalışanı olduğunu, müvekkil bankanın kendi çalışanı olmayan birinin fiilleri nedeniyle adam çalıştıranın sorumluluğuna istinaden sorumlu tutulmasının hukuken mümkün olmadığını, karar gerekçesinde banka çalışanı … ve …’nin yapılan işlemlerde bir sorumluluğunun bulunmadığının açıkça tespit edildiğini, adı geçen banka çalışanlarının işlemlerde sorumluluğunun bulunmadığının tespitine rağmen bankanın sorumlu tutulmasının anlaşılamadığını, …’nın biran için banka çalışanı olduğu kabul edilse bile davacının müvekkil bankaya güveninden kaynaklanan bir mağduriyetinin olmadığını, davacının uğradığını iddia ettiği mağduriyetin kendisinin banka belge ve kayıtlarına itibar etmek yerine diğer davalı … ile şahsi ilişki kurarak sözlü şekilde verdiği gayri resmi talimatlardan ve müşteri-çalışan sınırını aşan menfaat ilişkisinden kaynaklandığını, davalı …’nın el yazısı ile yazdığı bir yazıya dayanılarak kurumun sorumluluğuna gidilemeyeceği, gerçekten zarara uğrayan müşteri zararlarının……….A.Ş. tarafından karşılandığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı katılma yoluyla vermiş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin davalılardan Turkıshbank A.Ş.’yi 240.634,00 TL bedelin tamamından sorumlu tutup bu bedel üzerinden davanın kabulüne karar vermesi gerekirken yazılı olduğu şekilde 59.325,00 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar vermesinin doğru olmadığını, buna yönelik istinaf talebinin uygun görülmemesi halinde ise 2009 yılında önce çekilip sonra mevduat hesabına aktarılan 85.000,00 TL ile ev satışı sonucu elde edilen 115.000,00 TL’nin hesaplara aktarılmaması nedeniyle bu bedeller cem edilerek hüküm kurulması gerektiğini, davanın 240.634,00 TL zarar üzerinden sorumlu olacağına dair istinaf sebebinin kabul edilmemesi halinde ise faiz başlangıncının haksız fiilin doğduğu tarih olan 31/08/2008’den itibaren yürütülmesi gerekirken kararda yazılı olduğu şekilde davalı … için dava tarihi olan 11/07/2013, davalı … için ise temerrüt tarihi olan 07/04/2013 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece davalılar ……A.Ş.,…….ve müvekkil hakkında davanın reddine karar vererek diğer davalılar lehine vekalet ücretine hükmetmesine rağmen müvekkil lehine vekalet ücretine hükmolunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak müvekkil lehine vekalet ücretine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Davacının istinaf talebi yönünden; davacının iddia etmiş olduğu elden ödemenin davalı …’ya yapılmış olduğu ve banka kayıtlarına geçirilmemiş olduğu, …’nın banka çalışanı olmayıp diğer davalı olan aracı kuruluşun çalışanı olduğu, her iki davalı şirketin tüzel kişiliklerinin de farklı olması nedeniyle …’nın eyleminden davalı bankanın sorumlu tutulamayacağı belirtilerek, bakiye alacak yönünden davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Davalı banka yönünden ise; davalı banka çalışanı olan davalı …’nin davacının imzası bulunan dekonta istinaden ödeme yapmış olması nedeniyle usulüne uygun olduğundan bir kusurunun bulunmadığı, 59.325,00 Tl’lik ödemeden dolayı bankanın ve çalışanları davalı … ve …’nin özen yükümlülüğüne aykırı bir kusurlarının bulunmadığı, …’nın da davalı banka çalışanı olmaması nedeniyle bu ödemeden davalı bankanın sorumlu tutulamayacağı belirtilerek, istinaf talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı …’nin istinafı yönünden ise; davalı hakkında davanın reddine karar verilmesine rağmen davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin yerinde olmadığı belirtilerek, bu davalı yönünden de istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.
Buna göre; ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak, davalılar Turkısh Bank A.Ş,……… A.Ş, … ve …’ye karşı açılan davanın reddine, davalı … hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile; 240.634,00 TL’nin 07/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 20.950,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar Turkısh Bank A.Ş,…….. A.Ş, … ve …’ye ödenmesine karar verilmiştir.
Dairemiz kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz incelemesi Yargıtay 11.Hukuk Dairesi tarafından yapılarak 21/10/2020 tarih 2019/1494 Esas 2020/4342 sayılı kararı ile; “Dava, bankacılık ve yatırım işlemleri nedeniyle zarara uğranıldığı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Davalı banka ile yatırım şirketinin “Turkish” unvanını taşıdıkları, aynı binanın zemin ve birinci katlarında faaliyet gösterdikleri, banka şubesine bağlı tek bir vezneyi kullandıkları bilirkişi raporundan anlaşılmakta olup her iki davalı şirketin faaliyetleri iç içe geçmiştir. Bu durum karşısında, farklı bir kuruluş olduğu anlaşılamayan davalı bankanın, çalışan …’nın davacının zararına gerçekleştirdiği usulsüz işlemlerinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece, davacı ve davalı …’nın uyuşmazlık hakkındaki beyanları ve bir kısım davalılar hakkında görülen ceza davası dosyası getirtilip, bu dosyadaki deliller ile birlikte irdelenmek suretiyle davacının ne kadar zarara uğradığının tespiti ile ulaşılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken davalı …’nın davalı bankanın değil de davalı … şirketinin çalışanı olduğu, bu kişinin hukuka aykırı eylemlerinden bankanın sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın banka yönünden reddine karar verilmesi yerinde olmamış, kararın davacı yararına bozulmasını gerektirmiştir” gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozma üzerine duruşma açılarak, bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Davacı tarafından fazlaya dair hakları saklı tutularak toplam 250.000,00 TL’nin davalılardan tahsili talep edilmektedir. Davacı, bu alacaklarını banka hesabından çekilen ve kendisine ödenmeyen 59.325,00 TL, …’ya 07-08-09 Ocak 2019 tarihleri aralığında elden ödemiş olduğu 115.000,00 TL ile ihtiyacı sebebiyle 85.000,00 TL elden alarak 27-28-29 Eylül 2009 tarihleri aralığında tekrar elden ödemiş olduğu 85.000,00 TL ile hesabında olması gereken 2.500 lot BUÇİM hisse senedinin TL karşılığı ve ayrıca … tarafından davacıya verilen tarihsiz el yazılı ve içeriğinde “14.05.2012 tarihinde 216.776 TL 12 ay vade ile bono alınarak getirisi 23.868 TL’dir. 14.05.2013 tarihinde dönüşü 240.634 TL’dir –…” yazılı belgeye dayanılmaktadır.
Davalı … şirketi ve banka tarafından hesaplarda usulsüzlük yapıldığı belirtilerek, …, … ve … hakkında Bursa C.Başsavcılığına şikayette bulunulması üzerine soruşturma başlatılmıştır. Bu soruşturma üzerine banka ve yatırım şirketi müşterileri tarafından da şikayetlerde bulunulmuştur. Davacı da zarara uğratıldığını belirterek şikayette bulunmuştur.
Davacı; C.Başsavcılığına yapmış olduğu şikayetinde ve ceza yargılaması dosyasındaki beyanında hesabından çekilen 59.000 TL’nin haberi olmadan çekildiğini ve …’ya elden 115.000 TL ödemesi olmasına rağmen bunun hesaplarda bulunmadığını belirtmiştir.
Ceza dosyasında dinlenen müştekiler, sanıklar ve tanıklar beyanlarında; …’nın yatırım şirketinin yetkilisi ve müdürü olduğu, bu pozisyondan dolayı banka çalışanlarına talimat verdiği, bazen de vezne çalışanı …’ye üst kattan seslenerek veya çaycı, güvenlik elemanı ile haber göndererek veya sabit hattan arama yaparak müşteriler ile ilgili talimat verdiği, banka ve yatırım şirketi tarafından hatırı sayılır ve hesabı yüklü müşteriler yönünden banka çalışanı tarafından dekont götürülerek elden ödeme veya tahsilat yapılıdığı, … tarafından da bu şekilde işlemler yapıldığı, müşteri …’nın yanında otururken Beytullah tarafından dekont ve para vezneden alınarak müşteriye ödenip dekont imzalatılarak vezneye teslim edildiği, bu uygulamaların banka müdürü ve çalışanları tarafından da bilindiği ve mutat uygulama olarak uygulandığı, …’nın izindeyken dahi yerine bakan çalışanın hesabının altında hesap açılarak ve şifre oluşturularak çalışmaya devam ettiği, evraklarda daksil ile silmeler yaparak müşterilere faks ile gönderdiğini beyan etmişlerdir.
Davalı … da beyanlarında; müşteri hesaplarında oynamalar yaparak borsada oynadığını, ancak çok zarar ettiğini, bu zararı çıkarmak için daha çok oynadığını, zararın daha da arttığını, müşterilerin anlamaması için el yazısı ile hesap ekstresi düzenleyerek verdiğini, hesaplar arasında para aktarmaları yaptığını, davacı yönünden ise dekontu kandırarak davacıya imzalattığını ve vezneden bu dekont ile 59.325,00 TL çektiğini, ancak davacıya vermediğini ve davacı tarafından kendisine hesaba geçirilmek üzere elden 115.000,00 TL ödeme yapıldığını, daha sonra davacı tarafından ihtiyaç nedeniyle 85.000,00 TL’sinin elden geri alındığını belirtmiş, ancak davacının 85.000,00 TL’yi tekrar yatırdığını beyan etmemiştir.
Banka müfettişleri tarafından düzenlenen raporda ise; 59.325,00 TL nakit çekiminin davacının eli ürünü olan imza ile çekildiğini, 115.000,00 TL ve 85.000,00 TL’nin hesap hareketlerinde görülmediğini, 85.000,00 TL’nin tekrar çekilip yatırıldığına dair de hesap hareketlerinin bulunmadığının belirtilmiş olduğu görülmüştür.
Davacının şikayeti üzerine Bursa 2.Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmış, daha sonra diğer müştekilerin şikayeti üzerine açılan dava dosyaları ile birlikte aynı mahiyette olan ………. Esas sayılı dosya üzerinde birleştirilmiştir.
Bu dosyada yapılan yargılama neticesinde; sanık …’nın müşterilerin rızası dışında VOB işlemleri ve hisse senedi işlemleri yaptığı, şikayetçilerin hesaplarından rızaları dışında para çekip yatırdığı, şikayetçileri aldatmak için sahte hesap dökümleri yaptığı, sahteliği ilk bakışta anlaşılan 13 adet ödeme dekontundan dolayı 676.850,00 TL, sahteliği kriminal raporu ile anlaşılan 17 adet dekonta istinaden 591.425,00 TL’yi zimmetine geçirdiğinden dolayı 5411 sayılı yasanın 160/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiş, tarafların istinafı üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 11.Ceza Dairesinin 13.11.2020 tarih…… Esas ….. sayılı Kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, temyiz incelemesi için halen Yargıtay’da olduğu anlaşılmıştır.
Ceza dosyasında alınan bilirkişi raporlarında sadece; sanık …’nın zimmetinde olan toplam bedelin tespitinin yapılmış olduğu görülmüştür.

Bu açıklamalar ışığında davacının talebine dayanak ettiği dört alacak kalemi incelendiğinde;
-59.325,00 TL’lik alacak yönünden; davacı, bu ödemenin kendisine yapılmadığını belirtmektedir. Davalı … bu ödemeyi diğer evrakların arasına koyduğu dekontu habersizce davacıya imzalatarak kendisinin çektiğini beyan etmiştir. Ceza mahkemesinde ve mevcut dosyada dinlenen diğer sanıklar ve tanıklar beyanlarında; hatırı sayılır müşterilere çekeceği paranın elden götürüldüğü, … tarafından elden ödemelerin yapıldığı, dekontun imzalatılarak getirtildiği, bankanın her müşteriye olmasa da hatırı sayılı müşterilere bu şekilde uygulama yaptığının mutat olduğunu belirtmişlerdir. İlk derece mahkemesince de bu paranın davacıya ödenmediği, …’nın bu paradan sorumlu olduğu, bunun yanında bankanın da sorumlu olduğu belirtilmiştir. Dairemizce, bankanın tüzel kişiliğinin farklı olduğu, bu nedenle sorumlu olmadığı belirtilerek karar kaldırılmış ise de; gerek Yargıtay bozma ilamında belirtildiği gibi gerekse sanık ve tanık beyanları ile bilirkişi raporuna göre davalı … şirketi ile bankanın aynı binada zemin ve birinci katlarında altlı-üstlü şekilde hizmet verdikleri, banka şubesine bağlı tek vezneyi kullandıkları, bu nedenle faaliyetlerinin iç içe geçmiş olduğu, bundan dolayı bankanın farklı kuruluş olduğu anlaşılamayacağından, …’nın davacının zararına gerçekleştirdiği usulsüz işlemlerinden sorumlu olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle davacının 59.325,00 TL talebi yönünden davalı bankanın sorumlu olduğu kabul edilmiştir.
Davacının …’ya elden 115.000,00 TL verdiği iddiası yönünden; davacı …’yı elden 115.000,00 TL verdiğini, sonra ihtiyacı nedeniyle 85.000,00 TL elden aldığını, bir ay sonrada tekrar 85.000,00 TL elden yatırdığını, bu paraya devlet tahvili alınmasını istediğini belirtmiştir.Davalı … da davacının elden 115.000,00 TL ödediğini, daha sonra ihtiyacı nedeniyle 85.000,00 TL’yi çektiğini, hesapta para olmaması nedeniyle başka hesaptan alarak elden davacıya verdiğini kabul etmiştir. Ancak davacının 85.000,00 TL’yi tekrar elden verdiğini kabul etmemiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere gerek davalı … şirketi tarafından gerekse davalı banka tarafından hatırı sayılır müşterilere dekont imzalatılarak elden para ödemesi yapıldığı veya para alındığı, tanık ve diğer davalıların beyanlarında ve ceza dosyasındaki müşteki, sanık ve tanık beyanlarından anlaşılmaktadır. Davalı … davalı … şirketinin yetkilisidir. Davalı banka ve yatırım şirketi içi içe geçmiş şekilde aynı binada hizmet vermektedir. Yatırım şirketindeki paralar bankadaki mevduat hesabına aktarılmaktadır. Ancak hatırı sayılı müşteriler yönünden …’nın bu müşterilere elden ödeme veya tahsilat yaptığı, bunun da bankanın bilgisi dahilinde olduğu; tanıklar, davalılar ve ceza dosyasındaki sanık ve müşteki beyanlarından anlaşılmaktadır.
Bu sebeple, hatırı sayılı müşteriler yönünden davacı banka ile yatırım şirketinin bu şekilde bir mutat uygulama içerisinde olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının, elden ödediğini iddia ettiği 115.000,00 TL ödeme ile 85.000,00 TL’sini çekerek tekrar ödediğine ilişkin iddiası alınan bilirkişi raporuna göre banka kayıtlarında gözükmemektedir. Ancak davacının hesaplarda gözükmediğini öğrenmemesi için Beytullah Saygılı tarafından davacıya el yazısı ile ve … tarafından imzalanmış ve banka tarafından işlemlerde kullanılan hesap ekstresi verilmiştir. Davacı tarafından da bu hesap ekstresine itibar edilmiştir……. bu işlemleri kabul etmiştir……… davalı … şirketinin çalışanı olmasına rağmen davalı banka adına da hareketlerde bulunduğu ve bunun mutat olarak uygulandığı anlaşılmış olduğundan, davalı şirket çalışanı olan ……’nın düzenlemiş olduğu hesap ekstresi davalı bankayı bağlar. Bu nedenle davacının hesaplarına aktarılması için …’ya elden 115.000,00 TL ödeme yaptığı kabul edilmiştir. Davacı, bunun 85.000,00 TL’sini geri çekerek tekrar yatırdığını iddia etmiş ise de, 85.000,00 Tl’nin geri çekildiği … tarafından teyit edilmiş, ancak geri yatırıldığı kabul edilmemiştir. Davacı tarafından 85.000,00 TL’nin geri yatırıldığına dair bir delil de sunulamamıştır. Bu nedenle, davacının elden ödeme yaptığı 115.000,00 TL’nin 85.000,00 TL’sinin geri çekildiği, bakiye 30.000,00 TL’nin davalı banka uhdesinde kaldığı kabul edilmiştir.
Müşterinin banka dışında banka çalışanına elden ödeme yapması bankacılık mevzuatına uygun bir işlem değildir. Bankacılık mevzuatına aykırı olduğu müşteri tarafından bilinmesi gerektiği gibi banka çalışanı tarafından da bilinmesi gerekir. Bu gibi durumlarda her iki tarafın da müteferrik kusuruna bakılarak karar verilmektedir. Ancak mevcut davada, davalı banka …….’nın gerek banka içinde gerekse banka dışında hatırı sayılı müşterilere elden ödeme yapması veya tahsilat yapması banka tarafından bilinmekte ve mutat uygulama olarak benimsenmiştir. Bundan dolayı artık tarafların müteferrik kusurlarına daha doğrusu davacının müteferrik kusuruna bakılarak kusuru oranında indirim yapılmasına gerek duyulmamıştır. Her ne kadar bilirkişi tarafından her iki tarafında müteferrik kusur oranları belirlenmiş ise de, hukuki değerlendirme mahkemeye ait olduğundan ve dairemizce de hukuki değerlendirme bu şekilde yapılmış olduğundan, bilirkişi raporunda belirtilen müteferrik kusur oranları uygulanmamıştır.
… tarafından davacıya verilen tarihsiz, el yazılı belgede belirtilen 240.634,00 TL yönünden; davacı … tarafından kendisine el yazılı, hesabında bulunan parayı ve hisse senetleri gösterir belge verildiğini belirterek alacak iddiasında bulunulmuştur. Bu belgede tarih yazılı değildir. Belge davalı … şirketi veya bankanın antetli bir kağıdına yazılı da değildir. Belgenin ne zaman düzenlendiği de belli değildir. Belgenin sonunda “14.05.2013 tarihinde dönüşü 240.634,00 TL’dir.” yazısındaki tarih esas alındığında, soruşturmanın Şubat 2013 tarihinde başladığı göz önüne alındığında soruşturmanın başlamasından sonra verildiği anlaşılacaktır. Ancak belgedeki yazının başında “14.05.2012 tarihinde 216.776,00 TL 12 ay vadeli bono alınarak” ibaresinin bulunduğu, bu ibareye göre de belgenin bu tarihte verilmiş olma ihtimali de mümkündür. Ancak davacı tarafından bu husus açıklanmamıştır. Davacının gerek dava dilekçesinde veya dosya içerisindeki beyanlarında gerekse ceza dava dosyasındaki beyanlarında; …’ya verdiğini iddia ettiği bedel ile hesabında bulunması gereken bedellerin toplamı bu belgedeki bedelin miktarına da yaklaşmamaktadır. Bu nedenle bu belgeye istinaden davacının alacaklı olduğu kabul edilmemiştir. Her ne kadar … tarafından davacının tahminen 240.000,00 TL alacaklı olduğu belirtilmiş ise de, davacının ileri sürmüş olduğu alacak kalemleri ile …’nın bu açıklaması ve belge içerisindeki miktar uyuşmamaktadır. …’nın birçok müşterinin hesaplarında oynama, para çekme, para yatırma işlemleri yaptığı, yani fiktif işlemlerde bulunduğu anlaşıldığından, davacının 240.634,00 TL yönünden alacak iddiasının ispata muhtaç olduğu ancak davacı tarafından ispat edilemediği kabul edilmiştir.
2500 Lot Bursa Çimento hissesi bedeli yönünden, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararda; davacının Bursa Çimento hissesi yönünden talebi yerinde görülmemiştir. Davacı tarafından katılma yolu ile istinaf kanun yoluna gelinirken ve dairemiz kararı temyiz edilirken, bu husus istinaf ve temyiz sebebi yapılmamış, sadece … hakkında verilen 240.634,00 TL yönünden davalı bankanın da sorumlu olması gerektiği talep edilmiştir. Bu sebeple, ilk derece mahkemesince BUÇİM hisselerine yönelik talebin reddi kararı kesinleşmiştir. Bunun yanında alınan bilirkişi raporlarına göre; davacı hesabında bulunan toplam 3.652 lot BUÇİM hisse senetlerini 12.05.2010 ve 13.05.2010 tarihlerinde peyderpey sıfırlandığı belirlenmiştir. Bu hisse senetlerinin bulunmadığını gösterir hesap ekstreleri de davacıya gönderilmiş, gönderilen bu hesap hareketlerinden 17.05.2010, 02.11.2010, 14.05.2011, 02.11.2011, 15.04.2011 ve 12.11.2012 tarihli ekstrelerin davacının ıslak imzasına tebliğ edilmiş olduğu, bu ekstrelere yönelik bir itirazda bulunulmadığı gibi ekstrelerdeki ıslak imzalara yönelik de bir itirazda bulunulmamıştır. Bu nedenle davacının BUÇİM hisselerine yönelik talebi de yerinde görülmemiştir.
Mevcut dosyada alınan bilirkişi raporlarında, bilirkişilerce; davacının keşifte, …’nın kendisine 30.000,00 TL ödeme yaptığını beyan ettiğini belirtmiş iseler de, keşif zaptında davacının böyle bir beyanda bulunduğuna dair bir kayıt yoktur. Bu sebeple dairemizce davacıya böyle bir ödeme yapıldığı kabul edilmemiştir.
Gerek davacının gerekse diğer davalı Banka ve yatırım şirketinin bir kısım müşterilerinin şikayeti üzerine ceza yargılaması yapılmış, verilen karar temyiz incelemesi için Yargıtay’da bulunduğundan, kesinleşmemiş ise de ceza mahkemesinin gerekçeli kararında davacı yönünden maddi vakaya yönelik bir tespit yapılmadığı gibi ceza mahkemesinde alınan bilirkişi raporları ile mahkememiz dosyasından alınan bilirkişi raporları arasında bir mübayenet bulunmadığı, ceza dosyasında alınan bilirkişi raporlarında daha çok …’nın zimmetinde bulunan paranın miktarı yönünde inceleme yapıldığı, davacının alacak kalemleri yönünden teferruatlı bir inceleme yapılmadığı görülmüştür. Bu nedenle ceza mahkemesi kararının maddi vaka yönünden kesinleşmesinin beklenilmesine gerek duyulmamıştır.
Buna göre; davacının, davalı banka yönünden talebinin kısmen kabulü ile 89.325,00 TL kabulüne karar verilmiştir.
Davacı tarafından davalı bankaya Bursa 10.Noterliğinden düzenlenmiş 04.03.2013 tarih 9354 yevmiye no’lu ihtarname gönderilerek; ihtarnamenin tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde ödenmesi talep edilmiştir. İhtarname davalı bankaya 06.03.2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Buna göre, 06.04.2013 tarihi itibariyle davalı banka temerrüde düşmüştür. Ancak dava dilekçesinde 07.04.2013 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsili talep edildiğinden, Dairemizce de bu tarihe göre karar verilmiştir.
Davalı …, …, … ve……..A.Ş yönünden verilen kararlar kesinleşmiş olduğundan, infazda tereddüt olmaması için kararda aynen yazılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davalılar ………, … ve …’ye karşı açılan DAVANIN REDDİNE,
2-Davalılar … ve Turkish Bank A.Ş’ye açılan davanın KISMEN KABULÜ İLE; 240.634,00 TL’nin tamamından …, 89.325,00 TL’sinden davalı Turkish Bank A.Ş sorumlu olmak üzere 07/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılarda müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ait istemin reddine,
3-Harçlar Yasası gereğince kabul edilen miktar üzerinden alınması gereken 16.437,70 TL karar harcından peşin olarak alınan 4.269,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.168,30 TL’nin tamamından …, (4.516,87 TL’sinden) davalı Turkish Bank A.Ş sorumlu olmak üzere müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan (tebligat, keşif ve müzekkere giderleri ile bilirkişi ücreti olmak üzere toplam) 5.395,20 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan %96 kabul oranına tekabül eden 5.179,39 TL ile peşin olarak alınan 4.293,70 TL harç olmak üzere toplam 9.473,09 TL’nin tamamından …, 3.516,41 TL’sinden davalı Turkish Bank A.Ş sorumlu olmak üzere müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
5- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince ölçümlenen 20.388,04 TL vekalet ücretinin tamamından …, (7.568,04 TL’sinden) davalı Turkish Bank A.Ş sorumlu olmak üzere müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Davalılar T…….A.Ş, Turkısh Bank A.Ş, … ve … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddedilen miktar yönünden Avukatlık Asgari Ücret tarifesi 3/2 maddesi gereğince ölçümlenen 20.950,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara ödenmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın hükmün kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,

İstinaf Yargılaması ve Harç Yönünden;
1-Davalı …nin istinaf başvurusu reddedildiğinden; Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 4.030,29 TL karar harcından, davalı …tarafından peşin olarak yatırılan toplam 750,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.280,29 TL’nin davalı …den tahsili ile hazineye irat kaydına,
2-Davalı … tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının istek halinde yatırana iadesine,
3-Davacı … tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının istek halinde yatırana iadesine,
4-Davalı …tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı … tarafından yapılan (500,00 TL bilirkişi ücreti, 66,00 TL e-tebligat masrafı, 57,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam) 623,00 TL’nin kabul ve red oranına göre ölçümlenen 231,25 TL’sinin davalı Turkish Bank A.Ş’den tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, gider avansından artan tutarın karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
6-İstinaf yargılaması duruşmalı yapıldığından, davacı vekili yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi İkinci Kısım İkinci Bölüm 17/c maddesi gereğince ölçümlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalı Turkish Bank A.Ş’den tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı Vekili Av. …, Davalılar Turkish Bank A.Ş ve Davalı Turkish Yatırım A.Ş Vekili Av. Meral Özgür YEŞİL, Davalı … vekili Av. …’ın yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre zarfında Yargıtay Temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 03/02/2022


Başkan


Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza