Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1857
KARAR NO : 2023/1187
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/11/2019
NUMARASI : 2017/199 Esas, 2019/1578 Karar
DAVACI : ….
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 14/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/07/2023
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/11/2019 tarih, 2017/199 Esas, 2019/1578 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP :
Davacı dava dilekçesinde özetle;… Bursa Ticari Şube nezdinde banka hesabı bulunan müvekkilin kredi kartından kendisinin bilgisi, rızası ve talimatı olmaksızın defalarca kez para çekilmesi üzerine davalı yana ihtar gönderildiği, çekilen paraların müvekkilin rızası dışında gerçekleştirildiğini, söz konusu işlemlerin iptali ile ekstrelere yansıtılan borcun silinmesinin talep edildiğini, davalı tarafça bu durumun mümkün olmadığının belirtilmesi üzerine davalı şirket aleyhine Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/607 E. Sayılı menfi tespit davası açıldığını, yargılama sırasında borun ödeme tazyiki nedeni ile ödendiğini ve müvekkili şirketin söz konusu kredi kartını da iptal ettiğini, menfi tespit olarak açılan davanın istirdat davası olarak devam ettiğini, davacı müvekkilinin toplam zararının 30.980,40 TL olarak hesaplandığını, bu nedenle davalı hakkında Bursa 19. İcra Müdürlüğünün 2018/283 E. Sayılı dosyası üzerinden icra takibine girişildiğini, ancak davalı borçlunun söz konusu icra takibine itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, ancak davalının itirazında haksız olduğunu, bu nedenle davanın kabulüne, borçlu davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline, itirazında haksız olan borçlu davalının takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, davalı bankanın davacıya böyle bir borcunun bulunmadığını, davacının takibe konu ettiği ihtilaf hakkında mahkemenin 2015/607 E. Sayılı dosyası ile 22/11/2016 tarihinde karar verilmiş olup bu konuda ilam mevcut iken ilamsız takip yapılmasının mümkün olmadığını, derdestlik itirazında bulunduklarını,ayrıca zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, davanın husumet nedeniyle de reddinin gerektiğini, Bursa 2.Asliye Ticaret mahkemesinin 2015/607 esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunun yerinde olmadığını, davacıya internet bankacılık hizmeti ve güvenliği konusunda bilgi verildiğini, iddia edilen zararın davacının kusurundan kaynaklandığını, davacının basiretli bir tacirden beklenen en basit güvenlik tedbirlerini almayarak zararın doğumuna kendisinin sebebiyet verdiğini, bu nedenlerle davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir .
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ;
Yerel Mahkeme tarafından yapılan yargılama sonucu ; Mahkemenin 2015/607 esas-2016/1154 karar sayılı kararı ile ;Davanın kabulüne davacıya ait 4256-6913-0290-0740 numaralı kredi kartından Haziran 2014- Şubat 2015 tarihleri arasında üye rızası olmadan çekilen 19.769,73-TL ile bu bedelin faizinden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ödenen bedelin istirdatına dair karar verildiği kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul BAM 16.HD’nin 2017/327 Esas- 2019/192 karar sayılı ilamı ile, ”…. Dava konusu işlemler 26/06/2014 tarihi ile 24/02/2015 tarihleri arasında gerçekleşmiştir. İstinaf aşamasında alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere dava konusu harcamaların yapıldığı tarihlerde davacının internet bankacılığını aktif olarak kullandığı, hesap ekstrelerini görüntülediği, borç bilgisini sorguladığı ve şube kanalıyla ödeme yaptığı tespit edilmiştir. Bu itibarla davalı bankanın söz konusu harcamalarla ilgili davacıya iletimde bulunmamış olması sonuca etkili görülmemiştir. Yine özellikle peş peşe 19 işlemin yapılması hususu dikkat çekici olup bankanın internet sisteminin güvenlik olarak bu noktada bir zaafının olduğu anlaşılmakta ise de, davacının kredi kartını aktif olarak kullanması ve 8 aylık süreçte birçok kez internet bankacılığı işlemi yapması, hesap ekstrelerini görüntülemesi, borç bilgilerini sorgulaması gözetildiğinde ve yine 120 günlük itiraz süresi içerisinde davacının davalı bankaya müracaat etmemesi dikkate alındığında, bu durum sonuca etkili görülmemiştir. Dolayısıyla davacının bu davadaki talepleri dinlenebilir nitelikte değildir. Nitekim Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2016/1624 Esas 2016/8805 Karar , 2016/18121 Esas 2018/2498 Karar, 2016/150 Esas 2016/7697 Karar sayılı ilamları da bu yöndedir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davanın reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir…” gerekçesi ile kararı kaldırılarak davanın reddine dair karar verildiği ve kararın 30.01.2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakla kesin hüküm doğrultusunda davacının bankadan usulsüz işlem nedeni ile alacak talep edemeyeceği, davasında haksız olduğu gerekçesi ile davanın reddine dair karar verilmiştir.
Yine mahkeme tarafından 08/09/2020 tarihli ek karar ile; davalı vekilinin 19/02/2020 tarihli tavzih talepli dilekçesinin; HMK. 304 vd maddeleri gereğince maddi hatanın düzeltilmesi hususundaki talebin tashih ya da tavzih yoluyla düzeltilemeyeceği gerekçesi ile talebin reddine karar verilmiştir.
TARAFLARCA İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile ; Kararın 4.bendinde “Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 3.717,65 TL vekalet harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine ” şeklinde yazıldığı, İş bu hükmün” vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine ” şeklinde kurulması gerekirken karardaki gibi hükme aykırı düzenlenmesinin yerinde olmadığı , belirtilerek kararın 4.bendinin kaldırılması ile davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesini ve kararın vekalet ücreti yönünden kaldırılmasını, lehine vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67. maddesine göre açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı tarafından yapılan icra takibine davalı tarafça itiraz edildiği ve eldeki itirazın iptali davasının açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Ancak mahkemece davanın reddine karar verilmesine rağmen hükmün 4.bendinde “Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 3.717,65 TL vekalet harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine ” şeklinde hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekili 219/02/2020 tarihli tavzih dilekçesi ile ;”Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 3.717,65 TL vekalet harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine “şeklinde yazılmış ise de sehven hata yapıldığı, hükmün 4. Bendinin “davacıdan alınarak davalıya verilmesi “şeklinde tavzihini talep ettiklerini belirterek hükmün düzeltilmesini talep etmiş ise de ; Mahkemece 08/09/2020 tarihli ek karar ile; davalı vekilinin 19/02/2020 tarihli tavzih talepli dilekçesinin; HMK. 304 vd maddeleri gereğince maddi hatanın düzeltilmesi hususundaki talebin tashih ya da tavzih yoluyla düzeltilemeyeceği gerekçesi ile talebin reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili tarafından süresinde ; İtirazın iptali davasında davacı lehine hükmolunan vekalet ücretinin kaldırılması talebine ilişkin istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Mahkemece davanın reddine karar verildiğinden , davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yerel mahkemece davacı lehine vekalet ücreti hükmedilmesinin hatalı olduğu ve davalı vekilinin istinaf talebinin yerinde olduğunun anlaşılması karşısında, vekalet ücreti dışında kalan hususlarda ilk derece mahkemesinin kararı aynen korunması yoluna gidilerek davalı vekilinin vekalet ücretine ilişkin dosya kapsamına göre haklı istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/b.2 maddesi gereğince uyarınca, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
A-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile;
B-Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/11/2019 tarih, 2017/199 Esas, 2019/1578 sayılı kararının KALDIRILMASINA, kaldırılan karar yerine geçmek üzere yeniden HÜKÜM TESİSİ İLE,
1 -Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 269,85 TL harçtan peşin alınan 346,85 TL’nin mahsubu ile artan 77,00 TL’nin karar kesinleştikten sonra talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 3.717,65 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra re’sen davacıya iadesine,
6-Davalı tarafından yapılan 22,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
İstinaf Yargılaması ve Harç Yönünden;
1-İstinaf karar harcının istek halinde davalıya iadesine,
2-İstinaf incelemesi sırasında yargılama gideri yapılmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
4-6100 sayılı HMK. 359/4. maddesine göre kararın tebliği ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi. 14/07/2023
…
Başkan
…
¸e-imzalıdır
…
Üye
…
¸e-imzalıdır
…
Üye
…
¸e-imzalıdır
…
Katip
…
¸e-imzalıdır