Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/1820 E. 2022/1557 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1820
KARAR NO : 2022/1557

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/02/2020
NUMARASI : 2018/1010 Esas, 2020/182 Karar

DAVACILAR : 1-… – …
2-… – … –
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … – -…
VEKİLİ : Av. … [16853-58074-92842] UETS
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 17/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/11/2022
Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/02/2020 tarih, 2018/1010 Esas, 2020/182 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ
DAVA: Davacılar vekili, müvekkili …’nun, ASG Özel Sağlık Hizmetleri ve Sağlık Malzemeleri San. ve Tic. A.Ş.’nin (ASG Özel Sağlık) 5.500.000 TL tutarındaki toplam sermayesinin %5’ine tekabül eden 275.000 TL tutarındaki payın, müvekkili Şermin İpçioğlu ise %2,5’ine tekabül eden 137.500-TL tutarındaki payına sahip olduğunu, şirketin “Özel Aritmi Osmangazi Hastanesi”nin işletmesini yürüttüğünü, davalıların ise, şirketi münferiden temsil ve ilzam etmek üzere yönetim kurulu üyesi olduklarını, davalıların şirketin faaliyetleri, mali durumu, alacak ve borçları hakkında müvekkillerine bilgi vermekten kaçınarak şirketin işleyişi hakkında bilgi alma haklarının engellendiğini, şirketin zarar etmesine sebebiyet verdiklerini, şirket karlılığına olumsuz yönde etkileyecek faaliyetlerde bulunduklarını, şirketin Acil, Kulak Burun Boğaz, Kadın Doğum, Ortopedi, FTR, Radyoloji gibi birimlerinin işletmesini 3. Kişilere işletmek üzere devrettiklerini, yapılan bu işlemlerin şirkeitn menfaatine olup olmadığının şüpheli olduğunu, şirketi kendi menfaatlerine borçlandırmak suretiyle kendilerine kaynak yarattıklarını, ortaklara kar payı dağıtmadıklarını, davalılar her yıl yapılması gereken genel kurul toplantısını yapmadıklarını, müvekkillerine genel kurul toplantısının yapılmasına ilişkin herhangi bir tebligat yapılmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla belirsiz alacak mahiyetindeki şimdilik 20.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile ASG Özel Sağlık Hizmetleri ve Sağlık Malzemeleri San. ve Tic. A.Ş.’ne ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İlk derece mahkemesince davacılar vekilinden zarara ilişkin taleplerini somutlaştırması istenmesine üzerine, bu doğrultuda dosyaya sunulan dilekçede, şirketin işletmekte olduğu Osmangazi Aritmi Hastanesi’nin açılışından bu güne kadar kliniklerinin kimler tarafından işletildiği, özellikle Kadın-doğum, üroloji, KBB, Ortopedi, Fizik Tedavi, Radyolojive Göz kliniklerinin işletme sözleşme sözleşmelerinin incelenerek, şirket ile şirketin yönetim , denetim ve sermaye bakımından doğrudan veya dolaylı olarak ilişkide bulunduğu gerçek veya tüzel kişiler ile arasında işletme sözleşmesi olup olmadığı, bu işletme sözleşmelerinin emsallerine, piyasa teamüllerine, ticari hayatın basiret ve dürüstlük ilkelerine aykırı olarak farklı fiyat, ücret, bedel veya şartlar içeren sözleşmeler olup olmadığı; Özel göz kliniğinde kullanılan cihazların kime ait olduğu, bu cihazlarla ilgili alış veya kiralama sözleşmesinin olup olmadığı, sözleşme bedelinin kime ödendiği, bu sözleşmelerin emsallerine, piyasa teamüllerine, ticari hayatın basiret ve dürüstlük ilkelerine aykırı olarak farklı fiyat, ücret, bedel veya şartlar içeren sözleşmeler olup olmadığının incelenmesi, ayrıntılı mizandan anlaşılacağı üzere SGK’lı personel maaşlarında yanıltıcı hususlar bulunduğu, doktor maaşlarının gerçeği yansıtmadığı, şirket cirosu ile SGK’dan alınan hak ediş bedelleri göz önüne alındığında şirket kayıtlarında olması gereken cironun gerçeği yansıtmadığı, 2016-2017-2018yılllarına ilişkin 131 ve 331 nolu mizandaki hesapların muavin defterleri ile birlikte banka kayıtları da dikkate alınmak suretiyle incelenmesi, mizanda ortaklara 13.000.000,00 TL civarında borç bulunmakla birlikte, bu borcun kime ne kadar olduğunun belirsiz olduğu bu durumun şirketin karlarını ve /veya malvarlığını azaltarak, kar veya malvarlıklarının artmasını engelleyerek kazançta aktarımında bulunulduğunun göstergesi olduğu iddia edilmiştir.
Davacılar vekili 31.12.2019 tarihli ıslah dilekçesiyle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, belirsiz alacak mahiyetinde şimdilik 20.000 TL olarak ikame edildiğini, ancak davaya esas olan belge ve kayıtlara davalının delil sunmaktan kaçınması sebebiyle ulaşılamadığından ispat yükü karşı tarafta olduğunu, bu nedenle belirsiz alacak mahiyetinde açılan davanın, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kısmi davaya çevirerek 68.883,10 TL üzerinden tamamlama harcının yatırıldığı belirtilmiştir.
CEVAP: Davalılar …, Adnan Taştan ve … vekili, müvekkili …’in yönetim kurulu üyeliğinin sona erdiğini, mevcut yönetim kurulunda …, Abdurrahman Mehmet Daştan ve …’ın görev aldığını, davacılara bilgi verilmediği iddiasının haksız olduğunu, yönetim kurulunun şirketi borçlandırmadığını, kuruluş amacına uygun hareket ettiğini, yapılan inşaata harcanan paraların sermayeden çok daha fazla olması sebebi ile kredi kullanıldığını, borçlanma sebebi ile özsermayenin ödenen sermayenin altına düştüğünü, 2012-2013-2014-2015 yıllarında çağrısız genel kurul yapıldığını, davacıların 2016 yılında ortak olduğunu, çağrısız genel kurul konusunda kendilerine bilgi verilen davacıların toplantıya katılmadıklarını, iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı … Takçı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, anonim şirketin yönetim kurulu üyeleri hakkında sorumluluk davası açılabilmesi için, şirket genel kurulunda karar alınması gerektiği, ancak şirketin ortaklık yapısı ve davalı gösterilen paydaş yönetim kurulu üyelerinin pay nispetleri nazara alındığında davacılar yönünden bu şartın gerçekleşmesinin imkansız olduğu, bu da düşük oranda pay sahibi olan davacıların haklarının korunmasına hizmet etmediğinden davacı tarafa genel kurul kararını ibraz etmesi veya genel kurulda karar alınmasını sağlaması için süre verilmesine tevessül edilmediği, davalıların halen görevde oldukları, bir davalının eski yönetim kurulu üyesi olduğu, davalı yönetim kurulu üyeleri şirketin mali durumu hakkında yeterli bilgi vermekten kaçındıkları, davacı taraf davayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla açtığı, şirket zararının tespitine olanak sağlayacak bilgilerin sunulmaması davalıların kötü niyeti olarak yorumlandığı, bu konuda davalı tarafa ihtarda bulunulduğu, buna rağmen zarar şüphesi taşıyan işlemler konusunda yeterli bilgi verilmediği, bu durumda davacı tarafa talep ettiği tazminat miktarını ve dayanaklarını netleştirmesi için süre verilmiş, davalı tarafa da bu konudaki belgeleri sunmazsa zararın sabit sayılacağının ihtar edildiği, davacı taraf kendi tespit edebildiği zarar miktar ve sebeplerini açıklamasına rağmen davalı tarafın ketum davranışı karşısında davacı tarafın davayı yeterince ispat ettiği takdir edilerek davanın kabulüne 88.883,10 TL’nin davalılardan müteselsilen alınarak şirkete ödenmesine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
A-Davalılar …, Adnan Taştan ve … vekili ile diğer davalı … Takçı vekilinin istinaf dilekçelerinde özetle; davacı tarafça somut zarar ortaya konulmadığı gibi, hukuka aykırı durum ve kusurda ispatlanamadığını, yönetim kurulu üyeleri aleyhine sorumluluk davası açılabilmesi için öncelikle genel kurulda bu yönde bir karar alınması gerektiği halde bu eksikliğin yerine getirilmediğini, bilirkişiler tarafından şirketten ibraz edilmesi istenen bilgi ve belgelerin teslim edildiğini, finansal raporlarda herhangi bir usulsüzlük tespit edilmediği, kayıt dışı herhangi bir işlemin bulunmadığı, şirketin kayıtları üzerinde bağımsız denetim firmasınca yapılan denetim raporunda da bu durumun teyid edildiğini, usul ve hukuk kurallarına tamamen aykırı olan kararın kaldırılmaıs gerektiğini, müvekkili Hamit Takçı’nın 18.03.2016 tarihinden 16.09.2016 tarihleri arasında yönetim kurulu üyeliğinde bulunduğunu, bu tarihler dışında müvekkilin yönetim kurulu üyeliğinin olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, yöneticiler aleyhine açılan sorumluluk davasıdır.
Davacılar, sağlık sektöründe faaliyet gösteren ve “Özel Aritmi Osmangazi Hastanesi”nin işletmeciliğini yürüten ASG Özel Sağlık Hizmetleri.. AŞ.’nin ortakları olduğunu, davalıların yönetim kurulu üyesi olduğunu, davalıların şirketin faaliyetleri, mali durumu, alacak ve borçları hakkında davacı ortakların bilgi alma haklarını engellediğini, şirketin bazı sağlık birimlerinin işletmesini 3. kişilere işletmek üzere devrederek şirketi zarara uğrattıklarını, şirketi kendilerine borçlandırdıklarını, ortaklara kar payı dağıtmadıklarını, her yıl yapılması gereken genel kurul toplantısını yapmadıklarını iddia ederek zararının şirkete ödenmesini istemiş, davalılar ise davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Somut olaya uygulanması gereken 6102 sayılı TTK. m.553/1: “Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.” demektedir. Maddenin bu fıkrasında bahsi geçen kişilerin kusurları ile ihlal ettileri durumlardaki sorumluluklarından bahsedilmektedir. 6102 sayılı TTK’da ETK.’dan farklı olarak, kasten ve ihmal neticesinde ifadesi yerine kusur kavramı kullanılmıştır. TTK.da 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 41’inci maddesiyle değişiklik yapılarak “kusurlarının bulunmadığını ispatlamadıkça,” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır. Bu sayede sorumluluğun kusur sorumluluğu olduğu belirtilmiş, ispat yükü de yönetim kurulu üyelerine ait olmaktan çıkmış, davacıya yüklenmiştir. TTK.’da sorumluluğu öngörülen kişilerin kendi kusurunun diğerlerinden daha az veya farklı olduğunu öne sürme olanağını tanıyan farklılaştırılmış teselsül kabul edilmiştir.
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararında, davalıların görev süreleri ve tanımlarının belirlenmediği, şirketin somut zararının olup olmadığı, varsa hangi zararlandırıcı işlemlerden dolayı zararın meydana geldiği, illiyet bağının bulunup bulunmadığı, davalıların kusurlarının bulunup bulunmadığı varsa kusur durumlarının her biri yönünden tartışılmadığı anlaşılmakla; bu yönleriyle eksik incelemeye dayalı olarak davalıların sorumluluğuna gidilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan bu nedenlerle, davalılar vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK 353/1.a.6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Davalılar …, Adnan Taştan ve … vekili ile diğer davalı … Takçı vekilinin istinaf kanun yolu başvurularının KABULÜ ile;
1-Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/02/2020 tarih, 2018/1010 Esas, 2020/182 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-6100 sayılı HMK. 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
3-Davalı … ile davalı … TAŞTAN tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının yatırana iadesine,
4-Taraflarca istinaf yargılama gideri yapılmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Karar tebliğ ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi.. 17/11/2022


Başkan

e-imzalı

Üye*

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı