Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/1818 E. 2023/1096 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1818 – 2023/1096
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1818
KARAR NO : 2023/1096

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 06/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/07/2023

Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/12/2019 tarih, 2018/805 Esas, 2019/1325 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkili banka ile asıl borçlu … Mobilya-Profil Kaplama..Ltd Şti arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesinde davalının müşterek borçlu müteselsil kefil olduğunu, borçlu şirkete kullandırılan kredinin geri ödemelerin aksaması ve borcun ödenmemesi üzerine, hesabın kat edilerek borçlulara ihtarname keşide edildiğini, alacağın tahsili için davalı aleyhine girişilen icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne, davalının takibe yaptığı itirazının kısmen iptaline, takibin 558.556,00 TL asıl alacak, 709,00 TL işlemiş faiz ve 35,00 TL bsmv ve 136,75 TL masraf olmak üzere toplam 559.436,75 TL toplam alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %25,02 oranında temerrüt faizi ve bunun %5 i oranında bsmv uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine ve icra inkar tazminatına karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan rapora karşı itirazların karşılanmadığını, bilirkişi raporunda hesaplamanın nasıl yapıldığı bu tutara nasıl ulaşıldığı anlaşılamadığını, müvekkili banka alacağının eksik ve hatalı hesaplandığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı olarak alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
HMK 355 maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni nedenleri ile sınırlı olarak kararın istinaf incelemesi yapılmıştır.
Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir. Bu değişikliğe göre muhataba çıkarılan ilk tebligat, bilinen veya gösterilen adresine yapılacaktır. Buna göre, ilk defa bildirilen adresin muhatabın (davalının) adres kayıt sistemindeki adresi veya başka bir adres olması arasında fark yoktur. Her iki adres de Tebligat Kanunu’nun 10/1. maddesi kapsamında bilinen adrestir. Bildirilen adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in 16/2. maddesi de nazara alınarak muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebligat çıkarılacaktır.
7301 sayılı tebligat kanununun 6099 sayılı yasa ile yapılan değişiklik nedeniyle gerçek kişiler yönünden 35. Maddeye göre tebligat yapılabilmesi için adres kayıt sisteminde bir adresinin bulunmaması ve ayrıca daha önce kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olması zorunludur.
Davacı dava dilekçesinde, davalının adresini “Balat Mah.Bukle Sok.A 7 Blok No:56/1 Nilüfer/Bursa” ve TC Kimlik no belirterek göstermiş, ilk derece mahkemesince dava dilekçesi ve tensip tutanağı, bu adrese tebliğe çıkarılmış, tebligatın iade edilmesi üzerine davalının adres kayıt sistemindeki (mernis) adresi olup olmadığı açıklığa kavuşturulmadan kolluk araştırması sonucunda tespit olunan “Üçevler Mah.Küçük San.Sitesi 35. Sk.63 Blok No:22/1” adresine yapılan usulsüz tebliğ ve buna dayalı olarak yine bu adresine TK 35 maddesine göre tebligat çıkarılarak, yukarıdaki açıklamalar kapsamında usulsüz tebligat yapılarak davanın sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi ve Anayasanın 36. maddesine göre herkes, yasal yollardan faydalanarak yargı yerleri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Adil yargılanma hakkı, 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesinde belirtilen hukukî dinlenilme hakkını da içeren daha geniş bir haktır ve hukuk devletinin bir gereğidir.
Adil yargılanma hakkı; kanunî, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından yargılanma, makul süre içinde yargılanma, hakkaniyete uygun yargılanma ve hukukî dinlenilme haklarını kapsar.
Hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesine göre, tarafların yargılama ile ilgili bilgi sahibi olması, bilgi sahibi olduğu konuda açıklama ve ispat hakkını kullanabilmesi, mahkemenin tüm iddia ve delilleri dikkate alarak kararını gerekçeli olarak vermesi gerekir. Hukukî dinlenilme hakkına aykırılık, kanun yolu incelemesinde re’sen dikkat alınır ve Yargıtay nezdinde mutlak bozma sebebidir. Örneğin; dava dilekçesinin usulüne uygun olarak davalıya tebliğ edilmeden aleyhine hüküm kurulması, ıslah dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden ıslah ile artırılan talebin hüküm altına alınması (HMK.177 maddesi gerekçesi), tarafların gösterdiği deliller toplanmadan karar verilmesi, duruşmanın tayin edilen gün ve saatten önce yapılıp tarafların yokluğunda karar verilmesi, hukukî dinlenilme hakkının ihlalidir.
Bu itibarla; Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak, davalı tarafa dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ ettirilip, dosyada taraf teşkili tamamlandıktan ve savunma ve delillerini bildirme olanağı tanındıktan sonra işin esasına girilip hüküm kurulması gerekirken, taraf teşkili yöntemince tamamlanmadan, hukukî dinlenilme hakkı göz ardı edilerek, davalının savunma ve delillerini bildirmesine olanak tanınmadan, Anayasa ile güvence altına alınan savunma hakkını kısıtlayacak biçimde işin esasına girilerek yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu açıklamalar ışığında, davanın görülüp sonuçlandırılabilmesi için usuli koşullar tamamlanmadan verilen ve bu nedenle usul hatası içeren ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-a-4 maddesi uyarınca kaldırılarak, davanın görülüp sonuçlandırılmasına ilişkin usuli şartlar tamamlanmak suretiyle davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun KABULÜ ile;
1-Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/12/2019 tarih, 2018/805 Esas, 2019/1325 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK 353/1-a-4 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde istinaf edene iadesine,
4-Yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek esas karar ile birlikte dikkate alınmasına,
5-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi. 06/07/2023