Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/1750 E. 2023/1060 K. 03.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1750
KARAR NO : 2023/1060

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/12/2019
NUMARASI : 2018/877 E. 2019/1324 K.
DAVACI : … […]
VEKİLİ : Av. … – [16848-48365-73865] UETS
DANIN KONUSU : İtirazın İptali (Yönetici Sorumluluğundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 03/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/07/2023
Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/12/2019 tarih, 2018/877 Esas, 2019/1324 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/997 Esas sayılı dosyasıyla görülen şirket yöneticisinin sorumluluğu sebebiyle tazminat davasında gerçekleşen zararın 505.202,19 TL olarak tespit edildiğini, anılan davada 10.000 TL’lik kısmi tazminat taleplerinin kabul edildiğini ve bu kararın Yargıtayca onanarak kesinleştiğini, bakiye 495.202,19 TL için Bursa 18. İcra Müdürlüğünün 2014/6247 sayılı dosyası ile takibe başlandığını, davalıların takibe haksız biçimde itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar cevap dilekçesi ile; davanın reddini savunmuşlar, davanın İİK 67/1 maddesinde yazılı hak düşürücü sürenin dolmasından sonra açıldığını, takip ve dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, 2 ve 5 yıllık zamanaşımı sürelerinin dolduğunu, davanın esastan reddi gerektiğini, daha önce verilen kararın eldeki dava yönünden kesin hüküm teşkil etmediğini, dellillerin toplanması gerektiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, davalıların hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazlarının icra takibinde itiraz dilekçesinin davacıya tebliğ edilmemesi ve davalıların eylemlerinin aynı zamanda suç teşkil etmesi ve ceza zamanaşımı süresinin uygulanmasının gerekmesi sebebiyle ayrı ayrı reddine, ayrıca ana dava hakkındaki yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verilmesi sebebiyle işin esası incelenerek eldeki davanın ek dava niteliğinde olduğu, kısmi dava olarak açılan ilk davanın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini, bu durumun davalıların şirkete özen ve başlılık yükümlülüklerine aykırı hareket ettikleri ve bundan şirketin zarar gördüğü yönünden kesin hüküm teşkil ettiğini, zarar yönünden ilk davada hükme esas alınan rapordaki zarar kalemlerinin kuvvetli delil niteliğinde bulunması sebebiyle hükme esas alınması sakıca bulunmadığı belirlemesi ile söz konusu bilirkişi raporu ile yapılan takibe yönelik davalıların itirazlarının iptali ile takibin devamına icra inkar tazminatı talebinin raporun alacağı muayyen hale getirmeyeceği ve alacağın yargılamayı gerektirmesi sebebiyle reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı ve davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; dava konusu alacağın Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/997 Esas sayılı dosyasında açılan kısmi davada tespit edildiğini ve söz konusu kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, dolayısıyla davalıların itirazlarının yargılamayı gerektirdiğinden bahisle icra inkar tazminatı talebinin reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı … Aslan vekili davacı istinafına karşı cevap dilekçesi ile; yerel mahkeme kararında belirtildiği üzere dava konusu alacağın likit olmadığını yargılamayı gerektirdiğini belirterek yerel mahkemenin icra inkar tazminatı talebinin reddi kararının usul ve yasaya uygun olması sebebiyle davacı istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili davacı istinafına karşı cevap dilekçesi ile; davacı tarafın davasında haksız olması sebebiyle icra inkar tazminatı talebinin de haksız olduğunu, icra takip tarihinde likit olmayan alacak bulunduğunu, yerel mahkemenin alacağın yargılamayı gerektirir niteliğine dair tespitin yerinde olduğunu belirterek davacı istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesi ile; dava konusu takibin dayanağı olan Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/997 Esas sayılı dava dosyası hakkında yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunduklarını ve bu dosyanın bekletici mesele yapılması taleplerinin görmezlikten gelinerek karar verilmiş olmasının usule aykırı olduğunu, delillerinin toplanmadığını, tanıklarının dinlenmediğini keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmadığını, davacının icra takibine itirazdan 2015 yılı itibariyle haberdar olduğu halde hak düşürücü süre geçtikten sonra eldeki davayı açtığını, ilk açılan davanın 14/03/2018 tarihinde kesinleştiğini zarar doğum tarihleri icra takibi tarihi gözetildiğinde alacağın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin davacı şirket kurucu ortağı olduğunu 2008 yılı ortasından itibaren idari görevinin bulunmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili davalı istinaf dilekçesine karşı cevap dilekçesi ile; şirket müdürü olarak davalıların sorumluluklarında bulunan yemlerin üretildiği halde stoklarda bulunmamasına dayalı olduğunu belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Dava, limitet şirket müdürü olarak görev yapan davalıların, görev süreleri içinde yaptıkları iş ve işlemlerle şirketi zarara uğrattıkları iddiası ile sorumluluk hukuki nedenine dayalı ek tazminat alacağına yönelik icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı ve davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda; davacı şirketin bir dönem müdürlük görevini ifa eden davalılar aleyhine görev yaptıkları döneme ilişkin davacı tarafından Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/223 (Yeni Esas 2015/997) Esası üzerinden açılan sorumluluk hukuki nedenine dayalı davanın yargılaması sırasında 10/07/2013 tarihli rapor ile davalıların müdürlük görevinde bulundukları dönemler içerisinde; üretildiği halde satış kayıtlarında ve stoklarda görülmeyen yemlerin 2009 yılına kadar değerinin 284.986,62 TL, 2010 yılı içerisinde üretildiği halde satış kayıtlarında görülmeyen ve stoklarda bulunmayan yemlerin değerinin ise 220.215,57 TL olarak tespit edildiği, davacı tarafından asıl davada istenen 10.000,00-TL’nin tenzili sonrası raporda tespit edilen miktarlara yönelik Bursa 18. İcra Müdürlüğünün 2014/6247 Esası üzerinden davalılar aleyhine takip başlattığı, davalıların süresi içerisindeki itirazı üzerine takibin durdurulduğu, alacaklı vekili tarafından 20/06/2018 tarihinde tebliğ alınan itiraz dilekçeleri sonrası eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İcra ve İflas Kanununun 67. maddesinin birinci fıkrasında; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” hükmü yer almaktadır.
Buna göre; itirazın iptali davası açmak için öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren başlar. Ödeme emrine itiraz, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak takip alacaklısına tebliğ edilmez ise dava açma süresi başlamayacaktır. Eldeki davaya konu icra takibine yönelik itiraz dilekçeleri davacı tarafından 20/06/2018 tarihinde tebliğ alındığından davanın süresi içerisinde açıldığı değerlendirilmiştir.
6762 sayılı TTK’nın 556 maddesinin yollaması ile TTK’nın 336. maddesine dayalı olarak şirket yöneticileri aleyhine açılan sorumluluk davasında, 309. madde hükmü tatbik olunur. Özel hüküm niteliği taşıyan 309. maddenin son fıkrasında yazılı üç türlü zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Sorumlu olan kimselere karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumlu olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde zararı doğuran eylemin meydana geldiği tarihten itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu eylem cezayı gerektirir ve Ceza Kanununa göre cezası daha uzun zamanaşımına tabi bulunursa tazminat davasına da o zamanaşımı uygulanır. Somut olayda, davalıların üzerine atılı eylemin aynı zamanda suç teşkil etmesi sebebiyle davada uzamış zamanaşımı bulunduğundan bu yöndeki mahkeme kabulün de isabetsizlik görülmemiştir.
Öte yandan, davanın kısmi nitelikte olması hâlinde önceden açılan davada kesinleşen ilamın tespit kısmı, kalan kısım hakkında açılan ikinci davanın tespit kısmı için kesin hüküm oluşturur ve kuşkusuz bağlayıcıdır. İkinci davaya bakan mahkeme, kısmi davanın davalının sorumluluğuna ilişkin bu tespit bölümüyle bağlıdır. Burada davalının haksızlığı olgusu artık tartışılamaz hâle gelmiştir. Zira kesin hüküm bulunan bir konuda mahkemenin bu yönün doğruluğunu yeniden araştırma ve inceleme konusu yapmasına hukuken olanak bulunmamaktadır. Bu yön kamu düzenine ilişkin olup mahkemeler ve Yargıtayca resen göz önünde tutulmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.06.2020 tarihli ve 2017/19-927 E., 2020/382 K. sayılı kararı).
Somut olayda ilk davada davalıların müdürlük görevinde bulundukları dönemler içerisinde;üretildiği halde satış kayıtlarında ve stoklarda görülmeyen yemlerin 2009 yılında 284.986,62 TL, 2010 yılı için ise 220.215,57 TL olarak tespit edilmiş, mahkemece bu miktar üzerinden zararın varlığı kabul edilerek taleple bağlılık gereği 10.000,00 TL hüküm altına alınmış ve karar Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmiştir. Bu halde, ilk davadaki tespit hükmünün kesinleştiği ve davacının kesinleşen tespit hükmüne göre kalan tazminat alacağını talep edebileceğinden mahkemece ilave delil toplama cihetine gitmeden yazılı şekilde karar verilmesinde yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Davacı tarafından icra takibi bilirkişi raporu esas alınarak başlatılmış, itiraz tarihi itibariyle davalıların sorumluluk miktarına dair kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmamaktadır. Davanın temeli haksız fiile dayalı olduğundan alacak takip ve itiraz tarihi itibariyle likit nitelikte değildir. Bu nedenle, mahkemece icra inkar tazminatı talebinin reddi kararı da doğru görülmüştür.
Davalı tarafından kesinleşen ilk davaya yönelik yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulmuş ise de; bu yöndeki talebin reddine dair yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından başvurunun esastan reddine dair Dairemizin 2021/1280 esas, 2023/1059 sayılı kararı karşısında davalı istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; tarafların istinaf başvurularının açıklanan nedenlerle esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davacı ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına (harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 33.827,24 TL istinaf karar harcından peşin alınan 8.456,81 TL’nin mahsubu ile bakiye 25.370,43 TL harcın davalı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına (harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
4-Taraflarca yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının talebi halinde taraflara iadesine,
5-6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca temyizi kabil kararın Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, karar tebliğinden itibaren 2 hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza