Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/1749 E. 2023/1127 K. 07.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1749
KARAR NO : 2023/1127
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/11/2019
NUMARASI : 2017/1373 Esas, 2019/1174 Karar
DŞEN BURSA 2.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2AVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 07/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/07/2023
Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/11/2019 tarih, 2017/1373 Esas, 2019/1174 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davalı aleyhine Bursa 4.İcra Müdürlüğünün 2017/9493 sayılı dosyasıyla icra takibi başlattıklarını, takip konusu alacağın taraflar arasındaki ticari ilişkide satıma konu mallardan kaynaklı cari hesap alacağından kaynaklandığını, davalının borcu ödemediği gibi takibe de haksız olarak itiraz ettiğini, bu nedenle itirazın iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun tebligata rağmen süresi içerisinde cevap dilekçesi vermediği delil sunmadığı görülmüştür.
Davalı vekili duruşmadaki beyanında; taraflar arasındaki uyuşmazlıkta konsinye satış olduğunu öne sürdüklerini, bu nedenle davacının takibe konu ettiği tutarda alacağı bulunmadığını, buna karşılık müvekkilinin ticari ilişkide davacı taraftan alacaklı olduğunu, buna ilişkin birleştirme talepli ayrı bir dava açacaklarını beyan etmiştir.
Birleşen 2018/1376 sayılı dosyada davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili ile davalı arasında 13/01/2016 tarihinde davalı marka saatlerinin satışı hususunda konsinye sözleşmesi imzalandığını, söz konusu sözleşme gereği müvekkiline ait işyerinde Rubenis marka saatlerin satışına söz konusu saatlerin satıldıkça bedelinin ödeneceği, satılmayan saatlerin ise davalı tarafından taahhüt altına alındığını, söz konusu saatlerin mülkiyetinin davalıda, zilyetliğinin ise müvekkilinde bulunduğunu, davalı ile yapılan sözleşme klasik bir ticari satım sözleşmesi olmayıp konsinye mal satış sözleşmesi olduğunu, müvekkilinin davalı şirkete ait saatlerin kendisine ait işyerinde satışına izin verdiğini, bu izin karşılığında bir nevi komisyon alındığını, davalının bu durumu kötüye kullandığını, müvekkili ile davalı arasında imzalanan sözleşme gereği müvekkilinin söz konusu saatleri sattığını, davalı şirketten fatura aldığını, davalı şirket yetkilileri ile yapılan görüşme neticesinde iade faturaları ile birlikte saatlerin getirilmesi halinde saatlerin iade alınacağı söylenmesi üzerine iade faturaları ile birlikte davalıya ait işyerine götürülen saatlerin davalı tarafından iade alınmadığını, bu sırada davalı şirketin bu durumdan faydalanarak müvekkili hakkında haksız ve kötü niyetli olarak İstanbul 34. İcra Müdürlüğünün 2017/24745 esas sayılı dosyası ile icra takibi yaptıklarını, bu durumun şirketin oyalama taktiği olup, çalışmış oldukları tüm firmalara aynı stratejiyi uygulayarak haksız kazançlar elde etmeye çalıştıklarını, davalı bunun üzerine Bursa 4. İcra Müdürlüğünün 2017/9493 esas sayılı dosyası ile icra takibi söz konusu durumun düzeltilmesini istediğini, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği satılamayan saatlerin müvekkili tarafından muhafaza altına alınmış olduğunu, davalının söz konusu saatleri teslim alması gerektiğini, söz konusu haksız ve kötü niyetli olarak icra takibinin iptaline karar verilmesi ve kötü niyetli olan davalının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödenmesine karar verilmesi gerektiğini, bu nedenlerle Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1373 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosyada davalı vekili cevap dilekçesinde; Asıl dava davalısı birleşen dosya davacısı Turgut Eyüpoğlu tarafından 24.10.2018 tarihinde açılan menfi tespit davasında asıl dava davalısı birleşen dava davacısı Turgut Eyüpoğlu’nun menfi tespit davası açmasında hukuki bir yararı bulunmadığını, Yapılan icra takibi üzerine açılan itirazın iptali davasında davalı borçlu tarafa mevcut iddialara yönelik itirazlarda bulunabilmesi için cevap süresi verildiğini, Ancak davalı taraf Turgut Eyüpoğlu nun süresi içerisinde dava dilekçesindeki iddialara cevap vermediğini , Bunu telafi etmek için menfi tespit davası açtığını, asıl davada davalı taraf Turgut Eyüpoğlu’nun menfi tespit davasında ileri sürebileceği iddiaları itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak sürebileceğinden, menfi tespit davası açmakta hukuki bir yararı bulunmadığından birleşen davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiş, esas ilişkin savunmalarında ise ; Birleşen dava dilekçesinde belirtilen konsinye sözleşmesinde; metnin konsinye satış sözleşmesi olmadığı, hatta sözleşme dahi olmadığını, sözleşme unsurlarından, icap ve kabul beyanlarının eksik olduğunu, karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarının bulunmadığını,davacı ile müvekkili arasında konsinye satış sözleşmesi olmamakla birlikte konsinye alan-konsinye veren kısımlarının yahut bu manaya gelebilecek unsurların olmadığını, metnin altında isim ve imzası bulunan Kadir İpek in müvekkili şirket bünyesinde çalışmadığını, davacının ‘konsinye sözleşmesinin bulunduğu’ iddiasının yerinde olmadığını, karşı dava dilekçesinde belirtilen ödemelerin İtirazın iptaline konu Bursa 4. İcra Müdürlüğü’nün 2017/9493 E. sayılı takip, ‘TL alacak’ kısmı ‘TL borç’ kısmından düşürülerek bakiye alacak için takip başlatıldığını, taraflar arasında konsinye satış söz konusu olmadığından davacı tarafından müvekkili şirketin iş yerine götürülen saatlerin iade alınmasının mümkün olmadığını, belirterek karşı davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, Ana davada davalı tarafın cevap vermediği halde, birleşen menfi tespit davasında ,satım sözleşmesinin konsinye satışa ilişkin olduğunu, taraflar arasındaki imzalanan sözleşme gereği satılamayan malların Rubenis Saat A.Ş tarafından iade alınması gerektiğini, bu sebeple birleşen davada Bursa 4. İcra Müdürlüğünün 2017/9493 sayılı dosyasında karşı tarafa borçlu olmadıklarının tespitini istediği, birleşen dosyaya sunulan konsinye satış iddiasına ilişkin belgede imzası bulunan Kadir İPEK in , Rubenis Saat A.Ş’nin temsile yetkili kişileri arasındai bulunmadığı, Rubenis Saat A.Ş’nin SGK’da kayıtlı bodrolu çalışan listesine göre Kadir İPEK isimli bir çalışanın da bulunmadığı, karşı davacı Şahin Turgut EYÜPOĞLU nun konsinye satışa ilişkin iddialarını ispatlayamadığı gerekçesi ile “Mahkememizin 2017/1373 esas sayılı dosyası yönünden; 1-Davanın kabulü ile Bursa 4. İcra Müdürlüğünün 2017/9493 sayılı dosyasında davalının ödeme emrine itirazının iptaline, 2-Takibin 19.045,48 asıl alacak üzerinden bu alacağa takip tarihiden işleyecek yıllık %9,75 avans faizi uygulanmak suretiyle icra giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte devamına, 3-19.045,48 TL’nin %20’si tutarındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,

Birleşen Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1376 esas sayılı dosyası yönünden; Davanın reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı / birleşen dosyada davacı vekili istinaf dilekçesi ile; karşı davalının sözleşmeyi kabul etmeyip, sözleşmede imzası bulunan Kadir İpek’in yetkili olmadığına ilişkin beyanları kabul etmediğini, söz konusu ticaretin tamamen sözleşmede adı bulunan ve şirket kaşesi üzerine imza atan Kadir İpek’e ait olduğunu, ortada bir borç varsa dahi bu borcun Kadir İpek’e ödenmesi gerektiğini, bu durumda davalıya borcunun da bulunmadığı anlamının çıktığını, Söz konusu saatlerin mülkiyetinin davalı da, zilyetliğinin ise müvekkilinde bulunduğunu, davalı ile yapılan sözleşmenin, konsinye mal satış sözleşmesi olduğunu, ticari teamüllere göre satılmayan saatlerin iadesi ve teslim alınması davalıya ait olmakta iken davalının bu durumu kötüye kullandığını, müvekkili ile davalı arasında imzalanan sözleşme gereği, müvekkilinin söz konusu saatleri sattığını ve karşılığında davalı şirketten fatura aldığını, satılmayan saatlerin iadesi için davalı şirket yetkilisi Kadir İpek’e ulaşıldığını ve ürünlerin teslim alınacağının söylenmesi üzerine, iade faturaları ile birlikte davalıya ait iş yerine götürülen saatlerin davalı tarafından iade alınmadığını, ve müvekkili hakkında icra takibi yaptıklarını belirterek yerel mahkeme kararının bozularak, takibin iptaline dava konusu saatlerin davalıya iadesine, kötü niyetli olan davalının %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava, faturaya dayalı cari hesap alacağından kaynaklanan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olup, birleşen dosyada ise menfi tespit, takibin iptali ve saatlerin davalıya iadesi istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Bursa 4.İcra Müdürlüğünün 2017/9493 sayılı dosyasında alacaklı Rubeniş Saat İth.San ve Tic.A.Ş tarafından davalı Ş.Turgut Eyüpoğlu-Eyüpoğlu Kuyumculuk hakkında 19.045,48 TL asıl alacak için ilamsız takip yapıldığı, takibin faturaya dayalı cari hesap alacağına dayalı olduğu, borçlu tarafından süresinde sunulan itiraz dilekçesi ile, ürünlerin satılması halinde ödeme yapılacağı ve satılmayan ürünlerin iade alınacağı şeklinde taraflar arasında sözlü anlaşma olduğu, alacaklıya herhangi bir borcu olmadığı belirtilerek , borca,faize ve ferilerine itiraz edilmiş, bu suretle takip durmuştur.
Yargılama aşamasında Davacı defterlerini ibraz ettiği halde davalı tarafça defterlerin yapılan ihtara rağmen ibraz edilmediği, Davacı defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesinin yapıldığı, bilirkişi raporuna göre ;Davacı tarafın, davalı taraf ile olan alım satım ilişkisinde, davalı tarafa mal hizmet satışlarını 120 Alıcılar Hesabında izlediği, davacı defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve delil olma niteliğinin bulunduğu, Davacı tarafın 2016 yilı ticari defterlerinde 31.12.2016 tarihi itibarı ile davalı taraftan 19,545,48.- TL alacaklı olduğunun kayıtlı olduğu ,Davacı tarafın, 2016 yılı içinde davalı taraf adına 3 adet satış faturası tanzim ettiği, (867813,867819, 867856 nolu faturalar) 867813 no.lu faturanın dosyaya sunulduğu, 867819, 867856 no.lu faturaların sunulmadığı, 867813 no.lu Kdv dahil 20.907,98 TL tutarlı faturanın şekil ve içerik bakımından usule uygun düzenlendiği, 867819 ve 867856 no.lu faturaların dava dosyasında mevcut olmadığından, incelenemediği, ayrıca 867813, 867819, 867856 no.lu faturalarda ki malların alıcıya sevki sırasında tanzim edilen irsaliyelerin de dava dosyasında mevcut olmadığı belirtilmiş, birleşen dosyada davalı karşı davacı tarafından tanzim edilen 11 adet faturaların üzerinde “konsinye bırakılan saatlerin iadesisidir” ibaresinin bulunduğu , toplam iade fatura bedelinin 17.983,61 TL olduğu, faturaların dayanağı olan sevk irsaliye numaralarının dava dosyasında ekli olmadığı, tespit edilmiş, mahkemece Ana dava yönünden davacının davalıdan dava konusu ettiği tutarda alacaklı olduğu gerekçesi ile davacının davasının kabulüne karar verilmiş, , birleşen dosyada ise davalı karşı davacının konsinye satışa ilişkin iddialarını ispatlayamadığı gerekçesi ile birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Somut olayda, davacı tarafın, faturalara dayalı olarak cari hesap alacağı için icra takibi yaptığı, davalı tarafça açıkça mal alınmadığı iddiasının bulunmadığı, faturaya konu saatlerin mülkiyetinin davacı/birleşen davalıda , zilyetliğinin ise davalı/ birleşen davacıda bulunduğu yani aralarında konsiye mal satış sözleşmesi bulunduğu iddia edilmiş ise de davalı /birleşen dosya davacısının bu iddiasını ispatlayamadığı, davalı birleşen dosya davacısı tarafından tanzim edilen üzerinde “konsinye bırakılan saatlerin iadesisidir” ibaresi bulunan 11 adet faturaların , toplam 17.983,61 TL bedelli olduğu , bu iade faturalarının davacı /birleşen dosya davalı tarafça tebliğ edildiğinin kanıtlanamadığı,bu haliyle mahkemece asıl davanın kabulüne birleşen davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; asıl dava yönünden davalı vekilinin, birleşen dava yönünden birleşen dosya davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Asıl dava yönünden davalı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Birleşen dava yönünden davalı – birleşen dosyada davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
3-Asıl dava yönünden harçlar kanunu gereğince alınması gereken 1.301,00 TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan 325,25 TL’nin mahsubu ile 975,75 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Birleşen dava yönünden alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davalı – birleşen dosyada davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-İstinaf incelemesi sırasında yargılama gideri yapılmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi. 07/07/2023


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır