Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/171 E. 2022/1291 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/171 – 2022/1291
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/171
KARAR NO : 2022/1291
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 13/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/10/2022
Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/05/2019 tarih, 2018/318 Esas, 2019/679 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin dava dışı Sanayi İthalat İhracat Ltd. Şti.’ndeki hisselerini Bursa 11. Noterliğinin 25.03.2013 tarihli, 5033-5034 yevmiye nolu “Limited Şirket Hisse Devri Sözleşmesi” ile davaya konu icra takibi borçlularından Fatma Güler’e devrettiğini, müvekkile gönderilen Beyoğlu 48. Noterliğinin 02.06.2017 tarihli, 58919 yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalı banka tarafından dava dışı şirkete kullandırılan “business kart”lar ile “esnek hesap”lara ilişkin toplam 8.795,65 TL borç nedeniyle hesapların kat edildiğinden haberdar olduğunu, müvekkil tarafından Bursa 10. Noterliğinin 16.06.2017 tarihli, 23539 yevmiye nolu ihtarnamesi ile kat ihtarnamesine itiraz edilerek şirketin ortağı olduğu dönemde ihtara konu edilen kredi kartlarının bulunmadığı ile bankaya karşı borç nedeniyle müteselsil kefil olarak sorumluluğunun bulunmadığının bildirildiğini, yapılan itiraz nedeniyle müvekkile gönderilen hesap kat ihtarının kesinleşmediğini, müvekkilin kredi kartlarının başvurusu ve teslimi sırasında dava dışı şirketin ortağı ve yetkilisi olmadığını, müvekkil aleyhinde müteselsil kefil sıfatıyla Bursa 12. İcra Müdürlüğünün 2017/8580 esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, icra emrinin müvekkilin tatilde bulunduğu sırada 08.08.2017 tarihinde mahalle muhtarına tebliğ edildiğini, 11.09.2017 tarihinde haciz memurlarının ikametine hacze gelmesiyle icra takibinden haberdar olduğunu, kredi kartı talebi ve teslim imzasının bulunmadığını bildirerek, icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine, icra takibinin iptaline, %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; borcun asıl kaynağının yerel mahkemenin gerekçeli kararında da belirtildiği üzere ticari işletme adına kullanılan kredi kartları ve kredi sözleşmelerinin olduğunun, borcun kaynağını oluşturan kerdi sözleşmelerinin davacının ortağı ve yetkilisi olduğu Çapacılar Makine Sanayi İthalat İhracaat Ticaret Ltd.Şti adına imza edilen ve davacının da şahsi olarak kefaleti ve imzası bulunan genle kredi sözleşmesine ilişkin olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, icra takibine konu edilen tutarların yerinde olduğu, ancak hesap kat ihtarında konu edilen borç tahkkukuna esas ve icra takibine konu borçların yukarıda söz edilen dava dışı Tİ firmasına 01/09/2016 tarihinde açılan 48647157 nolu vadesiz ticari mevduat hesabına bağlı olarak kulandırılan ticari kredi ve kredi kartı üyelik sözleşmesi sonucuna verilen 2 adet Business kartlarının kullanımı sonucu doğduğu, adı geçen sözleşmelerde ise dava dışı Fatma Güler’in kefaletinin bulunup, davacının kefalet imzasının bulunmadığı, davacının 25/03/2013 tarihinde ortaklıktan ayrıldığı dönem öncesinde imzalamış olduğu Gks den kaynaklanan borcun daha önce ödenerek yapılandırılarak sona erdirildiği belirtilmiş ve yapılan inceleme sonucunda davacının bu borçtan sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın kabulü ile, 13.242,65’TL nin 19/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine dair karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; borcun kaynağını oluşturan kredi sözleşmelerinin, davacının ortağı ve yetkilisi olduğu Çapacılar Makine San. İt. İh. Tic. Ltd. Şti. adına imza edilen ve davacının da şahsi olarak kefaleti ve imzası bulunan genel kredi sözleşmesine ilişkin olduğu, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere dosya kapsamına alınan genel kredi ve teminat sözleşmelerinin süresiz sözleşmeler olduğu, mevcut sözleşme kapsamında yeni kredilerin açılması ve kullandırılmasının kefalet sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, davacının şirket ortaklığından ayrılmış olmasının genel kredi sözleşmesi gereğince sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, davacının bir an için borcun kaynağından sorumlu olmadığı kabul edilse dahi, bu durumda icra dosyası kapsamında sorumlu olmadığı ancak ödediği alacak kalemleri yönünden muhatabının müvekkili banka değil vekaletsiz iş görme hükümleri kapsamında diğer dosya borçluları olduğu gerekçeleri ile istinaf yasa yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Menfi tespit davası 2004 sayılı İ.İ.K. 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Hukukî bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Dayanılan hukukî ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir. İİK’nın 72. maddesinin 5. fıkrası gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir. Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur. Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin yukarıda yazılı yasa hükmü gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir. Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 18.12.2018 tarihli ve 2017/3-1526 E., 2018/1948 K., sayılı kararında da benimsenmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; dava dışı Çapacılar Isı Merkezi Makine San. ve Tic. Ltd.Şti ile Yapı Kredi Bankası A.Ş arasnda akdedilen 23/05/2011 tarihli 50.000,00.-TL limitli genel kredi sözleşmesinde, davacı Canan Karatay Cindil’in müteselsil kefil sıfatı ile imzasının bulunduğu, davacının 25/03/2013 tarihinde dava dışı şirketten resmi olarak ayrıldığı, ortaklığını sona erdirdiği, yine adı geçen şirket ile davalı banka arasında 29/08/2016 tarihli 50.000,00.-TL limitli genel kredi sözleşmesinde müteselsil kefil Fatma Gülerin imzasının bulunduğu, icra takibine konu borcun dava dışı Çapacılar Ltd. Şti. firmasına 01/09/2016 tarihinde açılan 48647157 nolu vadesiz ticari mevduat hesabına bağlı olarak kulandırılan ticari kredi ve kredi kartı üyelik sözleşmesi sonucuna verilen 2 adet business kartlarının kullanımı sonucu doğduğu, adı geçen sözleşmelerde ise dava dışı Fatma Gülerin kefaletinin bulunduğu, davacının kefalet imzasının bulunmadığı, davacının 25/03/2013 tarihinde ortaklıktan ayrıldığı dönem öncesinde imzalamış olduğu genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun daha önce yapılandırılarak sona erdirildiği, bu hususların ise alınan bilirkişi raporu ile sabit olduğu tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

Dosya kapsamı içerisindeki bilgi ve belgeler, ilk derece mahkeme gerekçesinde dayanılan deliller ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraflar arasındaki 23.05.2011 tarihli genel kredi sözleşmesinde davacının kefalet imzasının bulunmasına karşın; taraflar arasında 29.08.2016 tarihinde yapılan yeni genel kredi sözleşmesi ile yeni kefil alınmak suretiyle yeni kredilerin kullandırıldığı, dava konusu icra takibine konu borcun ise adı geçen yeni sözleşme kapsamında kullandırılan kredilerden kaynaklı ticari kartlara ilişkin olduğu, davacının kefaletinin bulunmadığı yeni sözleşmeden kaynaklanan borçlardan sorumlu tutulamayacağı, davacının menfi tespit davasından sonra ihtirazi kayıtla ödediği miktarı talep etmesinde haklı olduğu, bu sebeplerle yerel mahkemenin davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması nedeni ile davalı banka vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK. 353/1-b/1. maddesine göre esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davalı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK.353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 904,60 TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan 226,15 TL’nin mahsubu ile 678,45‬ TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı gider avansından kullanılan 11,00 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, artan tutarın istek halinde iadesine,
4-Kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi. 13/10/2022