Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/1450 E. 2023/935 K. 02.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1450
KARAR NO : 2023/935

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/1379 Esas, 2020/258 Karar
KARAR TARİHİ : 24/06/2020

DAVACI : … (…)
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ : 02/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/06/2023

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmış olmakla dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin %15 paya sahip şirket ortağı olduğunu, davalı şirketin 25/07/2018 tarihinde yapılan genel kuruluna, genel kurul çağrısının kendisine usulüne uygun olarak yapılmamış olması nedeni ile katılamadığını, TTK’nın 368.maddesine göre genel kurula çağrının usulüne uygun olarak yapılmamış olması nedeni ile iptali gerektiğini, toplantının tüm karar maddelerinin iptali gerektiğini, 2. 3. ve 4. maddesinde şirketin faaliyet raporu ile 2012, 2013, 2014, 2015, 2016, 2017 yıllarına ilişkin gelir gider (bilanço kar zarar ) müzakere edilerek kabul edildiği ve şirket müdürünün ibrasına karar verildiğini, öncelikle usule uygun çağrı yapılmaksızın alınan kararın iptali gerektiğini, öte yandan bilanço ve gelir gider tablosunun maliye bakanlığınca yayınlanan Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’ne aykırı olduğunu, buna göre bilançonun aktifinde, genel yönetim giderleri yer almış olup, buna karşın bilançonun pasifinde faaliyetle ilgili diğer gelir ve karlar yazılarak gelir gider tablosunda olması gereken hesapların tebliğ hükümlerine aykırı hesaplandığını, mevzuata aykırı olarak hazırlanan bilanço gelir gider tablosunun genel kurulun oyları ile kabul edilemeyeceğini ve genel kurulun mevzuata aykırı bir belgeyi oy çokluğu ile yasal düzenlemelere uygun hale getiremeyeceğini, mevzuata aykırı olarak hazırlanan bilanço ve gelir gider tablosu ile şirket müdürünün ibra edilmesinin de mümkün olmadığını, müvekkiline usulüne uygun olarak tebliğ edilmeyen bilanço ve gelir gider tablosu ve devamında ibraya ilişkin olarak verilen kurul kararlarının iptali gerektiğini, diğer yandan genel kurulun 5 maddesinde şirket karlarının dağıtılmamasına karar verildiğini, müvekkiline usule uygun olarak yapılmayan genel kurul çağrısı nedeni ile de iş bu maddenin iptali gerektiğini, genel kurulun 6 maddesin de de şirket müdürü Metin Güvenilir’in görev süresinin, aksi karar alınıncaya kadar uzatılması kararının da hukuka aykırı olduğunu, genel kurulun 7 maddesinde şirket müdürüne net 15.000 TL huzur ücreti verilmesi yönünde alınan kararın da genel kurul çağrısının usulüne uygun yapılmamış olması nedeni ile iptali gerektiğini ileri sürerek 25/07/2018 tarihli genel kurulun 2,3,4,5,6,7 maddelerinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, şirkette davacının %15, …’un %15 ve Metin Güvenilir’in %70 pay sahibi olduğunu, davacının genel kurul toplantı çağrısının usulüne uygun yapılmadığı yönündeki iddialarının gerçeği yansıtmadığı gibi bu durumun salt iptal sebebi olmadığını, dava konusu 25/07/2018 tarihli Genel Kurul Toplantısına davet ve Genel Kurul Toplantı Gündeminin, 04/07/2018 tarihli 9613 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlandığını, şirket esas sözleşmesinin 7. maddesinde: “Şirkete ait ilanlar TTKnın 37. maddesi hükümleri saklı kalmak kaydıyla şirket merkezinin bulunduğu yerde en az bir gazete ile asgari 7 gün evvel yapılır” demek suretiyle ilanların nasıl yapılacağı hüküm altına alındığını, 04/07/2018 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde de görüleceği üzere, davalı şirket esas sözleşme ve kanunda yer alan usule uygun olarak toplantı yer/saat ve gündeminin ilan edildiğini, her bir pay sahibinin bilinen en son adresine iadeli taahhütlü mektup gönderildiğini, davacının çağrının kendisince bilinmeyen başka bir adrese yapıldığını beyan etse de ilgili adresin davacının öz dayısı ve şirket ortağı olan Metin Güvenilir’e kendisine kargo yolu ile cep telefonu göndermesi amacı ile whatsapp yazışması ile bildirdiği adres olduğunu, davacının kötü niyetli olarak gönderilen iadeli taahhütlü mektubu almaktan imtina ettiğini, çağrının usulüne uygun yapıldığını, aksi kabul edilse dahi etki kuralı gereği davacının toplantıya katılımı halinde alınacak kararlarda karar nisabı değişmeyeceğini, davacının dava dilekçesinde, bilanço, gelir gider tablosu, ibra, kar paylarının dağıtılmaması, müdürün görev süresi ve huzur ücretine ilişkin 2,3,4,5,6,7. maddeleri ile verilen genel kurul kararlarının iptalini talep ettiğini, davacı bahsi geçen tüm bu kararlara iptal gerekçesi olarak usulüne uygun olarak yapılmayan genel kurul çağrısını sebep gösterdiğini, çağrının usulüne uygun olmaması tek başına genel kurulda alınan kararların iptali için yeterli olmadığını, davacının, iptalini istemekte olduğu kararların yasaya, ana sözleşmeye ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu da ispat etmesi gerektiğini, kararların kanunda öngörülen karar nisaplarına uygun olarak alındığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, davanın hukuki niteliği itibarıyla davalı şirketin 25/07/2018 tarihli genel kurulda alınan 2,3,4,5,6,7 nolu maddelerinin iptali davası olduğu, limited şirket genel kurul toplantısına çağrı, çağrısız genel kurul, kararların butlan ve iptali hakkında, TTK’nın 617 ve 622. maddelerindeki atıf nedeniyle, anonim şirketler hakkındaki hükümler uygulanacağı, bir genel kurulun varlığından söz edilebilmesi için, geçerli bir çağrı üzerine, ortakların toplanmış olması veya çağrısız genel kurulun koşullarının gerçekleşmiş olması gerektiği, davada, dava konusu genel kurulun toplantısı yapılmasına dair çağrının TTK’nın 414. maddesinde açıklanan ve emredici nitelikteki madde hükmüne uyulmadan ve ortağın sicilde kayıtlı olmayan bir adrese yapıldığının sabit olduğu, davacı şirket ortağı …’ya toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazetelerin iadeli taahhütlü olarak adresine gönderilmediği, farklı bir adrese tebligat çıkarılmış olması, yasanın amir hükmünün yerine getirildiği anlamına gelmeyeceği, davacı ortağa ait olmayan bir adrese tebligat gönderilmesiyle hiç gönderilmemesi arasında bir fark bulunmadığı, bu durumda TTK’nın 414. maddesindeki emredici düzenlemeye rağmen, davacının bilinen son adresine iadeli tahhütlü mektupla bildirilmediği, bu durumda, usulsüz çağrı değil, geçersiz bir çağrı söz konusu olup böyle bir toplantıda alınan kararların yoklukla malül olduğu (Prof.Dr.Erdoğan Moroğlu, Anonim Otaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, 7.basım, İstanbul 2014, s.14 vd.), TTK’nın 416. maddesi gereğince bütün paydaşlar toplantıya iştirak etmediğinden, çağrısız genel kurulun koşulları da oluşmadığı, bu şekilde bütün ortaklar toplantıya katılmadığı sürece toplanan genel kurulda alınan bütün kararların yoklukla malul olduğu, bunun sonucu olarak, böyle bir toplantıda alınan kararların bu şekilde yoklukla malul olduğunun tespitini ise TTK’nın 445, 446 ve 448. maddelerindeki koşullar aranmaksızın, her zaman ileri sürülebileceği, mahkemelerce de resen gözetilebileceği, dolayısıyla davaya konu edilen 25/07/2018 tarihli genel kurul toplantısı usulüne uygun çağrı olmaksızın yapıldığı gibi, çağrısız genel kurul koşullarının bulunmadığından toplantıda alınan kararların yoklukla malul olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, 25/07/2018 tarihli genel kurul toplantısının 2,3,4,5,6,7 mad.’nin yoklukla malul olduğundan iptaline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf talebinde bulunan davalı vekili, genel kurul toplantısına davet mektubunun davacı tarafın müvekkil şirket yetkilisi Metin Güvenilir’e bildirmiş olduğu ve daha önceden kendisine Metin Güvenilir tarafından gönderilen telefonun davacı tarafın teslim almış olduğu adresine iadeli taahhütlü olarak gönderildiğini, telefonu teslim almış olmasına rağmen çağrı mektubunu teslim almaktan imtina etmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğunu, 30/01/2020 ve 23/09/2019 tarihli bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere dava konusu iptali istenen kararın alınmış olduğu genel kurulda yasada öngörülen pay oranlarının sağlanmış olduğu, alınan kararların yasaya uygun olduğu ve davacının 25/07/2018 tarihli genel kurula katılmış ve olumsuz oy kullanmış olsaydı dahi davaya konu kararların alınmış olacağını, usulüne uygun çağrıda bulunulmamış olmasının çağrıya dair eksiklik olup tek başına genel kurul kararlarının iptali sonucunu doğurmayacak olduğunun yerleşik Yargıtay İçtihatlarıyla sabit olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Dava, genel kurul çağrısının usulüne uygun yapılmamış olması nedeni ile davalı limited şirketin 25/07/2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların 2,3,4,5,6,7. maddelerinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacıya toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazetelerin iadeli taahhütlü olarak adresine gönderilmediği, farklı bir adrese tebligat çıkarılmış olmasının usulsüz çağrı değil, geçersiz çağrı olup çağrısız genel kurul koşulları da bulunmadığından toplantıda alınan kararların yoklukla malul olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davalı şirketin paylarının toplam itibari değerinin 100.000 TL, toplam hisse adetinin 4.000 olduğu, davacının 600 adet hisseye, …’un 600 adet hisseye ve Metin Güvenilir’in 2.800 adet hisseye sahip olduğu anlaşılmaktadır.
Dava konusu 25/07/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısına %70 pay oranı ile Metin Güvenilir’in katıldığı, diğer ortaklar olan davacı … ve …’un %15’er pay sahibi olarak toplantıya katılmadıkları, alınan kararların %70 pay nisabıyla alındığı, 25/07/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların;
1.maddesinde toplantı başkanlığına Metin Güvenilir’in seçilmesine oy birliği ile karar verildiği,
2.maddesinde şirket müdürünün hazırladığı yıllık faaliyet raporunun okunduğu ve müzakere edildiği,
3.maddesinde şirket müdürü tarafından okunan faaliyet rapor ile 2012, 2013, 2014, 2015, 2016, 2017 yılları gelir hesapları (Bilanço Kar/Zarar) müzakere edilerek yapılan oylama sonucunda oybirliğiyle kabul edildiği,
4.maddede yapılan oylama ile şirket müdürünün ibra edildiği,
5.madde gereğince, şirket karlarının dağıtılmamasına oy birliği ile karar verildiği,
6.maddede 27/04/2018 tarihinde görev süresi sona eren Metin Güvenilir’in görev süresinin 25/07/2018 tarihine kadar devam ettiği, şirket müdürü Metin Güvenilir’in görev süresinin genel kurul tarihinden itibaren aksi karar alınıncaya kadar görev yapmak üzere uzatılmasına, şirketi münferiden temsil ve ilzam etmesine oy birliği ile karar verildiği,
7. maddede şirket müdürüne 01/01/2018 tarihinden itibaren net 15.000,00 TL (OnbeşbinTürk Lirası) huzur ücreti ödenmesine oy birliği ile karar verildiği görülmüştür.
Limited şirket genel kurul toplatına çağrı, çağrısız genel kurul, kararların butlan ve iptali hakkında, TTK’nın 617 ve 622. maddelerindeki atıf nedeniyle, anonim şirketler hakkındaki hükümler uygulanır.
Somut olayda, TTK’nın 414. maddesi uyarınca ortaklara gönderilmesi gereken iadeli taahhütlü mektupla bildirimin davacının şirketçe bilinen adresine çıkarılmayıp başka bir adrese çıkarıldığı anlaşılmaktadır.
Yargıtayın uygulamalarına göre kural olarak çağrı olmaksızın veya yetkili organlarca yapılmış çağrı bulunmaksızın yapılan genel kurul toplantılarında alınan karar dışında çağrıda usulsüzlük yokluk ya da butlan sonucu doğurmayıp iptal sebebidir (Yargıtay 11. HD.nin 2021/3749 Esas, 2022/9107Karar sayılı ilamı).
Bu bağlamda, genel kurul toplantısına davetin asgari koşullarının oluştuğu ancak eksikliğin bulunduğu, bu durumun ise hukuken yokluk yaptırımı ile değil iptal edilebilirlik yaptırımı ile karşılaşacağı nazara alınmalıdır. Başka bir deyişle, davacıya yapılan çağrı geçersiz değil, usulsüzdür. Bu durum ise davaya konu genel kurulda alınan kararların yoklukla malul olduğu anlamına gelmeyecek ancak iptal edilebilirlik yaptırımına tabi olacaktır. Usulsüz çağrı, ortağa, ret oyu ve muhalefet şerhi aranmaksızın iptal davası açma hakkı vermektedir.
Bu durumda, mahkemece, işin esasına girilerek, faaliyet raporları ile gelir hesapları (Bilanço Kar/Zarar) üzerinde uzman bilirkişi vasıtasıyla inceleme yaptırtılarak, davacı tarafça dava dilekçesinde ileri sürülen iptal nedenlerinin değerlendirilerek, emredici nitelikte olup resen nazara alınması gereken TTK’nın limited şirketlerde oydan yoksunluğu düzenleyen 619. maddesi de nazara alınarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm verilmesi yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, mahkemece eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak deliller toplanmadan ve incelenmeden hüküm tesis edildiğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, ilk derece mahkemesinin yukarıda anılan kararının 6100 sayılı HMK’nın m. 353/1-a-6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-) Gerekçede belirtilen eksikliklerin giderilmesi amacıyla davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-) 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin alınan istinaf karar ve ilâm harcının istinaf eden tarafa talep halinde ilk derce mahkemesince iadesine,
4-) Yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden yapılacak yargılamada verilecek hükümle birlikte değerlendirimesine,
5-) 6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a hükmü gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/06/2023


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e