Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/1374 E. 2022/133 K. 01.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : ………
KARAR NO : ………….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/01/2020
NUMARASI : …….. Esas,……… Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
……….
DAVALILAR : 1-…
2-…
3-… – …
VEKİLİ : Av. …
……….

DAVANIN KONUSU : İtrazın İptali
KARAR TARİHİ : 01/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/02/2022

Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/01/2020 tarih, ….. Esas, ………. Karar
sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı Banka ile davalı……. Ltd. Şti. arasında genel kredi sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşme kapsamında kredi kullandırıldığını, davalıların sözleşmede müteselsil kefil olarak imzası bulunduğunu, kredi şartları ihlal edilmesi üzerine, hesabın kat edildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine, Bursa 9. İcra Dairesinin ……..sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, davalı tarafın takibe haksız biçimde itiraz ettiğini, ileri sürerek itirazın iptaline ve davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini istemiş, arabuluculuk sürecinin usulüne uygun yürütülmediğini, bu sebeple dava şartının da yerine getirilmediğini, zira ilgisiz adreslere tebligat çıkarıldığını, bu sebeple davanın usulden reddi gerektiğini, ileri sürmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ;
Mahkemece, davanın ilamsız takibe itirazın iptali davası olduğu, Davanın, ticari nitelikteki bankacılık sözleşmesinden kaynaklandığı ve özünde bir alacak talebi ileri sürüldüğü nazara alındığında T. T. K. m: 5/A’da düzenlenen “dava şartı arabuluculuk” hükümlerinin uygulanması gerektiği, nitekim davacı tarafın başlangıçta arabuluculuk yoluna başvurduğu ancak davalı tarafa doğru tebligat yapılamadığından sanki davalı sürece katılmamış gibi anlaşmazlık niteliğinde son tutanağın düzenlendiğini, asıl borçlu durumundaki …………l Ltd. Şti. yönünden arabuluculuk tutanağındaki adresin ilgisiz bir adres olduğu, davalı tarafın tebligat yapılmadığını savunduğu,Bu durumda arabuluculuk dava şartının yerine geldiğinden söz edilemeyeceği gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; 19.12.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi gereği ”Kanunun 4. Maddesi ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” maddesi gereği usulüne uygun şekilde arabuluculuk yoluna başvurarak davayı açtıklarını, arabulucuya başvurma şartını gerçekleştirdiklerini, taraflara ulaşma yükümlülüğünün arabulucuya ait olduğu, arabulucunun eksik yaptığı işlemden kendilerinin sorumlu tutularak Yerel Mahkemenin Arabuluculuk şartının usulüne uygun gerçekleştirilmediği gerekçesi ile davanın usulden reddine karar vermesinin mesnetsiz ve hukuka aykırı olduğunu, Yerel mahkemenin arabuluculuk şartı gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar vermesi yerine dosyayı yeniden arabulucuya gönderip arabuluculuk şartını tamamlattırmasının da bir seçenek olduğunu, Bunun yerine davayı usulden reddetmesinin HMK.’ nın 30. ”Hakim, yargılamanın makûl süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.” maddesine aykırı olduğunu, taraflara ulaşamama durumunda arabulucunun da kendisine verilen iletişim bilgileri ile bağlı kalmayıp kendiliğinden araştırma yapma yükümlülüğü olduğunu, İlgili şirkete gönderilen arabuluculuk görüşme davet kağıdı bila döndüğü ve bunun neticesinde arabulucunun yeni bir adres araştırıp davalı şirkete arabuluculuk görüşme davet kağıdını ulaştırma gibi faaliyeti olmadığını, ancak Arabulucunun üzerine düşen görevi tam anlamıyla yerine getiremediğini, hiçbir araştırma faaliyetinde bulunmadığını, bu sebeple sorumluğun kendilerine ait olmayıp davanın kabulü gerekirken dava şartı eksikliğinden davanın reddedilmesinin davacı müvekkili bankayı telafisi mümkün olmayan zarara uğratması muhtemel olduğunu, Kaldı ki; Bursa 9.İcra Müdürlüğünün……. Esas sayılı icra takibine … …… Dış Tic. Ltd. Şti.nin İtirazda bulunduğunu, … in her iki şirketin ortağı ve yetkilisi olduğunu, …….. ve ……. Ltd. Şti. ‘ye arabuluculuk görüşme daveti usulüne uygun şekilde yapıldığını, Borçlu davalı … in,…….San. Tic. Ltd. Şti. Açısından icra takibinden ve arabuluculuk görüşmesinden habersiz olduğunun düşünülemeyeceğini ,borçlu şirketlerin yetkilileri aynı olup, arabuluculuk görüşmesinden haberdar olmasına rağmen görüşmeye katılmadıklarını , Davalı borçlunun kötü niyetli olduğunu, ve sulh olma durumlarının olmadığını beyan ederek arabuluculuk şartının usulüne uygun yapılmadığından bahisle davanın reddini istemesinin temel dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davanın kabülüne karar verilmesini karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava; ilamsız takibe yönelik itirazın iptali davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 8. maddesi, “Arabulucu, tarafların her biri ile ayrı ayrı veya birlikte görüşebilir ve iletişim kurabilir.”, 15. maddesi, “Arabulucu, seçildikten sonra tarafları en kısa sürede ilk toplantıya davet eder. Taraflar, emredici hukuk kurallarına aykırı olmamak kaydıyla arabuluculuk usulünü serbestçe kararlaştırabilirler. Taraflarca kararlaştırılmamışsa arabulucu, uyuşmazlığın niteliğini, tarafların isteklerini ve uyuşmazlığın hızlı bir şekilde çözümlenmesi için gereken usul ve esasları göz önüne alarak arabuluculuk faaliyetini yürütür”, 18/A maddesinin 7. fıkrası ise, “Taraflara ait iletişim bilgileri, görevlendirilen arabulucuya büro tarafından verilir. Arabulucu bu iletişim bilgilerini esas alır, ihtiyaç duyduğunda kendiliğinden araştırma da yapabilir. Elindeki bilgiler itibarıyla her türlü iletişim vasıtasını kullanarak görevlendirme konusunda tarafları bilgilendirir ve ilk toplantıya davet eder. Bilgilendirme ve davete ilişkin işlemlerini belgeye bağlar.” hükümlerini içermektedir.
Kanun’un 18/A-11. maddesi ise, “Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargı gideri kendi üzerlerinde bırakılır.” hükmünü içermektedir.
Asıl Borçlu ……….. şirketi ile Davalı banka arasında Genel Kredi Sözleşmesinin imzalandığı,… ve …….. Ticaret şirketinin ise müteselsil kefil olarak sözleşmeyi imzaladıkların anlaşılmıştır.
Tüm borçluluarın sözleşmedeki adresleri…………Bursa adresi dir.
Dosyaya sunulan Arabuluculuk son tutanağında ise davalı ………. Şirketinin adresinin……….. Ltd. Şirketinin adresinin ise ……….Bursa olarak gösterildiği, davalılara Arabuluculuk toplantısını davete ilişkin tebligatın yapılamadığı, telefon üzerinden iletişimin sağlanamadığı belirtilmiş ve buna göre tutanak düzenlenmiştir. 6325 Sayılı Arabuluculuk Kanununun 18/A-7 maddesi gereği arabulucunun bilgilendirme ve ilk toplantıya daveti ispat edilebilir vasıtalarla yapması gerekir. Son tutanağın usulüne uygun bir arabuluculuk sürecinin işletilmesi suretiyle düzenlenmediği nazara alınarak yerel mahkeme kararının usulden red yönündeki kararı yerindedir.
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince Esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davacının istinaf isteminin 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının talebi halinde iadesine,
4-Kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi. 01/02/2022


Başkan

(e-imza)

Üye

(e-imza)

Üye

(e-imza)

Katip

(e-imza)