Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/1150 E. 2023/1026 K. 19.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1150
KARAR NO : 2023/1026

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/1529 Esas, 2019/1386 Karar
KARAR TARİHİ : 11/10/2019

DAVACI
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 19/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/06/2023

Taraf vekillerince yukarıda belirtilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmış olmakla dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, müvekkili şirket aleyhine davalı şirket tarafından Bursa 16. İcra Müdürlüğünün 2017/3652 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, usulsüz tebligat nedeniyle icra takibinin kesinleştiğini, müvekkili ile davalı şirket arasında borçlandırıcı işleme konu olabilecek geçerli bir sözleşme ya da senet bulunmadığını, takibe dayanak gösterilen çekin müvekkili şirket yetkilisi elinden ihdas edilmemiş olup müvekkili şirketin bir borcunun bulunmadığını, cebri icra korkusu altında toplamda 100.000 TL ödeme yapmak zorunda kalındığını, davalı tarafça tahsilatların bildirilmediğini ve müvekkili şirketten takip çıkış miktarı üzerinden taahhüt alındığını ileri sürerek Bursa 16.İcra Müdürlüğünün 2017/3652 Esas sayılı takip dosyasındaki alacağın tamamına ilişkin borçlu olmadığının tespitine, kötü niyetli olarak icra takibine girişen davalı aleyhine takibe konu alacak miktarının %20’sinden az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı şirket ile dava dışı Mirvan Reform…Ltd.Şti.nin Gültekin Taviş’e ait şirketler olup davacı şirket ile dava dışı şirketin müvekkilinden 1 adet Porsche ve 1 adet Lamborghini araç satın aldığını, tarafların 29/09/2016 tarihinde alım satımı hususunda anlaşarak her bir araç için ayrı ayrı oto satış sözleşmesi imzaladıklarını, davaya konu Bursa 16. İcra Müdürlüğü 2017/3652 E. sayılı dosyasına dayanak olan Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. Bursa Cumhuriyet Şubesine ait 0040439 çek numaralı, 28/02/2017 vadeli, keşidecisinin davacı şirket, lehtarının müvekkili şirket olduğu 100.000 TL bedelli çekin Lamborghini araç için o dönemde davacı şirket yetkilisi olan Gültekin Taviş tarafından 29/09/2016 tarihinde keşide edilerek teslim belgesi karşılığında müvekkil şirkete teslim edildiğini, sözleşmenin akdedildiği ve çeklerin keşide edildiği tarihte Gültekin Taviş’ in şirket yetkilisi olduğunu, her ne kadar çeklerin vadesi 28/02/2017 gözükse de davaya konu çekin en geç 29/09/2016 tarihinde keşide edildiğinin ispatının davacı şirket tarafından verilen tahsilat/tediye makbuzu olduğunu, davacı şirketin sözleşme kapsamında trafik sicilden devir işlemi yapılmadan aracı teslim aldığını ve fiilen kullanmaya başladığını ancak araçla kaza yaparak aracı ağır hasara ve değer kaybına uğrattığını, bunun üzerine davacı tarafın müvekkil şirkete aracı geri satın alması hususunda teklif getirdiğini ve taraflar arasında kazalı aracın müvekkil şirket tarafından geri satın alınması hakkında anlaşma yapılarak bu konuda Protokol başlıklı sözleşmenin imzalandığını, bu sözleşmenin davacı şirketin halen yetkilisi olan Mehmet Salih Can tarafından imzalandığını, işbu sözleşmenin 3-a maddesine göre davacı şirket bankadan tahsil edilen 1 adet 100.000 TL bedelli çekin üstüne 2 adet 100.000 TL bedelli çeki vadesi geldiğinde ödemeyi taahhüt ettiğini ancak vadesi gelen çekler ödemediğinden Bursa 16. İcra Müdürlüğü 2017/3652 E. ve 2017/3654 E. sayılı icra takiplerinin başlatıldığını belirterek haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, davacı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına ve %10 para cezasına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, davalı tarafından davacı aleyhine 40439 nolu 100.000 TL bedelli, 28/02/2017 keşide tarihli çekin tahsili için kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığı ve takibin kesinleştiği, davacı şirket adına isticvap davetiyesi gönderilerek dosya içerisinde bulunan bila tarihli … oto satış sözleşmesi başlıklı belge altındaki imzanın davacı şirket temsilcisi, yetkilisi ya da ortağına ait olup olmadığı hususunun sorulduğu, davetiye usulüne uygun tebliğ edilmiş olmasına rağmen davacı şirket temsilcisinin duruşmaya katılmayarak isticvaba konu vakiayı ikrar etmiş sayıldığı, imza incelemesi yapılmasına gerek görülmediği, davacı çek karşılığı bir mal ya da hizmet alımı gerçekleşmediğini aralarında geçerli bir hukuki ilişki bulunmadığını iddia etmiş ise de davalı tarafın davacı ile arasında araç alım satımına ilişkin ticari ilişki olduğunu beyan ederek bu hususta oto satış sözleşmesi sunduğu, araç satışı karşılığı davacının bu çeki teslim ettiği, aracın davacı tarafından fiilen kullanıldığı sırada kaza sonucu ağır hasarlandığı, bunun üzerine aracın davalı tarafından geri satın alınmasına dair tarafların protokol düzenlediği, protokole konu çeklerin ise vadesinde ödenmediğini savunmuş olup bahsedilen ne oto satış sözleşmesi ne de protokol de tarih yazılı olmadığından hangisinin daha önce düzenlendiğinin belirleme imkanı bulunmadığı, isticvap ile kabul edilen oto satış sözleşmesinde takibe konu çek numarasının belirtildiği, çekin illetten mücerret olduğu ancak davalının çekin dayanağı temel ilişkiyi araç alım-satımı olarak beyan etmekle, Karayolları Trafik Kanunun 20/d.maddesi uyarınca tescil edilmiş araçların satışlarının noterlik kanalıyla yapılması gerektiği, haricen yapılan satış sözleşmesi geçersiz olup geçersiz satış sözleşmesine istinaden verilen çekin de geçersiz olacağından çeke istinaden yapılan takibin de dayanaksız olduğu, bu nedenlerle davacının çek sebebi ile sorumlu tutulamayacağı, her ne kadar davacı tarafından çek üzerindeki imzanın şirket yetkisiline ait olmadığı bu şekilde çekin kambiyo vasfına haiz olmadığı yönünde itiraz ileri sürülmüş ise de davacının aynı zamanda çek sebebi ile karşı tarafa ödemeler de yaptığını beyan ettiğinden, İİK 170/a-son fıkrası gereği borcu kısmen ya da tamamen kabul etmiş sayılacağından imza incelemesi yapılmadığı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf talebinde bulunan davalı vekili, çeke dayalı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafın ispat yükü altında bulunduğunu, davacı tarafın müvekkilinden 29/09/2016 tarihinde bir adet Porcshe ve bir adet Lamborgihini marka araç satın aldığını, araçlardan Porsche marka olanın noter devri yapıldığı ancak Lamborgihini markalı aracın noter devri yapılmadan aracı kullanmaya başlayan davacı tarafın kaza yapması sonucu aracın tekrar müvekkili tarafça geri satın alınması hususu ve bu kapsamda müvekkilinin doğan zararının belirtilen çekler vasıtasıyla ödenmesi hususunda protokol akdedildiğini, davaya konu çeke istinaden bizzat borçlu davacı taraf yetkilileri tarafından müvekkili tarafa çek tahsilat ve tediye makbuzu verildiğini, davaya konu çekin keşide tarihi olan 28/02/2017 ve tediye makbuzu tarihi olan 29/09/2016 tarihinde şirket yetkilisinin sözleşme, makbuz ve protokollerde imzası bulunan Gültekin Taviş olduğunu, davacı tarafın imza itirazında bulunduğu sözleşme hakkında yerel mahkeme tarafından 11/03/2019 tarihli 5. celsede isticvap ara kararı kurulduğunu, isticvap duruşması olan 17/06/2019 tarihli celsede davacı şirket yetkililerinin usulüne uygun ihtaratlı isticvap davetiyesine rağmen mahkemede hazır bulunmayarak isticvaba konu vakıayı ikrar etmiş sayıldıklarını, mahkeme gerekçesinin çelişkili ve hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davalı tarafın, çekleri araç satış sözleşmesine istinaden müvekkilinden alındığını beyan ettiğini ancak yerel mahkemenin kararında belirttiği üzere taraflar arasında noterlik kanalıyla yapılmış geçerli bir satış sözleşmesi mevcut olmadığını, geçerli bir satış sözleşmesinin bulunmaması ve davalının sunmuş olduğu sözleşme ve protokollerde tarih belirtilmemiş olması sebebiyle takibe konu senedin de geçerli bir senet olmadığını, dava dilekçesinde davalıya 100.000TL ödeme yapıldığı ancak davalı tarafça dosyaya haricen tahsil bildiriminde bulunulmadığının belirtilmiş olup dava dilekçesinin tebliğ ile davalı vekilince, Bursa 16. İcra Müdürlüğünün 2017/3652 E. sayılı dosyasına 25/10/2017 tarihinde 100.000 TL haricen tahsil bildiriminde bulunulduğunu, menfi tespit davasının kendiliğinden ayrıca bir dava ve talep gerekmeksizin istirdat davasına dönüştürülmesi gerektiği halde mahkemece bu durumun dikkate alınmadığını, davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği belirterek davalının istinaf taleplerinin reddine, yerel mahkeme kararının kaldırılarak ve davanın istirdat davasına dönüştürülmesi, müvekkili tarafından ödenen 100.000 TL bedelin faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesine, davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Dava, kambiyo senedinden kaynaklanan ve icra takibinden sonra açılan menfi tespit talebine ilişkindir.
Davacı taraf, takibe konu çekin şirketi temsile yetkili kişi tarafından ihdas edilmediğini, taraflar arasında borçlandırıcı işleme konu olabilecek geçerli bir sözleşme bulunmadığını iddia ederek menfi tespit talebinde bulunmuş olup mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf talebinde bulunuşmuştur.
Somut olayda, davacı ve davalı arasında araç satımına dair sözleşme yapıldığı ancak Galldo Coup marka aracın resmi satış işlemleri yapılamadan önce alıcı firma olan davacı tarafa teslim edilen araç ile kaza yapılması sebebiyle aracın ağır hasara uğradığı ve satıcı firma olan davalıya iade edildiği, taraflar arasında yapılan tarihsiz protokol başlıklı belge uyarınca araçta oluşan hasar ve değer kaybı sebebiyle taraflar arasında Vakıfbank 21/12/2016 tarihli 100.000 TL bedelli ödenmiş olan çek ile ödeme/ibraz tarihi henüz gelmemiş olan Vakıfbank 28/02/2017 tarihli 100.000 TL bedelli ve 31/03/2017 tarihli 100.000 TL bedelli çekin satıcı firmaya ödeme gününde ödeneceğinin, yine Vakıfbanka ait 31/01/2017 tarihli ve 31/03/2017 tarihli çeklerin bankaya yazdırılmış olup ödeme alındıktan sonra alıcı firmaya iade edileceği, tarafların belirtilen hususular dışında birbirinden talepte bulunmayacakları kararlaştırılmış olup Bursa 16. İcra Müdürlüğünün 2017/3652 E sayılı icra dosyasında, davalı tarafça davacı aleyhine 28/02/2017 keşide tarihli, 0040439 çek nolu, 100.000 TL bedelli, keşidecisi davacı, lehtarı davalı olan çeke istinaden kambiyo senetlerine özgü takip yapıldığı görülmektedir.
Her ne kadar davacı taraf, dava ve takip konusu çekin şirket yetkilisi tarafından ihdas edilmediğini ileri sürmekte ise de dava konusu çekin ileri tarihli keşide edildiği 29/09/2016 tarihli tahsilat/tediye makbuzu ile sabit olup çekte imzası bulunan Gültekin Taviş’in çek keşide tarihinde şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğu dosya kapsamında bulunan belgelerden anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, takip ve dava konusu çekin, taraflar arasında yapılan protokol uyarınca araç hasar bedeli olarak davalıya verildiği, davacı tarafça çek bedelinin ödendiğine ilişkin bir iddia ve belge ibraz edilmediği nazara alınmakla, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı ve çelişkili gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine dair yeninden karar verilmiş olup mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının uygulanmadığı anlaşılmakla, davalı tarafın koşulları oluşmayan tazminat talebinin ve ayrıca para cezası talebinin reddine karar vermek gerekmiş, kararın içeriği uyarınca da davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
I-) Davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddine,
II-) Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, ilk derece mahkemesinin yukarıda anılan kararının KALDIRILMASINA, 6100 sayılı HMK m. 353/1-b-2 hükmü gereğince YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA, Buna göre;
1-) Davanın reddine,
2-) Davalı tarafın tazminat talebinin ve davacı aleyhine para cezası hükmedilmesi talebinin reddine,
3-) Yapılan yargılama giderlerinin davacının üzerinde bırakılmasına,
4-) Dava açılırken davacı tarafça peşin yatırılan 1.707,75 TL harçtan karar tarihinde alınması gerekli olan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.527,85 TL harcın davacıya iadesine,
5-) Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca tespit edilen 9.200 TL vekalet ücretinin davacından alınarak davalıya verilmesine,
6-) Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
III-) 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca peşin alınan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davalıya iadesine,
IV-) Davacı taraftan 179,90 TL istinaf başvuru harcının tahsili ile hazineye gelir kaydına,
V-) Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan 148,60 TL yargılama giderinin davacından alınarak davalıya verilmesine,
VI-) İstinaf incelemesi duruşma açılmadan yapıldığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
VII-) 6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik 359/4 maddesi uyarınca kararın kesin olması nedeniyle ilk derece mahkemesince tebliğine,
dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın m. 362/1-a hükmü uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere, oybirliğiyle karar verildi. 19/06/2023


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

zalıdır