Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/1090 E. 2023/760 K. 12.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1090
KARAR NO : 2023/760
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/01/2020
NUMARASI : 2018/1635 Esas, 2020/17 Karar
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
İHBAR OLUNAN : BORUSAN OTOMOTİV PAZARLAMA VE TİCARET A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 12/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/05/2023
Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/01/2020 tarih, 2018/1635 Esas, 2020/17 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı taraftan Land Rover marka araç satın aldıklarını, kullanılmamış olan otomobilin kısa süre içerisinde arıza uyarısı verdiğini, beş kez aynı arızadan servise müracaat etmiş olmalarına rağmen sorunun çözülmediğini, en son araçta turbo şarj ünitesi, EGR soğutucusu ve dizel partikül filtresinin değişmesi gerektiğini söylendiğini, aracın yaşına ve niteliğine göre arızanın olağan dışı olduğunu, üretim hatası bulunduğunu, ileri sürerek ayıplı olan malın misliyle değişimini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddi gerektiğini savunmuş, araçta üretim hatası bulunmadığını, zamanında ayıp ihbarı da yapılmadığını, ortaya çıkan sorunların kullanımdan kaynaklandığını, servise her müracaatın arızayla ilgili olmadığını, bazı müracaatların bakıma ilişkin olduğunu, mahkemece aksi kanaate ulaşılırsa sözleşmeden dönme sebebiyle araç kullanım bedelinin fatura tutarından tenzili gerektiğini ileri sürmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “özellikle yüksek fiyata satılan ve üst seviyede konfor ve güvenlik vaadeden bir araçta henüz 37.000 km yol yapmadan arıza çıkması, arızanın kronik biçimde tekrarlaması, alıcıyı sürekli servise gitmeye mecbur bırakması, yolda arızanın tekrarlayacağı endişesi yaşanmasına sebep olması, servis müdahalesinin yetersiz kalması dikkate alındığında maldan yararlanmanın önemli ölçüde azaldığı kabul edilmiştir. Davacı alıcı önce tamir ve onarım seçeneğini kullanmış, ancak beklenen yarar sağlanamamıştır. Dava konusu araç emsallerine göre çok daha pahalıdır. Bu fiyatı gözden çıkaran bir alıcı mümkün olduğunca az sorunla karşılaşmak ister. Makul olan, aracın uzun süre rutin bakım dışında servise gitmemesidir. Her servise gidiş hem zaman kaybı hem de malın kullanımından mahrum kalmayı gerektirir. Bu itibarla davacının talebi özünde haklı bulunmuştur. Davacı taraf başlangıçta aracın ayıpdan ari misli ile değişimini talep etmiştir. Ancak aynı model ve donanımda araç bulunup bulunmadığı tartışma konusu olacaktır. Davacı taraf bu sebeple talebini ıslah etmiş, bedel iadesi istemiştir. İnfaz açısından en kolay seçenek de budur. Mahkememizce bu talep uygun görülmüştür. Satış bedeli konusunda uyuşmazlık çıkmışsa da faturanın yabancı para esasına göre ve ödeme günündeki kura göre düzenlendiği dikkate alınarak bu bedel üzerinden hüküm kurulmuştur. Bir taraf maldan diğer taraf paradan yararlandığına göre bu bedele faiz uygulanması veya kullanım/eskime bedeli tenzil edilmesi doğru olmaz. Davacı taraf malı teslim ettiğinde parasını iade almalı, mal tesliminden sonra bedel iade edilinceye kadar faiz işlemelidir. Keza davalı taraf malı almamakta direndiği takdirde temerrüt tarihinden itibaren faiz ödemelidir. Gerekçesi açıklandığı üzere; Davanın kabulü ile 98.956,89 Euronun davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davacı tarafa satılıp teslim edilen ve gerekçeli kararda şase ve motor numaraları gösterilecek olan 16 MDT 25 plakalı aracın davalıya iadesine, Hüküm altına alınan işbu araç bedeline aracın davalı tarafa her türlü kayıt ve yükümlülükten ari biçimde teslimi tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince faiz uygulanmasına” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu olayda, 16 MDT 25 plakalı aracın 06.10.2018 tarihinde teslim edilmiş olsa bile davacının 25 gün sonra 31.12.2018 tarihinde ayıp ihbarında bulunduğunu, davanın usul yönünden reddi gerektiğini, ödemenin Türk Lirası ile yapılmış olsa da hükmün Euro üzerinden kurulduğunu, davacının haklı olduğu düşünülse bile, hükmün Türk Lirası üzerinden kurulması gerektiğini, Satış faturasında hem döviz hem de Türk Lirası yer alıyorsa ödeme yapılan para cinsi üzerinden bedel iadesine karar verilmesi gerektiğini, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2013/30309 E. 2014/32241 K. Sayılı ilamının bu yönde olduğunu, sunulan 30/12/2016 tarihli ödeme dekontundan da anlaşılacağı üzere ödemenin Türk Lirası üzerinden yapıldığını, Davacının servise aynı sorun sebebiyle değil farklı sebeplerle ve aracın bakımının da farklı zamanlarda yapılması sebebiyle başvuru yapıldığını, Her iki taraf ta tacir olduğu için edimlerin karşılıklı olarak ifa edilmesi gerektiğini, davacının kullandığı sürece araç rayiç bedelinin hesaplanmadığını ve fatura bedelinden düşürülmediğini, bilirkişi raporunda yazan hususlara karşı yapılan açıklamalar üzerine yeni bir bilirkişi raporu alınmadığını, eksik inceleme yapıldığını ve tek bir bilirkişi raporuna dayanılarak aleyhe karar verildiğini, ayıplı araç davalarında üniversitenin otomotiv anabilim dalında uzman bilirkişilerden oluşacak bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini, belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini, aksi kanaat hasıl olursa diğer sair itirazlar doğrultusunda dosyanın yeniden yargılama yapılması için ilk derece mahkemesine gönderilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava, ayıplı araç satışı nedeniyle bedelinin faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davalı yasal sürede ayıp ihbarı yapılmadığını, araçta üretimden kaynaklanan bir ayıp olmadığını, aracın farklı sebeplerle bakıma alındığını, ayrıca aracın rayiç değeri hesaplanarak fatura bedelinden düşürülerek karar verilmesini savunmuş, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçeyle davanın kabulüne ve bedelin iadesine karar verilmiştir.
Mahkemece yapılan keşifte Araç üzerinde inceleme yapılarak düzenlenen makina mühendisi bilirkişinin raporunda ; deneme sürüşü başlangıcında ekranda “servis gerekli ” uyarı yazısının çıkmadığı, düz yolda da sorun yaşanmadığı, ancak yokuş yukarı sürüş sırasında iki kez güç kesintisi ve tekleme gerçekleştiği, Rampa çıkan araçta gaz pedalına sonuna kadar basıldığında motor devrinin dakikada 3400 devri geçemediği, saatte 124.km hızı aşamadığının tespit edildiği, aracın 79.000 km’ye gelinceye kadar beş kez servis yani arıza uyarısı verdiği, yetkili serviste ECU yüklemesi yapıldığı ancak sorun çözülemeyince son yetkili servise başvurduğunda ;araçta turboharget, EGR soğutucusunun, intercooler ve dizel partikül filtresinin değişimi tavsiye edildiği, bu üniteler hakkında bilgi verdikten sonra araçta arızanın devam ettiğini, arızaların kullanıcı hatasından kaynaklanmadığını, aracta 36.000 kilometre yol yaptıktan sonra arızanın başladığını, üst üste beş kez servise ” servis ikaz uyarısı ile ” gittiği, binek araçlardan beklenen motor performansının 600.000.km olduğunu, bu haliyle aracın gizli ayıplı olduğunu tespit ettiği anlaşılmıştır. Bilirkişi raporu özellikle ayıbın nedeninin tespiti yönünden denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli nitelikte görülmüştür.
Tacirler arası satış sözleşmelerinde 6102 sayılı TTK’nun 23. maddesi ile, bu madde yollamasıyla 6098 sayılı TBK’nun satış sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanacaktır. Dava konusu araçta açık ayıp veya olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılabilecek bir ayıp değil, gizli ayıp yani kullanımla ortaya çıkan bir ayıp söz konusu olduğundan ayıp ihbar süreleri bakımından TTK’nun 23.maddesi hükmü değil, yine TBK’nun 223. ve 225.madderi hükümleri dikkate alınacaktır. 6098 sayılı TBK’nun 223/2.maddesi “Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Somut olayda dava konusu aracın 31/12/2016 tarihinde satın alındığı, ilk tescil tarihinin 06/01/2017 olduğu, aracın ilk servise müracaatının 08/09/2017 tarihinde 24.346 km de olduğu ve 25.000 km bakımının yapıldığı, 28/12/2017 tarihinde 36.804 km de servis ikaz uyarısı ile servise gittiği ve Motor ECU ayarı yüklemesinin yapıldığı, 15/05/2018 tarihinde 50.439 km de servis ikaz uyarısı- soğutma sıvı eksik uyarısı ile servise gittiği ve Motor ECU ayarı yüklemesinin yapıldığı, 21/05/2018 tarihinde 50.444 km de servis ikaz uyarısı ile servise gittiği ve Motor ECU ayarı yüklemesinin yapıldığı, 10/07/2018 tarihinde 55.631 km de servise gittiği ve 50.000 km bakımının yapıldığı- ön ve arka balatanın değiştiği 02/10/2018 tarihinde 64.135 km de servis ikaz uyarısı ile servise gittiği ve Motor ECU ayarı yüklemesinin yapıldığı,04/04/2019 tarihinde 78.898 km de servis ikaz uyarısı ile servise gittiği ve turboharget, EGR soğutucusunun, intercooler ve DPF değişimi tavsiye edildiği, bilirkişi raporu ve sunulan servis kayıtları ile anlaşılmıştır. aracın serviste kaldığı ve aradan bir aydan fazla zaman geçtiği halde aracın davacıya teslim edilmediği belirtilerek davalı tarafa ve ithalatçı firmaya 31/10/2018 tarihli ihtarname keşide edilerek ayıp nedeniyle taleplerini dile getirdiği görülmüş olup, davacının arızayı fark etmesinden sonra yetkili servise başvurusu dahi ayıp ihbarı niteliğinde olduğundan(Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 04.04.2019 tarihli 2017/4068 E., 2019/2268 K. sayılı emsal kararı), ve davacının sürekli olarak aracı servise götürmekle ayıp ihbarında bulunduğunun kabulü gerektiğinden ihbarın süresinde olduğu kabul edilmiştir.
Öte yandan, TBK’nun 227.maddesi “(1)Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir: 1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme. 2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme. 3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme. 4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.(2) Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.(3) Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir. (4)Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir. (5)Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.“ hükmünü haizdir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/652 esas – 2020/463 karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Esas No : 2020/5576 – Karar No : 2022/2951)
Dosyaya sunulan 31/12/2016 tarihli faturada “faturanın BMW Türkiye Genel Mümessili Borusan Otomotiv Pazarlama A.Ş. nin 26/12/2016 tarihli 351532 nolu faturasına göre düzenlendiği” tutarın 98.956,89 Euro olduğu, 3.70161 kur üzerinden 366.299,52 TL olarak düzenlendiği anlaşılmıştır.
Somut olayda aracın gizli ayıplı olduğu, davacının seçimini bedel iadesi yönünden kullandığı açıktır.Yeni alınan bir araçta bu denli çok arızanın meydana gelmesinin araçtan beklenilen faydayı ve sürekli kullanımı engeller nitelikte bulunduğu, bu nedenle davacının sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebinin yerinde olduğu, Mahkemece de bu ilkeler dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce yapılan değerlendirmede; davaya konu aracın gizli ayıplı olduğu ve süresinde ayıp ihbarının yapıldığı, davacının sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebinde bulunduğu, ilk derece mahkemesinin kabul kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddî olay ve hukukî değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, bu suretle davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi hükmü gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davalı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 45.002,35 TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan 11.251,00 TL’nin mahsubu ile 33.751,35 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf incelemesi aşamasında yargılama gideri yapılmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, karar tebliğinden itibaren 2 hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 12/05/2023


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır