Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/1038 E. 2023/766 K. 12.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1038
KARAR NO : 2023/766
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/12/2019
NUMARASI : 2018/1452 Esas, 2019/1702 Karar
DAVAC TARİHİ : 12/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/05/2023
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/12/2019 tarih, 2018/1452 Esas, 2019/1702 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafa satılan ticari mallar nedeni ile düzenlenen faturalar, yabancı para üzerinden yapılan satımlar nedeniyle davalı adına kesilen kur farkı faturası bedeli olan 9.044,74 TL’nin davalı tarafından ödenmediğini, bunun üzerine davalı şirket hakkında Bursa 12. İcra Müdürlüğü’nün 2018/11640 E sayılı dosyası ile genel haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine, borca ve borcun ferilerine ve faize itirazı üzerine takibin durduğunu, taraflar arasında yabancı para üzerinden yapılan alım satımlar nedeniyle davalıya 29.09.2018 tarihinde kur farkı faturası kesildiğini, davalı tarafın bu faturayı kabul etmediğini ve Bakırköy 2. Noterliği 11.10.2018 tarihli 15655 yevmiye numaralı ihtarname ile müvekkiline iade ettiğini, Bursa 10. Noterliği 16.10.2018 tarih 43697 yevmiye numaralı ihtarname ile kur farkı faturası davalı tarafa yeniden gönderildiği ve müvekkil ile arasında imzalanan 26.03.2018 tarihli sipariş sözleşmesinde de kur farkının hesaplanıp faturalandırılacağının açıkça belirtildiği gösterildiğini, davalı taraf tekrar ihtarname göndererek faturanın aslı kendinde kalmak suretiyle faturayı kabul etmediğini açıkça beyan ettiğini, davalı ile müvekkil arasında imzalanan 26.03.2018 tarihli sipariş sözleşmesinde davalının ödemesini 120 gün döviz çeki ile yapması kararlaştırıldığını, aynı sipariş sözleşmesinin 11 maddesinde “..dövizli satışlarda ödeme satılan para birimi ile yapılır veya TL çeki ile ödemelerde çekin vadesinde kur farkı hesaplanıp faturalandırılır.” Hükmü içerdiğini, faturaların düzenlendiği ayların ba-bs formlarının davacı ve davalı tarafın ilgili vergi dairesinden istendiği takdirde davalının müvekkilinden aldığı faturaları yasal defterlerine işlediği açık bir şekilde ortaya çıkacağını beyanla, davalının haksız ve yersiz itirazının iptaline, takibin devamına, % 20 den az olmamak şartıyla icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin karşı yan arasında yapılan anlaşma uyarınca muhtelif miktarda kumaş siparişi edildiğini, sipariş edilen kumaş bedellerinin davacıya ödendiğini, davacı yana borcunun olmadığını, davacı tarafından satın alınan kumaş nedeniyle kesilen 27.03.2018 tarihli HMK2018000000724 fatura nolu e-fatura ile 3.712,34 USD Bedel Türk Lirasına çevrilerek toplamda ödenecek 14.780,31 TL’nin müvekkil tarafından 0483 nolu tahsilat makbuzu ile 30.08.2018 tarihli müvekkili şirketin keşidecisi olduğu Akbank Radar/Yenibosna Şubesinin Z9134691 çek seri nolu çekle ödendiğini, taraflar arasında varılan mutabakat uyarınca karşı yanca e-fatura ile USD kuru üzerinden TL’ye çevrilerek faturalandırıldığı ve bedelinin ödendiği, ancak haksız kazanç elde etmek amacıyla 9.044,74 TL miktarı kur farkı faturasını keserek e-fatura olarak şirkete gönderdiğini, ihtarname ile müvekkilinin iade ettiğini, taraflar arasında davacının dilekçesinde sipariş sözleşmesi imzaladığını iddia ettiğini, taraflar arasında böyle bir sipariş sözleşmesi olmadığını beyanla, davanın reddi ile davacının haksız ve kötü niyetli takibi sebebiyle icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “davacı tarafından davalıya mal sattığı ve 27/03/2018 tarihli 3712,34 USD bedelli faturanın düzenlendiği, faturanın Amerikan doları cinsinden olduğu, faturanın bedelinin 13/04/2018 tarihinde 30/08/2018 keşide tarihli çekle davalının ödediği bunun üzerine davacının dövizli satış sebebiyle 29/09/2018 tarihli 9.044,74 TL bedelli kur farkı faturasının düzenleyerek alacaklı olduğu ileri sürülmüş olup davalı tarafından davacının kabul ve mutabakatıyla TL üzerinden çekle ödendiğini haksız olarak açılan davanın reddini savunmuş olup uyuşmazlık, kur farkı faturasından kaynaklandığı anlaşılmakla, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2018/1227 Esas ve 2019/1611 Karar sayılı Kararında da vurgulandığı üzere, davacı tarafından faturanın Amerikan Dları cinsinden düzenlenmesi sebebiyle kur farkı istenebilir ise de davalı tarafından yapılan ödemenin çekle yapıldığı sabit olup çek bir ödeme vasıtası olup, döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi, bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabilir. Buna rağmen, ödemeyi Türk Lirası üzerinden çek olarak kabul eden davacının bu aşamadan sonra kur farkı isteyemeyeceğinden açılan davanın reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı ile müvekkili arasında imzalanan 26.03.2018 tarihli sipariş sözleşmesinde davalının ödemesini 120 gün döviz çeki veya kur farklı tl çeki ile yapmasının kararlaştırıldığını, temel faturanın sol alt bölümünde not kısmında , kur 3,9814 utn 15557 ekru ödeme şekli 120 gün döviz çeki veya kur farklı TL çeki olarak gösterildiğini, Sipariş sözleşmesinden, taraflar arasında düzenlenen ve davalı tarafça ticari defterine işlenen faturadan da açıkça anlaşıldığı üzere davalı tarafın 120 gün döviz çeki veya kur farklı TL çeki ile ödeme yapmayı kabul ettiğini, çekin ticari ilişkilerde ödeme vasıtası olarak değil vade aracı olarak kullanıldığını, TL çeki kabul eden müvekkilinin kur farkına hak kazanamayacağına ilişkin kararı kabul etmediklerini, bilirkişi raporu ile de müvekkilinin kur farkına hak kazanmış olduğunu, kur farkının faturalarda gösterildiğini, taraflar arasında sipariş sözleşmesi olduğunu, davalı taraf her ne kadar sipariş sözleşmesine itiraz etse de müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğu hususlarının açıkça ispat edildiğini, Bilirkişi raporuna göre Taraflar arasındaki 27.03.2018 Tarih HMK2018000000724 nolu mal satış faturasında döviz olarak mal bedeli + KDV tutarının 3.712,34 USD olduğu Döviz satış kuru olarak 3.9814 olarak görüldüğü, Mal satış faturası karşılığında verilen 14.780,30 TL’lik çekin vadesinin 30.08.2018 olduğu, 30.08.2018 tarihindeki USD Döviz Satış Kurunun 6.4178 olduğu ve bu kurdan çek bedelinin 2.303,02 USD olduğu dolayısıyla aradaki farkın 3.712,34 USD – 2.303,02 USD =1.409,32 USD olduğu, aynı tarihli kur üzerinden fatura edilebilecek kur farkının 9.044,74 TL olacağının tespit edildiğini, mahkemece bilirkişi raporları da göz ardı edilerek davanın reddine karar verilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davalı tarafın sipariş sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığı iddiasının kötü niyetli olduğunu, zira sipariş sözleşmesinde davalının kaşesi ve imzası bulunduğunu, buna rağmen davalının sipariş sözleşmesine göre düzenlenmiş faturayı kabul ederek defterlerine işlediğini ,sipariş sözleşmesinin aslının davalıya gönderildiğini, davalı tarafça şirket kaşesi ve imzasını atıldıktan sonra sipariş sözleşmesinin müvekkiline fax yoluyla gönderildiğini, sipariş sözleşmesinin sol tarafında bulunan 03/2018 14:49 FAX P.001/001 yazıdan da müvekkiline fax olarak gönderildiğinin açıkça belli olduğunu, bu nedenlerle de sipariş sözleşmesinin aslının müvekkilinde bulunmadığını, YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ 2015/413 e. 2015/16682 k. sayılı ilamında da belirtildiği üzere taraflar arasında teamül olmasına gerek olmadığını, Dosya kapsamında bulunan sipariş sözleşmesi, davalının defterlerine işlenmiş temel fatura, işbu faturanın not kısmında gösterilen ödeme şekli ve Yargıtay ilamı ve bilirkişi raporları gereğince müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğunu gösterdiğini, bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava, kur farkı nedeniyle düzenlenen faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı, davalı şirket ile aralarında ticari ilişkin bulunduğunu, satmış olduğu ürünlerin yabancı para cinsi üzerinden satıldığını ve teslim edildiğini, ancak faturanın VUK gereğince Türk Lirası üzerinden düzenlendiğini, davalının ödemesini vadeli çek ile Türk Lirası üzerinden yaptığını, Faturanın Türk Lirası üzerinden düzenlenmesi nedeniyle kur farkı talep edebileceğini belirterek takibe konu faturayı düzenlemiş ve icra takibi başlatmıştır.
Davalı, davacı ile kumaş alım satımı konusunda ticaret yaptıklarını, davacının kestiği 27/03/2018 tarihli HMK2018000000724 fatura nolu e-fatura ile 3.712,34 USD Bedel Türk Lirasına çevrilerek toplamda ödenecek 14.780,31 TL’nin müvekkili tarafından 0483 nolu tahsilat makbuzu ile 30.08.2018 tarihli müvekkili şirketin keşidecisi olduğu Akbank Radar/Yenibosna Şubesinin Z9134691 çek seri nolu çekle ödendiğini, taraflar arasında varılan mutabakat uyarınca karşı yanca e-fatura ile USD kuru üzerinden TL’ye çevrilerek faturalandırıldığı ve bedelinin ödendiği,davacının kur farkı talebinin haksız olduğunu, taraflar arasında böyle bir sözleşme ve teamül bulunmadığını davacıya herhangi bir şekilde borçlu olmadıklarını savunmuştur.
Davacı tarafça dosyaya sunulan sipariş formunda kumaşların birim fiyatı USD olarak belirlenmiştir. 26/03/2016 tarihli Sipariş sözleşmesinin 11.maddesinde; “ dövizli satışlarda ödeme satılan para birimi ile yapılır veya TL çeki ile ödemelerde çekin vadesinde kur farkı hesaplanıp faturalandırılır.” şeklinde yazıldığı , bu form üzerinde bulunan davalı kaşe imzasının davalı tarafça kabul edilmediği , davacı tarafça sipariş formunun aslının kaşe ve imza için davalı tarafa gönderildiği ve davalının imza ve kaşeli sipariş formunu faks yolu ile kendilerine gönderdiklerini , bu nedenle sipariş formu aslının ellerinde bulunmadığını bildirdiği anlaşılmıştır.
Yine 27/03/2018 tarihli faturada 1.405 m giysilik kumaşın birim fiyatı 2.45 USD olarak KDV si ile birlikte toplam 3.712,34 USD bedelin Türk Lirasına çevrilerek toplam tutar 14.780,31 TL olarak faturalandırılmış, temel faturanın sol alt bölümünde not: kur ;3,9814 ,utn 15557 ekru- ödeme şekli; 120 gün döviz çeki veya kur farklı TL çeki olarak” belirtilmiştir.
Davalının temel fatura bedelini 30.08.2018 tarihli Akbank Radar/Yenibosna Şubesinin Z9134691 çek seri nolu çeki ile ödediği husus her iki tarafın kabulundedir. Davacı tarafça düzenlenen ve icra takibine konu edilen 29.09.2018 tarihinde kur farkı faturası davalı tarafça itiraz edilmiştir.
Kur farkı talep edilebilmesi için, kur farkı uygulamasına dair bir yazılı bir sözleşme veya taraflar arasında bu yönde oluşmuş bir teamülün bulunması gerekmektedir. Somut olayda taraflar arasındaki davalı tarafça kabul edilmeyen sipariş formu ve her iki tarafın kabulünde olan 27/03/2018 tarihli faturada kararlaştırılan bedel yabancı para cinsinden olup, davacı, borcuna mahsuben davalı tarafından verilen Türk Lirası üzerinden düzenlenmiş çeki, herhangi bir çekince ileri sürmeden kabul etmiştir. Çek bir ödeme vasıtası olup, döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi, bedel hanesinin verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek Türk Lirası üzerinden de doldurulması mümkündür. Ödemeyi Türk Lirası üzerinden düzenlenmiş çek olarak kabul eden davacının, bu aşamadan sonra kur farkı isteyemeyeceğinin kabulü gerekmektedir. Bu itibarla ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi isabetli olup, davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2021/5470 E- 2023/356K sayılı kararı- İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 2019/593 Esas , 2021/720 Karar sayılı kararı bu yöndedir).
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf incelemesi sırasında yargılama gideri yapılmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi. 12/05/2023


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır