Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/98 E. 2022/1202 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:……….
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO :…..
KARAR NO : ……….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :……
ÜYE : ………
ÜYE : ……….
KATİP : ………….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/09/2018
NUMARASI : ….. Esas, ……… Karar
DAVACI :………….
VEKİLİ : Av. ……..
DAVALI : …….
VEKİLİ : Av. …………..
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 28/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/09/2022
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/09/2018 tarih……. Esas,…………………6 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilininin davalı banka nezdinde mevduat, ticari ve taşıt kredileri hesaplarının bulunduğunu, 21/07/2008 tarihinden hesapların kat edilerek ihtarname gönderildiğini, müvekkilinin gönderdiği ihtarnamelere itiraz edildiğini, banka tarafından yapılan mahsup, borç alacak hesap ve kat işlemlerinin hukuka aykırı bulunduğunu, müvekkiline ait araçların davalı banka lehine rehinli bulunduğunu, müvekkilinin hesaplarından sahte imzalar ile para çekilmesi üzerine Bursa 6.Ağır Ceza Mah.’nde yargılama başlatıldığını, Bursa 5.Asl.Tic.Mah……… esas…… karar sayılı dosyasında usulsüz çekilen paraların müvekkiline iadesine karar verildiğini, müvekkilinin 01/08/2008 tarihinde 250.000,00 TL bedelli teminat mektubunun bankaya iade edildiğini, davalı bankaca İstanbul 4.İcra Müd. ……. esas sayılı dosyasındaki icra takibinden vazgeçildiğini, bu alacak ile ilgili İstanbul 14.Asl.Tic.Mah. …… esas sayılı dosyasında menfi tespit davası açıldığını, davalı bankanın kötü niyetli olarak hesapları kat edip temerrüt faizi işlettiğini, ödemelerin eksik hesaplandığını, rehin satışlarından gelen tahsilatların usulüne uygun kredi borçlarından mahsup edilmediğini belirterek davacının hesaplarından usulsüz olarak çekilen miktardan şimdilik 2.000,00 TL ve toplam kredi ödeme tutarından daha fazla tahsil edilen 33.000,00 TL olmak üzere fazlaya ait hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 35.000,00 TL ‘nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının Bursa 5.Asl.Tic.Mah……… esas sayılı dosyası ile 441.533,65 TL toplam hesap hareketlerinin dayanağının geçersiz olduğu gerekçesiyle dava açıldığını, davacının müvekkili bankanın Yıldırım Şubesi ile Demirtaş Sanayi Şubesindeki mevcut hesaplarının taraflar arasındaki GKS, DBS, Kredili Mevduat hesabı ile diğer kredi işlemleri nedeniyle 20/112007 tarihli yetki belgesine istinaden sarf edildiğini, bayilerin şikayeti üzerine açılan Bursa 6.Ağır Ceza Mah…….. esas sayılı dosyasında davacı ile dava dışı İsmail Hakkı Akgün arasında görülen Bursa 3.Ağır Ceza Mah……..3 esas saıyıl dosyalarına taraf olmadıklarını, İstanbul 4.İcra Müd….. esas sayılı dosyasındaki takip masraflarının istirdatı için açılan Bursa 1.Asl.Tic.Mah………. esas sayılı dosyasının kesinleştiğini yine, İstanbul 14.Asl.Tic.Mah………… esas sayılı dosyasındaki menfi tespit davasının, müvekkili bankanın takipten vazgeçmesi nedeniyle konusuz kaldığını, davacı hakkında başlatılan Bursa 3.İcra Müd. ………. esas sayılı dosyasının aciz vesikasına bağlandığını, davanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, davacının , müvekkili bankanın Demirtaş Şubesinde tanımlanan toplam 650.000,00 TL nakit ve 450.000,00 TL gayrinakit kredi limiti bulunduğunu, 21/07/2008 hesap kat tarihi itibarıyla 396.943,56 TL nakit kredi riski ve 250.000,00 TL teminat mektubu bedelinin depo edilmesi istenildiği, 24/07/2008 tarihinde 404.248,00 TL rehinli mevduatın kredi tasfiyelerine sarf edildiğini, teminat mektubunun iadesi ile gayrinakdi riskin sona erdiğini, bakiye 21.901,00 TL ‘nin Yıldırım Şubesi nezdindeki kredi hesaplarına aktarıldığını, 03/10/2008 tarihi itibarıyla davacının müvekkili bankanın Yıldırım Şubesi nezdinde 33.617,69 TL taşıt kredisi riski kaldığını, yapılan mahsup işlemlerinin usulü ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, davacı ile davalı banka arasında imzalanan sözleşmeler gereğince davacıya krediler kullandırıldığı, hesabın yasaya uygun bir şekilde kat edilerek kullandırılan krediler gereğince, davacının davalı banka nezdinde bulunan hesaplarındaki paralardan davalı bankanın alacağının tahsil edilmesi sonucunda, davacı hesabından davalı bankanın Yıldırım Şubesine 21.901,54 TL aktarım yapıldığı, bu tutardan 18.114,50 TL ‘nın 2136923 nolu taksitli taşıt kredisinden düşüldüğü, 4.545,10- TL ‘nin ise, 22129035 nolu taşıt kredisine mahsup edildiği, mahsup edilen toplam tutarın 22.659,60 TL olup aktarılan tutarın üzerinde olup, davacı hesabından aktarılan tutarlardan arta kalan herhangi bir alacağı bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; bilirkişi raporlarına itiraz üzerine; 5 adet rehinli araç satışından gelen para ve 10.000,00 TL. çek ödemesi dosya borcundan düşüldüğü halde, raporlarda göz önüne alınmadığı, herhangi bir fark yaratmadığı, 1184210/KT1 No’lu TKMH hesabında müvekkili davacının bir kredi kullanması mümkün olmadığını, 28/06/2008 tarihli genel müdürlüğe şikayet dilekçesi sonrası müvekkili davacının, davalı bankayla ilişkisinin bittiğini, şikayetçi olduktan 8 gün sonra kendisine kredi kullandırmasının mümkün olmadığını, davacının belirtilen krediyi kullanmadığı, davalı tarafından bu kredinin kullanıldığına ilişkin bir evrak da dosyaya sunulmadığını, araç kredisi kök raporda, 33.617,69 TL olarak hesaplanmışken, son raporda 36.485,35 TL olarak hesaplandığını, arada davacı taraf aleyhine 2.868,34 TL borç farkı çıktığı, aradaki farkın açıklanmadığı, hesap kat edildikten sonra kredi limitinin 850.000,00 TL’ye yükseltilmesinin mümkün olmadığını, sözleşme aslının dosyaya ibraz edilemediğinin, bilirkişi raporunda açıkça derç edildiğini, 12/03/2018 tarihli bilirkişi raporunun 8.sayfasında belirtilen araçların davacıya ait olmadığından birikmiş otopark ücretlerinin davacının sorumlu olmayacağı, bilirkişilerin ek ve kök raporlarına defalarca belirtilen hususlarda ve sair diğer hususlarda açıkça itiraz edilmiş olmasına karşın dikkate alınmadığı, hesap kat edildiği tarihte davacının davalı bankaya olan borcundan daha fazla tutarda , davalı bankada nakdinin bulunduğunu, hesap kat tarihinde davacı şirketin, davalı bankaya vadesi geçmiş herhangi bir borcu bulunmadığını, taraflarınca yapılana şikayetler neticesinde Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ……… Esas sayılı dosyasında kamu davası açıldığını, cezalı temerrüt faizi uygulanmasının da yasal olmadığını, davalı bankanın vadeleri dahi gelmemiş, nakit, çek ve ayni rehinlerle temin edilmiş krediler için bile hukuka aykırı surette cezalı temerrüt faizi uygulayarak, ödemeleri eksik hesaplayarak, ayrıca gerek krediye teminat olan çek ve rehinli araç satışlarından gelen tutarları mahsup etmeksizin, kredilerin de erken kapatma faizlerini göz önüne almadan, hesaplardan fazla tutarda haksız surette virman yapmak suretiyle kredi borçlarını kapattığı, ilk derece mahkemesi belirtilen hususların hiçbirisini değerlendirmeden veya eksik değerlendirme ile karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacının davalı bankadan kullandığı kredilerin fazlaca tahsil edildiği iddiasına dayanan alacağın iadesi talebine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelenmesinde; davacı tarafından davalı bankanın kötü niyetli olarak hesapları kat edip temerrüt faizi işlettiğini, ödemelerin eksik hesaplandığını, rehin satışlarından gelen tahsilatların usulüne uygun kredi borçlarından mahsup edilmediğini belirterek davacının hesaplarından usulsüz olarak çekilen miktarlar ile toplam kredi ödeme tutarından daha fazla tahsil edilen miktarın tahsili amacı ile iş bu alacak davasını açtığı,

Davalı banka tarafından ise yapılan tahsilat ve mahsupların usulüne uygun olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş,
Yerel mahkemece ise dosya kapsamında farklı iki bilirkişiden alınan kök ve ek raporlar gerekçe gösterilerek davacı hesabından aktarılan tutarlardan arta kalan herhangi bir alacağı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine dair karar verilmiştir.
Öncelikle UYAP sistemi entegrasyon ekran sorgusunda, davacı şirketin hali hazırdaki durumunun “terkin” olarak görünmekte olduğu, yapılan araştırmada 31/07/2014 tarihinde (dava açılmadan önce) sicilden resen terkin edildiği anlaşılmaktadır.
Dava ehliyeti; 6100 sayılı HMK. 51. maddesinde açıkça düzenlenmiş olup kişinin kendisinin veya yetkili kılacağı bir temsilci aracılığı ile bir davayı takip etme ve usul işlemlerini yapma ehliyetini ifade eder. Dava ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki TMK’nın 9. maddesinde düzenlenen medeni hakları kullanma (fiil) ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır. Buna göre; medeni hakları kullanma ehliyeti bulunan her gerçek ya da tüzel kişi dava ehliyetine sahip kabul edilmelidir.
6100 sayılı HMK. 114/1-d maddesinde açıkça düzenlendiği üzere dava ve taraf ehliyeti dava şartlarındandır. Dava şartları davanın başlangıcından sonuna kadar bulunması gereken şartlarıdır. Başka bir deyişle dava açan ve davalı konumunda bulunan her gerçek ya da tüzel kişi bu davanın devamı ve hüküm kesinleşinceye kadar bu ehliyetini korumuş olmalıdır.
Yine 6102 sayılı TTK. 588. maddesine göre limited şirketlerin tüzel kişilik kazanmaları ticaret siciline tescil edilmiş olmaları şartına bağlıdır.
Bu hükümler ve yapılan açıklamalar ışığında somut olaya gelince; davanın açıldığı tarih itibariyle dava ehliyeti bulunmayan davacı şirketin, davadan önce yapılan terkin ile dava ehliyeti ortadan kalkmış durumdadır. Bu durum, taraf teşkiline ve dava şartlarına ilişkin bulunduğundan davanın her aşamasında re’sen nazara alınması gereken bir durumdur.
O halde mahkemece, davacı şirketin başlangıçta dava ehliyetini kaybetmesi sebebiyle davacı şirketin ihya edilerek yeniden sicile kaydının sağlanması ve usulünce taraf teşkili sağlanarak, davaya devamla esas hakkında karar verilmesi gerekmekte olup, belirtilen hususlara aykırı eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bu nedenle yerel mahkeme hükmünün bu yönden kaldırılarak 6100 sayılı HMK. 353/1-a-4 maddesi gereğince dosyanın yerel mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
1-Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ………. tarih,….. Esas, ………. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-6100 sayılı HMK. 353/1-a-4 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istek halinde yatırana iadesine,
4-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından verilecek olan esas kararda dikkate alınmasına,
5-Karar tebliğ ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi.28/09/2022

…….
Başkan
………..
¸e-imzalıdır
…….
Üye
……..
¸e-imzalıdır
…………
Üye
………
¸e-imzalıdır
………
Katip
…..
¸e-imzalıdır