Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/944 E. 2021/1522 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : …
KARAR NO : ….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : ……
NUMARASI : …. Esas – …. Karar
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 09/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/11/2021
… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih …. Esas – …. sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …… ‘un …….Asliye Hukuk Mahkemesi … E. – …. K. Sayılı ilamına dayanarak dava dışı …. Aleyhine …. İcra Müdürlüğü …. sayılı dosyası ile 16.460,35 TL alacağın tahsili amacıyla ilamlı icra yoluna başvurduğunu, daha sonra şirketin unvan değiştirerek, tasfiye halinde Öm-Tekstil San. LTD. ŞTi. unvanını aldığını, İstanbul 25. İcra Müdürlüğü tarafından müvekkilinin alacağının tasfiye memuru davalıya tebliğ edildiği halde tasfiye memurunun görevini yerine getirmeyerek şirketi tasfiye ettiğini belirterek, … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosya borcu olan 24.343,06 TL’nin faiziyle birlikte ihya edilecek …. ve davalı …’ndan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, tasfiye memurunun sorumluluğuna gidilebilmesi için önce şirketin ihyasının gerektiğini, şirketin ihyasına karar verilmesi halinde davacının tüm taleplerinin şirkete yöneltebileceği, tasfiye memurunun müşterek ve müteselsil sorumluluğunun bulunmadığını, davacı yanın dayandığı TTK. 557. Maddesi dışında tasfiye memurunun müteselsil sorumluluğunu düzenleyen başkaca bir madde olmadığı, 557 maddenin ise şirket zararları ile ilgili olduğunu davayı kabul anlamına getirmekle birlikte, icra dosyasında her davacının alacağının farklı olduğunu, ayrı ayrı belirtmeksizin toplam alacaktan sorumluluğuna karar verilmesinin talep edilmesinin doğru olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ;
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; bilirkişi raporunda da anlaşıldığı üzere tasfiye memurunun görevini yasaya uygun ve tam olarak yerine getirmediği, ancak tasfiye memurunun sorumlu tutulabilmesi için tasfiye sırasında tasfiye edilen şirketin davacı alacağını karşılayacak mal varlığının olması gerektiği, davacı tarafça davalı şirketin kendi alacağını karşılayacak mal varlığı olduğunun iddia ve ispat edilemediği, bu nedenle davanın reddi, kaldı ki bu aşamada bile davalı şirketin tasfiye edilmemiş bir mal varlığı olduğu anlaşıldığında ihya edilen şirkete icra yoluyla başvurarak alacağın tahsil edilebileceği, ayrıca davacının zararı dolaylı zarar olup, davalı tasfiye memurunun sorumluluğuna hükmedilmesi halinde hükmedilecek paranın davalı şirkete ödenmesinin talep edilmesi gerektiği halde davacı kendisine ödenmesini talep ettiğinden bu gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; TTK 557. Maddesinin açık olduğu, davalının zarardan şirketle birlikte müteselsil sorumlu olduğu, davalının tasfiyeyi usulüne uygun yapmadığı kabul edildiği halde davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, mahkemece tasfiye sonucu kasada 367.253,00 TL olduğu tespit edilmişse de diğer kayıtlar itibariyle bu kadar paranın kasada bulunması imkansız olduğundan bu kayıtların fiktif kayıtlar olduğu sonucuna varılmıştır denildiği, mahkemenin bu sonuca nasıl ulaştığının anlaşılamadığı, davacı tarafça tasfiye sırasında davalı şirketin kendi alacağı kadar mal varlığı olduğunu iddia ve ispat edememiştir gerekçesinin de eksik ve hatalı olduğu, bu hususta bilirkişi deliline dayandıkları, bilirkişiden alınan raporların davanın haklılığını kanıtladığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava tasfiye memurunun sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Davacı, tasfiye memurunun kendisinin şirkete karşı başlattığı icra takibini bilmesine rağmen takibi nazara almadan tasfiye işlemlerini sonlandırarak kendisini zarar uğrattığını iddia etmiş, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 541/son fıkrası yollamasıyla 285.maddesi hükmüne göre tasfiye memurları kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde hem şirkete, hem pay sahiplerine, hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. Yine dava dilekçesinde açıklanan zarar davacının dolaylı zararı olmayıp, doğrudan uğradığı zarar olduğundan böyle bir davada hükmedilecek tazminatı TTK 553.md uyarınca bağımsız açabilecek ve şirketin doğrudan zararı durumunda açılan davadan farklı olarak hükmedilecek tazminatı kendi adına isteyebilecektir. Mahkemece davalı tasfiye memurunun sorumluluğuna hükmedilmesi halinde hükmedilecek tazminatın davalı şirkete ödenmesinin talep edilmesi gerektiği yönündeki gerekçe yerinde olmadığı gibi karar gerekçesinde davacı tarafça davalı şirketin davacı alacağını karşılamaya yetecek kadar mal varlığı olduğu iddia ve ispat edilemediği açıklanmış ise de bilirkişi raporunda, şirket bilançosunda davalı şirket demirbaş listesinde taşıt bulunduğu, tasfiyeye giriş bilançosu ile çıkış bilançosu arasında önemli bir fark bulunmadığı ve şirket üzerinde halen önemli bir öz varlık göründüğü belirtilmektedir. Bunun mevcut olup olmadığı ile ilgili tasfiye memuru tarafından bir çalışma yapılmadığından, davacı şirketin alacağını karşılayacak mal varlığı bulunup bulunmadığı anlaşılmamaktadır. Buna göre TTK 541 ve devamı maddeleri uyarınca tasfiyenin yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Açıklanan gerekçe ve dosya kapsamına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
1-….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. tarih ….Esas, …. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istek halinde yatırana iadesine,
4-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından verilecek olan esas kararda dikkate alınmasına,
5-Karar tebliğ ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır