Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/282 E. 2021/1521 K. 08.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : ….
KARAR NO : …
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ….. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : ….
NUMARASI : …. Esas, …. Karar
DAVACILAR : 1-… – …
2-… – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … –
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 08/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/11/2021
… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih, … Esas, … Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
DAVA:,
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle davacıların uzun süredir davalı bankanın …. birçok hesapları bulunduğunu, davacıların banka hesaplarında usulsüzlük yapıldığını düşünmeleri nedeniyle banka şubesine başvurmaları neticesinde bankanın genel müdürlüğünden gelen müfettişlerce rapor düzenlendiğini ve teftiş raporunda banka çalışanı ….’in davacıların hesaplarında sahte imzayla muhtelif tarihlerde bir çok defa para çekildiğinin tespit edildiğini, bu teftiş raporu doğrultusunda Bursa C.Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu ve şube yetkilisi …. hakkında ….Ağır Ceza Mahkemesinin …. esasında kayıtlı dosya numarası ile kamu davası açıldığını, yargılamanın halen devam ettiğini, sahtecilik olayının bu şekilde ortaya çıkması üzerine davacıların zarar ziyanlarının tespiti amacıyla bankadan istedikleri dekontlardaki imzaların kendilerine ait olmadığı ve hakkında dava açılan banka çalışanı …’in söz konusu dekontları düzenlediğinin anlaşıldığını, davacıların hesaplarından rızaları dışında para çekilmesi üzerine davalı banka şubesine noter kanaliyle zararın ödenmesini talep ettiklerini, bankanın da noter kanalıyla verdiği cevabi yazıda bu aşamada zarar ziyanı ödeyemeyeceklerini bildirdiklerini, şube çalışanı ….’in olayda tam ve ağır kusurlu olması yanında davalı banka şubesinin de müşterinin hesaplarının tutulmasında gerekli kontrol ve özeni göstermemesi, ayrıca işveren sıfatı ile gerekli kontrol ve tedbirleri almaması nedeniyle davalı şubenin de zararın doğmasında ağır ve tam kusurunun bulunduğunu, davacıların …., …. ve …. yıllarına ait hesap dökümleri ve tahsil fişleri üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi sonucunda gerçek zararın miktarı tayin ve tesbiti mümkün olacağından, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 20.000-TL tazminatın en yüksek oranda yürütülecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmektedir.
DAVALININ CEVABI: Davalı taraf ise, davanın reddini savunmakta, davacıların banka şubesine gelerek hesap hareketlerini incelediklerini ve hesapları ile mutabık olduklarını ve geçmiş işlemler için bankayı ibra ettiklerini bildirdiklerini, kendi iradeleri ve yazılı beyanı ile yapılan ibranın geçerli olduğunu ve davanın bu nedenle reddinin gerektiğini, olayın öğrenilmesi üzerine banka müfettişlerinin yaptığı inceleme sonunda banka şubesi personeli …’in bir kısım hesaplar ve davacılara ait hesapları, bankadaki konum ve yetkisinin dışında davacılarla yaptığı anlaşılan anlaşmaya istinaden kendisinin değerlendirdiğini, yaptığı finansal işlemlerle davacıların muhtemelen borsa hisse senetlerinin düşmesi veya başka nedenlerle para kaybetmeleri üzerine kendi iradelerinde olan bu hususa itiraz ettiklerini, olayın tamamen davacıların kusurundan kaynaklandığını, bu nedenle bankaya kusur yüklenemeyeceğini, davacıların dekontları tek tek incelediklerini ve kendi talimatları ile para çekildiğinin anlaşıldığı dekontlar üzerine mutabık olduklarına ilişkin imzaları ile de onayladıklarını, ibraname ve onay imzalarından sonra bankadan talepte bulunamayacaklarını, davacıların banka çalışanı …..’e karşı bir müracaatta bulunmadığı açık olduğundan tazminat davasının şartları da oluşmadığını, davacıların hesap bakiyesinden haberdar olduklarını, banka hesaplarının kendilerine tebliğ edildiğini, bu nedenle dava 1 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, davacıların reeskont faizi talebinde de bulanamayacağını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; Dosyaya sunulan …. tarihli raporda her bir davacının hesapları tek tek gözden geçirilerek zarar miktarlarının yeniden hesaplandığı ve bunlar her bir hesap numarası ile ayrı ayrı tablolar halinde gösterildiği, Raporda davacı bankanın personelinin yaptığı işlemden dolayı sorumlu olduğu, gerekli denetlemelerin yapılmamasının kusur oluşturacağı, hesaptaki paraların özenle korunması gerektiğinin açıklandığı, Buna karşılık davacıların da süreçte kusurlu olduklarının anlaşıldığı, Zira davacıların yedi yıl gibi çok uzun bir süre hesaplarını yeterince kontrol etmedikleri, …. tarafından bir takım yatırım işlemleri yapılmasına göz yumdukları, Davacıların bu tutumunun usulsüzlüğün ve zararın ortaya çıkmasını geciktirdiği, zararın boyutunu arttırdığı,bir banka personeline yatırım işlemleri yapılması için güvenilmesinin tek başına kusur teşkil etmeyeceği, ancak bu güvene bağlı olarak dönemsel biçimde hesapların kontrol edilmesi ve basiretli davranılması gerektiği, Davacıların …’e duydukları güven onun sahte işlemleri rahatça yapmasına ve denetimden uzak kalmasına sebebiyet verdiği,Bilirkişinin davacılara yüklenebilecek müterafik kusurun %35 olduğunu belirttiği, bu oranın mahkemece de uygun görüldüğü, davacıların uzun süre güvene dayalı sessizlikleri bir kusur oluştursa da bankanın kendi çalışanlarını düzenli biçimde denetlemesi gerektiği, Dekontlardaki imzaların sahteliğinin bir şikayet olmadan kendiliğinden ortaya çıkmayacağı da dikkate alındığında davacılara atfedilen kusur oranının makûl olduğu,Öte yandan banka personelinin sadece davacıların hesaplarından değil başka hesaplardan da usulsüz işlemler yaptığı bunun da banka tarafından uzun süre tespit edilemediği nazara alındığında bankanın kusurunun çok daha ağır olması gerektiği, Bilirkişi raporunda sonuç itibariyle …’ın Türk Lirası cinsinden toplam zararının 187.416,73 TL olduğu, bundan müterafik banka kusuruna isabet eden miktarın da 121.820,88 TL olacağının açıklandığı, …’ın 178.029,27 TL kusura isabet eden miktarın da 115.719,03 TL olduğu, Zarar hesaplanırken ….’in eşi tarafından devredilen taşınmazın değeri nazara alındığından bu hususta mahkemece ayrıca bir indirim yapılmadığı, haksız fiilin varlığı konusunda dosyada mevcut olan deliller yeterli görülerek ceza mahkumiyetinin kesinleşmesinin beklenmesinden vazgeçildiği, ….’in işlemleri itiraf ettiği, banka müfettişleri ve bilirkişi raporlarının haksız fiilin varlığını açıkça ortaya koyduğunu, …’in ceza alıp almamasının yahut alacağa ceza miktarının eldeki davaya tesiri olmadığı gerekçesi ile Davanın kısmen kabulü ile, davacı … yönünden 121.820,88 TL ve davacı … yönünden 115.719,03 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf talebinde; davalı bankanın bankacılık yasası gereğince kontrol sistemlerinden hiçbirini uygulamadığı için oluşan zararın tamamından sorumlu olduğu, davalı bankanın BK’nun 55. Maddesi gereğince adam kullanma sorumluluğu sebebiyle tam kusurlu olduğu, Yargıtay kararlarına göre davalı bankanın kusursuz sorumluluğunun bulunduğu, davalının istinaf taleplerinin yerinde olmadığı, gerçek zararın mahkemece yapılan bilirkişi incelemesi ile anlaşıldığı, sunulan ıslah dilekçesi, hak ve nesafet kuralları çerçevesi içerisinde olayın değerlendirildiği, faizin dava tarihinden itibaren hükmedilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı belirterek kusursuz sorumluluk ilkesine göre davalının %100 kusurlu olduğunun kabulü ile yerel mahkeme kararının düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf delikçesinde; davacıların zarar miktarlarını bilmedikleri, bu nedenle dava dışı ….’ten ev alıp bankayı sonrasında ibra ettikleri yolundaki mahkeme gerekçesinin yerinde olmadığı, davacıların 11/11/2018 tarihinde müvekkili bankaya verdikleri ibraname ile tüm işlemlerin bilgileri dahilinde olduğunu, bu nedenle müvekkili bankaya ibra ettiklerini ve şikayetlerini geri aldıklarını bildirdikleri, dava dışı …’in bu işlemlerden dolayı davacıların zararını gidermek için …. Mahallesi,… Ada, … Parselde …Blok … nolu meskeni davacılara devrettiği, devir tarihinin ise ibranameden sonraki bir tarih olup, … tarihinde tapuda devrin yapıldığı, bu nedenle yerel mahkemenin davacıların taşınmazı devralıp sonra ibranameye verdikleri bu nedenle geçerli olmayacağı gerekçesinin yerinde olmadığı, davacıların her bir işlemden haberdar olmadıkları ve bu nedenle ibranamenin geçerli olmayacağı yönündeki mahkeme kararı gerekçesinin yerinde olmadığı, zira davacıların tek tek tüm dekont ve para çekme işlemlerini inceledikleri, kendi bilgi ve talimatları çerçevesinde işlem yapıldığı, işlem muhasebe hareketleri üzerine mutabık olduklarına dair her bir işlem için imzaları ile onayladıkları, olayın oluşumunda davacı tarafın %100 oranında kusurlu olduğu, müvekkili bankaya kusur yüklenemeyeceği, Ağır Ceza mahkemesi raporunda değinildiği gibi… yılından itibaren hesaplardan sadece para çekim işlemi yapıldığı, buna rağmen geri hiç yatırma işlemi olmadığı, bunun davacıların bilgisi ve talimatı dışında olmasının mümkün olmadığı, dava dışı …’in …. yılından itibaren aynı hesaptan para çektiği, imzasız yöntemle davacılara …. yılından itibaren ana para ve elde ettiği gelirle faiz ödemesi yaptığı, davacılar ile dava dışı Hakan’ın aralarındaki bu ilişkiyi sonlandırmak istediklerinde davacıların hesaptan kaynaklanan alacağının …. TL olduğu hususunda mutabık kaldıkları, …TL olarak değer taktir edilen taşınmazın tapusunu aldıkları, taşınmaz için fazla alınan …. TL’nin ….’e iade edildiği, bu hususun da davacıların istenebilir zararı olmadığının ispatı olduğu, bankanın sadece ilk hesap açılışında aracı durumunda kullanıldığı, bankaya kusur yüklenmesinin yerinde olmayıp, kararın kaldırılması gerektiği, ayrıca ıslah tarihi gözetilmeksizin dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin ve ayrıca Ağır Ceza Mahkemesi kararının bekletici mesele yapılmamasının yerinde olmadığı, belirtilerek kararın kaldırılmasını, davacı talepleri yönüyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Davacılar tarafından Banka hesabından banka görevlisinin sahte imza ile defalarca para çektiği, banka görevlisi ….’in hakkında Ağır Cezaya dava açıldığı, …. adet banka fişinden banka görevlisi ….’in … adet sahte imzasının bulunuğu, oluşan zarardan bankanın da sorumlu olduğu belirtilerek 20.000,00 TL fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak üzere faizi ile birlikte tahsili talep edilmiştir.
Davalı taraf davacıların 11/11/2008 tarihinde bankayı ibra ettiklerini, davacıların iradesi ile banka personelinin finansal işlemler yaptığını, zarar edince davacıların itiraz ettiğini, davacıların kendi kusurlarının bulunduğunu, dava dışı banka görevlisi ….’in 100.000,00 T L değerinde ev verdiğini Ağır Ceza Dosyasının 30/04/2009 tarihli duruşmada davacıların beyan ettiğini, tazminat davasının şartlarının oluşmadığını zaman aşımı ve faize itiraz ederek davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Dosya kapsamında davacı tarafça 09/01/2018 tarihinde ıslah dilekçesinin sunulduğu, davacı … için 187.416,73 TL diğer davacı … için 178.079,27 TL olmak üzere 365.446,00 TL tazminat alacağının talep edildiği anlaşılmıştır.
Yerel mahkeme tarafından yapılan yargılama sonucunda davacı … yönünden 121.820,88 TL davacı … yönünden 115.719,03 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verildiği anlaşılmış, dava dışı banka çalışanı …. hakkında Ağır Ceza Mahkemesinde açılan dosyanın sonucunun bir süre beklenildiği, daha sonra bu ara karardan dönülerek Ağır Ceza Mahkemesi dosyasının sonucu beklenilmeden karar verildiği anlaşılmıştır.
Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/62 Esas, 20013/544 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda sanık Hakan Çiçek’in; Makbule Kuşkonmaz, Sabri Özengin ve Ömer Çilingir’in hesaplarına girerek menfaat temin etmek suretiyle Bankacılık Zimmet Suçunu işlediği sabit görülerek 5411 sayılı Bankacılık Kanununu hükümleri gereğince cezanlandırılmasına hükmedildiği, Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 2019/3152 Esas, 2019/33274 Karar sayılı kararı ile hükmün düzeltilerek onanmasına karar verildiği ve hükmün 25/06/2019 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Ceza Mahkemesi kararları hukuk hakimini bağlamaz ise de; hukuk hakimi kesinleşen maddi vakıalar ile bağlıdır. TBK’nın 74. Maddesi uyarınca ceza mahkemesince verilecek mahkumiyet kararında kesinleşen maddi vakıaların hukuk hakimini bağlayacağı gözetilerek Ağır Ceza dosyasındaki tespitlerde ve hüküm gerekçesinde banka çalışanı Hakan’ın işlemlerinde … ve … yönüyle bu mudilerin bilgisi dahilinde gerçekleşmiş işlemler olarak düşünüldüğü, ve aynı gün fon alındığı ve bu paraların mudilerin hesabına iade edildiği, bu kişiler yönüyle zararın oluşmadığı , dolayısı ile sanığın üzerine atılı zimmet suçu yönündenadı geçen katılanlarınhesaplarından yapılan işlemlerin zimmetmiktarının hesaplanmasında esas alınamayacağı kanısına varıldığı , tespit edilmiştir. Bununla birlikte davacı hesap sahiplerinin hesap ekstrelerini elde edip inceledikten sonra mutabık olduklarını, zararlarının bulunmadığı ve bankayı ibra ettiklerini bildirdikleri belirtilmiştir.
Davacıların Ağır Ceza dosyası kapsamında ; banka çalışanı Hakan’ın verdiği zarar nedeniyle 111.000,00 TL değerinde …’ın eşine ait bir daireyi kabul ettikleri, 11.000,00 TL’yi iade ettikleri, 100.000,00 TL’yi daire bedeli olarak saydıkları, nitekim bu dairenin tapu kaydının davacı … adına tescil edildiği, bilare tapu kaydının iptali için ….’ın eşi tarafından …. Asliye Hukuk Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyasında açılan davanın reddine karar verildiği, verilen kararın temyiz incelemesinden geçerek onandığı ve kesinleştiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar Yargıtay uygulama ve TBK hükümlerine göre davalı bankanın çalıştırdığı kişilerin seçiminde gerekli özen ve dikkati göstermesi, şube içi denetim yolları ile personelini ve personel işlemlerini denetlemesi gerekmekte olup, çalışanın eylemlerinden sorumlu ise de ve Yapılan işlemler Bankacılık mevzuatına uygun olmamış ise de; yapılan işlemler nedeniyle davacı mudilerin zararının bulunmadığı kesinleşen ceza dosyası kapsamı ile sabittir. Ağır Ceza mahkemesi dosyasında kesinleşen tespitler nazara alınarak ve davacının ibraname sunmaları ve zarar miktarının 100.000,00 TL olarak banka personelinden taşınmaz tapusunu almaları ve tüm dosya kapsamına göre nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Eldeki dosyada yapılan bilirkişi incelemesi sadece imza incelemesi sonucuna göre değerlendirme yapılmak suretiyle hazırlanmış olup, ceza dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporunun tarafların zarar durumları itibariyle ayrıntılı olarak irdelendiği ve davacılar yönüyle bu mudilerin bilgisi dahilinde gerçekleşmiş işlemler olarak değerlendirildiği ve aynı gün fon alındığı ve bu paraların mudilerin hesabına iade edildiği, bu kişiler yönüyle zararın oluşmadığının tespit edildiği ve bu haliyle ceza dosyasının kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davalı banka tarafından sunulan 01/11/2008 tarihli ibranamede; mudi davacılar … ve … tarafından hesap üzerinde yapmış oldukları inceleme neticesinde incelemeyi gerektirir her hangi bir hususun bulunmadığının tespit edildiği, 11/11/2008 tarihli dilekçedeki taleplerinde vazgeçtiği, iş bu yazı tarihi itibariyle banka nezdindeki hesapları ile ilgili olarak mutabık olduklarını ve geçmiş işlemler için bankayı ibra ettiklerini ayrı ayrı imzaları tahtında beyan etmişlerdir. Buna göre sunulan ibraname geçerlidir.
Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yönündeki yerel mahkeme kararı yerinde görülmemiştir.
Bu nedenle davacıların istinaf taleplerinin ayrı ayrı reddi ne, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesine göre ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
3-….Asliye Ticaret Mahkemesinin …. tarihli … Esas, … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
4-Davanın REDDİNE,
5-Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 59,30 TL harcın, peşin ve ıslahla birlikte toplam 6.169,36 TL harçtan mahsubu ile artan 6.110,06 TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan 42,00 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca belirlenen 34.031,22 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya ödenmesine,
9-Peşin olarak yatırılan gider avanslarından kullanılmayan tutarların hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde yatıranlara iadesine,
İstinaf Yargılaması ve Harç Yönünden;
1-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL’nin davacılardan alınarak hazineye irat kaydına,
2-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının istek halinde davalıya iadesine,
3-Davalı tarafından yapılan 42,00 TL istinaf yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya ödenmesine, artan tutarın istek halinde davalıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, artan tutarın istek halinde davacılara iadesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, karar tebliğinden itibaren 2 hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/11/2021


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza