Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/2509 E. 2022/585 K. 22.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/2509
KARAR NO : 2022/585
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/02/2019
NUMARASI : 2018/660 Esas, 2019/112 Karar
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : 1-…
2-…
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 3-…
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket
KARAR TARİHİ : 22/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/04/2022
Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/02/2019 tarih, 2018/660 Esas, 2019/112 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacının Uludağ Üniversitesi İşletme Bölümünden mezun olduğunu ve uzun süredir eğlence sektörünün içinde bulunan bir işletmeci olduğunu, yıllar içerisinde değişik lokanta ve içkili mekanlar açarak işlettiğini, nihayet Neyzen Balık Restaurant isimli işletmede müdür olarak çalışmaya başladığını, burada müşteri sayısının artmasına yardımcı olduğunu, bu performansı gören Fatih Metin ve …’in davacıya adi ortaklık teklif ederek İskele Balık Restaurant isimli işyerini açtıklarını, onlar sebebiyle işinden ayrılan davacının işletmede %35 hissedar olduğunu, işletmenin bu süreçte sorunsuz biçimde sürdüğünü ancak ortaklar olan davalıların kendisini işyerine sokmaması üzerine ortaklık ilişkisinin zarar gördüğünü, Bursa İskele Balık işletmesinin resmiyette Metinler Danışmanlık Ltd. Şirketine ait göründüğünü bunun da tek hissedarının Fatih Metin olduğunu, davacı ile diğer davalı …’in hisselerinin Fatih Metin üzerinde göründüğünü, ancak onun ölümüyle hisse devrinin imkansız hale geldiğini, diğer ortak …’in bu ölümü fırsat bilerek Fatih Metin mirasçılarından hisseleri devraldığını, bu sebeple kendisine herhangi bir kâr payı yahut tasfiye payı ödenmediğini ileri sürerek, davacının Bursa İskele Balık İşletmesini de kapsayan adi ortaklıkta %35 ortaklığı bulunduğunun tespitine, işletmenin mal varlığı üzerine ihtiyati tedbir konulmasına ve kâr payı hesap edilerek şimdilik 1000 TL’nin davalılardan tahsiline, bu mümkün olmazsa adi ortaklığın tasfiyesine ve tasfiye payına karşılık şimdilik 1000 TL ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddi gerektiğini savunmuş bahsedilen İskele Balık isimli işletmenin Metinler Danışmanlık Limited Şirketine ait olduğunu davacının kendi adına sermaye koyduğuna ilişkin iddiası dahi bulunmadığını, tüm ödemelerin adı geçen şirket üzerinden yapıldığını, davacının önceki işletmeden bahsetmeden ilk defa bir restoran açılıyormuş imajı vermeye çalıştığını, halbuki bu yerde Sakura isimli bir balık lokantası bulunduğunu, davacının sadece müdür olarak maaşlı biçimde işletmede çalıştığını, … ve Fatih Metin ile yazılı veya sözlü bir ortaklık anlaşmaları bulunmadığını, ortaklık iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, iddiaların yazılı delillerle ispat edilmesi gerektiğini, bu konuda tanık dinlenmesine muvafakat etmediklerini, 18 yıllık tecrübesi bulunan davacının basiretli bir tacir gibi davranarak yazılı sözleşme yapması gerektiğini, maaşlı çalıştığı restoranda idari işlerle ilgilenmesinin doğal olduğunu ancak bunun ortaklıktan kaynaklanmadığını davacının yönetim zaafiyeti ve şirket kredi kartlarını kendi şahsi harcamalarında kullandığı için iş akdinin fesh edildiğini, ortaklık iddiasında bulunan davacının bu gelirini de vergilendirilmiş olması gerekeceğini ileri sürmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, davacının resmî olarak işletmede ve şirkette işçi olarak görünmekte olduğu, bu durumun aksinin davacı tarafından ispat edilmesi gerektiği, davacı işletmeye ortak olurken bir sermaye de ödemediğini, bilgi ve tecrübesini ortaya koyarak ortak olduğunu savunduğu, tüm bu iddiaların ispat edilmesi gerektiği, davacı ispat zımnında şirkete ait bazı kayıtları, elektronik haberleşme örneklerini sunmuşsa da bunların hiçbirinin ortaklığı göstermeye yeterli olmadığı, işletmenin müdürü olarak çalışan birinin faaliyetleri ile sorumlu ortak olarak çalışan birinin faaliyetleri arasında ayırt edici bir fark bulunmamasının normal olduğu, daha açık bir ifade ile davacı yönetim yetkileri kullandığını ispat ederek adi ortaklığı ispat etmiş olmayacağı, esasen adi ortaklık boyutu itibariyle ancak yazılı veya kesin delillerle ispat edilebileceği, davacının elinde yazılı belge olmadığı, karinelerle davayı kazanması da mümkün olmadığı, davacıya yemin delili hatırlatılmış, davacı da bu delile başvurduğunu beyan ettiği, davalı gerçek kişilerin yemin icra etmek için davetiye beklemeden duruşmaya katıldığı ve yeminli beyan vererek davacının işletmede sadece yönetici çalışan olduğunu, adi ortaklık iddiasının doğru olmadığını anlattığı, yeminin kesin delil olduğu, davalı taraf yeminli beyan vererek davacı iddiasını inkar ettiği, ortak olduğunu ispat edemeyen davacının kâr payı, tasfiye ve tasfiye payı isteme hakkının da olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkili ile davalı … ve müteveffa Fatih METİN arasında, 2016 yılında adi ortaklık sözleşmesinin kurulduğu, müvekkilinin adi ortaklığa ait, ticaret sicilinde Metinler Ltd. Şti.ye ait İskele Balık işletmesinde emeği karşılığında yüzde otuz beş (%35) oranında ortak olduğu, işletmesi, ortaklardan müteveffa ve … tarafından yönetilmiş, harcamalar, alım-satımlar, sanatçı anlaşmaları, dış ilişkiler, resmi ödemeler gibi hem ticari faaliyetin resmi boyutu hem de gayri resmi halkla ilişkiler ve işletme yönetiminin çoğunlukla müvekkili … tarafından yürütüldüğü, resmi kayıtlarda dış ilişkilerde her şeyin sahibi ve sorumlusu gibi görünen müteveffa Fatih METİN olduğu, … ve … adi ortaklık ilişkisinde gizli ortak durumunda olduğu, müvekkilinin resmi kayıtlarda çalışan olarak göründüğü, müvekkilinin şirket ortağı olduğu, kamuoyu, tüm müşteriler, tedarikçi, sanatçı, banka çalışanları ve alışveriş yapılan tüm satıcılar tarafından bilindiği, başlangıçtan itibaren emeği karşılığında %35 hissedar kabul edilen müvekkilinin, adi ortaklığın taraflarından ve adi ortaklığa ait işletmenin bağlı olduğu şirketin tek hissedarı görünen Fatih METİN ile diğer ortak …’in de rızasıyla devir işlemine hazırlanırken ortaklardan Fatih METİN’in elim bir trafik kazası sonucu hayatını kaybettiği, yapılan yargılama sonucunda delillerinin toplanmadan tanıkların dinlenilmeden davanın reddine karar verilmiş olduğu gerekçeleri ile istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, adi ortaklığın tasfiyesi ile tasfiye payının ödenmesi istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Bilindiği üzere, adi ortaklık; iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. (6098 sayılıl TBK. 620/1 md.). Diğer bir anlatımla, adi ortaklık; birbirini tanıyan, birbirlerinin kabiliyet ve şahsiyetlerine güvenen, eşit ve aynı durumda olan gerçek veya tüzelkişilerin, müşterek amacın gerçekleştirilmesini sağlayacak vasıtaları (sermaye paylarını veya emeklerini) ortaklığa getirme konusunda karşılıklı ve uygun irade beyanlarının birbirine ulaşmasıyla teşkil eden bir kişi topluluğudur.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin, taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.Yine, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ise , ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı madde gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, HMK’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce re’sen dikkate alınır. incelenir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; uyuşmazlık, taraflar arasında balık lokantası işletmek üzere kurulan adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir. Diğer bir anlatımla, uyuşmazlık, tarafların ticari işletmelerine ilişkin olmayıp, ortak olduğu ticari işletmeye ilişkindir. Kaldı ki, taraflar arasında Bursa 9. İş Mahkemesinde açılan iş davası mevcut olup davacının tacir olduğuna dair bir bilgiye de dosya içerisinde rastlanılamamıştır.
Bu nedenlerle yerel mahkemece davacının tacir olup olmadığı araştırılmak sureti ile davanın ticari dava niteliğinde bulunup bulunmadığı, Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olması halinde davaya devam edilmesi, değilse Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmesi ile yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş olup bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK.353/1-a-6 madde uyarınca yerel mahkeme kararının kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Yargıtay 3.HD. 2016/18805 Es.- 2018/8661 K. sayılı ilamı da bu yöndedir.)
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
1-Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/02/2019 tarih, 2018/660 Esas, 2019/112 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-6100 sayılı HMK. 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istek halinde iadesine,
4-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından verilecek olan esas kararda dikkate alınmasına,
5-Karar tebliğ ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi.22/04/2022


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır