Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/2504 E. 2022/1041 K. 04.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2504
KARAR NO : 2022/1041

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/04/2018
NUMARASI : 2014/450 Esas 2018/580 Karar

DAVACI : … – -…
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALILAR : 1 -… – …
VEKİLİ : Av. …

Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)

KARAR TARİHİ : 04/07/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/07/2022
Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/04/2018 tarih 2014/450 Esas 2018/580 sayılı kararın yapılan İstinaf incelemesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesi ile; davacının, davalı Turkish Yatırım A.Ş’de 807 no’lu yatırım hesabı, diğer davalı Turkish Bank A.Ş’de ise 22410 no’lu mevduat hesabı bulunduğu, her iki davalının da Bursa Şubesi içinde faaliyette bulunduğu, davalı … Saygılı’nın Turkish Yatırım A.Ş’nin Bursa acentası müdürü, diğer davalılardan …’nın eşi olduğu davalılar … ve …’nin ise banka çalışanı olduğu, Ocak 2013 tarihinde yapılan incelemelerde birçok müşterinin hesaplarında usulsüz işlemler yapıldığının anlaşıldığı, davacının da davalı şirketlere başvurarak zararının karşılanmasını talep ettiği, davalı şirketler tarafından C.Başsavcılığına şikayette bulunulduğu, davalı … Çok Saygılı’nın 06/02/2013 tarihinde poliste verdiği ifadesinde davacının 1.100.111 TL bedelinde yatırım hesabının bulunduğunu söylediği, davalı şirketlerin şikayeti üzerine diğer davalılar hakkında Bursa 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/114 Esas sayılı dosyasında kamu davası açıldığı, zararlarının karşılanmaması üzerine kendilerinin de şikayette bulunduklarını, davalı …’nın C.Başsavcılığına verdiği 06.09.2013 tarihli ifadesinde; davacının belirttiği hisse miktarlarının doğru olduğunu, davacının hesaplarında al-sat yaptığını, ancak zarar ettiğini, bunu bilgisi dışında yaptığını, VOB hesabına ait sözleşmeyi davacının bilgisi dışında kendisinin imzaladığını, ordinolardaki imzaların da kendisine ait olduğunu, banka müfettişleri tarafından bu müşterilerin aleyhine ifade vermesi için baskı yapıldığını belirttiğini, davalı şirketlerin ise mahkemeye verdiği dilekçelerinde; davalı …’nın usulsüz işlemler yaptığını belirttiklerini, davalı … tarafından davacıya mektup yazılarak portföyünde 315000 Lot Petkin, 30.000 lot Tcell, 29500 Lot Golds ve 9030 lot Brova hisseleri olduğunu bildirdiği, davacının yurt dışında olduğu tarihlerde dahi hesabında işlemler yapıldığını, C.Savcılığına sunulan banka ekstresinde davacının yatırım hesabına gelen toplam tutarın 1.465.415,00 TL olduğu, banka hesabına giden bedelin ise 764.824 TL olduğu, buna göre hesabın davacının belirttiği miktara ulaşmadığı iddiasının doğru olmadığı, davalı şirket tarafından 2012 yılına ait mutabakat belgesinin sunulmadığını, bu mutabakat belgesinde belirttikleri hisse ve miktarlarının kayıtlı olduğunu, bunun haricindeki en son mutabakatın 31.05.2010 tarihli olduğu, diğer hesap mutabakatlarının gerçek dışı olup imzaların davacıya ait olmadığı, hesaplardaki hareketliliğe rağmen davalı şirketlerin gerekli denetimi yapmadıklarını, davalıların zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını belirterek, kesin miktarın yargılama sırasında ortaya çıkacağı üzere şimdilik 1.200.000 TL’nin ilk başvuru tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vermiş olduğu cevap dilekçesinde; ceza dosyasında ve C.Savcılığında verdiği bilgilerin doğru olduğunu, müşterilerinin kazançlarının artması için riskli işlemler yaptığını ancak küresel kriz nedeni ile işlerin ters gittiğini ve zararlar yapmaya başladığını, bu zararları karşılamaya çalışmış ise de başedemediğini, davacının zararlarının da bu şekilde oluştuğunu, davacının alım-satım için kendisine sözlü olarak tam yetki verdiğini, yaptığı işlemleri sistemde gözüktüğü için şirketin bilgisi dahilinde olduğunu, ancak bir kısım işlemlerin davacının bilgisi dahilinde olduğunu, diğer davalılar Banu ve Cem’in herhangi bir kusuru ve ihmalinin bulunmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı Turkish Yatırım A.Ş ve Turkish Bank A.Ş vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; ihtilafa konu işlemlerin Turkish Yatırım A.Ş nezdinde bulunan hesapta gerçekleştiğini, bu nedenle davalı bankanın sorumluluğunun bulunmadığını, teftiş kurulu tarafından rutin inceleme aşamasında …’nın kaçtığı, bunun üzerine C.Başsacılığına suç duyurusunda bulunduklarını, haklı görülen müşterilere ödeme yapıldığını, davacının talep ettiği miktara portföyünün ulaşmadığının tespit edildiğini, davacının iddiasını ispatlar yazılı belge sunmadığını, banka çalışanı davalı …’nin bayram öncesi davacıya elden ödeme yapıldığını söylediğini, davacının ise sözlü olarak kendilerine bayram sonrası ödeme yapıldığını söylediğini, bunun çelişki oluşturduğunu, davacının THYO hisse alımı için elden ödeme yapıldığının doğru olmadığını, bu işlem için hesaba 1.064,000 TL yatırılması gerekirken hesaba hiç girmediğini, aynı gün içinde 200.000 lot alım ve satımı yaptığını, davacının seans odasına gelerek işlem yaptığını söylediğini, ancak hesabında haberi olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı ile21 defa mutabakat sağlandığını, aynı durumun PETKİM, GOLDS ve TCELL hisselerinde de olduğunu, 24.000 lot Brova hissesinin ise sermaye azaltımı nedeni ile 7808 lot’a düştüğü, bunun da satılarak hesabın sıfırlandığını, davacının son yedi yıllık portföyünün incelenmesinde davacının iddia ettiği portföyünün oluşma ihtimalinin olmadığı, davacının Beytullah ve …’ya elden para teslimi yapması ve hesabından çekilecek paraları ise fiziki olarak elden teslim etmesi nedeni ile bu şahıslar ile birlikte usulsüz işlemler yaptığını gösterdiğini, davacının banka personeline elden ödeme yapmasının kayıt dışı ödemeler yapılmış olduğunun ispatı olduğunu, davacı banka ve kurum personelinin gerekli özen ve ihtimamı gösterdiğini, davalı … Çoksaygılı7nın müşterilerden aldığı tehdit ve baskı neticesinde müşteri lehine gerçek dışı beyanlarda bulunduğunu, Turkish Yatırım A.Ş ve Turkish Bank A.Ş’ye yönelik müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarına ilişkin taleplerin haksız olduğunu belirterek, davanın reddi ile %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı … vermiş olduğu cevap dilekçesi ile; davacının iddia ettiği zararı dava dilekçesinde net olarak ortaya koymadığını, kendisinin iddia edilen zimmet olayında herhangi bir suç kastı olmadığını, …’nın usulsüz işlemleri nedeni ile bankanın zarara uğradığını, davacının iddia ettiği zararın muhatabının davalı şirketler olduğunu, davalının bir sorumluluğu bulunmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vermiş olduğu cevap dilekçesinde; davanın reddini istemiş, … ile evlenmeden çok önce Turkish Bank A.Ş. Bursa Şubesinde çalıştığını, evlendikten sonra işverenlerin …’dan emir ve talimat almasını yasakladığını, onun sadece vezne görevlisine talimat verdiğini, nakit çekme işlemlerinin veznedar tarafından kontrol edildiğini, kendisinin sadece sistem üzerinden ve kişileri görmeden onay verdiğini, bu sebeple sahte işlemlerden haberdar olmadığını, davalı … şirketi ve bankanın iki ayrı tüzel kişilik olduğunu, usulsüz işlemleri farketmiş olsaydı engelleyecek olduğunu, zarardan haberi olmadığını, haksız para çekmediğini, kendisine sorumluluk yüklenemeyeceğini ileri sürmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; davacının banka hesabında başkalarına 704.043 TL ödeme yapıldığı, dava dilekçesine ekli 13 numaralı belgeye göre portföy zararının 315.000 Lot PETKİM, 30.000 Lot Türkcell, 29.500 Lot Goldaş ve 9030 Lot Brova hisselerinden oluştuğu belirtilerek, alınan bilirkişi raporuna göre; bu hisselerin değereinni 1.178.781,80 TL olduğu, davalı şirket ve çalışanlarının özensiz davrandığı, lisanssız adam çalıştırdığı, her iki davalının aynı şube içerisinde faaliyet gösterdiğinden zarardan müteselsilen sorumlu olduğunu belirterek, davalılar … ve …’ya yönelik davanın reddi ile davalılar …, Turkish Bank A.Ş ve Turkish Yatırım A.Ş’ye yönelik davanın kısmen kabulü ile 1.178.781,80 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte bu davalılardan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından gerekçeli kararda; zarardan davalıların müteselsilen sorumlu oldukları belirtilmesine rağmen alacak miktarı ile yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden bu hususun yazılmadığı belirtilerek, hükmün 1,5 ve 7.maddesinin sonuna müştereken ve müteselsilen kelimesinin eklenmesi için tavzih talebinde bulunulmuştur.
İlk derece mahkemesince bu talebe istinaden hükmün infazında tereddüt oluşturacağı anlaşıldığından, hükmün dört, beş ve yedi numaralı bentlerine müteselsilen kelimesinin eklenmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Karara karşı Cema Fani istinaf yoluna gelerek, lehine maktu vekalete hükmedildiğini, oysaki nispi olarak 59.950,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek, bu yönden karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … da; lehine maktu vekalet ücretine hükmedildiğini, oysaki nispi olarak 59.950,000 TL’ye hükmedilmesi gerektiğini belirterek, yeniden vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı Turkish Bank A.Ş vekili istinaf yoluna gelerek; davalı Turkish Bank A.Ş ile davalı Turkish Yatırım A.Ş’nin farklı tüzel kişilere sahip olduğunu, aynı şube içerisinde faaliyette bulunmaları nedeni ile müteselsilen sorumluluklarına hükmedilmesinin yerinde olmadığı, dosyada alınan 06.06.2017 ve 12.12.2017 tarihli bilirkişi raporlarının çelişkili olmasına rağmen çelişki giderilmeden ve 12.12.2017 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmasının da yerinde olmadığını, Bursa 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/114 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda; davacının hesabında bilgisi dışında bir işlem bulunmadığının tespit edildiğini, bu sebeple kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı banka vekili tarafından hükmün tashihi için verilen 23.01.2019 tarihli Ek Karara ilişkin olarak da istinaf yoluna gelinerek; kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm kısmının aynı ve yeterince açık olmasına rağmen tashih talebinin kabul edildiğini, tashih talebini içerir dilekçesinin taraflarına tebliğ edilmeden aynı gün içerisinde talebin kabulüne karar verildiğini, bunun da kanuna aykırı olduğunu, hüküm kısmında taraflara yüklenen borçlardan tavzih yolu ile genişletilemeyeceği belirtilerek tavzih kararının kaldırılması talep edilmiştir.
Davalı Turkish Yatırım A.Ş vekili vermiş olduğu istinaf dilekçesi ile; teftiş kurulu tarafından 22.01.2013 tarihinde gerçekleştirilen periyodik denetim sırasında usulsüzlüklerin ortaya çıkarıldığı, 14 müşterinin uğramış oldukları zararların giderildiğini, ancak davacının hesabında gerçekleşen işlemlerden haberdar olduğuna kanaat getirildiğinden, taleplerinin karşılanmadığını, mahkemece verilen kararın doğru olmadığı, karara dayanak yapılan 12.12.2017 tarihli raporun esas alınmasının doğru olmadığını, 06.06.2017 tarihli bilirkişi raporunda müvekkillerinin kusurlu olmadığının açıkça tespit edilmiş olduğunu, raporlar arasındaki çelişkiler giderilmeden hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının hesabında yapılan işlemlerden haberdar olmasına rağmen bu davayı haksız olarak açtığını, davacının hesabında bahsi geçen hisselerin alımı ve taşınması için gerekli tutarların bulunmadığını, bu tutarların …’ya vermiş ise bunun yazılı belge ile ispatlanması gerektiği, davacının hiçbir belge sunmadığı iddialarının soyut kaldığı, mevzuat ve sözleşme gereği müvekkili kurumun kayıtlarının esas alınması gerektiği, müvekkili kurumun özensiz davrandığı lisanssız eleman çalıştırdığı iddiasının doğru olmadığı, bursa 2.Ağır ceza Mahkemesinin 2013/114 Esas sayılı dosyasında tanzim edilen bilirkişi raporlarına yapılan işlemlerden davacının bilgisinin bulunduğunun tespit edildiği, örneğin THYAO’na hisse senedinin alımı yapıldıktan sonra aynı gün satıldığını, dolayısıyla portföyde hiç taşınmadığı, davacının iddia ettiği miktarda hisse senedinin bu hesaptan hiçbir zaman bulunmadığının görüldüğünü, bu raporda davacının davalı şirket çalışanına elden para vermesi, elden de para almasının olağan olmadığını, seans odasında takip yapan yatırımcının portföyü yazdırmasının sektörde sık görülen bir davranış olduğunu, iddialarının sadece beyana dayalı olduğunun belirlenmiş olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 15.02.2019 havale tarihli dilekçesi ile de; ilk derece mahkemesince verilen 23.01.2019 tarihli tavzih (tashih) kararına yönelik de istinaf yoluna gelinerek; davacının tavzih talebinin kendilerine tebliğ edilmeden usul ve yasaya aykırı olarak verildiğini, hüküm fıkrasında taraflara yüklenen borçların tavzih yolu ile genişletilemeyeceğini, hükmün yeterince açık olduğu, tavzihi gerektirecek bir durum olmadığını belirterek, tavzih kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili 25.01.2019 tarihli dilekçe ile katılma yolu ile istinaf yoluna gelinerek; dava dilekçesinde taleplerini müştereken müteselsilen davalılardan tahsili olarak belirtilmesine rağmen kararda müştereken ve müteselsilen kelimesinin yazılmamış olduğunu, bu nedenle hükmün 1,5 ve 7.maddelerinde karar altına alınan alacak, harç ve vekalet ücretinin davalılar Turkish Bank A.Ş, Turkish Yatırım A.Ş ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesi şeklinde düzeltilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME:
Davacı ile davalı Turkish Yatırım A.Ş arasında bila tarihli “000603 no’lu Menkul Kıymet Alım-Satım Çerçeve Sözleşmesi”, “Repo ve Ters Repo İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi” imzalanmıştır.
Bu sözleşmeler gereğince Turkish Bank A.Ş’de 22410 no’lu mevduat hesabı, Turkish Yatırım A.Ş’de ise 5807 no’lu yatırım hesabı açılmıştır. Sözleşmede hesaplar arası virman yetkisi de verilmiştir.
Davacı tarafından, davalı Turkish Bank A.Ş’ye müracaat ederek; hesaplarında usulsüzlükler olduğunu belirtmesi üzerine 20.08.2013 tarihli teftiş kurulu raporu düzenlenmiştir. Bu raporda hesabın açıldığı tarihten 10.01.2013 tarihine kadar hesaba 1.427.633 TL nakit yatan ve EFT şeklinde para girişi olduğu, 949.355,00 TL para çıkışı olduğu, müşterinin alınan beyanlarında da ve C.Savcılığında yapmış suç duyurusunda da; hesabındaki işlemlere yönelik herhangi bir hususu dile getirmediği, müşterinin yurt dışında olduğu dönemde hesabına dört ayrı işlem ile 3.000 TL, 3.000 TL, 3.256 TL ve 3.618 TL para yatırılışı olduğu, banka çalışanı …’nin beyanında; bayram arifesinde 15.11.2010 tarihinde ödeme yapıldığını belirttiği, …’nın ise bayramdan sonra ödeme yapıldığını belirttiği, bu iki beyanın çelişkili olduğu, … tarafından şikayetinde; THYAO hissesi alımı için … ve …’ya elden ödeme yaptığını belirttiğini, yapılan incelemede dekontlar üzerindeki imzalarda farklılık görülmediğini, personel ile elden para alış-verişi yapıldığının anlaşıldığı belirtilmiştir.
Turkish Yatırım A.Ş müfettişlerince düzenlenen raporda; banka hesabından yatırım hesabına 1.465.415 TL para girişi olduğu, banka hesabından ise 764.824 TL çıkış olduğu, aradaki farkın 700.591 TL olduğu, portföyünün iddia ettiği büyüklüğe hiçbir zaman ulaşmadığı, Aralık 2012 tarihinde mutabakat belgesi imzaladığını belirttiği, bu tarihte portföyünün 26,62 TL olduğu, müşteri THYAO hissesi alımı için elden para verdiğini belirtmiş ise de, 28.10.2010 tarihinden sonra THYAO hissesi alındığı, ancak aynı gün satıldığı, bu hisselerin alımı için 1.064.000 TL’nin hesaba hiç girmediği, diğer günlerde de aynı işlemlerin yapıldığını, bu nedenle THYAO hisse alımının portföyde hiçbir zaman taşınmadığını, seans salonuna gelerek işlem yapan müşterinin hesabında kaç lot hisse senedi bulunduğundan haberdar olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müşteri mutabakatındaki ve ordinolardaki imzanın hesap açılış evrakındaki imzalara benzediği, müşteri ile 21 adet hesap mutabakatı yapıldığı, bu hususların PETKİM, GOLDS, TCELL hisselerinde de olduğu 24.000 Lot BROVA hissesinin ise sermaye azaltılışı nedeni ile 7808 lota düştüğü, 11.06.2016 tarihinde de satılarak sıfırlandığı, iddialarının doğru olmadığı belirtilmiştir. Teftiş raporunda hisselerin ayrı ayrı satış ve alış tarihleri ile miktarları liste halinde gösterilmiştir.
Davacı tarafından, davalı Turkish Yatırım A.Ş’ye Bursa 10.Noterliğinden 20.03.2013 tarih 011855 yevmiye no’lu ihtarname gönderilerek, bildirmiş olduğu portföy bilgilerinin doğru olduğu, şube dışında … ile görüşerek ertesi gün bankaya gelemeyeceğini, THY alımı için 52.000 TL parayı elden verdiğini, 2008 yılından beri küçük miktarlarda para çekim haricinde hesapta görülen yekun tutan paraları çekmediğini, para yatırırken paranın hesaba geçtiğine dair kanıya varması için dekont hazırlanarak kendisine gösterildiğini belirterek, zararının giderilmesini talep etmiştir.
Davacı tarafından; hesabında 315.000 Lot PETKİM, 30.000 Lot TCELL, 29.500 Lot GOLDS ve 9030 Lot BROVA hissesi olmasına rağmen hesabının usulsüz işlemler ile boşaltıldığını, zarara uğratıldığını belirterek; 1.200.000 TL’nin başvuru tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılar ayrı ayrı vermiş oldukları cevap dilekçelerinde; davanın reddini talep etmişlerdir.
Davalı Turkish Yatırım A.Ş’nin; müşteri hesaplarında Bursa Acentası sorumlusu … tarafından usulsüz işlemler yapıldığının öğrenilmesi üzerine müşteriler tarafından Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına şikayete bulunulması neticesinde soruşturmalar yapılarak kamu davası açılmış ve bu davalar Bursa 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/114 Esas sayılı dosyasında birleştirilmiştir.
Davacı tarafından da C.Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur.
Bursa 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/114 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde; sanık …’nın müşterilerin rızası dışında VOB işlemleri ve hisse senedi işlemleri yaptığı, şikayetçilerin hesaplarına rızaları dışında para çekip yatırdığı, şikayetçileri aldatmak için sahte hesap dökümleri yaptığı, sahteliği ilk bakışta anlaşılan 13 adet ödeme dekontundan dolayı 676.850,00 TL, sahteliği kriminal raporu ile anlaşılan 17 adet dekonta istinaden 591.425,00 TL’yi zimmetine geçirdiğinden dolayı 5411 sayılı Yasanın 160/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiş, tarafların istinafı üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 11.Ceza Dairesinin 13.11.2021 tarih 2020/281 Esas 2020/485 sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, temyiz incelemesi için halen Yargıtay’da olduğu anlaşılmıştır.
Ceza dosyasının incelenmesinde; Beytulluh Çoksaygılı’nın 06.02.2013 tarihinde poliste alınan ifadesinde; …’nın 1.100.000,00 TL’lik yatırım hesabı bulunduğunu, yatırım şirketinin genel müdürlüğünce banka komisyonunu artırmak için işlem hacmini artırmasını istediklerini, bunun üzerine müşterinin bilgisi dışında alım-satım yaptığını, ancak zararlar oluştuğunu, müşterilerin ayıkmaması için diğer hesaplardan para aktardığını, kredi çekip zararı ödemek istediğini, ancak borca girdiğini, diğer banka çalışanı olan davalıları kandırarak 162.000,00 TL çekerek borçlarından kurtulmak istediğini, şirketin yaptığı teftişlerde bunları gördüğünü, ancak komisyonu artırdığı için ses çıkarmadıklarını, ortaya çıkınca yurtdışına kaçmadan önce zarar eden müşterilerin listesini teftiş kurulu masasına gizlice bıraktığını belirtmiştir.
Davalı … Saygılı Bursa C.Başsavcılığının 2013/34531 soruşturma no’lu dosyasında 06.09.2013 tarihinde vermiş olduğu ifadesinde; davacının iddialarının doğru olduğunu, ondan habersiz alım-satımı yaparak zarara uğrattığını, elden para aldığını, birkaç gün sonra dekontu imzalattığını, elden aldığı paraların tamamını hesaba geçmediğini, problemli olan başka hesaplara geçtiğini, müştekinin işlemlerini yaparken yerine imza attığını, VOB hesabını bilgisi olmadan kendisinin açtığını, ordinolardaki imzanın kendisine ait olduğunu, en son olarak elden 70.000,00 TL para aldığını, onu yatırdığını, müştekinin ertesinde gelerek imza attığını, banka müfettişlerinin kendisine baskı yaparak müşterilerin tehdit ettiğini söylemesini istediklerini, ancak kendisinin kabul etmediğini beyan etmiştir.
Ceza dosyasında alınan 28.06.2014 tarihli bilirkişi raporunda; davacının iddia ettiği senetlerin aynı gün alınıp satıldığını, hiçbir zaman portföyüne taşımadığı belirtilmiştir.
Alınan 16.09.2014 tarihli bilirkişi Cengiz Özkaya tarafından verilen raporda; davacı … yönünden düzenlenen nakit çekme ve yatırma dekontlarındaki imza incelemesi neticesinde toplam 80 adet belgenin incelendiği, bu belgelerde 20.07.2011 tarih 10.000 TL, 08.09.2011 tarih 20.000 TL, 28.09.2011 tarih 45.485 TL, 28.10.2011 tarih 62.000 TL, 28.11.2011 tarih 52.000 TL ve 05.10.2012 tarih 3.618 TL bedelli 6 adet nakit çekme dekontlardaki imzanın … eli ürünü olmadığı belirlenmiştir.
27.04.2016 tarihli bilirkişi raporunda ise; … adına düzenlenmiş dekontların 39 tanesindeki imzanın …’ya ait olduğu, 31 tanesinin ise … eli ürünü olmadığı, 9 adet belgede ise imza bulunmadığından inceleme yapılamadığı belirlenmiştir.
07.04.2017 tarihli bilirkişi raporunda; …’nın THYAO hisse senedi alımı için …’ya elden para verdiğini, THYAO hisse senedi için alım-satım yapılan miktarın karşılığının 1.064.000,00 TL olduğu, ancak hesaba bu miktarın girmediği, kurumla mutabakat yapılmış olması nedeniyle bilgisi dışında bir işlemin olmadığı belirtilmiştir. Bu raporda müşteki olan bütün müşteriler yönünden yapılan değerlendirmede; …’nın sahte imza, kandırarak imzalattığı ve boş dekonta istinaden müşterilerine verdiği toplam zararın 1.272.745,00 TL olduğu belirtilmiştir.
Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan bilirkişi incelemeleri sonucunda alınan 16.05.2016 tarihli raporda; davalı … şirketi tarafından iddia edilen 22 adet mutabakat imzası taşıyan hesap özetindeki imzaların incelenmesi yapılmış, bunlardan 02.06.2010 ve 02.12.2009 tarihli iki adet hesap özeti altındaki imzanın … eli ürünü olduğu, diğer hesap mutabakatları olan 20 tanesindeki imzanın ise … eli ürünü olmadığı belirlenmiştir.
… eli ürünü olduğu belirtilen 02.12.2009 tarihli mutabakat belgesinde; davacı adına kayıtlı 24.000 Lot BROVA, 29.500 Lot GOLDS, 29.500 Lot PETKM, 6.500 Lot SELEC, 30.000 Lot TAVHL, 6.200 Lot TIRE ve 6.200 Lot TIRER hisse senedi olduğu, hisse senedi ve bakiye 153,39 TL bulunduğu, toplam değerinin 386.116,39 TL olduğu yazılı bulunmaktadır.
31.05.2010 tarihi itibariyle 02.06.2010 tarihinde yapılan mutabakat belgesinde ise; davacının hesabından 7.808 Lot BROVA, 29.500 Lot GOLDS, 29.500 Lot PETKM ve 50.000 Lot TAVHL hisse senetleri ve 3,66 TL bakiye para olduğu toplam değerin 624.593,86 TL olduğu görülmüştür.
İlk derece mahkemesince, talimat suretiyle İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesi aracılığıyla alınan 06.06.2017 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; davacı ile yapılan çerçeve sözleşmenin geçerli sözleşme olduğu, davacının çerçeve sözleşmede yazılı olan riskleri anlayabilecek kapasitede olduğu, merkezi kayıt sisteminde (MKK) dilediği anda hisse senetlerinin son durumu hakkında bilgi alabileceği için geç öğrenme nedeni ile zarara uğradığını ileri süremeyeceği, Grafoloji Bilirkişisi tarafından hazırlanan rapora göre; … adına bulunan hesaptan 704.043 TL’lik para çıkışının …’ya ait olmayan imzalı dekontlar ile olduğu, bu ödemelerin kime yapıldığının bilemeyeceği, portföy hesabındaki alım-satım ile ilgili iddiaların 1827 adet ordinolardaki imzaların incelenerek davacıya ait olup olmadığının tespiti ile mümkün olabileceği, davacının iddia ettiği hisse senetlerinin taşımak için gerekli TL miktarının oluşmadığından ve Beytullah Saygılı’ya elden para verdiği iddiasının sunulan deliller ile ispatlayamadığından, davacının bu iddiasının doğru olmadığı belirtilmiştir.
İlk derece mahkemesince, Ankara 2.Asliye Ticaret Mahkemesine yazılan talimat yoluyla alınan 12.12.2017 tarihli bilirkişi raporuna göre; davalı … şirketi ile davacı arasında 2006 yılında imzalanan “Sermaye Piyasası Araçlarının Alım-Satımına Aracılık Çerçeve Sözleşmesi” yapılmasına rağmen …yetkililerinin imzalarının ve tarihinin bulunmadığı, “Kredili Menkul Kıymet İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi’nde” de tarih ve yetkililerin imzasının bulunmadığını, Turkish Yatırım A.Ş Bursa Acentası müdürü olan …’nın müşteri hesabında türev araçların alım-satım işlemleri (VOB) işlemleri yapmasına rağmen, müşteri ile imzalanmış “Türev Araçların Alım-Satımına Aracılık Çerçeve Sözleşmesinin” bulunmadığı, …’nın bu işlemleri yapabilmesi için “Türev Araçlar Lisansı” veya “Türev Araçlar Müşteri Temsilciliği Lisansına” sahip olmadığını, buna göre uygun sözleşmeler düzenlenmemiş olup, lisanslara sahip olmayan çalışan aracılığı ile işlemlerin yapılmış olduğu, 02.06.2010 tarihinden itibaren müşterinin yatırım hesabında çok önemli ölçüde işlemlerin artmış olduğu, belge inceleme uzmanına gönderilen emir formlarındaki imzaların müşteriye ait olmadığının bilirkişi raporu ile belirlendiği, müşterinin hesabında gün içi müşteri zararına sonuçlanacak işlemin yapılmış olduğu, ancak emirlerin müşteri tarafından verilmediği anlaşıldığından, bu işlemlerin müşterinin bilgisi ve izni dışında gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerektiğini, söz konusu işlemlerin Turkish Yatırım A.Ş’ye komisyon geliri sağlamak için yapıldığı kanaatinin oluştuğu, davalı …’nın Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesine verdiği beyanındaki ifadelerin bu kanaatin oluşmasını sağladığını, müşteri ile 22 adet mutabakat belgesi imzalandığı belirtilmesine rağmen Grafoloji Uzmanı bilirkişiden alınan 16.05.2016 tarihli rapora göre 02.12.2009 ve 02.06.2010 tarihli olanlar hariç diğerlerindeki imzanın müşteriye ait olmadığı anlaşıldığından, bu formlarda görülen hesap özetleri hakkında müşteri …’nın ilgisi olduğunu söylemenin mümkün olmadığını, SPK tarafından Turkish Yatırım A.Ş ve iki yöneticisine iç kontrol sisteminin zafiyeti nedeniyle idari para cezası uygulandığı ve …’nın güveni kötüye kullanma suçunu işlediği kanaatine varıldığını, bu hususların Sermaye Piyasası Mevzuatına aykırılık oluşturduğunu, müşteri ile imzalanan en son mutabakatın 31.05.2010 tarihli hesap özetine ilişkin olduğu, emir formlarındaki yer alan imzaların müşteriye ait olmadığı anlaşıldığından, 31.05.2010 tarihinden sonra hesap dökümlerine yansıyan işlemlerin dayanağı olan tüm müşteri emir formlarının bilirkişi incelemesine gönderilip gönderilmediği tespit edilemediğinden ve müşteriye ait olmadığı bilirkişi incelemesi ile tespit edilen müşteri ordinolarının tarih ve işlem bazında ayrımı yapılmadığından, müşterinin kendisinin yaptığı işlemleri ayırt etmek mümkün olmadığından, zarar tutarının bu şekilde tespit edilmesi mümkün olmadığı kanaatine varıldığı, bununla birlikte müşteri …’nın 25.01.2013 tarihli el yazısı ile yazılmış dilekçesi ile Turkish Yatırım A.Ş’ye başvurduğunda belirttiği portföy bilgilerinin acenta müdürü …’nın …’ya hitaben yazıp, avukatı Mustafa Koç tarafından müşteriye ulaştırdığı belirtilen yazıdaki müşteri portföyüne ilişkin bilgiler ile çakıştığı görüldüğünden ve bunun aksinin de Turkish Yatırım A.Ş’nin usulüne uygun olarak tutulmuş yasal kayıtlar ile kanıtlanamadığından, söz konusu portföy tutarının müşteri zararının belirlenmesinde dikkate alınabileceği kanaatine varılarak, bu portföy tutarının dava tarihi itibariyle değerinin 1.178.781,80 TL olduğu, müşterinin Turkish Bank A.Ş Bursa Şubesi nezdindeki 40 işleme ait dekonttaki imzanın …’ya ait olmadığı, 7 işleme ait dekontta ise imzanın bulunmadığı, dolayısıyla mevduat hesabından 704.043 TL’nin müşteri dışındaki kişi veya kişilere ödendiği anlaşıldığından, davacı tarafından da bu konuda banka şubesi nezdindeki hesabı ile ilgili bir iddia bulunmadığından, bu konuda varsa müşteri zararı tutarının Bursa 2.Ağır Ceza Mahkemesinde devam etmekte olan dava sonucuna göre belirlenmesinin daha uygun olacağı belirtilmiştir.
Bursa 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/114 Esas sayılı dosyasında karar verilmiş olup, temyiz incelemesi için Yargıtay’da bulunduğundan, dosya sureti Dairemizde istinaf incelemesi yapılan 2020/1931 Esas sayılı dosyasına UYAP sistemi üzerinden bu dosyaya aktarılmıştır.
Bütün bu açıklamalar ışığında, tarafların istinaf sebepleri değerlendirilerek;
Alınan bilirkişi raporları karar vermeye yeterli olmadığı gibi, aralarında mübayenet içerdiği görülmüştür.
Dairemizce Turkish Bank A.Ş’nin hesap ekstreleri ile Turkish Yatırım A.Ş hesap ekstreleri karşılaştırıldığında; en son mutabakat tarihi olan 31.05.2010 tarihinden sonra davacıya ait 224100600 no’lu hesaba giren paranın 1.628.025 TL olduğu ve aynı miktarda çıkış gözüktüğü, Ağır Ceza Mahkemesinde alınan 27/04/2016 tarihli bilirkişi raporuna göre ise; bu dekontlardan bir kısmındaki imzanın davacının eli ürünü olmadığı anlaşılmıştır. Yatırım hesabının incelenmesinde ise; mevduat hesabına giren paralardan bir kısmının mevduat hesabına virman olduğu ve virman olan paranın bir kısmını davacının hesabındaki eksik bakiyeden mahsup edildiği görülmüştür. Buna göre, mevduat hesabına gelen paranın yatırılma suretiyle mi girdiği, yoksa yatırım hesabında virman suretiyle geldiği anlaşılamamaktadır. Örneğin; 2010 yılında yatırım hesabına mevduat hesabından virman suretiyle 611.369,64 TL para virman olmasına rağmen, 545.855,98 TL’nin ise yatırım hesabından mevduat hesabına virman olduğu görülmüştür. Bu sebeple imza incelemesi yapılan dekontların mevduat hesabına yatırılan paraya ait veya çekilen paraya ait olup olmadığının veya hesaptan çıktığı gözüken paranın yatırım hesabına virman mı yapıldığı, yoksa davacı …’ya mı ödendiği veya üçüncü şahsa mı ödendiği hususlarının bilirkişi incelemesi ile tespiti gerekir. Alınan en son bilirkişi raporunda da bu hususa değinilerek incelemenin eksik olduğu belirtilmiştir.
Davacı tarafından elden para yatırıldığı iddia edilmiş, elden para çekme-yatırma işleminin mutat uygulama olarak yapıldığı, davalı …, …, … ile ceza dosyasındaki tanık beyanları ve davalı şirketlerin teftiş kurulu raporlarında kabul edildiği anlaşıldığından; davacı tarafından elden ne kadar para verildiğinin tarih veya dönemleri ile açıklattırılması gerektiğinden, HMK 31.maddesi gereğince davacının isticvabı ile bu hususlar açıklattırılarak, yapılan açıklamaya göre hesap ekstrelerinin bilirkişilerce incelenerek bu hususların da denetlenmesi gerekir.
Bunun için yapılması gereken; 31/05/2010 tarihli mutabakattan sonra davacının hesabına ne kadar para girişi olduğu, giren paraların akıbetlerinin ne olduğu, yatırım hesabından banka hesabına virman yapılan paraların ne kadarının davacıya ödendiği, ne kadarının üçüncü kişiye ödendiğinin tespiti gerekir. Bunun için de imza incelemesi yapan bilirkişinin raporunda belirtmiş olduğu dekontlar ile mevduat ve yatırım hesabının karşılaştırılması, neticeden son mutabakattan sonra davacının hesabına para girişi olup olmadığının, para girişi olmuş ise ne kadar bir para girişi olduğunun tespiti gerekir. Bunun için de yeniden bankacılık ve borsa hesapları üzerinde uzman olan bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulundan rapor alınarak, bu hususların tespit ettirilmesi, daha önceki raporlar ile mübayenet oluştuğu takdirde bu mübayenetin giderilmesi ve tarafların raporlara yapmış olduğu itirazların da cevaplandırılması gerekir.
Yapılan bu incelemeler sonucunda, davalı …’nın poliste ve Savcılıkta vermiş olduğu ifadesi ile davacıya göndermiş olduğu mektup içeriği, davacının teftiş kuruluna vermiş olduğu talep dilekçesi ile tanık beyanları değerlendirildiğinde; davacının, talep etmiş olduğu miktarda hisse senetlerinin bulunup bulunmadığı, bu hisse senetlerinin alımı kadar para girişi olup olmadığı veya para teslimine rağmen hesaba girmeyen para bulunup bulunmadığı hususları hep birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Bu sebeple davalı şirketlerin bu hususlara yönelik istinaf başvuruları yerinde görülmüştür.
Davacılar … ve …’nın istinafları yönünden ise; vekalet ücretlerinin ayrı ayrı nispi olarak hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde olmadığından, bu davalıların da istinaf başvurularının kabulüne karar verilmiştir.
Davacının istinafı yönünden ise; davalılar yönünden müteselsil sorumluluğa karar verilmesi talep edilmesine ve gerekçeli kararda müteselsil sorumluluklarına karar verildiği belirtilmesine rağmen hüküm kısmında müteselsil sorumlulukları yönünde karar verilmemesi yerinde görülmemiştir. Bu sebeple davacının da bu hususa yönelik istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.
Davacı tarafından müteselsil kelimesinin hükme eklenmesi için tavzih talebinde bulunulmuş, mahkemece tavzih talebinin kabulüne karar verilmiştir. Tavzih kararına yönelik olarak davalı şirketler tarafından istinaf yoluna gelinmiştir.
Tavzih (hükmün açıklattırılması) talebinin, karşı tarafa tebliğ edilerek duruşmalı incelenmesi gerekir. Mahkemece bu husus yerine getirilmemiştir. Tavzih ile tarafların yükümlülüğünü artıracak şekilde hükmün değiştirilmesi mümkün değildir. Tashih talebi ise hükümdeki maddi hatanın düzeltilmesine yöneliktir. Bu nedenle, mahkemece verilen tavzih kararı kıstasları karşılamadığından, davalı şirketlerin tavzih kararına yönelik istinaf başvurularının kabulü ile tavzihe ilişkin ek kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı ve davalılar Turkish Bank A.Ş, Turkish Yatırım A.Ş, … ve …’nin istinaf başvurularının KABULÜ İLE;
2-Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/04/2018 tarih 2014/450 Esas 2018/580 sayılı Kararının KALDIRILMASINA;
3-Dosyanın, 6100 sayılı HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesine iadesine,
4-Taraflarca peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının istek halinde yatırına iadesine,
5-Taraflarca istinaf yargılama gideri yapılmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Karar harç ve tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde oy birliği ile KESİN olarak karar verildi. 04/07/2022


Başkan


Üye


Üye


Katip