Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/2485 E. 2022/605 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/2485 – 2022/605
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/2485
KARAR NO : 2022/605
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 28/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/04/2022
Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/06/2019 tarih, 2018/244 Esas, 2019/743 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili … karşı davalı Ziraat Bankası A.Ş. Tarafından Bursa 9. İcra Müdürlüğünün 2009/11139 Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatılmış ise de yapılan incelemede müvekkilinin böyle bir senet imzalamadığı gibi işçi olarak çalışan müvekkilinin bunu ödeyecek ekonomik gücü olmadığını, takip dayanağı senedin keşidecesi …, keşide tarihi 01/12/2008, vade tarihi 13/05/2009, tutarı 37.500,00 TL, lehdarı Güçlü Telekom Ltd. Şti. Olup Ziraat Bankası A.Ş. Fevzipaşa Şubesine ciro edildiğinin görüldüğü, müvekkilinin 10.000,00 TL tüketici kredisi çekmek amacıya bankaya başvurduğunda hakkında başlatılan 4 ayrı icra takibi ile 400.000,00 TL tutarlı borç ile hakkında takip başlatıldığını öğrendiğini, senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, yapılacak imza incelemesi ile durulun anlaşılacağını beyanla Bursa 9. İcra Müdürlüğünün 2009/11139 Esas sayılı icra takibi nedeni ile davalıya icra takibinde belirtilen 38.464,00 TL tutarında borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili bankanın lehdarı olduğu, keşidecesinin …, avalistlerinin Güçlü Telekom Ltd. Şti. Olan, 01/12/2018 keşide tarihli, 13/05/2009 ödeme tarihli, 37.500,00 TL bedelli, bonodan dolayı başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibinde İİK’ya göre itiraz sebeplerinin sınırlı olup davacıların buna ilişkin bir belge dosyaya ibraz etmediklerini, müvekkili bankanın kredi borçlusu Güçlü Telekom Ltd. Şti’ye kullandırmış olduğu krediden dolayı alacaklı olup dava konusu senedin de bedeli kredi borcuna mahsup edilmek üzere müvekkili bankaya verildiğini, senetteki imzanın sahteliği konusunda müvekkili bankanın hiçbir bilgisi olmadığını ve olmasının da mümkün bulunmadığını. Müvekkilinin iyi niyetli hamil 3. Kişi konumunda olduğunu, davacı borçlunun imzanın kendilerine ait olmadığı yönündeki itirazlarının yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile anlaşılabileceğini, ancak bu halde dahi iyi niyetli olan müvekkili banka aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilemeyeceğini beyanla davanın reddine karar verilmesine talep ve beyan etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, Bursa 9. İcra Müdürlüğünün 2009/11139 Esas sayılı icra takibine konu keşidecesi …, lehdarı Güçlü Telekom Ltd. Şti, olan 01/12/2008 tanzim tarihli, 13/05/2009 ödeme tarihli, 37.500,00 TL tutarlı senedin ön yüzünde borçlu … adına atılan 2 adet imzanın davacının eli ürünü olmadığı tespit edilmiş olup bu itirazın senet metninden anlaşılan itirazlardan olup iyi niyetli 3. kişiler dahil herkese karşı ileri sürülebilecek mutlak def-i niteliğinde bulunduğu anlaşıldığı gerekçeleriyle davanın kabulü ile iyi niyetli 3. kişi hamil davalı bankanın icra takibinde kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden yasal koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin ise reddine dair karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; yerel mahkemenin davacı …’in imzasının taşımayan söz konusu senet nedeni ile davalıya borçlu bulunmadığının tespitine şeklinde verilen kararın onaylanması ile yine hamil davalı bankanın gerekli araştırma ve inceleme yapmadan icra takibini başlatmasının kötü niyeti olduğunu ispat ettiği, bu nedenle kararın bu yönde kaldırılarak %20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekçesi ile istinaf isteminde edilmiştir .
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; mahkeme kararının kanuna, usule ve hakkaniyete aykırı olduğu, dava konusu bononun müvekkili banka’ya ciro yoluyla tevdii edildiği, müvekkili bankanın iyi niyetli hamil konumunda ve bonodaki imzanın keşideci davacıya ait olup olmadığını bilmesinin mümkün olmadığı, kambiyo senetlerinin doğumuna sebep olan ilişkiden bağımsız ve soyut olup bir defa doğduktan sonra, doğumuna sebep olan ilişkideki bir aksaklık veya bozukluğun senedin geçerliliğine etki etmeyeceği, keşidecinin imzasının sahte olduğu iddiası haklı bulunsa dahi; bu durum meşru hamil olan iyiniyetli 3. kişi konumundaki müvekkil banka bakımından hüküm ifade etmeyeceği, müvekkili bankanın meşru hamil ve iyiniyetli üçüncü kişi olduğu gerekçeleri istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 2004 sayılı İ.İ.K. 72 madde uyarınca icra takibine konu bono nedeni ile borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit istemidir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı, Bursa 9. İcra Müdürlüğünün 2009/11139 Esas sayılı icra takibine konu keşidecesi …, lehdarı Güçlü Telekom Ltd. Şti, olan 01/12/2008 tanzim tarihli, 13/05/2009 ödeme tarihli, 37.500,00 TL tutarlı bonodaki imzanın eli ürünü olmadığını bu sebeple davalıya borçlu olmadığını ileri sürerek menfi tespit talebinde bulunmuştur.
2004 sayılı İİK. m. 72’de “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadıgını ispat için menfi tesbit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacagın yüzde on beşinden asagı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden dogan zararları karsılamak ve alacagın yüzde onbesinden aşağı olmamak üzere gösterecegi teminat karsılıgında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Yine 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi uyarınca menfi tespit davası açan borçlunun tazminat isteme hakkı vardır. Anılan maddenin 5. fıkrası ise; “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” hükmünü içermektedir.

Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olmasıdır. Başka bir ifadeyle; İcra İflas Kanunu’nun 72/5. maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde, istem varsa, davacı (borçlu) lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötüniyetli olduğunu iddia eden davacı (borçlu)’nun üzerindedir.
İmza inkarı; kıymetli evrakı elinde bulunduran herkese karşı ileri sürülebilen mutlak def’i niteliğindedir. Bu konuda hamil ve cirantaların iyi niyet iddiası dinlenmez. Davalı bankanın yetkili hamil ve iyiniyet iddiası şahsi defi olup ancak sözleşme tarafları arasında sonuç doğurabilir.
Yukarıdaki genel açıklamalar karşısında somut dava bakımından; davacı tarafın imza inkarına göre senetteki imzanın davacıya ait olmadığı, davalıya hamil sıfatına göre husumet yöneltilmesi ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, menfi tespit talebinin kabulüne göre takibin haksız olması tek başına yeterli olmayıp ayrıca karşı tarafın kötüniyetli olması da gerekmekte olup, davalının banka olduğu dikkate alındığında davalı tarafın takipte kötüniyetli olduğu iddia eden davacı tarafça ispatlanamamış olması karşısında ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK. 353/1-b-1 madde uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davacı ve davalı vekillerinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.627,48 TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan 657,00 TL’nin mahsubu ile 1.970,48 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Taraflarca yapılan istinaf giderlerinin tarafların üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının talepleri halinde iadesine,
5-Kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi.28/04/2022

alıdır