Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/2352 E. 2022/1211 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2352
KARAR NO : 2022/1211

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/10/2018
NUMARASI : 2016/518 E. 2018/1320 K.
DR TARİHİ : 29/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/09/2022
Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/10/2018 tarih, 2016/518 esas, 2018/1320 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin ortağı olduğu şirketin kendisinden habersiz olarak usulsüz yaptığı sermaye artırımına yönelik genel kurul kararları neticesinde ortaklık payının düşürüldüğünü, akabinde aile şirketindeki paylarını davalının baskısı ve aile huzurunun bozulmaması için davalıya 20/07/2012 tarihli hisse devir sözleşmesi ile devrettiğini, hisse devir bedeli olarak 5.000.000,00-TL miktarlı çekin tarafına verildiğini, yok hükmündeki sermaye artırımları öncesi şirketteki ortaklık payının %25 oranında olduğunu ve bu paya tekabül eden hisse değerinin daha fazla olduğunu ileri sürerek ortaklık payının azaltılması sebebiyle uğradığı zarara karşılık ıslah ile artırılan 831.632,00-TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının şirketteki hisselerini tüm hak ve yükümlülükleri ile devrettiğinden taraf ehliyetinin bulunmadığını, sermaye artırımı sonrası pay durumunu 2012 yılı Mart ayında öğrendiğini kolluktaki beyanında belirttiğini, söz konusu genel kurul kararlarına yönelik açılan davadan da vazgeçtiğini ileri sürerek haksız davanın öncelikle usulden aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, “Davanın reddine” karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; eldeki davada usulsüz sermaye artırımları öncesi sahip olunan ortaklık payına tekabül eden şirket mal varlığı değerinden verilen 5.000.000,00-TL değerli çek sonrası oluşan farkın tahsiline yönelik olduğunu, alınan bilirkişi raporunda devir tarihi itibariyle sermaye artırımları öncesi sahip olunan payların değerinin 5.831.633,98-TL olarak belirlendiğini belirterek hatalı mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa karşı cevap dilekçesi ile; davacının sermaye artırımına yönelik davadan vazgeçtiğini, devir tarihi itibariyle sahip olduğu paylarını da müvekkiline devrettiğini, hali hazırda %25 oranında pay ortaklığının bulunduğunu ileri sürerek hak talep etmesinin hukuki dayanağının bulunmadığını, sermaye artırımlarından devir öncesi haberdar olduğunu kolluktaki ifadesinde beyan ettiğini, ıslah ile artılan miktarın zamanaşımına uğradığını belirterek usul ve yasaya aykırı istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında yapılan hisse devir sözleşmesi ile belirlenen değerde nispetsizlik bulunduğu iddiasına dayalı alacak (fark bedelinin) tahsili istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş karara karşı, davacı vekili süresi içerisinde istinaf yoluna başvurmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda; taraflar arasında Gemlik 3. Noterliğinin 20/07/2012 tarih ve 02541 yevmiye numaralı “Limited Şirket Hisse Devir Sözleşmesi” yapıldığı, bu devir ile davacının (75) adet ortaklık hissesini 3.750,00-TL bedel ile davalıya devrettiği, davacının iş bu devir karşılığı belirlenen değeri sözleşme içeriğine göre nakden ve tamamen aldığı sabittir.
Eldeki dava ile; davacı, ortalık payını 5.000.000,00-TL bedelli çek karşılığı devrettiğini, şirket ortaklık payının geçersiz olan usulsüz sermaye artırımları öncesi 1.871.250 adet (%25) olduğu ve bu paya tekabül eden şirket mal varlığının rayiç değerine göre ödenen miktarın daha fazla olması gerektiğinden bahisle ıslah ile artırılan miktarın davalıdan tahsiline karar verilmesi talep etmektedir.
Bu bağlamda; davacının hisse devir sözleşmesi sonrası şirkette payının kalmadığı şirketteki tüm paylarını davalıya devrettiği, devre konu payların (75) adet olarak ve 3.750,00-TL bedel ile yapıldığı ticaret sicil kayıtları ve hisse devir sözleşmesinden anlaşılmaktadır. Bu halde; davacı tarafından öncelikle şirketteki pay oranın devir öncesi %25 (1.871.250) oranında olduğu ve ortaklık paylarını 5.000.000,00-TL bedel karşılığı devredildiğinin ispatlaması gerekmektedir. Nitekim, ortaklık pay durumu ve devir bedeline dair davacı, resmi kayıt ve belgelerin aksini ileri sürmüş, bu olgular davalı tarafından da kabul edilmemiştir.
Öte yandan davacının şirketteki ortaklık payları sermaye artırımına yönelik genel kurul kararları sonrası gerçekleşmiş olup, bu kararların hukuki yaptırım ile geçersizliği sağlanmadığı gibi davacı tarafından bu genel kurul kararlarına yönelik iptal/yokluk istemli açılan davadan vazgeçilmiştir. Sermaye arttırımına ilişkin ortaklar kurulu kararlarının yoklukla malul olduğu bir an için kabul edilse bile davacıya yeni pay sağlamayacağı, davacının sahibi olduğu hisselerin tamamının hisse devir sözleşmesi ile devrettiği anlaşılmaktadır.

Bu halde, davacı tarafından şirket pay durumu ve devir bedelinin aksi ispat edilemediğinden ve devir bedelinin alındığının resmi senette ikrar edilmesi, ayrıca devrin hile veya gabin hukuksal nedenli gerçekleştiriğine dair maddi vakıanın da ileri sürülmemiş olması karşısında, davacının ortaklık payının ileri sürdüğü miktar kadar olduğu ve bunun sonucu olarak fark bedeli adı altında talepte bulunamayacağı anlaşılmakla yerel mahkemece davanın reddine dair kararda isabetsizliğin bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacının istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 18,50 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının talebi halinde davacıya iadesine,
Karar tebliğ işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, karar tebliğinden itibaren 2 hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza