Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/2303 E. 2022/1262 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2303
KARAR NO : 2022/1262

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/05/2019
NUMARASI : 2014/827 Esas 2019/858 Karar

DAVACI : … – …
VEKİLİ . …-Sakarya Mah.Kıbrıs Şehitleri Cad.AlperSok.No 3 Kat 3 Daire 12 Osmangazi /Bursa
Av. …
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 06/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/10/2022
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, taraflar arasında 16 V 9040, 16 LFR 51, 16 CRK 50 plakalı araçlara ilişkin olarak 13.08.2013 tarihinde, azami meblağlı teminat(rehin) sözleşmeleri imzalanarak rehnin trafik kaydına işlendiğini, ancak zilyetliğin devrinin rehin sözleşmesinin kurucu unsuru olduğu halde müvekkilinin araçların zilyetliğini davalıya devretmediğini, dolayısıyla ortada geçerli bir sözleşmeden sözedilemeyeceğini, sözleşmenin geçerli olduğu kabul edildiğinde dahi müvekkilinin davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını ileri sürerek davalıya borçlu olmadığının tespitine, borçlu olunması halinde tespit edilecek bedelin depo ettirilerek ve dava konusu araçlar üzerindeki rehnin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili, davacının müvekkili şirkete 56.167,86-TL borçlu bulunduğunun tespit edildiğini, bu durumun davacı tarafa ihtarname ile bildirildiğini, davacı tarafın müvekkili şirkete olan borcunu ödemeden rehin haklarının kaldırılması talebinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının davalıya borçlu olmadığı, aksine davacının davalıdan 46.518,64-TL alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne dava konusu araçlar üzerindeki rehnin kaldırılmasına karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının müvekkili acentesi olup müvekkili şirketi 267.975,00 TL’lık zarara uğrattığını, bu zararı kendisi bizzat imzalı beyanıyla ve kendisi adına işlemleri vekaleten yürüten dava dışı (damadı) F. (Ferudun) Abdullah Karadağ tarafından bizzat imzalı beyanıyla, 03.08.2013 tarihli, “muvafakatname” başlıklı belge ile kabul ve ikrar ettiğini, bunun üzerine dava konusu araçlar üzerinde rehin hakkı tesis edildiğini, bu zarar kapsamında düzenlenen faturaların davacıya gönderildiğini, yasal süresi içinde fatura içeriklerine itiraz etmediğini, davanın reddine karar verilmesi gerekirken söz konusu faturalardan yalnızca 31.10.2013 tarihli, A 0251479 seri-sıra numaralı 236.905,01 TL tutarlı faturanın 130.908,58-TL tutarlı Kurumlar Vergisi-KDV Vergi Zararına ilişkin kısmı usul ve yasaya aykırı şekilde dışlanarak yapılan hesaplama ile davacının alacaklı olduğunun tespiti ve bu nedenle davanın kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olmadığını, zira dava dışı Sanko firmasından alınan iade faturası gerek dönemsellik ilkesi ve gerekse gider kaydedildiğinde karşılaşılabilecek mali ve cezai yaptırım riskleri nedeniyle müvekkil Şirket tarafından “Kanunen Kabul Edilmeyen Gider” olarak kaydedilmek zorunda kalındığını, bunun da davacı tarafça müvekkile verilen vergisel zararın gerçekte giderilemediğini ve davacıya düzenlenen 31.10.2013 Tarih-251479 Nolu, 236.905,01-TL tutarlı fatura içeriğindeki 130.908,58-TL tutarındaki Kurumlar Vergisi-KDV Vergi zararları kaleminin haklılığını gösterdiğini, tacir olan taraflar arasındaki sözleşmede müvekkili ticari defterlerinin münhasır delil kabul edildiğini, usulüne uygun tutulan müvekkili defterlerine göre karar verilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davacı, davalı ile aralarında acentelik ve eki niteliğinde araç tedarik sözleşmesi bulunduğunu, teminat olarak dava konusu araçlar üzerinde davalı lehine rehin hakkı tesis edildiğini, ancak araçların zilyetliğinin davalıya geçmediğinden rehnin geçersiz olduğunu, kaldı ki davalıya borcunun bulunmadığını, rehnin bedelsiz kaldığını iddia ederek dava konusu araçlar üzerindeki rehnin kaldırılmasını istemiş, davalı ise davacının borcunun bulunduğunu, rehnin teminat işlevinin devam ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Somut olayda, taraflar arasında akdedilen acentelik sözleşmesi gereğince davacının davalının acentesi olduğu, taraflar arasındaki akdi ilişkinin 30.09.2013 tarihinde sözleşmenin feshi suretiyle son bulduğu sabit olup, gerçek veya tüzel kişilerin alacaklarının güvence altına alınması için yasa gereğince bir sicile tescili zorunlu olan taşınırlar üzerinde zilyetlik devredilmeden de taşınırın kayıtlı olduğu sicile yazılmak suretiyle rehin tesis edilebileceğinden hukuken geçerli olan dava konusu araçlar üzerindeki rehnin karşılıksız kalıp kalmadığı, bir başka ifadeyle uyuşmazlık davacının davalıya sözleşmeye dayalı cari hesaptan dolayı borçlu olup olmadığı, noktasında toplanmaktadır.
Dava konusu araçlara ilişkin olarak dosyaya sunulan 13.08.2013 tarihli araç rehin sözleşmelerinde, rehin borçlusu …, rehin alacaklısının Aras Kargo..AŞ olup, “..Aras Kargo..AŞ’nin İNORSAN acentesi sıfatıyla adı geçen şirket ile akdettiğimiz acentelik sözleşmesi ile protokol ve benzeri diğer sözleşme ve belgelerde yer alan borç, taahhüt ve cezai şartın ile gerektiğinde bundan sonra akdedeceğimiz anlaşma ve teessüs eden ticari ilişki nedeniyle Aras Kargo ile aramızda cereyan etmiş ve edecek her türlü muameleden doğmuş ve doğacak bilcümle borçlarımızın..Aras Kargo..AŞ’nin her türlü alacağına karşılık gelmek üzere..” 16 V 9040 plakalı araç için 68.000 TL; 16 LFR 51 plakalı araç için 20.000 TL; 16 CRK 50 plakalı araç için 40.000 TL azami teminat taşınır rehninin düzenlendiği ve trafik siciline tescil edilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Dosyada alınan tüm bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde, her iki tarafın kendi ticari defterlerinde karşı taraftan alacaklı olduğu, ticari defterler arasındaki mutabakatsızlığın davalının davacıya düzenlemiş olduğu ve fakat davacının kayıtlarında bulunmayan 31.10.2013 tarhli 8.595,02 TL, 31.10.2013 tarihli 236.905,01 TL ve 11.11.2013 tarihli 12.231,02 TL tutarlı 3 adet faturadan kaynaklandığı ihtilafsızdır. Bu bakımdan ihtilafa konu faturalardan dolayı alacaklı olduğunu ispatla yükümlü olan davalı şirketin delillerinde ticari defter ve kayıtlarına dayanmış olduğundan faturalar içeriğinin dayanaklarını dosyaya sonradan sunmuş olmasının iddia ve savunmanın değiştirilmesi yasağı kapsamında değerlendirilemeyeceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
İhtilafa konu 31.10.2013 tarihli 236.905,01 TL bedelli fatura içeriğinde; “Prim iadesi 12.756,78 TL + Hakediş iadesi 76.890,04 TL+ Kurumlar vergisi –Kdv Vergi Zararı 130.908,58 TL + Eylül Mobil Telefon Fark Kesintisi 16,06 TL+ Eylül Elektrik Kullanım Bedeli 163,91 TL”; 11.11.2013 tarihli 12.231,02 TL bedelli fatura içeriğinde, “Personel Kıdem Tazminatı” ve 31.10.2013 tarihli 8.595,02 TL bedelli fatura içeriğinde, “Hak Ediş Prim Ceza Kesintisi” gösterilmiştir.
Davalının dosyaya sunmuş olduğu Denetim Raporunda, davacı acentenin müşteri Sanko Tekstil AŞ’nin kargo gönderimleri konusunda usulsüzlüklerin tespit edildiği, müşteri adına hayali kargo gönderildiği ve toplam 400.172,00 TL tutarında fazla fatura düzenlendiğinin tespit edildiği bu hayali faturalardan dolayı ödenmiş olan 124.053,24-TL hakediş ile 15.053,00-TL olmak üzere toplam 139.106,25-TL tutarındaki primin geri alınması gerektiği, ayrıca Sanko Firmasının geri iade faturası kesmeyi kabul etmemesi halinde 61.043,00-TL KDV ve 67.825,71-TL kurumlar vergisi vergi yükümlülüğü doğacağı ifade edilerek bu bedellerin davacıdan alınması hakkında raporda kanaat belirtildiği ve davalı şirketin toplam zararının 267.974.96-TL olduğu görülmüştür.
Yine davalı tarafça dosyaya sunulan davacının imzasına itiraz etmediği 03.08.2013 tarihli “Muvafakatname” başlıklı belgede; “Aras Kargo Yurt İçi Yurt Dışı Taşımacılık A.Ş.’nin (kısaca: Aras Kargo) “İnorsan Acentesi” sıfatıyla, Aras Kargo adına yerine getirdiğim ticari faaliyet kapsamında Aras Kargo’nun uğradığı ve sorumluluğu şahsıma ait hatalı işlemlerden kaynaklanan 267.975-TL (ikiyüzaltmışyedibindokuzyüzyetmişbeş Türk Lirası) tutarındaki zararının, tarafımdan tazmin edilmesi amacıyla, Aras Kargo ile imzalamış olduğum 01 Haziran 2012 tarihli Acentelik Sözleşmesi, sözleşme eki niteliğindeki Cari Hesap Sözleşmesi ve 16 CRK 50, 16 LZ 132 ve 16 V 9040 plakalı araçlarımla ilgili olarak Aras Kargo ile imzalamış olduğum Araç Kiralama Sözleşmesi’ne istinaden cari hesabımda tahakkuk etmiş ve edecek alacaklarıma, Aras Kargo’nun tanzim edeceği fatura karşılığında mahsup edilmesine muvafakat ediyorum.” denilmiş, nitekim bu kapsamda davalı tarafından davacıya 31.10.2013 tarhli 8.595,02 TL, 31.10.2013 tarihli 236.905,01 TL ve 11.11.2013 tarihli 12.231,02 TL tutarlı 3 adet faturanın düzenlendiği, bu faturaların davalının ticari deftelerinde davacının cari hesap bakiye alacağından mahsup edildiği halde, davacının bu faturalara itiraz etmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının usulsüz işlemlerinden dolayı davalı şirketin dava dışı Sanko Tekstil AŞ’den haksız yere tahsil ettiği toplam tutara karşılık olarak dava dışı Sanko Tekstil AŞ’nin davalıya 21.11.2013 tarihli 406.505,28 TL “Ciro Primi” açıklamalı iade faturası düzenlediği, iade faturasının davalının ticari defterlerinde “Kanunen Kabul Edilemeyen Gider” olarak muhasebeleştirildiği, bu fatura bedelinin davalı şirket tarafından 05.12.2013 tarihinde 342.550,15 TL’si banka kanalıyla kalan kısmı ise cari hesap mahsuplaşmak suretiyle ödendiği anlaşılmakla davacı acentenin usulsüz işlemlerinin telafisi nedeniyle davalı şirketin vergisel zarara da uğramış olduğu sabittir.
Taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin 39.3 maddesinde, davalı kargo şirketinin davacı acentenin faaliyeti dolayısıyla ödemek zorunda kaldığı zararları, davacı acentenin hak ediş bedelinden mahsup etme yetkisinin verildiği anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında, davacı tarafça inkar edilmeyen ve baskı ve zorlama yoluyla temin edildiği kanıtlanamayan az yukarıda belirtilen muvafakatname kapsamında, davacı acentenin müşteri Sanko Tekstil AŞ’ye karşı usulsüz işlemlerinden dolayı bu firmaya düzenlenen faturalardan kaynaklanan prim – hakediş – kdv ve kurumlar vergisi gibi sorumluluklar dolayı 267.975 TL zararı kabul ve beyan etmiştir. Bu durumda, davalının anılan muvafakatnameye dayalı olarak davacıya düzenlediği ihtilafa konu faturaların davacının cari hesap bakiye alacağından mahsubu gerekir.
Hal böyle olunca, ihtilafa konu bu faturalar toplamı 257.731,05 TL’nin davacı alacağından mahsubu sonucunda, davalının davacıdan 56.244,27 TL alacaklı olduğu anlaşılmış ise de, davalının alacağını 56.167,86 TL belirtmiş olması karşısında, davacının davalıya cari hesap bakiye borcunun 56.167,86 TL olduğunun kabulü gerekir.
Davacı terditli talepte bulunmuş olması karşısında, yukarıda belirlenen 56.167,86 TL’yi depo etmesi için kesin süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Açıklanan bu gerekçelerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
1-Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/05/2019 tarih 2014/827 Esas 2019/858 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
3-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istek halinde yatırana iadesine,
4-Davalı tarafından istinaf yargılama gideri yapılmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, peşin olarak yatırılan istinaf gider avansının işi bitmekle ve istek halinde yatırana iadesine,
5-Karar tebliğ ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi. 07/10/2022

Başkan*
… ¸e-imzalıdır

Üye
… ¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır