Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/2249 E. 2022/737 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/2249 – 2022/737
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/2249
KARAR NO : 2022/737
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

DAVANIN KONUSU : İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ : 31/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/06/2022
Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/05/2019 tarih, 2018/852 esas, 2019/672 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP:
Davacı vekili, müvekkili ile Mba Dan. Kimya Müh. Ltd. arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davalıların ise sözleşmede kefil sıfatıyla yer aldığını, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini, takibe haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptalini, icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, eş rızası olmadığından kefaletin geçersiz olduğunu, kefaletin TBK’nın 583. maddesindeki şartları taşımadığını, kefalet borcunun ipotek ile teminat altına alındığını, İİK’nın 45. maddesine göre, davalılar aleyhine takip yapılamayacağını belirterek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ;
Mahkemece, davalı Mehmet Kadir Şanlı’nın şirket yetkilisi olduğu, kefalet için eş rızası gerekmediği, diğer davalı Mustafa Şahin Şanlı’nın Mehmet Kadir Şanlı’nın oğlu olduğu, şirket için kredi kullandırıldıktan sonra baba oğul olan kefillerin kefaletin geçersiz olduğunu ileri sürmelerinin TMK’nın 2. maddesi ile bağdaşmadığı, çek bedelleri yönünden risk sona erene kadar gayri nakdi riskin devam edeceği, bankanın çek bedelini ödemesinden sonra riskin nakde dönüşeceği gerekçesiyle, davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin davalıların KMH hesabı için 0,01 TL, çek garanti bedellerine ilişkin olarak 1.410 TL ana para, 178,67 TL işlemiş faiz, 8,93 TL Bsmv olmak üzere 1.597,60 TL; ticari kredi için 196.725,33 TL ana para, 21.982,94 TL işlemiş faiz, 1.099,14 TL Bsmv, 279,38 TL ihtar masrafı olmak üzere 220.086,79 TL, toplam olarak 221.684,40 TL üzerinden faizi ile birlikte takibin devamına, icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalılar vekili, TBK’nın 584. maddesine göre kefaletin geçerli olması için eş rızası gerektiğini, eş rızası hükmü düzenlenirken kefalet türleri arasında ayrım yapılmadığını, davalı Şahin Mustafa Şanlı’nın şirketin yetkilisi veya ortağı olmadığını, kefalete ilişkin hükümlerin genel işlem koşulu gereğince yazılmamış sayılması gerektiğini, sözleşme hükümlerinin banka ile müzakere edilmediğini, 21.09.2015 tarihinde aynı gün imzalandığını, bankanın avantajlı pozisyonunu kullanarak sözleşmeyi düzenlediğini, kefillerin imzası bulunan sözleşmelerde borcun kapatıldığını, eş rızasının her kefalet için ayrı ayrı alınması gerektiğini, 11.08.2015 tarihli 100.000 TL limitli genel kredi sözleşmesinin yalnızca davalı Mehmet Kadir Şanlı tarafından, 21.09.2015 tarihli 400.000 TL limitli genel kredi sözleşmesinin Mehmet Kadir Şanlı ve Şahin Mustafa Şanlı tarafından imzalandığını, 11.08.2015 ve 21.09.2015 tarihli kredilerin 195.877,36 TL ödenerek 31.01.2017 tarihinde kapatıldığını, 31.01.2017 tarihli 24 ay vadeli kredi sözleşmesinde davalıların ve eşlerinin imzasının bulunmadığını, bilirkişi raporunda takip konusu alacağın 31.01.2017 tarihli, 196.000 TL tutarlı 24 ay taksitli ticari krediden kaynaklandığının açıklandığını, kefillerin imzası bulunmayan sonradan düzenlenen kredilerden dolayı davalıların borçlu olmayacağını, kefillerin kefalet borcunun ipotek ile teminat altına alındığını, takibin İİK’nın 45. maddesine aykırı olduğunu, banka lehine birinci derece 110.000 TL; ikinci derece 220.000 TL ipotek verildiğini, kefillerin imzaları bulunmayan sözleşmedeki faiz oranından sorumlu olmayacağını, 08.05.2017 tarihli ihtarın asıl borçlu şirkete yapılmadığını, yakınına şeklindeki tebligatların geçersiz olduğunu, itirazın iptali davası ile alacak davasının birlikte ileri sürülemeyeceğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
TBK’nın 584. maddesine göre, eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.
Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına sebep olmayan değişiklikler için eşin rızası gerekmez.
Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz.
Aynı Kanun’un 586. maddesine göre, kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.
İİK’nın 45. maddesine göre, rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoliyle takip yapabilir. Ancak rehinin tutarı borcu ödemeğe yetmezse alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yoliyle takip edebilir.
Somut olayda, davacı banka ile dava dışı Mba Dan. Kimya Müh. Ltd. arasında 11.08.2015 tarihli, 100.000 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalı Mehmet Kadir Şanlı’nın sözleşmede kefil sıfatında bulunduğu, yine 21.09.2015 tarihli, 400.000 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, her iki davalının sözleşmede kefil sıfatında yer aldığının bilirkişi raporunda açıklandığı, davalı Şahin Mustafa Şanlı’nın hissedarı olduğu taşınmazlar üzerine 110.000 TL ve 220.000 TL tutarlı birinci ve ikinci derece ipotekler konulduğu, ipotek akit tablosunun incelenmesinde ipotek veren Şahin Mustafa Şanlı’nın da kefaletinin teminat altına alındığı, dosya kapsamında davalıların eşlerinin rızasının alındığına dair kayda rastlanmadığı, bilirkişi raporunda önceki kredi borçlarının 31.01.2017 tarihinde kapatıldığının yapılandırmadan önce kullandırılan kredilerin 21.09.2015 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında verildiği belirtilmiştir.
Bu itibarla, mahkemece dava konusu genel kredi sözleşmelerinin tam metni getirtilerek, sözleşmede asıl borçlunun sözleşmede belirtilen adresine hesap kat ihtarının gönderilip gönderilmediği, sözleşmede belirtilen adrese yapılan tebligatın geçerli olacağına dair hüküm bulunup bulunmadığı incelenerek, davalılar hakkında TBK’nın 586. maddesinde belirtilen şartların gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilerek;
Yine, baba/oğul olan davalıların şirkete verilen kefaletin geçersiz olduğunu ileri sürmelerinin TMK’nın 2. maddesine aykırı olduğuna dair mahkeme gerekçesi yerinde olmadığından, asıl borçlu şirketin ticaret sicil kayıtları getirtilerek, genel kredi sözleşmelerinin imzalandığı tarih itibariyle davalıların şirket yetkilisi veya ortağı olup olmadığı incelenerek, davalıların TBK’nın 584. maddesi kapsamında eş rızasının aranıp aranmayacağı değerlendirilerek;
Ayrıca, davalı Şahin Mustafa Şanlı’nın hissedarı olduğu taşınmazı, asıl borçlu şirketin borcuna karşılık bankaya ipotek verdiği, ipotek akit tablosunda davalı kefilin kefaletinin de teminat altına alındığı anlaşıldığından, anılan davalı yönünden İİK’nın 45. maddesindeki şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, ipotek teminatı aşan kısım için takip yapılıp yapılmadığı incelenerek;
Öte yandan, bilirkişi raporunda 21.09.2015 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan kredilerin 31.01.2017 tarihinde yapılandırılarak kapatıldığının açıklanması nedeniyle, 31.01.2017 tarihinde banka ile asıl borçlu şirket arasında yeni bir genel kredi sözleşmesi imzalanıp imzalanmadığının, 196.000 TL tutarlı kredinin hangi genel kredi sözleşmesi kapsamında verildiğinin, davalıların sözleşmede kefil sıfatıyla imzalarının bulunup bulunmadığının incelenerek, neticesine göre bir karar vermek gerekirken, yanılgılı değerlendirmelerle, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkemenin kararının kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Mahkemenin 28/05/2019 tarih, 2018/852 esas, 2019/672 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
Davalılar tarafından yatırılan istinaf karar ilam harcının, istek halinde yatırana iadesine,
Yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek esas karar ile birlikte dikkate alınmasına,
Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi.