Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/2179 E. 2022/688 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2179
KARAR NO : 2022/688

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/05/2019
NUMARASI : 2015/1468 E. 2019/746 K.
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … – …
DAVANIN KONUSU : ADİ ORTAKLIK TASFİYESİ
KARAR TARİHİ : 24/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/05/2022
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03/05/2019 tarih, 2015/1468 esas, 2019/746 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında adi ortaklık sözleşmesi imzalandığını, adi ortaklığın bir yıl süreyle geçerli olacağını, %50’şer paya sahip olduklarını, davacının 72.500 TL bedelli makineleri ortaklığa dahil ettiğini, davalının ise 35.000 TL çek ile 32.671,18 TL malzeme verdiğini, bu malzemelerle birlikte işyerinde 115.168 TL malzeme bulunduğunu, sözleşme imzalandıktan sonra davalının işyerinin anahtarını değiştirdiğini, makine ve malzemeleri başka yere taşıdığını, cam büküm fırını, profil büküm makinesi, hilti kırıcı delici, el matkabı, spiral taş, 8 adet cam tezgâhı, cam manuel masa, hava tesisatı, 2 adet şarjlı matkap, bilgisayar, yazıcı, desen kesme makinesi, 2 adet masa, 2 adet koltuk, 8 adet sandalyenin işyerinde bulunmadığını ileri sürerek, adi ortaklığın tasfiyesini, 20.000 TL tasfiye payının tahsilini, kazanç payı olarak şimdilik 1.000 TL’nin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı, adi ortaklık sözleşmesine diyeceği olmadığını, altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, adi ortaklığın birlikte tasfiye ettiklerini, tasfiye işleminin 2015 yılı Mayıs ayında yapıldığını, alacaklarına mukabil makinelerin verildiğini, tasfiyeyi sözlü yaptıklarını belirterek, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ;
Mahkemece, taraflar arasında 31.05.2014/2015 arası adi ortaklık sözleşmesi imzalandığı, davacının adi ortaklığın tasfiyesini istediği, davalının ise 2015 yılı Mayıs ayında ortaklığın tasfiye edildiğini belirttiği, ortaklık sözleşmesinde tasfiyeye ilişkin hüküm bulunmadığı, tarafların tasfiye memuru olarak Hasan Hüseyin Demir’in görevlendirilmesi konusunda anlaştığı, taraflardan ortaklık hesabını gösterir hesap cetvelinin istenildiği, davacının hesap cetvelini sunduğu, davalıya isticvap davetiyesi gönderildiği, isticvap duruşmasına katılmayarak hesap cetvelini ikrar ettiği, adi ortaklığa ilişkin defter ve belge bulunamadığından kazanç kaybı tespiti yapılamadığı, ortaklık sözleşmesi imzalandığı gün dava konusu makinelerin sermaye olarak davalıya fatura edilip satıldığı, davacının sermaye olarak getirdiği makineleri geri alabileceği, davalının her ne kadar tasfiye sonu alacağına karşılık makinelerin kendisine bırakıldığını, makinelerin devri için fatura düzenlendiğini beyan etmiş ise de bu iddiasını ispata yönelik delil sunmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, adi ortaklığın tasfiyesine, davalının elinde bulunan makinelerin değeri 72.500 TL’nin tasfiye payı olarak kabul edilerek, anılan miktarın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kazanç/kar payı isteminin reddine, tasfiye memuru atanmasına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında adi ortaklık sözleşmesi imzalandığını, duşa kabin imalatı işinin büyütülerek % 50 payla ortak olunacağını, işyerinin anahtarını alan davalının müvekkilini işyerine sokmadığını, tüm makine, eşya ve malzemeleri bilinmeyen yere taşıdığını, davacıya ait makineler, eşyalar, sarf malzemeleri ile kazanç payının istendiğini, mahkemece talepleri dikkate alınmadan eksik inceleme yapıldığını, mahkemece sadece makine bedelinin tahsiline karar verildiğini, hesap cetvelinde cam büküm fırını, profil büküm makinesi, hilti kırıcı delici, el matkabı, spiral taş, 8 adet cam tezgâhı, cam manuel masa, hava tesisatı, 2 adet şarjlı matkap, bilgisayar, yazıcı, desen kesme makinesi, 2 adet masa, 2 adet koltuk, 8 adet sandalye, 115.168 TL sarf malzemesi hakkında karar verilmediğini, kazanç payının hesaplanması için rapor alınmadığını, duşa kabin ve cam işleri konusunda uzman bilirkişinin kazanç payını hesaplayabileceğini, davalının defter sunmaması nedeniyle hesaplama yapılmadığını belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava, adi ortaklığın tasfiyesi istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir (TBK. 620/1 md.).
Adi ortaklığın sona erme sebeplerini düzenleyen TBK’nın 639. maddesinin 7. bendinde ise, “Haklı sebeplerin bulunması halinde, her zaman başkaca koşul aranmaksızın, fesih istemi üzerine mahkeme kararıyla” ortaklığın sona ereceği belirtilmiştir.
Adi ortaklık sözleşmesinin haklı sebeple feshi için ortaklık süresinin önemi bulunmamaktadır. Haklı sebeple fesih hakkı; mutlak ortaksal bir hak olup, bu hakkın ortaklık sözleşmesiyle sınırlandırılması veya tamamen ortadan kaldırılması olanaksızdır. Gerçekten ortaklar arasındaki ilişkinin devam etmesini haklı göstermeyecek bazı durumlar ortaya çıkarsa, bu durumda ortakların ortaklığın feshini mahkemeden istemesi mümkündür. Hatta belirli süreli ortaklıklarda da sözleşmede belirtilen ortaklık süresinin bitmesinden önce haklı sebeple sözleşmenin feshi davası açmak olanaklıdır (Şener, Oruç Hami, Adi Ortaklık, Ankara: Yetkin Yayıncılık, 2008, s. 482).
Ortak tarafından ileri sürülen sebebin, ortaklığın sona erdirilmesine olanak sağlayacak derecede haklı olup olmadığının belirlenmesi mahkemenin takdirindedir. Örneğin; idareci ortağın hesap vermemesi, kar payı ödememesi adi ortaklığın sona ermesi bakımından haklı sebep teşkil edecektir.
Öte taraftan; ortağın, ortaklığa getirdiği sermayenin ve kar payının tahsilini istemesi ortaklığın fesih ve tasfiyesi talebini de kapsamaktadır.
Tasfiye usulünü düzenleyen Türk Borçlar Kanunu’nun 644. maddesine göre; “Ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün ortakların elbirliğiyle yapılır. Ancak, ortaklık sözleşmesinde, ortaklardan biri tarafından kendi adına ve ortaklık hesabına belirli bazı işlemlerin yapılması öngörülmüşse, bu ortak, ortaklığın sona ermesinden sonra da o işlemleri tek başına yapmak ve diğerlerine hesap vermekle yükümlüdür.
Ortaklar, tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye görevlisi atayabilirler. Bu konuda anlaşamamaları hâlinde, ortaklardan her biri, tasfiye görevlisinin hâkim tarafından atanması isteminde bulunabilir.
Tasfiye görevlisine ödenecek ücret, sözleşmede buna ilişkin bir hüküm veya ortaklarca oybirliğiyle verilmiş bir karar yoksa tasfiyenin gerektirdiği emek ile ortaklık malvarlığının geliri göz önünde tutularak hâkim tarafından belirlenir ve ortaklık malvarlığından, buna imkân bulunamazsa, ortaklardan müteselsilen karşılanır.
Tasfiye usulüne veya tasfiye sonucunda her bir ortağa dağıtılacak paya ilişkin olarak doğabilecek uyuşmazlıklar, ilgililerin istemi üzerine hâkim tarafından çözüme bağlanır.”.
Aynı Kanun’un “Kazanç ve zararın paylaşımı” başlıklı 643. maddesinde ise; ” Ortaklığın borçları ödendikten ve ortaklardan her birinin ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve koymuş olduğu katılım payı geri verildikten sonra bir şey artarsa, bu kazanç, ortaklar arasında paylaşılır.
Ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse, zarar ortaklar arasında paylaşılır.” hükmü yer almaktadır.
Katılım payı olarak bir şeyin mülkiyetini koyan ortak, ortaklığın sona ermesi üzerine yapılacak tasfiye sonucunda, o şeyi olduğu gibi geri alamaz; ancak koyduğu katılım payına ne değer biçilmişse, o değeri isteyebilir. Bu değer belirlenmemişse, geri alma, o şeyin katılım payı olarak konduğu zamandaki değeri üzerinden yapılır ( TBK md 642).
Keza, aynı Kanun’un “Kazanç ve zarara katılma başlıklı” 623. maddesi de; “Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının değerine ve niteliğine bakılmaksızın eşittir.
Sözleşmede ortakların kazanç veya zarara katılım paylarından biri belirlenmişse bu belirleme, diğerindeki payı da ifade eder.
Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin anlaşma, ancak katılma payı olarak yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerlidir.” hükmünü ihtiva etmektedir.
Bu aşamada mahkemece; yukarıdaki Kanun hükümlerine göre, öncelikle tarafların anlaşarak tasfiye memuru belirlemeleri istenmeli, tarafların bu konuda anlaşamamaları halinde ise tasfiye işlemini gerçekleştirecek (ortaklığın faaliyet alanına göre konusunda uzman bir veya üç kişiyi) tasfiye memuru resen atanmalıdır.
Bundan sonra ise, tasfiye işlemleri; hakim tarafından öngörülecek üçer aylık (uyuşmazlığın mahiyetine göre süreler uzatılıp kısaltılabilir) dönemlerde tasfiye memuru tarafından 3 aşamada gerçekleştirilmelidir.
Birinci aşamada; ortaklığın sona erdiği tarih itibariyle ortaklığın tüm malvarlığı (aktif ve pasifi ile birlikte) belirlenmeli, yönetici ve idareci ortaktan ortaklık hesabını gösterir hesap istenmeli, verilen hesapta uyuşmazlık çıktığı takdirde, taraflardan delilleri sorularak toplanmalı, tasfiye memurunun belirlediği malvarlığı bilançosu taraflara tebliğ edilmeli, bu husustaki itirazları da karşılanıp, toplanacak delillere göre değerlendirilmelidir.
İkinci aşamada; ortaklığın malvarlığına ilişkin satış ve nakde çevirme işlemi (TMK’nun 634. vd. maddelerinde düzenlenen resmi tasfiye işlemi kıyasen uygulanmak suretiyle) gerçekleştirilmeli, şayet bu mallar mevcut değilse, değerleri bilirkişi marifetiyle saptanmalıdır.
Üçüncü ve son aşamada ise; yukarıdaki işlemler sonucu oluşan değerden, öncelikle ortaklığın borçları ödenmeli ve ortaklardan her birinin, ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payı geri verilmeli, bundan sonra bir şey artarsa, bu kazanç veya(ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse) zarar da belirlenerek ortaklara paylaştırılmak üzere son bilanço düzenlenmelidir.

Bu aşamalardan sonra ise; tasfiye memurunun yaptığı tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre hakim, (HMK’nın 297.maddesi uyarınca) tarafların hak ve yükümlülüklerini saptayıp, tasfiye işlemini sonlandırmalı ve bu doğrultuda hüküm oluşturmalıdır.
Somut olayda; taraflar arasında 31.05.2014/2015 tarihleri arasında geçerli adi ortaklık sözleşmesi kurulduğu, mahkemece adi ortaklığın tasfiyesine, makine bedelinin davalıdan tahsiline, tasfiye memurunun atanmasına karar verildiği, oysa, yukarıda açıklandığı gibi, atanan tasfiye memurunun adi ortaklığın tüm malvarlığını belirleyeceği, taraflardan ortaklık hesabını isteyeceği, hesapta uyuşmazlık çıktığı takdirde tarafların delilleri sorularak toplanacağı, tasfiye memurunun belirlediği malvarlığı bilançosunun taraflara tebliğ edileceği, malların satış ve nakde çevirme işleminin yapılacağı, mallar mevcut değilse değerlerinin belirleneceği, borçlar ödendikten sonra kalan tutarın ortaklara paylaştırılacağı, mahkemece anılan işlemler yapılmadan tasfiyeye karar verildiği anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkemenin kararının kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Mahkemenin 03/05/2019 tarih, 2015/1468 esas, 2019/746 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
Davacı tarafından yatırılan istinaf karar ilam harcının, istek halinde yatırana iadesine,
Yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek esas karar ile birlikte dikkate alınmasına,
Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi.


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza