Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/2129 E. 2022/520 K. 12.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ

T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/2129
KARAR NO : 2022/520
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/04/2019
NUMARASI : 2017/1383 Esas, 2019/416 Karar
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
D …
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 12/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/04/2022
Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/04/2019 tarih, 2017/1383 Esas, 2019/416 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Bursa 12. İcra Müdürlüğünün 2017/1724 sayılı takip dosyasıyla takibe konu bonodaki imzanın davacıya ait olmadığını, bu nedenle davalıya borçlu olmadıklarını, Bursa 7.İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/214 Esas sayılı dosyasıyla imzaya itiraz sonucu bilirkişi incelemesi yapılmış olduğu, bilirkişi incelemesi neticesinde her ne kadar davacıya ait olduğunun raporu edilmesiyle davanın imza inkarı yönünden reddine karar verilmiş ise de, bu kararın hukuka aykırı olduğunu ve istinaf edildiğini, yapılan bilirkişi incelemesinin hüküm kurmaya elverişli olmadığını, ayrıca sözkonusu bono nedeniyle ticari defterlerde de herhangi bir borç kaydının bulunmadığını, borcun esası bakımından da borçlu olmadıklarının tespitini talep etmiştir
Davalı vekili cevap dilekçesinde; imza inkarı neticesinde İcra Hukuk Mahkemesinde yapılan incelemede; imzanın davacıya ait olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle imza inkarının haksız olduğunu, yine taraflar arasındaki borç ilişkisinin bonodan kaynaklı olması nedeniyle bağımsız borç ikrarı içerdiğini, borcun bulunmadığına yönelik itirazın da yersiz olduğunu, buna ilişkin iddialarını kesin deliller ile ispatlanması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, imza incelemesi yaptırıldığı, İstanbul ATK Fizik İhtisas Dairesinin 06.03.2019 tarihli raporuyla senetteki imzanın davacıya ait olduğunun belirtildiği, her ne kadar raporda “kuvvetle muhtemel” ibaresi kullanılmışsa da gerek İcra Hukuk Mahkemesinde alınan rapor içeriği, gerekse dosyada alınan rapor içeriği ve davacının senetteki alacak sebebine yönelik menfi tespit iddiaları hep birlikte değerlendirildiğinde senetteki imzanın davacıya ait olduğunun kabul edildiği, takibe ve davaya konu bono bir yazılı delil olduğundan davacının bu yazılı delile karşı ispat yükünün davacı taraf üzerinde olduğu, HMK. madde 201’e göre; senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin 2.500,00 TL. den az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamayacağı, yazılı delille ispatı gerekeceği, davacı tarafça dosyaya buna ilişkin bildirilmiş ve sunulmuş yazılı delil de bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda imzanın vekil eden davacıya aidiyeti konusunda kesinlik bildirir şekilde bir değerlendirme bulunmadığı, raporda her ne kadar “kuvvetle muhtemel” ibaresi kullanılmışsa da, takibe konu senet üzerindeki imzanın vekil eden …’in eli ürünü olup olmadığı hususunda net bir görüş bildirilmediği, raporun kesin kanaat içermediği ve dolayısıyla hüküm kurmaya elverişli olmadığı, ayrıca imza incelemesinde sıhhatli bir sonuç alınabilmesi için, öncelikli olarak inkâr edilen imzanın atıldığı tarihten öncesinde veya mümkün olduğu kadar yakın tarihlerdeki düzenlenen belgelerde bulunan borçluya ait imzaların celp edilip incelemeye konu edilmesi gerekirken, takibe konu bononun tanzim tarihi 22.10.2012 olmasına karşın, raporda mukayese edildiği belirtilen belgelerin neredeyse tamamının düzenleme tarihi, senedin tanzim tarihinden sonrasına ait olduğu, dolayısıyla raporun bu yönüyle de hatalı ve eksik olduğu, yine Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre fotokopi üzerinden imza incelemesi yapılması mümkün olmamasına karşın, somut olayda mukayese edilen belgelerin bir kısmı fotokopi olduğu ve imza incelemesinin hatalı olarak bu belgeler üzerinden de inceleme yapıldığı, ayrıca vekil edenin borçlu olmadığının tespitine ilişkin davalı aleyhine açmış olduğu Erdek Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/182 Esas- 2017/162 Karar sayılı dosyasıyla da davanın kabulüne, vekil edenin, davalı yana borcunun olmadığının tespitine karar verildiği, kararın gerekçesinde ise açıkça, davalı şirketin ticari defterleri üzerinden yapılan inceleme ile hazırlanan mali müşavir bilirkişi raporunda, vekil edenin davalı şirkete borcunun bulunmadığı, davalı şirketin ipotek bedeli olan 140.000 TL’yi vekil edene ödediğine dair ticari defter ve kayıtlarında herhangi bir bilginin olmadığına işaret edilmiş olmasına karşın mahkemece bu beyan ve belgelerin hiçbiri dikkate alınmamış, davalıya ait ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi yoluna dahi gidilmediği gerekçeleri ile istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, icra takibine konu senet nedeni ile menfi tespit talebidir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelenmesinde; mahkemece, imza incelemesi yapılmış, İstanbul ATK Fizik İhtisas Dairesinin 06.03.2019 tarihli raporuyla senetteki imzanın davacıya ait olduğu belirlenmiştir. Her ne kadar raporda “kuvvetle muhtemel” ibaresi kullanılmış, yine davaya konu senet nedeni ile Bursa 7.İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/214 esas sayılı dosyasıyla imzaya itiraz sonucu bilirkişi incelemesinde aynı ibarenin kullanılması nedeni ile senetteki imzanın davacıya ait olduğu kabul edilmiştir.
Oysaki imza itirazı üzerine yapılan imza incelenmesi yasa ve yargı kararlarına uygun değildir.Zira;
6100 sayılı HMK.211 maddesi gereğince imza incelemesinin yapılma usulü;
“Bir belgenin sahteliğinin iddia edilmesi durumunda, bu hususta karşı tarafın açıklamaları da dikkate alınarak, aşağıdaki sıra ile inceleme yapılarak öncelikle karar verilir:
a) Hâkim, yazı veya imzayı inkâr eden tarafı isticvap ettikten sonra bir kanaat edinememişse, huzurda bu kişiye yazı yazdırıp imza attırmak suretiyle elde ettiği belge ve diğer delilleri değerlendirir. Hâkim, sahtelik konusunda başka bir incelemeye gerek duymadan karar verebilecek durumda ise gerekçesini açıkça belirtmek suretiyle, senedin sahteliği hakkında bir karar verir. İsticvap için mahkemeye davet edilen taraf, belirtilen günde hazır bulunmadığı takdirde, inkâr etmiş olduğu belgedeki yazı veya imzayı ikrar etmiş sayılır; bu husus kendisine çıkartılacak davetiyede ayrıca ihtar edilir.
b) (a) bendi hükmüne göre yaptığı incelemeye rağmen, hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamışsa, bilirkişi incelemesine karar verir. Bilirkişi incelemesinden önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar, ilgili yerlerden getirtilir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir.” biçiminde düzenlenmiştir.

Yine Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2018/1236 Esas, 2019/12073 Karar sayılı kararında da;” imza incelemesinde öncelikle senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin borçlunun uygulamaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişice mukayeseye esas alınmalıdır. Senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin belge bulunamazsa, daha sonraki tarihli belgeler, uygulamaya elverişli imza örneği taşıyan herhangi bir belge temin edilemez ise, borçlunun duruşmada alınan medari tatbik imza ve yazı örnekleri üzerinden inceleme yapılmalıdır.” şeklindedir.
Yukarıda belirtilen yasa hükmü ve Yargıtay kararları gereğince; Mahkemece yapılan imza incelenmesinde tanzim tarihinden önceki imza ve yazı örnekleri toplanmamış olup, dosya içerisine alınan belgelerin bir bölümü ise fotokopi olduğu tespit edilmiştir. Oysaki imza incelenmesinde öncelikle, senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin borçlunun uygulamaya elverişli imzalarını taşıyan belgelerin, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişice mukayeseye esas alınmalıdır. Senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin belge bulunamazsa, daha sonraki tarihli belgeler, uygulamaya elverişli imza örneği taşıyan herhangi bir belge temin edilemez ise, borçlunun duruşmada alınan medari tatbik imza ve yazı örnekleri üzerinden inceleme yapılması gerekirken; yerel mahkemece yapılan imza incelenmesi yasa ve yargıtay kararlarına aykırı olup, bu nedenle davacı vekilinin sair itirazları incelenmeksizin istinaf talebinin kabulü ile 6100 sayılı HMK. 353/1-a-6 maddesi uyarınca yerel mahkeme kararının kaldırılarak dosyanın mahkemeye iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
1-Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/04/2019 tarih, 2017/1383 Esas, 2019/416 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-6100 sayılı HMK. 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istek halinde yatırana iadesine,
4-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından verilecek olan esas kararda dikkate alınmasına,
5-Karar tebliğ ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi. 12/04/2022


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır