Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/2043 E. 2022/524 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/2043
KARAR NO : 2022/524
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/05/2019
NUMARASI : 2017/1583 E. 2019/878 K.
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 13/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/04/2022
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/05/2019 tarih, 2017/1583 esas, 2019/878 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalının müvekkili kooperatifin ortağı olduğunu, yıllara sari olmak üzere kooperatife olan aidat borçlarını ödemediğini, talep edilen gecikme faizinin Genel Kurul Kararına dayandığını, davalının biriken aidat borçlarını ödememiş ve borçlarını ödeyen diğer ortakların da devretmesinin kooperatif ortaklığını devrettiği anlamına gelmeyeceğini, kooperatif kanunu hükümleri uyarınca ortaklığın devrinin söz konusu olmadığını, kooperatife devirle ilgili başvuruda yapılmadığını, davalı borçlunun haksız yere aidat borçlarına ilişkin başlatılan icra takibine yapmış olduğu haksız ve hukuksuz itirazın iptali ile, davalı hakkında %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; zamanaşımı itirazında bulunduklarını, kooperatif ortaklarının hisse devri olduğunu, ortaklık şartlarını taşıması halinde yönetim kurulu bu kişiyi ortaklığa kabul etmek zorunda olduğunu, devir tüm hak ve yükümlülükleri içerdiği gibi devralan kişi devreden kişinin tüm hakkına sahip olduğu gibi yükümlülüklerini de üstlendiğini, aksi kararlaştırmadıkça devreden devir tarihinden önceki borçları devralana geçtiğini, Genel Kurul Karar defterlerinin usulüne uygun tutulup tutulmadığı mağduriyet yaşan hissedarların imzalarının öncelikle gerçek olup olmadığı, karar defterlerinin noter tasdikinden geçip geçmediği, 10 yıldır mağduriyet yaşayan hissedarların neden bu güne kadar beklediği konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınmasını talep etmiştir
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece alınan 04/10/2018 tarihli bilirkişi raporunda, davalının geriye doğru 5 yıllık sürede birikmiş anapara (aidat) borcunun 13.500,00-TL olduğu, anaparaya uygulanacak temerrüt faizinin 8.151,00-TL olduğunun bildirildiği, ek raporda ise; Borçlar K. md. 147/1 de “dönemsel edimlerin 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu” na dair hüküm olduğunu, kooperatif aidat ödemeleri aylık periyotlar halinde tahsil edildiğini, yani dönemsel olduğunu, önceki yıllara yapılan icra takiplerinin zamanaşımı yönünden bu takipte etkili olamayacağı kanısında olduklarını, Yargıtayın kooparetif ile ortakları arasındaki ilişkinin “ticari iş” olmadığı görüşünde olduğunu, o nedenle bu tür davalarda Türk Borçlar Kanunun Md. 120/2 öngörülen oran ve yasal faiz esas alındığı bildirdiğini, buna göre; davacı kooperatife ait kooperatif defterleri ve bağlı kayıtların incelenmesinde davacının davalıdan 13.500,00-TL asıl alacak, 8.151,00-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 21.651,00-TL alacaklı olduğu ve düzenlenen bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın kısmen kabulü ile; Bursa 10. İcra Müdürlüğünün 2017/11793 esas sayılı takip dosyasına davalı-borçlu tarafından yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin 13.500,00-TL asıl alacak, 8.151,00-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 21.651,00-TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren aylık %1,5 oranında temerrüt faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine alacak likit olduğundan asıl alacağın %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; davalının daha önce defalarca sözlü olarak ihtar edildiğini, borcunu ödememesi sebebiyle hakkında birden fazla icra takibi yapıldığını, temerrüde düşürüldüğünü, icra takibi yapılmasının zamanaşımını kestiğini, ayrıca bilirkişi raporunda uygulanan faizin yanlış ve hatalı olduğunu, davanın ticari nitelikte bir dava olduğunu ve ticari işlerde faiz oranının serbestçe belirleneceğini, zamanaşımı ve faiz yönündenitirazlarının dikkate alınmadan karar verildiğini, belirterek yerel mahkeme kararını istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava, yapı kooperatifinin aidat alacağından kaynaklanan itirazın iptali talebine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı, davalının kooperatif üyesi olduğunu ve kooperatif aidat borcunu ödemediğinden bahisle icra takibi yapmış, davalı borçlu kooperatife borcu olmadığını ve 2012 yılında gayrımenkulü devrettiğini belirterek itiraz etmiştir.
Kooperatife ait defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış, Genel Kurul kararlarına göre üye … ün aidat borcunun 13.500 TL, işlemiş faizin 8.151 TL olarak hesaplandığı anlaşılmış, mahkemece bu rapor esas alınarak hüküm kurulmuştur.
Her ne kadar tapu kaydına göre taşınmazın 25/12/2012 tarihinde dava dışı Hüseyin Yakın isimli kişiye devrettiği anlaşılmış ise de; daire satımı ile üyelik kendiliğinden alıcıya geçmez. Üyeliğin devri için satıcının üye olması ve üyeliğinin alıcı tarafından ayrıca devir alınması gerekmektedir. Üyeliği devralan alıcı, kooperatif anasözleşmesindeki üyelik şartlarını taşıyorsa, alıcının talebi halinde kooperatif tarafından üyeliğe kabulü zorunludur. Üyelik ayrıca devredilmedikçe satıcının üyeliği kooperatif nezdinde devam eder (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2014/4879 Esas, 2014/7755 Karar, 02.12.2014 tarihli ilamı).
Buna göre Davalının taşınmazı 25/12/2012 tarihinde dava dışı kişiye devrettiği, ancak kooperatif üyeliğinin bu ikişiye devrine ilişkin işlem yapılmadığı görülmektedir. Yukarıda değinilen Yargıtay kararında da belirtildiği üzere üyeliğin ayrıca devredilmemesi halinde eski malik davalının kooperatif üyeliği devam edecektir.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2015/2279 esas-2015/8309 karar da belirtiği üzere; tapu iptali ve tescile, üyelik tespitine, tahsis hakkına dayalı davalarda olduğu üzere, üyelik sıfatının devamına ve üyeliğe sıkı sıkıya bağlı talepler ile ilgili olan, diğer anlatımla üyenin parasal yükümlülükleri ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlıklarda üyelik devam ettiği sürece zamanaşımı süresi işlemez. Ancak, somut olayda olduğu üzere, üyenin parasal yükümlülükleri ile ilgili davalar, 6098 sayılı TBK’nın 147/4. maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımı süresine tabi” dir .
Somut olayda dava, kooperatif aidat alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece bilirkişi raporunda da belirtildiği şekilde 5 yıllık zamanaşımı süresi dikkate alınarak, davacı tarafın 5 yıla kadar olan talebi kabul edilerek kooperatifin zamanaşımına uğramayan ve talep edebileceği aidat miktarları hesaplanarak hüküm altına alınmış ise de; inşaat gideri olarak talep edilen aidata da zamanaşımı işlemesi mümkün olmadığı, ancak genel gider aidatı zamanaşımı süresi içerisinde istenmesi gereken aidat türü olduğu gözönünde bulundurularak (Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 2017/391 E-2020/1615 K sayılı kararında da belirtildiği üzere) kooperatife ait defter ve kayıtlar, kooperatife ait tüm genel kurul kararları, sözleşme örneği ile tüm kayıtlar getirtilerek, talep edilen aidatın inşaat maliyeti ile veya genel gider aidatı ile ilgili olup olmadığı husus öncelikle değerlendirilerek ve davalının icra takibine konu edilen aidat alacağına zamanaşımının uygulanıp uygulanamayacağı da açıklanmak suretiyle denetime ve hüküm kurmaya elverişli, bilirkişi raporu alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bununla birlikte her ne kadar davacı faiz yönünden istinaf talebinde bulunmuş ise de; davacı kooperatif ile davalı ortak arasındaki ilişkinin ticari iş niteliğinde olmadığı, bu nedenle TBK’nın 88 ve 120 maddelerinde ön görülen oran esas alınarak hüküm kurulması doğrudur. Davacının bu yöndeki istinaf talebi yerinde değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararın kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/05/2019 tarih, 2017/1583 esas, 2019/878 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istek halinde yatırana iadesine,
Yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından verilecek olan esas kararda dikkate alınmasına,
Karar tebliğ ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi.


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza