Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/2039 E. 2022/1222 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2039
KARAR NO : 2022/1222

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2015/541Esas, 2019/1092 Karar.
TARİHİ : 04/07/2019

DAVACI : … (…)
VEKİLİ … [16445-44488-13259] UETS

DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 29/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/09/2022

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmış olmakla dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın müşterisi olduğunu, banka görevlisi Türkan Çakar’ın müvekkilinin muvafakatı dışında hesaplarda oynama yaptığını, kızı Pınar Çakar’a havale gönderdiğini, müvekkilini zarara uğrattığını ileri sürerek 20.320,00 TL’nin yolsuzluk tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat banka faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının hesabından gerçekleşen tüm işlemlerin bankacılık hukukuna uygun şekilde ve hesap sahibinin talimatı ile yapıldığının tespit edildiğini, talimata aykırı herhangi bir işlemin olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, davacı tarafından banka hesaplarında iradesi dışında işlemler yapıldığı, bu işlemler nedeniyle zararının olduğunun iddia edildiği, işlem fişleri ve talimatlardaki imzaların davacı eli ürünü olup olmadığının tespiti açısından dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişinin 24-27 ve 28 numaralı belgeler üzerindeki imzaların davacıın eli ürünü olmadığı kanaatini bildirir rapor sunduğu, itiraz üzerine dosyanın ATK’ya gönderildiği, imzaların basit tersimli olması nedeniyle tespiti yapılamadığının bildirildiği, bunun üzerine 3 kişilik bilirkişi heyetinden oluşan heyetten rapor aldırıldığı ve raporda belgelerdeki imzaların davacı imzaları ile kuvvetli benzerliklerin bulunduğunun bildirildiği, dolayısıyla yapılan işlemlerde herhangi bir usulsüzlüğün olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf talebinde bulunan davacı vekili, bilirkişi raporuna yapılan itirazların değerlendirilmediğini, davalı çalışanı Türkan Ulukır’ın müvekkilinin evinin kapısına bıraktığı 07/06/2013 tanzim tarihli, 01/EKİM/2013 ödeme tarihli ve 20.000,00 TL’lik senet fotokopisini dosyaya sunulduğu halde hiç değerlendirilmediğini, davaya konu kredili mevduat hesabının açılışının müvekkilinin ıslak imzalı talimatı olmadan fotokopi belge ile yapıldığını ve aslının mahkemeye sunulmadığını, teftiş raporunda da bu husus belirtildiğini, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun kesin kanaat belirtmediğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Davacı, banka personelinin bilgisi ve rızası dışında hesaplarından işlem yaparak zarara uğrattığını ileri sürmekte olup dava, bankacılık sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflar arasındaki bankacılık sözleşmesi uyarınca iddia edilen zarar nedeniyle davalı bankanın sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davalı banka tarafından yapılan idari soruşturma sonucu düzenlenen raporda; banka çalışanı Türkan Ulukır’ın kızı ve kızının firmasına aktarılan ve imzaları fotokopi marifetiyle üretilmiş olan transfer talimatlarının bulunduğu, Türkan Ulukır’ın aralarında davacının da bulunduğu hesaplardan kızı ve kızının firmasına aktarılan işlemlerde imzaları kes yapıştır yöntemiyle oluşturarak müşteriden gelmiş gibi gösterdiğini, işlem anında müşterinden imza alamadığı ve işlemin aciliyeti nedeniyle böyle bir yola başvurduğunu, müşterilen yapılan işlemden haberdar olduğunu beyan ettiği belirtilmiş olup imzaları fotokopi marifetiyle üretilen transfer talimatlarına ilişkin talimat orjinallerinin rapor tarihi itibariyle tamamlandığı, sadece davacıya ait hesaptan yapılan 6.500,00 TL tutarındaki bir adet işleme ait talimat orjinalinin tamamlanmadığı ancak işlemin bilgisi dahilinde olduğunun müşterinden sözlü teyidinin alındığı belirtilmiştir.
Yargılama aşamasında emekli bankacı bilirkişinden alınan 03/11/2015 tarihli raporda; işlem fişlerinde ve talimatlarda yer alan mudi imzalarının adı geçenin eli ürünü olduğu varsayıldığında, davacı yanın iddia ettiği usulsüzlüklerin bulunmadığı, davacı vekilinin işlem bazında bir talebi olmadığından işlemlere ilişkin talimat ve fişlerdeki imzaların sıhhati konusunda beyana davet edilmesi ve imza yönünden bir itiraz söz konusu olduğu takdirde işlem fişi ve talimat asıllarının temini ile imza incelemesi yaptırılması gerektiği bildirilmiş olup mahkemece, davacıya ait işlemlere ilişkin belgeler üzerinde imza incelemesi yaptırılmıştır.
Grafoloji uzmanı tarafından düzenlenen 14/12/2016 tarihli bilirkişi raporunda; 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 12, 13, 15, 17, 19, 20, 21, 22, 29, 30, 31, 33, 34, 36 ve 38 numaralarıyla tanımladığı tetkik konusu belgeler üzerinde … adına atfen atılı bulunan imzalar ile …’ın samimi ve huzurda alınmış mukayese imzaları arasında yaptığı inceleme ve karşılaştırma neticesinde imzaların genel şekli ve işleklik derecesi, imzaların başlangıç ve bitim el hareketlerinin yapılışı, imzaların meyil ve istikamet pozisyonu, kaligrafik ve karakteristik özellikler yönünden benzerlikler görmüş olduğu, (1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 12, 13, 15, 17, 19, 20, 21, 22, 29, 30, 31, 33, 34, 36 ve 38 ) numaralarıyla tanımladığı tetkik konusu belgeler üzerinde … adına atfen atılı bulunan imzaların … eli ürünü olduğu kanaatine vardığı, (24, 27 ve 28) numaralıyla tanımladığı tetkik konusu belgeler üzerinde … adına atfen atılı bulunan imzalar ile Semla Şardan’ın samimi ve huzurda alınmış mukayese imzaları arasında yaptığı incelem ve karşılaştırma neticesinde (imzaların genel şekli yönünden benzerlik görülmesine rağmen) imzaların işleklik derecesi, imzalar içerisindeki çekiliş ve dönüşlerin açısallığı, imzalar içerisindeki buklesel el hareketlerinin yapılışı, kaligrafik ve karakteristik özellikler yönünden farklılıklar görmüş olduğu (24, 27 ve 28) numaralarıyla tanımladığı tetkik konusu belgeler üzerinde … adına atfen atılı bulunan imzaların … eli ürünü olmadığı kanaatine vardığını, (11, 14, 16, 18, 23, 26, 32, 35, 37, 39, 41, 42, 44) numaralıyla tanımladığı tetkik konusu belgeler üzerinde … adına atfen atılı imza bulunmaması nedeniyle bu belgeler üzerinde imza incelemesi ve karşılaştırması yapabilmesinin mümkün olmadığını, (25, 40, 43, 45 ve 46) numaralarıyla tanımladığı tetkik konusu belgeler üzerinde … adına atfen atılı bulunan imzaların fotokopi imzalar olması nedeniyle …’ın samimi ve huzurda alınmış mukayese imzaları ile inceleme ve karşılaştırma yapabilmesinin mümkün olmadığını bildirmiştir.
Dosya kapsamında; 24 nolu belgenin davacı tarafından Pınar Çakar’a yapılacak ödemeyle ilgili bankaya verilmiş 08/09/2011 tarihli iban taahhütnamesi aslı olduğu, 25 nolu belgenin ise bankaya hitaben yazılmış davacı tarafından Pınar Çakar’a yapılacak ödemeyle ilgili dilekçe fotokopisi olup aslının davalı banka tarafından verilen kesin süreye rağmen ibraz edilmediği, 27 nolu belgenin davacı tarafından Pınar Çakar’a yapılacak ödemeyle ilgili bankaya verilmiş 12/09/2011 tarihli iban taahhütnamesi aslı olduğu, 28 nolu belgenin ise yine davacı tarafından Pınar Çakar’a yapılacak ödemeyle ilgili 12/09/2011 tarihli dilekçe aslı olduğu anlaşılmaktadır.
Yargılama aşamasında davalı vekilinin talebi üzerine bu kez ATK Fizik İhtisas Dairesinden 24, 27 ve 28 nolu belgeler üzerindeki imzalara ilişkin alınan 06/02/2019 tarihli raporda, inceleme konusu belgelerde “isim soyad/ünvan” bölümlerinde atılı imzalar ile …’ın mukayese imzaları arasında biçimsel benzerlikler saptanmakla birlikte söz konusu imzaların basit tersimli olmaları nedeniyle …’ın eli ürünü olup olmadığı hususunda daha ileri bir tespite gidilemediği belirtilmiştir.
Raporlar arasında oluşan çelişki nedeniyle mahkemece resen dosyanın güzel sanatlar fakültesi öğretim üyelerinden oluşacak 3 kişilik grafoloji bilirkişi heyetine tevdii ile 24, 27 ve 28 nolu belgeler üzerindeki imzalar açısından bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup alınan 15/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda; inceleme konusu belgelerdeki imzaların basit tersimli imzalar olduğu, tüm dava konusu imzaların aynı el ürünü olduğu kanaatine varıldığını, kıyas belgelerdeki imzalar ile dava konusu imzaların karşılaştırılmasında ise, karşılaştırılmalı belgelerdeki imzaların “m” benzeri hareketinde daha fazla karalama hareketi gözükmekle birlikte karşılaştırılmalı belgelerdeki imzalar ile yukarıda oluşturuluş biçimleri arasında kuvvetli benzerliklerin yer aldığı, ayrıca büyüklük, yön, duraklamalar, basınç izleri bakımından da benzerliklerin bulunduğu bildirilmiştir.
Yine yargılama aşamasında SMMM bilirkişisinden alınan 19/09/2017 tarihli bilirkişi raporunda; vadeli hesap hareketleri yönünden herhangi bir usulsüzlüğe rastlanmadığı, Pınar Çakır dışında üçüncü şahıslara yapılan para transferleri yönünden davacının bir itirazının bulunmadığı, davaya konu uyuşmazlığın 62 nolu KMH üzerinden tanımlanan toplam 13.300,00 TL kredi tutarının Pınar Çakar adına transferi ve kullandırılması sonrasında geri ödeme ve buna ilişkin açılan 12.181,40 TL miktarlı 69 nolu KMH ilişkin olduğu, 62 nolu KMH 08/09/2011 tarihinde açıldığı, 08/09/2011 tarihinde 6.505,00 TL, 12/09/2011 tarihinde 6.800,00 TL kredi kullandırıldığı, her iki kredi tutarının da Pınar Çakar adına Garanti Bankası AŞ hesabına aktarıldığı, toplam 13.306,26 TL kredi kullandırımı nedeniyle tahakkuk eden faiz/vergi ve hesaba yapılan geri ödemeler için davacının zararının 19.555,43 TL anapara olarak hesaplandığı, iş bu zararın yine yasa ve içtihatlar gereği işlemiş faizi ile birlikte talep edebileceği, 16/09/2014 dava tarihi itibariyle işlemiş faiz alacağının 7.406,23 TL olduğu, 16/09/2014 dava tarihi itibariyle davacı zararının 19.555,43 TL ana para, 7.406,23 TL işlemiş mevduat faizi (değişik oranlarda) olmak üzere toplam 26.961,66 TL olarak hesaplandığı bildirilmiştir.
Mahkemece, alınan bilirkişi raporları doğrultusunda ispat yükü hatalı değerlendirilerek davanın reddine karar verildiği görülmektedir. Oysaki somut olayda davacının hesabındaki işlemlerin davacının onayı ile yapıldığını ispat yükü, bir güven kurumu olan davalı bankanın üzerinde bulunmakta olup dosya kapsamı uyarınca ve alınan bilirkişi raporları doğrultusunda davalı banka tarafından davacının kredili mevduat hesabından Pınar Çakır’ın hesabına yapılan 08/09/2011 tarihli 6.500,00 TL’lik ve 12/09/2011 tarihli 6.800,00 TL’lik para transferlerinin davacının onayı ile yapıldığı ispat edilememiştir.
Bu itibarla, davacının bilgi ve rızası dışında yapılan işlemler nedeniyle davacının zararının meydana geldiğinin kabulü gerekmekte olup yargılama aşamasında alınan 19/09/2017 tarihli raporda toplam 13.306,26 TL kredi kullandırımı nedeniyle tahakkuk eden faiz/vergi ve hesaba yapılan geri ödemeler için davacının zararının 19.555,43 TL olarak hesaplandığı tespit edilmiş olup alınan raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu görüldüğünden yeniden rapor alınmasına gerek görülmemiştir.
Her ne kadar bilirkişi raporunda davacının tespit edilen zararına dava tarihine kadar mevduat faizi de hesaplanmış ise de; faize faiz işletilemeyeceğinden raporda davacının kredi kullanımı nedeniyle tespit edilen zararı olan 19.555,43 TL üzerinden hüküm kurulması ve kullanılan kredilerin tasfiyesi için davacının hesabından yapılan son işlem tarihi olan 02/03/2012 tarihinden itibaren taleple bağlı kalınarak en yüksek mevduat banka faizine hükmedilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
I-) Davacı vekilinin duruşma talebinin REDDİNE,
II-) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İlk Derece Mahkemesinin yukarıda anılan kararının KALDIRILMASINA, 6100 sayılı HMK m. 353/1-b-2 hükmü gereğince YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA, Buna göre;
1-)Davanın KISMEN KABULÜ ile 19.555,43 TL’nin 02/03/2012 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda ve avans faizini geçmemek üzere en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-) 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.335,83 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-)Davacı tarafından ilk derece yargılaması esnasında yapılan 482,30 TL posta masrafı, 195,40 TL keşif harcı ve 2.547,48 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.225,18 TL yargılama giderinden kabul ve ret oranına göre hesaplanan 3.096,170 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-) Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-) Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 764,57 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-) Taraflarca yatırılan gider/delil avansından arta kısmın 6100 sayılı HMK’nın m. 333, HMK Yönetmeliğinin m. 207/1 ve HMK Gider Avansı Tarifesinin m. 5 hükümleri uyarınca ilgilisine iadesine,
III-) İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 44,40 TL istinaf peşin harcının talep halinde istinafa başvuran davacıya iadesine,
IV-) İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
V-) İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
VI-) 6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik 359/4 maddesi uyarınca kararın kesin olması nedeniyle ilk derece mahkemesince tebliğine,
dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın m. 362/1-a hükmü uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere, oybirliğiyle karar verildi
. 29/09/2022


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır