Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/1954 E. 2022/657 K. 14.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/1954
KARAR NO : 2022/657
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/03/2019
NUMARASI : 2018/729 Esas 2019/194 Karar

DAVACI : … – -…
VEKİLLERİ : Av. …-

DAVALI : … – -…

VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 14/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/05/2022
Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/03/2019 tarih 2018/729 Esas 2019/194 sayılı kararının yapılan istinaf incelemesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı …’nin ismi daha evvel bir inşaatta birlikte işçi olarak çalıştığı
tarafından, ciranta olarak iki bonoya yazıldığını ve kişi tarafından borcuna karşılık, imzalanarak, davalıya tevdi edildiğini, bonodaki davacının cirosunun sahte olduğunu, davalı tarafından bu bonoların Bursa 16.İcra Müdürlüğü’nün 2013/9967 esas sayılı dosyasında icra takibine konu edildiğini, davacıya ödeme emrinin tebliğ edilir edilmez, hemen itirazda bulunduğunu ve Savcılığı şikayette bulunduğunu, Savcılık tarafından açılan dava sonunda, dava konusu bonolardaki imzanın davacıya ait olmadığı (cironun sahte olduğu) tespit edilerek, davacı yerine sahte imza atan … … isimli şahsın cezalandırılmasına karar verildiğini, dava dilekçesine ekli Bursa 6.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/528 esas, 2016/9 karar sayılı ve 13/01/2016 tarihli ilamı incelendiğinde sahte senet düzenleyen, ticari hayatı karmaşaya sürükleyen toplumda zaten olmayan güven duygusunu tamamen yok eden sanık hakkında verilen cezanın ertelendiğinin görüldüğünü, sanığın bu kadar iş yaptığını ve fakat kendisine hiçbir zarar gelmediğini, zarar ve bedelin suçsuz … tarafından ödenmeye devam edildiğini, davacının, Savcılığa şikayet ederek ve Ceza Mahkemesinden haklı olduğuna dair karar çıkartarak, sahteliği ispat ettiğini ve takipten kurtulduğunu düşünmekte olduğunu, ancak bir odadaki memurun diğerinden haberdar olmaması gibi, Asliye Ceza Mahkemesinde verilen kararın İcra Müdürlüğünü bağlamadığından, takibi bu ilam ile durdurmanın mümkün olmadığını beyan etmiş, bu nedenlerle davanın konusuz kalmaması bakımından dava sonuna kadar takibin ihtiyaten durdurulmasına yahut icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi için tedbir konulmasına, davacının sahtelik itirazının kabulü ile takip dayanağı bonolar bakımından, davalı tarafa borçlu bulunmadığının tespiti ile takibin davacı bakımından iptaline, davalı alacaklının asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminat ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de nispi hesaplanarak davalı alacaklı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf, davaya cevap vermemiş olup, davalı vekilinin 04/10/2018 tarihinde vekaletname ibraz ettiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ;
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ” Kesinleşen ceza yargılaması sonucunda davacı cirosunun sahte olduğu ortaya konulduğu, davacı senetler dolayısıyla davalıya borçlu olmadığı, senet görüntüleri incelendiğinde; davalı senetlerin cirantası olup senetleri ciranta olarak gözüken davacıdan ilk el olarak alan konumunda olduğu, bu sebeple senetteki imzanın davacıya ait olmasını bilecek konumundaki kişi olduğu neticesi ile Davanın kabulü ile Bursa 16 İcra Dairesinin 2013/9967 esas sayılı takibe konu edilen 2250,00 Tl miktarlı 28/02/2013 tanzim tarihli 30/04/2013 vade tarihli senet ile 2.250,00 Tl miktarlı 28/02/2013 tanzim tarihli 30/03/2013 vade tarihli senetler yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, yasal şartlar oluştuğu kanaatiyle asıl alacağın %20 si oranında hesap edilen 900,00 TL haksız takip tazminatına davalının mahkum edilmesine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece imza incelemesi yapılmayarak, ceza dosyasında alınan rapor ile yetinildiğini, dava devam ederken icra dosyasına ödemeler yapıldığı ve bu nedenle menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü, mahkemenin bunu gözetmeden karar verdiği, müvekkil aleyhine hükmedilen kötü niyet tazminatında, müvekkilin kötü niyetli olmadığı, aksine mağdur durumda olduğu ve ceza davasında görüleceği üzere dolandırıldığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı, davaya konu 30.04.2013 tarihli 2.250,00 TL bedelli bono’da ve 30.03.2013 tarihli 2.250,00 TL bedelli bono’lardan dolayı borçlu olmadığının tespitini talep etmiş, ceza mahkemesi dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporuna göre; senetlerdeki … adına yapılan ciroların sahte olduğu, imzaların … …’ya ait olduğunun tespit edildiği, buna göre davacının senetler dolayısıyla davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verildiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar mahkemece, ceza mahkemesi dosyasında sanık … …’nın dava konusu senetleri dosya davacısı … ismi ile ciro yapıp imzalayarak karar verdiği, senetlerdeki … adına yapılan ciroların sahte olduğu, imzaların … …’ya ait olduğunun tespit edilerek kabul kararı verilmiş ve kesinleşen ceza yargılaması sonucunda davacı cirosunun sahte olduğunun ortaya koyulduğu belirtilmiş ise de; dosya kapsamında sunulan senetlerin gerek fotokopisi gerekse ceza dosyası kapsamında sunulan senet asıllarında yapılan incelemede; davacının senetlerin arkasında ciro olarak isim, TC numarası, adresi ve telefon numarası yazılmakta ise de ciroya ilişkin imzasının bulunmadığı, dolayısıyla davacının usulüne uygun ciro yolu ile senet borçlusu haline gelmediği anlaşılmıştır. Bu haliyle mahkemece ciroda davacının imzası olmadığı halde imza varmış gibi değerlendirme yapılması doğru görülmemiştir.
Davalının istinaf sebebine göre; ATK’dan yeniden rapor aldırılması yönündeki talebinin, davacının senetlerde imzasının bulunmaması ve ceza dosyası kapsamında davacının adı ve adres bilgilerinin yazılı olduğu kısımlarının …’nın eli ürünü olduğunun Bursa Kriminal Polis Laboratuvarı Uzmanlık Raporu ile tespit edilmesi nedeniyle, bu yöndeki istinaf talebi yerinde değildir.
Yine kabule göre mahkemece davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi nedeniyle davalı tarafça istinaf talebinde bulunulmuş ise de; davalının son ciranta ve hamil olduğu, davacının senette imzasının olmadığı ve borçlu olmadığı halde davacı hakkında icra takibi yapılmış olması ve davalının ceza dosyası kapsamında senedi Hakan’dan aldığını ifade etmesi karşısında davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi doğrudur.
İİK’nın 72. maddesinin 5. fıkrası gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir. Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur. Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin yukarıda yazılı yasa hükmü gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir. Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 18.12.2018 tarihli ve 2017/3-1526 E., 2018/1948 K., sayılı kararında da benimsenmiştir.
Davacı, dava dilekçesinde ödenen bedelin istirdadını talep etmiş, yargılama aşamasında icra dosyasına yapılan bir kısım ödemeler olduğu anlaşılmıştır. Yapılan ödemelerden dolayı dava istirdat davasına re’sen dönüşmüş olup, bu durum kamu düzeni ile ilgilidir.
Bu nedenle, icra dosyasında yapılan ödemeler nedeniyle, ödenen kısımların istirdadına karar verilmesi gerekirken, mahkemece bu yönde bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmış olup, mahkemece icra dosyasına yapılan tüm ödemeler tespit edilerek, ödenen miktar yönüyle istirdat, kalan kısım yönüyle borçlu olmadığının tespiti şeklinde karar verilmesi gerekirken davanın menfi tespit davası olarak görülüp sonuçlandırılması doğru görülmemiştir.
Açıklanan tüm bu nedenlerle davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, dosyanın yeniden değerlendirme yapılmak üzere 6100 sayılı HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 01/03/2019 tarih 2018/729 Esas 2019/194 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesine İADESİNE,
4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde yatırana tarafa iadesine,
5-Davalı tarafından istinaf yargılama gideri yapılmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi. 14/05/2022


Başkan
… ¸e-imzalıdır

Üye
… ¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır