Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/1861 E. 2022/494 K. 04.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/1861
KARAR NO : 2022/494
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/05/2019
NUMARASI : 2016/613 E. 2019/798 K.
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : AŞ
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ : 04/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/04/2022
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/05/2019 tarih, 2016/613 esas, 2019/798 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya taşıma hizmeti verdiğini, üç adet faturaya dayalı takip yapıldığını, takibe haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptalini, icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili ile Renault Maubage arasında parça alışverişi olduğunu, parçalar anılan firmaya kurye ile gönderileceğinden davacı ile anlaşma yapıldığını, ancak taşıma işlerinde gecikmeler yaşandığını, Renault firmasının gecikmeden kaynaklı olarak toplam 9.219 Euro fatura kestiğini, davacıya gönderilen yansıtma faturası düşüldüğünde alacaklı olduklarını belirterek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ;
Mahkemece, davacı tarafından düzenlenen 13.01.2015 tarihli 2.500 Euro bedelli fatura dışındaki diğer faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, BA formu ile bildirim yapıldığı, 13.01.2015 tarihli faturanın ise kargo ile davalıya gönderildiği, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığı, malın teslim tarihlerinin belirtilmediği, geç teslim nedeniyle yansıtma faturalarını davalının sunmadığını, geç teslim nedeniyle cezai şart ödeneceği ve miktarı konusunda anlaşma olmadığı, davalının anılan hususu ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, itirazın iptaline, takibin 6.200 Euro asıl alacak üzerinden devamına, icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili, kararın hüküm kısmında kısmen kabul kararı verildiğini, ancak neyin reddedildiğinin gerekçede açıklanmadığını, davalı lehine hükmedilecek vekalet ücreti bulunmadığını, buna rağmen davalıya 2.750 TL vekalet ücreti verildiğini, 6.200 Euro TL karşılığının 42.724 üzerinden nispi vekalet ücreti hesaplanması gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, 13.01.2015 tarihli faturanın davacının yerine getirdiğini belirttiği hizmetten bir yıl sonra kesildiğini, hangi hizmete karşılık olduğunun davacı tarafından bildirilmediğini, 13.01.2015 tarihli faturanın aynı hizmete ilişkin olarak ikinci kez düzenlendiğini, sevkiyatta olan gecikmenin davacı tarafından kabul edildiğini, ilk faturanın müvekkili tarafından ödenmeyeceğinin bildirilmesi üzerine ikinci faturanın düzenlendiğini, 6.200 Euro’nun hangi gerekçe ile talep edildiğinin somut belge ile ispatlanamadığını, gecikmeden kaynaklanan yansıtma faturalarının dosyada mevcut olduğunu, faiz oranının fahiş belirlendiğini, icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava, taşıma alacağından kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Anayasa’nın 141. maddesinde öngörülen mahkeme kararlarının gerekçeli olması ilkesinin bir sonucu olarak düzenlenen HMK’nin 297. maddesi bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır. Bu anlamda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesi;
“(1)Hüküm “Türk Milleti Adına” verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
a)Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.
b)Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
ç)Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
d)Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
e)Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
(2)Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesini içermektedir.
Buna göre bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gerekir.
Somut olayda, mahkemece davanın kısmen kabulüne denilerek, davalı lehine de reddedilen tutar üzerinden vekalet ücreti verildiği, ancak karar gerekçesinde hangi talebin kabul edildiğinin, hangi talebin reddedildiğinin, reddedilen tutarın ne kadar olduğuna ilişkin herhangi bir açıklamaya yer verilmediği görülmüştür.
Öte yandan, kabule göre, döviz alacaklarında karar tarihindeki kur üzerinden vekalet ücreti takdiri gerekirken, takip tarihindeki kur üzerinden vekalet ücreti takdir edilmesi doğru olmamıştır.
Ayrıca, 3095 SK’nun 4/a maddesi gereğince, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden faize hükmetmek gerekirken, (HMK’nın 26. maddesine göre talebi aşmamak kaydıyla) yazılı şekilde hüküm kurulması da isabetli olmamıştır.
Bu itibarla, mahkemece dava dilekçesinde talep edilen her bir alacak kalemi için, hangi alacak kalemi hakkında ne miktar talep edildiği, ne miktarın kabul ve reddedildiği, ayrıntılı olarak hüküm fıkrasında ve gerekçede gösterilerek, denetime açık bir şekilde gerekçeli karar oluşturulmadan, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkemenin kararının kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, istinaf karar içeriğine göre sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Mahkemenin 10/05/2019 tarih, 2016/613 esas, 2019/798 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
İstinaf karar içeriğine göre sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Davalı tarafından yatırılan istinaf karar ilam harcının, istek halinde yatırana iadesine,
Davacı tarafından istinaf karar ilam harcı yatırılmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek esas karar ile birlikte dikkate alınmasına,
Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi.


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza