Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/1801 E. 2022/297 K. 04.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/1801
KARAR NO : 2022/297
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2019
NUMARASI : 2018/441 Esas, 2019/829 Karar
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. …
İHBAR OLUNAN : …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 04/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/03/2022

Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/05/2019 tarih, 2018/441 Esas, 2019/829 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalının dava dışı Ulaş-Tur Turz. Taş. ve Telekominikasyon Tic. Ltd. Şti.’nin tek müdürü iken 10/01/2013 tarihli toplantı itibarıyla müvekkilinin şirketin müdürler kurulu başkanlığına seçilerek davalı ile birlikte şirketi müştereken temsil etmeye yetkili olduğuna dair karar alındığını, ancak davalının müvekkilinin bilgisi dahi olmadan defaten Akbank A.Ş.’den açılan hesaptan paralar çekmesine engel olamadığını, davalı tarafından toplamda 309.000,00 TL tutarında para çekildiğini, müvekkiline ödeme yapmadığını belirterek, haksız ve yetkisiz olarak şirket adına açılan hesaptan davalı tarafından çekilen 154.500,00-TL tutarlı paranın geriye yönelik yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, şirketin iki müdürü olduğunun ve çift imza ile işlem yapılacağına dair alınan kararın Ticaret Sicilinde ilan edilmediği sürece hüküm doğurmayacağını , bu nedenle müvekkilinin tek imza ile para çekme yetkisinin devam ettiğini, davanın süresinde açılmadığını belirterek haksız ve yersiz açılan davanın reddini talep etmiştir.
Dava, Akbank A.Ş’ye ihbar edilmiş, ihbar edilen banka vekili beyanlarında; davanın bankaya yöneltilmesinin kabul edilemeyeceğini, taraf yönünden davanın reddini talep ettiklerini bildirmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, dava dışı şirket müdürünün eylemleri nedeniyle uğranılan zararın şirket açısından doğrudan, davacı açısından ise dolaylı zarar olduğu, 6102 sayılı TTK’nın 555/1. maddesindeki düzenleme gereğince hükmedilecek zararın şirkete verilmesinin talep edilmesinin gerektiği, davacının bu bedelin kendisine verilmesini talep edemeyeceğinden aktif dava ehliyeti bulunmadığı, davacının, dava ehliyetinin bulunması hususu HMK. 114/1-d maddesinde dava şartı olarak düzenlendiği, HMK. 115/2 maddesine göre dava şartı yokluğu halinde davanın usulden reddedileceği düzenlendiği gerekçeleriyle HMK. 114/1-d maddesi uyarınca davanın aktif husumet yönünden reddine dair karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; yerel mahkemece, davalı şirket müdürünün eylemleri neticesinde oluşan zararın şirket açısından doğrudan zarar olduğu, oluşan zararın şirkete ödenmesinin talep edilebileceğini, müvekkil davacının bu bedelin kendisine verilmesini isteyemeyeceğinden ötürü aktif dava ehliyetinin bulunmadığına karar verildiği, açtıkları davada, şirketin aktif olmadığı bilgisi esas alınmış ve müvekkilinin sehven davacı olarak gösterildiği, dava şartı yokluğu ise bir yılı aşkın sürenin ardından yani yargılamanın belirli bir aşamasına gelindikten sonra tespit edilebildiği, gerek aktif dava ehliyetinin tamamlanabilir bir eksiklik olması gerekse yargılamanın geldiği aşama göz önünde bulundurularak dava şartı yokluğunu tamamlamak için tarafımıza süre verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin hukuka ve usule aykırı olduğu gerekçesi ile istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava; yöneticinin sorumluluğu nedeni ile açılan alacak davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6102 sayılı TTK. 644 atfı ile limited şirketlerde de uygulanan yöneticilerin sorumluluğuna ilişkin TTK. 553/1 maddesine göre, yöneticiler kanundan ve esas sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri taktirde; hem şirkete, hem pay sahiplerine hemde şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludur.
Aynı yasanın TTK.555/1 maddesine göre şirketin uğradığı zararın tazminini şirket ve her bir pay sahibinin isteyebileceği, ancak pay sahiplerinin tazminatın ancak şirket adına ödenmesini isteyebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme kuşkusuz ortaklığın doğrudan, ortağın da dolaylı zarara uğraması haline ilişkindir.
Somut dava; şirket namına açılmış bir dava değildir. 6102 sayılı TTK. 555/1 maddesinde yazılı yetkiye istinaden ortak tarafından açılmış bir davadır.Bu sebeble ortak tarafından açılan sorumluluk davasında ortaklar genel kurulunun iznine gerek bulunmamaktadır. İzin ancak şirket tüzel kişiliği tarafından dava açıldığında aranacaktır.
Müdürün ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar payları oranında ortakları da etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Ancak, ortağın TTK. 555 maddesi uyarınca dolaylı zarar sebebiyle açtığı davada hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir.
Davacı, davalıya karşı açmış olduğu davasında dava dilekçesindeki talebini TTK m.555′ e dayandırmakla, yönetici aleyhine açılacak sorumluluk davası, doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik içerir. Yöneticinin ortaklığın mal varlığının azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Yani davacı tarafın ortağı olduğu davalı şirketin kötü yönetilmesi nedeniyle davalı şirketin zarara uğratılması nedenine dayalı tazminat davasında, şirket yöneticisinin eylemleri nedeniyle uğranılan zarar, şirket açısından doğrudan, davacı ortak açısından ise dolaylı zarar olup, dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK. 555. hükmü gereğince hükmedilecek tazminatın şirkete verilmesinin talep edilmesi gerekmektedir. Davcı ortağın doğrudan bir zararı varsa bu zararın ortağa ödenmesi istenebilir. Dolayısıyla, bu husus aktif dava ehliyeti ile ilgili olmayıp, davacının tazminatın kendisine ödenmesini isteyebilmesinin mümkün olup olmadığıyla ilgilidir.
Genel açıklamalar karşısında dosyanın incelenmesinde: mezkur davada mahkemece öncelikle , davacının iddiasına konu zararların davacının doğrudan zararı olup olmadığını açıklığa kavuşturması gerekir.
Özellikle ön inceleme duruşmasında uyuşmazlık noktalarının 6100 sayılı HMK. 320. maddesine uygun şekilde tespitinin yapılması gerekir. Yine 6100 sayılı HMK. 31. maddesinde düzenlenen hakimin davayı aydınlatma görevi kapsamında, davacının iddiasına konu zarar kalemlerinin net olarak ortaya konulmasından sonra ve gerekirse bilirkişi incelemesi de yapılarak, davacının zarar iddiasının değerlendirilmesi mümkün olabilecektir. Bu sebeplerle somut olayda Mahkemece davacı gerçek kişinin zarar taleplerinin niteliği açıklığa kavuşturulmaksızın ve buradan hareketle aktif husumet ehliyetlerinin olup olmadığı değerlendirilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde hukuki yönden isabet bulunmamaktadır.

Açıklanan gerekçelerle, 6100 sayılı HMK. 353/1-a-6 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesince zarar taleplerinin niteliği açıklığa kavuşturulmaksızın,usule uygun ön inceleme yapılıp, deliller toplanıp değerlendirilmeden, aktif dava ehliyeti değerlendirilerek davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın, ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/6333 Es.-2021/6754 Karar,2015/14405 Es.-2016/6410 Karar sayılı ilamları da bu yöndedir.)
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
1-Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/05/2019 tarih, 2018/441 Esas, 2019/829 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-6100 sayılı HMK. 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istek halinde yatırana iadesine,
4-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından verilecek olan esas kararda dikkate alınmasına,
5-Karar tebliğ ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi.04/03/2022


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır