Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/1792 E. 2022/393 K. 18.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/1752
KARAR NO : 2022/362
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/05/2019
NUMARASI : 2017/381 Esas, 2019/899 Karar
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 15/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/03/2022
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/05/2019 tarih, 2017/381 Esas, 2019/899 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalı firmada %50 pay sahibi olduğunu, müvekkilinin davalı şirketin fabrika binasının yapımı aşamasında oluşacak masraflar için 217.550,00. TL borç para verdiğini, aynı şekilde şirketin diğer ortağı olan Selçuk Günay tarafından da 215.000,00 TL. fabrika payı ödemesi yapıldığı, bu hususun şirketin mizan kayıtlarında da açıkça görüleceğini, müvekkili tarafından davalı şirkete verilmiş olan borç paraların bugüne kadar müvekkiline iade edilmediğinden ve takibe borçlu tarafından haksız ve kötü niyetli itiraz edildiğinden takibe yapılan itirazın iptali ile, davalı hakkında %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; gerçekte yapılmayan işlemlerin yapılmış gibi gösterilmekte şirketin borçluymuş gibi kayıtlar düzenlendiğini, mali mevzuat gereğince şirketin yasal defterlerine bu tür borçların ortaklara borçlar veya sermaye artırımı avansı olarak kaydedilmesinin zorunlu olduğunu, bu hesaplara kaydedilen paraların ortaklar tarafından yeterli öz sermayesi bulunmayan şirketten talep edilebilmesinin hukuken ve teknik olarak mümkün olmadığını, diğer ortakların şirkete sundukları paraların usule uygun şekilde kaydedilmiş olduğu düşünüldüğünde davacının bu durumu bilmemesinin mümkün olmadığını, davacının iddia ettiği böyle bir paranın hesaba kaydedilmesinin mümkün olmadığını, davacının bu şekilde bir yandan şirketin içini boşaltırken diğer yandan kendisine alacak ihdas etmeye çalıştığını, tüm bu nedenlerde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, davacı tarafından davalı aleyhine Bursa 3. İcra Müdürlüğünün 2017/796 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalının icra takibine itiraz ettiği, davalı ticari defterlerinin incelenmesine karar verildiği, mahkemece aldıran bilirkişi raporunda davacının davalıdan icra takip tutarı kadar 217.550,00 TL. alacaklı olduğu, mahkemece aldırılan kanaat verici bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın kabulü ile icra takibinin bu miktar üzerinden devamına, icra inkar tazminatı talebi yönünden alacağın likit olduğu, davalının asıl alacak yönünden itirazında haksız olduğu gerekçeleriyle icra inkar tazminatı talebinin kabulune karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; davacının usule uygun olarak düzenlenmiş kayıtlara geçen bir alacağının bulunmadığı, taraflar arasında çok sayıda dava, şikayet ve icra takibi bulunduğu, davacının sadece % 50 pay sahibi olmayıp aynı zamanda şirketin müdürlüğünü yapmış, iş bu davanın devamı sırasında müdürlüğüne son verilmiş ve şirkete kayyum atandığı, davacının müdürlüğü sırasında usulüne uygun olmayan biçimde kayıtlar düzenlenerek sanki şirkete borç vermiş gibi gösterildiği, bilirkişi raporunun karar vermeye yeterli olmadığı, itirazlarının ve takas- mahsup taleplerinin değerlendirilmediği, olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği, birleşen dosyayla ilgili hüküm kurulmadığı, kayıtlar davacı tarafından tutulduğundan, paranın gerçekten fiilen kasaya girip girmediği araştırılması gerektiği şirket kayıtlarında sadece kayden para gösterildiği açık olduğu, aynı tarihte ve sonrasında harcalamar, bankadaki şirket hesaplarının para girişi olmadığının göstergesi olduğu gerekçeleri ile istinaf isteminde bulunulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67. maddesine göre açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, davacının, davalı şirkete bina yapımı nedeni ile para verdiği iddiasına dayalı itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dava, davacı tarafından davalı şirkete borç olarak verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Davacı, davalı şirketin hali hazırda ortağı ve önceki şirket müdürü olduğu, ortak ve yönetici olduğu dönemde şirkete borç para verdiğini, şirket yararına harcamada bulunduğunu ileri sürerek 217.550,00 TL’nin tahsilini talep etmiştir.
Bir ortak veya yöneticinin ortağı ve yöneticisi olduğu şirkete borç para vermesi, şirket yararına kendi parasını kullanarak harcamalar yapması, şirket harcamalarını kendi malvarlığından karşılaması ticari yaşamda olağan bir durumdur.Böyle bir durumda şirketin kendi malvarlığından harcama yapan ortak veya yöneticisine talepte bulunması halinde bunu ödemesi gerekmektedir.Hukuk düzeninin şirketlere şirkette pay sahibi olan ortaklarından ayrı bir kişilik tanımış olmasının sonucu olarak şirketler ortaklarından ayrı bir malvarlığına, gelirlere, giderlere, hak ve borçlara sahiptir.Şirketlerin hak, alacak ve borçlarının saptanmasında esas alınan temel belgeler ise şirket kayıtları olup, özellikle şirket defterlerinde veya şirket yetkilileri tarafından düzenlenen kayıt ve belgelerde yazılı bulunan bir borcun şirket tarafından benimsendiği sonucuna varılarak şirketin bunu ödemekle yükümlü olduğu kabul edilir.Özellikle üçüncü kişilere karşı olan borçların tespitinde şirket defter ve kayıtlarında geçen şirket aleyhine olan hususlar bu bakımdan büyük önem taşımakta olup, yasal olarak da bu kayıtlara hukuki sonuçlar bağlanmıştır.Ancak, bir şirketin yöneticisi veya yetkilisi gibi şirketin defter ve kayıtlarını kendi elinde bulunduran, bunları düzenlenme, takip ve denetim yetkisi olan, defterlere kendi yararlarına kayıt yapması veya kendi yararlarına şirket zararına bir belge oluşturması çok kolay olan bu kişilerin şirketten bir talepte bulunmaları halinde bu hususta sadece soyut olarak şirket kayıtlarına dayanmaları, kendilerine yarar sağlayan şirket kayıtları uyarınca istemde bulunmalarında sırf şirket kayıtları dayanak alınarak ortak veya yöneticinin talebi haklı bir talep olarak kabul edilemez.Bu durumda, bir şirket yöneticisi veya ortağı şirketten bir istemde bulunduğunda sadece şirket kayıtları değil, böyle bir kayda dayanak oluşturan bilgi, belge ve makbuzların da ortaya konulması suretiyle kaydın dayanağının geçerli bir şekilde ispat edilmesi, soyut kaydın somut ve geçerli delillere dayandırılması gerekmektedir.Aksi takdirde, somut delillerle desteklenmeyen veya yapılan genel kurullarda açıkça tartışılarak kabul edilmemiş bir kayıta dayanarak şirkete karşı alacak iddiasında bulunan ortak veya yöneticinin talebi hukuken haklı bir talep olarak kabul edilemez.
Somut olay bakımından, para verildiği iddia edilen dönemde davacının davalı şirkette müdür olduğu ve defter ve kayıtların kendi sorumluluğunda tutulduğu gibi, davacı tarafça şirket defterlerde görülen bir kısım miktarlar için banka dekontu sunulduğu, ancak sunulan dekontların alacak miktarını karşılamadığı gibi herhangi bir belge ve kayda rastlanılmadığı, dayanağı belgeleri olmayan defter kayıtlarının davacının borç para verdiğine yönelik iddiası yönünden esas alınamayacağından mahkemece, davacı taraftan iddiasına dayanak belge asılları istenilerek, ibrazı sağlandıktan sonra defter ve dayanak şirkete borç verdiği veya şirketin borcunu ödeyip- ödemediğini gösteren kayıtlarının (bina yapımına ilişkin) incelenip, davacının şirketten alacaklı olup olmadığının tespiti gerekirken sadece davacı sorumluluğunda düzenlenen defter kayıtlarına itibar edilmek suretiyle eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş olup bu sebeple yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK. 353/1-a-6 madde uyarınca kaldırılarak dosyanın yerel mahkemeye iadesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2010/826 Es.-2012/388 Karar, 2010/1731 Es.-2014/12694 Karar sayılı ilamları da bu yöndedir.)
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
1-Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/05/2019 tarih, 2017/381 Esas, 2019/899 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-6100 sayılı HMK. 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
3-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istek halinde yatırana iadesine,
4-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından verilecek olan esas kararda dikkate alınmasına,
5-Karar tebliğ ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi.15/03/2022


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır