Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/1749 E. 2022/276 K. 28.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : ……..
KARAR NO : ………..
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/06/2019
NUMARASI : …… E. ……………K.
ASIL VE BİRLEŞEN
DAVADA DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
ASIL DAVADA DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
FERİ MÜDAHİL : …
VEKİLİ : Av. …
BİRLEŞEN DAVADA
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : TESPİT
KARAR TARİHİ : 28/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/02/2022
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/06/2019 tarih, ……. esas, ………… sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP:
Asıl ve birleşen davada davacı vekili, davalı şirketin limited şirket vasfında olduğunu, 07.03.2011 tarihli ortaklar kurulu kararı ile anonim şirkete dönüştürüldüğünü, anılan ortaklar kurulu toplantısına davacının çağrılmadığını, yerine sahte imza atıldığını, nev değişikliğine ilişkin anasözleşmede de davacı imzasının sahte olarak atıldığını, ticaret sicilde tescil edildiğini, müvekkilinin ortaklar kuruluna katılma, öneride bulunma, oy ve dava haklarının elinden alındığını ileri sürerek, asıl davada 07.03.2011 tarihli ortaklar kurulunun ve anasözleşmesinin hükümsüzlüğünün, geçersizliğinin, yok olduğunun tespitini talep etmiş, birleşen davada ise anasözleşmedeki imzaların noter tarafından onaylandığını, anasözleşmedeki imzaların davacıya ait olmadığını, notere karşı sahtelik davası açılması için mahkemece süre verildiğini ileri sürerek, anonim şirket anasözleşmesindeki imzaların davacıya ait olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı …Ş vekili, ortaklar kurulundaki imzanın sahte olmadığını, davacının toplantıya usulüne uygun olarak çağrıldığını, dava dilekçesinde anasözleşmenin son sayfasının imzalandığının ikrar edildiğini, TTK’nnı 189/1-c maddesine göre ¾ nisapla karar alınabileceğini, davacının payının nisabı etkilemediğini, davanın 6 yıl sonra açıldığını, TMK’nın 2. maddesine aykırı olduğunu, davacının sonradan yönetim kurulu toplantılarına katıldığını, imzalar attığını, ortaklar kurulu kararından başından beri haberi bulunduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı … vekili, müvekkilinin noter olduğunu, anasözleşmenin şirket ortaklarının iş yoğunluğu nedeniyle notere gelmediklerini, şirket adresine katip gönderilmesini istediklerini, başkatip tarafından imzaların alındığını, kimlik bilgilerine bakılmadan imza alınmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ;
Mahkemece, davacının 07.03.2011 tarihli ortaklar kurulundaki imzanın kendisine ait olmadığını belirttiği, grafoloji bilirkişisi raporunda anasözleşmenin 1,2,3 sayfalarındaki imzaların davacının eli ürünü olmadığının, 4 sayfadaki imzanın eli ürünü olduğunun tespit edildiği, davalı şirketin enerji sektöründe faaliyet gösterdiği, anonim şirkete dönüşmesinin yasal zorunluluktan kaynaklandığı, bu kararın davacı aleyhine etkisinin bulunmadığı, TTK’nın 189/1-c maddesi gereğince nev değişikliğinin ¾ nisapla alınabileceği, davacının hissesinin %20 olduğu, davacı toplantıya katılsa dahi nisabı etkilemeyeceği, nev değişikliği kararının 07.03.2011 tarihinde alındığı, 04.05.2011 tarihinde sicilde ilan edildiği, davanın ise 6 yıl sonra açıldığı, davacının bu kadar süre içinde şirketin nev değiştirdiğini öğrenmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, ortaklar kurulundaki imza davacıya ait olmasa bile davanın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde bulunduğu, birleşen davada ise anonim şirket sözleşmesini tasdik eden noter aleyhine dava açıldığı, davanın özü itibariyle tespit davası niteliğinde bulunduğu, eda davası açılabilecekken tespit davası açılmasında hukuki yarar olmadığı, davacının uğradığı zarar var ise notere karşı tazminat talep edebileceği gerekçesiyle, asıl davanın reddine, birleşen davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Asıl ve birleşen davada davacı vekili, cevap dilekçesinin verilmesinden sonra delillerin toplanamayacağını, delil listesinde belirtilmeyen dava dosyalarına dayanılamayacağını, müvekkili dışındaki diğer ortaklar arasında akrabalık ilişkisi bulunduğunu, genel kurul toplantısına davacının çağrılmadığını, sahte imza atıldığını, imzanın davacıya ait olmadığının belirlendiğini, sahtecilik yapan davalının dürüstlük kuralına dayanamayacağını, kararın davalı şirket limited şirket iken alındığını, 20.04.2009 tarih ve 2 nolu kararda şirket kararlarının %91 olur oyu ile alınacağının hüküm altına alındığını, davacı hissesi %20 olduğundan karar nisabı bulunmadığını, genel kurul toplantısına davacı çağrılmayarak, katılma, öneri, bilgi edinme hakkının elinden alındığını, davacı genel kuruldan haberdar olsa idi iptal davası açma hakkı olacağını, ortağın ticaret sicil gazetesinden toplantıları takip etme zorunluluğu olmadığını, birleşen davada mahkeme ara kararı gereğince notere dava açıldığını, dava açılmadığı takdirde imzaların davacıya ait olacağının açıklandığını, dava açıldıktan sonra hukuki yarar yokluğundan davanın reddinin hatalı olduğunu belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava, limited şirket ortaklar kurulu kararı ile anonim şirket anasözleşmesinin hükümsüzlüğü, yok hükmünde olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Hükümsüzlüğü istenen anasözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte olan 6762 Sayılı TTK’nın, limited şirketler hakkında da uygulanması gereken 279. maddesine göre, esas mukavelenin yazılı şekilde yapılması ve bütün kurucuların imzalarının noterce tasdik edilmiş bulunması şarttır.
Aynı Kanun’un 513. maddesine göre, mukavelede daha yüksek bir nisap öngörülmemiş ise mukavele, sermayenin üçte ikisini temsil eden ortakların kararıyla değiştirilebilir.
Somut olayda, hükümsüzlüğü istenen 07.03.2011 tarihli ortaklar kurulundaki davacı imzası ile anonim şirket anasözleşmesinin 1,2,3 sayfasındaki imzaların davacının eli ürünü olmadığının, anasözleşmenin 4 sayfasındaki imzanın ise eli ürünü olduğunun belirlendiği, yine Bursa 1 ATM’nin ………. esas sayılı dosyasında alınan ATK raporunda, 29.06.2011, 17.08.2011, 13.08.2012 tarihli yönetim kurulu kararındaki imzaların davacının eli ürünü olmadığının, karar defterinde yer alan diğer kararlardaki imzaların ise davacının eli ürünü olduğunun açıklandığı, ancak davacının eli ürünü olduğu belirtilen yönetim kurulu kararlarının hangi kararlar olduğu rapor içeriğinden anlaşılamamıştır.
Öte yandan, birleşen dava, şirket anasözleşmesindeki davacı imzasının sahte olması nedeniyle, imzayı tasdik eden notere karşı açılmış sahtecilik davası niteliğinde olup, HMK’nın 208/4 maddesine göre, ayrı bir dava açılarak sahtecilik iddiasının incelenmesi gerektiği, ancak davalı noterin tacir olmadığı, genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesi görevli olduğu halde, birleştirme kararı verilerek, işin esası hakkında karar verilmesi de doğru olmamıştır.
Bu itibarla, ortaklar kurulunun yapıldığı 07.03.2011 tarihinden sonra, dava tarihinden önce, davacının bizzat katıldığı, daha önceden yapılan imza incelemeleri dışındaki, yönetim kurulu toplantılarında bulunan imzalar incelenerek, yönetim kurullarındaki hangi imzaların davacının eli ürünü olduğu belirlenerek, yine daha önceki mahkeme kararları ile eli ürünü olmadığı belirlenen genel kurul tutanak ve hazirun cetvelleri dışında, başkaca davacının bizzat katılıp imzaladığı genel kurul tutanak ve hazirun cetvelleri olup olmadığı araştırılarak, yapılacak inceleme ile elde edilecek deliller ile daha önce toplanan deliler bir bütün olarak değerlendirilip, davacının ortaklar kurulu kararı ile anasözleşmeden haberdar olup olmadığı, TMK’nın 2. maddesin aykırı olarak işbu davayı açıp açmadığı değerlendirilerek, neticesine göre bir karar vermek; yine birleşen dosya hakkında tefrik kararı verilip, görevsizlik kararı verilmesi, dosyanın sonucunun beklenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkemenin kararının kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Asıl ve birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Mahkemenin 12/06/2019 tarih, …… esas, ………… sayılı kararının KALDIRILMASINA,
HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
Asıl ve birleşen davada davacı tarafından yatırılan istinaf karar ilam harcının, istek halinde yatırana iadesine,
Yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek esas karar ile birlikte dikkate alınmasına,
Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi.


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza