Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/1696 E. 2022/365 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/1696
KARAR NO : 2022/365
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/05/2019
NUMARASI : 2018/465 Esas, 2019/625 Karar
DAVACI : E

VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 15/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/04/2022
Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/05/2019 tarih, 2018/465 Esas, 2019/625 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalı arasındaki ticari ilişki çerçevesinde fatura ve cari hesap alacağına istinaden Bursa 11. İcra Müdürlüğünün 2017/4438 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olup; davalı borçlu tarafça ödeme emrindeki asıl alacak ve ferilerine itiraz edilmiş olmakla; icra takibinin durduğu, takibin sehven 113.121,61 TL üzerinden başlatılmış ise de; müvekkilinin cari hesap alacağının 93.015,03 TL. olması nedeniyle davalı bu tutar üzerinden açılarak davalının icra takibine yapmış olduğu itirazının 93.015,03 TL. üzerinden iptali ile icra takibinin bu tutar üzerinden devamına, asıl alacağın %20’si tutarında hesap edilecek icra inkar tazminatının davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı ile müvekkilinin 2002 yılından 2017 yılı Mart ayına kadar ham malzeme alımı ile ilgili alışverişler yapıldığı, taraflar arasındaki en son ticari ilişkinin 2017 yılı mart ayı itibari ile olup; sonrasında bir alışveriş olmadığı, davacı tarafça müvekkili aleyhine Bursa 11. İcra Müdürlüğünün 2017/4438 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış ise de; icra takibinin yerinde olmadığı, müvekkilinin davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığı, davacı aleyhine T. Ekonomi Bankası tarafından Bursa 16. İcra Müdürlüğünün 2016/12996 Esas sayılı dosyasından icra takibine geçilmiş olup; müvekkili firmaya pek çok kez 89/1 ihbarnamesi gönderildiği, müvekkiline gönderilen bu ihbarnameler neticesinde kendi bünyesinde bulunan davacı firmanın alacağına yönelik olarak anılan icra takip dosyasına 130.904,39 TL. yatırmış oldukları, yapılan bu ödeme ile birlikte davacı Endokim Firmasına ait hesabın kapatılmış olduğu; 2017 yılı mart ayından itibaren de herhangi bir alacaklarını bulunmadığını, yapılan icra takibinin bu nedenle haksız ve yerinde olmayıp, açılan davanın reddine, icra takibinin haksız ve kötü niyetli olması nedeni ile iptaline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, davalı tarafça kesilen iade faturalarının düzenleniş sebebinin açıklanamadığı ve ispat edilemediği, her ne kadar bu hususta geç teslim, ayıplı teslim iddialarında bulunulmuş ise de; fatura tarihleri itibari ile icra takibi ve dava tarihi ve de sonrası aşamalarda ayıp ihbarında bulunulduğuna dair herhangi bir savunma ileri sürülmediği, bu konuda bir ispat vasıtası sunulmadığı, mal iadesi de aynı şekilde ispat edilemediği, davacı tarafça söz konusu yansıtma bedeli faturalarının kabul edilmediği, uyuşmazlığın da bunlar ile ilgili bulunduğu gerekçeleriyle anılan yansıtma bedeli faturaları tutarı kadar davalının davacıya 93.015,03 TL tutarında borçlu bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulüne dair karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; Bursa 16.İcra Dairesi 2016/12996 E. sayılı dosyasına yapılan ödeme neticesinde davacının müvekkil şirketten hiçbir alacağının kalmadığı, bu ödemeden sonra Endokim firmasına ait hesabını kapatılmış olduğu, 2017 yılının mart ayından itibaren herhangi bir alışverişlerinin olmadığı, bilirkişi raporuyla haklılıklarının ispat edildiği halde yargılama esnasında davacı tarafça, bir takım belgelerin gündeme getirildiği, mahkemenin yanıltıldığı, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında belirli bir dönemde üretime esas olacak şekilde yapılan mal alışverişinde davacı şirket tarafından müvekkiline gönderilen ürünlerde kalite hatalarının tespit edildiği, bu kalite hataları yüzünden müvekkili şirketi zarara uğratıldığı, davacı şirketin malları ayıplı ve geç teslimi yüzünden müvekkili şirkette üretim kayıpları meydana geldiği, uğradığı bu zararları da davacı şirkete fatura ettiği, müvekkili şirketin ise ayıp ihbarında bulunarak aralarındaki sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği, bilirkişi raporu ile borçlarının olmadığının tespit edildiği, yine davacı tarafça sunulan ihtarnamenin ön inceleme aşamasında sunulmamış olduğu, bu delile muvafakatlerinin bulunmadığı, bu aşamalarda sonra sunulmuş bulunan delil esas alınarak hüküm kurulduğu için usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılması talebi ile istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı tarafından, davalı aleyhine Bursa 11.İcra Müdürlüğünün 2017/4438 Esas sayılı dosyasında 03/04/2017 tarihinde icra takibi yapılmıştır.
İcra takibinde; 113.121,61 TL asıl alacak, 1.271,85 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 114.393,46 TL’nin tahsili talep edilmiştir.
Takibe dayanak olarak sırasıyla; -17/02/2017 tarih 8.379,03 TL, -15/02/2017 tarih 13.227,40 TL,-14/02/2017 tarih 37.840,69 TL. -14/02/2017 tarih 12.471,15 TL., -09/02/2017 tarih 9.560,04 TL.,-08/02/2017 tarih 13.077,39 TL. -06/02/2017 tarih 18.565,91 TL. bedelli 7 adet fatura gösterilmiştir.
Dava dilekçesinde, taraflar arasında mutabakat bulunması nedeni ile 93.015,03 TL yönünden itirazın iptalini talep ettikleri belirtilmiştir. Davaya dayanak olarak e-mail yazışmaları gösterilmiştir. Bu yazışmalarda davacı tarafından davalının düzenlemiş olduğu beş adet yansıtma faturalarının kabul edilmeyip noter aracılığı ile iade edildiği belirtilmiştir. Bu yazışmanın alt kısmında davalı şirket tarafından davacı şirkete gönderilen e-mail vardır. Bu mesajda davalı şirketin Şubat ayında kestiği faturaların yazılı olduğu ve “BA mutabakatının” gönderilmesinin istendiği belirtilmiştir. Yazılı olan bu faturalar toplam 7 adet olup, 93.015,03 TL miktarındadır.
Davacı vekili bu mesajda yazılı olan 7 adet fatura toplamı olan 93.015,03 TL’nin mutabakat bedeli olduğunu belirterek, bu miktar yönünden itirazın iptalini talep etmektedir.
Davalı vekili ise; davacı şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkinin Mart 2017 tarihinde sonlandığı ve bu tarihten sonrada başka alışverişinin olmadığını, Bursa 16.İcra Müdürlüğünün 2016/12996 Esas sayılı dosyasından İİK 89/1 ihtarnamesi gönderilmesi üzerine icra dosyasına 130.904,39 TL ödeme yaptıklarını, bu ödeme ile davacı şirketin alacağının kalmadığını, ödemenin 17/03/2017 tarihinde yapıldığı icra takibinin ise 04/04/2017 tarihinde yapıldığını, yani ödemesi yapılmış alacağa istinaden takip yapıldığı belirtilerek, davanın reddi talep edilmiştir.
Davacı vekili ise; davalıdan başkaca birçok kalem alacakları olduğunu belirtmiştir.
Tarafların ticari defterlerinin bilirkişi vasıtası ile incelenmesi neticesinde; davacının 2016 yılı defterlerinin boş olduğu, davalının defterlerinde 2016 yılı sonu itibari ile davalının 186.072,12 TL alacaklı olduğu, 2017 yılında ise devir ile birlikte alacak –borç bakiyesinin sıfır olduğu belirlenmiştir. Davacı defterlerinin boş olması nedeni ile bir değerlendirme yapılmamıştır.
Davacı vekili 24/12/2018 tarihli dilekçesi ile; davalının defterlerinde toplam 93.015,03 TL bedelli yansıtma faturalarının kayıtlı olduğunu, bu faturaları kabul etmediklerini bildirdiklerini, bu nedenle yansıtma faturaları kadar alacaklı olduklarını belirtmiştir.
Davalı vekili yansıtma faturalarının davacının gönderdiği ürünlerde kalite hataları olması, bu hataların davalı şirket tarafından gönderildiğini ve ayrıca geç teslimden kaynaklı zararlarının olması nedeni ile yansıtma faturalarının düzenlendiğini belirtmiştir.
Buna göre değerlendirme yapıldığında; davacı, davalının düzenlenmiş olduğu yansıtma faturalarını kabul etmediğini, taraflarına gönderilmesi üzerine noter marifeti ile itiraz ettiklerini, neticeten yansıtma faturaları bedeli kadar alacaklı olduklarını belirtmektedir.

Davalı ise; İİK 89/1 ihtarnamesine istinaden davacının borcunun ödendiğini belirtmiştir.
Alınan bilirkişi raporunda sadece davalının ticari defterlerinde kayıtların yazılı olduğu, bu kayıtlara göre ise davalının borcunun bulunmadığı, kayıtlar içerisinde beş adet yansıtma faturasının kayıtlı olduğu ve ödeme gibi borçtan düşüldüğü, ayrıca mesajda yazılı iki adet iade faturasının da kayıtlı olduğu, bedellerin borçtan düşülmüş olduğu tespit edilmiştir.
Taraflar arasında takibe konu faturalar haricinde birçok fatura ve ödeme kaydının olduğu görülmüştür.
Davalı, ödeme iddiasına dayandığı için ödeme iddiasını ispat edecektir. Davalının İİK 89/1 maddesi gereği ödeme yaptığı davacı tarafından da kabul edilmektedir. Ancak davacı, davalının defterinde kayıtlı yansıtma ve iade faturalarını kabul etmemektedir. Bu nedenle, davalı yansıtma faturalarının doğruluğunu ve iade faturasındaki teslimi ispat etmesi gerekir.
Davalı bu hususta herhangi bir ispat vasıtası sunmamıştır. Davalı bir kısım fatura, günlük hizmet raporu isimli belgeler sunmuş ise de, bu belgelerin içeriği anlaşılamadığı gibi davacının gönderdiği hangi ürüne ilişkin olduğu da anlaşılamamaktadır. Bunun yanında; davalı yansıtma faturaları ile ilgili ayıp iddiası ve geç teslim ile ilgili zararını cevap dilekçesinde belirtmemiştir. Sonradan bu hususun ispata çalışılması ise savunmanın genişletilmesi mahiyetindedir. Çünkü dava dilekçesinde ek olarak bahsedilen ve dava dilekçesine ek olarak bahsedilen ve dava dilekçesine ek olarak sunulan belgede yansıtma faturalarının kabul edilmediği belirtilmiştir. Bu iddiaya karşı yansıtma faturalarının içeriği ve doğruluğu hususunda bir savunma yapılmamıştır. Daha sonradan yapılan savunma ve ispatına çalışılması ise savunmanın genişletilmesi mahiyetindedir.
Bunların haricinde davalı iki adet iade faturasındaki malzemelerin teslimi de ispat edememiştir.
Ticari defterleri sahibi lehine delil olduğu gibi aleyhine de delil oluşturmaktadır. Davalının defterinde kayıtlı olan yansıtma faturaları ve iade faturaları ispat edilemediğinden,bunların toplamı olan 93.015,03 TL’nin davacının alacağından düşürülmesi uygun değildir.
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlıdır.
İcra takibi faturaya dayalı olarak yapıldığı takdirde davalı bu fatura bedellerinin ödendiğini ispat edecektir. Birden çok alacak var ise ödemenin dava konusu faturalara istinaden yapılıp yapılmadığının ise TBK 101 ve 102 maddelere göre çözümlenmesi gerekir.
6098 TBK’nun 101 ve 102. maddelerine göre; birden çok borcu bulunan borçlu ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebilir, borçlu bildirimde bulunmazsa yapılan ödeme kendisi tarafından derhal itiraz edilmiş olmadıkça alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılır.
Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise, ödemenin borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise, ödeme vadesi ilk önce gelmiş borç için yapılmış olur. Birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmiş ise mahsup orantılı olarak borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemiş ise ödeme güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır.
Dava konusu icra takibi faturaya dayalı alacak olarak yapılmıştır. Takibe dayanak faturalar davalının defterlerinde en son kaydedilen faturalardır. Bunlardan sonra yansıtma faturaları kaydedilmiştir. Ondan sonra da ödemeler kaydedilmiş en sonda da İİK 89/1 maddesi gereğince yapılan 130.904,39 TL’lik ödeme kaydedilmiştir. Yansıtma faturaları ilk borç düşümü ispat edilemediğinden, yapılan ödemelerin dava konusu faturalardan önce muaccel olan faturalar için yapıldığı kabul edilmiştir. Dolayısıyla dava konusu faturaların 93.015,03 TL’lik kısmının ödenmediği kabul edilmiştir. Defterde kayıtlı ödemelerin hangi alacak için ödendiği yazılı olmadığından, ödemeden önce icra takibi yapılmamış olduğundan, ödemelerin daha önce muaccel olan faturalara mahsuben yapıldığı kabul edilmiştir.
Bu sebeple ilk derece mahkemesince davanın kabulü kararı yerinde olduğundan, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildi.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK. 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 6.353,85 TL. karar harcından, peşin olarak alınan 1.544,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.809,85 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,

3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye giderin istek halinde davalıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
5-6100 sayılı HMK. 359/4. maddesine göre karar tebliğ ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy çokluğu, Hakim …’in karşı oyu olmak üzere kesin olarak karar verildi.15/03/2022

… … … …
HACIKASIMOĞLU Üye Üye Katip
Başkan … … …
… ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır
¸e-imzalıdır (X)

KARŞI OY ŞERHİ:

Dava; 2004 sayılı İ.İ.K.67 madde uyarınca cari hesap-fatura alacağına dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İİK. 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Madde hükmüne göre itirazın iptali davası açılabilmesinin yasal koşulları ; ilamsız takip yapılmış olması, borçlunun bu takibe itiraz etmesi ve itirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olmasıdır.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.09.2019 tarih ve 2017/19-824 E., 2019/885 K. sayılı ilamı da bu yöndedir.)
Dava; yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir. İtirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12/10/2005 gün, 2005/19-528 Esas, 2005/568 Karar sayılı ilâmında da vurgulandığı üzere; 2004 sayılı İİK. 67 maddesine göre açılan itiraz iptali davası İcra ve İflas Hukukunun kendine özgü kuralları içinde açılır ve özellikle icra takibe sıkı sıkıya bağlı bir davadır.

Genel açıklamalar karşısında somut dava bakımından; davacı alacaklı tarafından takip talebinde ve ödeme emrinde alacaklı davacı tarafından 113.121,61 TL. tutarlı toplam 7 adet fatura alacağı takip dayanağı gösterilmiş iken; itirazın iptali davasında takibin sehven 113.121,61 TL. üzerinden başlatıldığı; müvekkilinin cari hesap alacağının 93.015,03 TL. olduğundan bahisle dava açıldığı, dava devam ederken davacının talebinin takip dayanağı faturalar dışında 23/02/2017 tarih, 12.579,26 TL tutarlı, 23/02/2017 tarih 11.483,76 TL. tutarlı, 23/02/2017 tarih 8.623,44 TL tutarlı, 23/02/2017 tarih 575,84 TL tutarlı yansıtma bedeli faturaları ile 28/02/2017 tarih 56.686,13 TL tutarlı yansıtma bedeli faturaları nedeni ile davanın kabulüne karar verildiği, davanın 7 adet faturaya dayalı alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, itirazın iptali davaları icra takibine sıkı sıkıya bağlı dava türlerinden olup, davacı alacaklı takipte gösterdiği faturalar dışında başka bir alacak kalemine dayanamaz. Mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın takip konusu 7 adet fatura dikkate alınarak çözümlenmesi gerekir. Bu nedenle yerel mahkemenin taraflar arasındaki ticari ilişkide tüm cari hesap ilişkisi değerlendirilerek 5 adet yansıtma faturasına dayalı olarak davanın kabulüne karar vermesi yerinde değildir. Takip dosyasının geçmişe yönelik olarak ihyası mümkün olmadığı gibi dosya içerisnde davacının davasını alacak davası olarak ıslah ettiğine dair bir beyanıda bulunmamaktadır.(Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2018/3125 Es.- 2018/6553 Karar ile 2016/3737 Es.,2016/8128 Karar sayılı ilamıda bu yöndedir.)
Yukarıda açıklandığı üzere yerel mahkemece davanın esasının incelenmesinden önce bu husus değerlendirilmesi gerektiği, yerel mahkemece davanın usulden reddi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olup; bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün kaldırılarak davalı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK. 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davacının davasının reddi kanaati ile Sayın çoğunluk görüşüne katılmamaktayım.15/03/2022


Üye

¸e-imzalıdır