Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/1687 E. 2022/161 K. 04.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ

T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : …..
KARAR NO : ………….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/05/2019
NUMARASI : …… Esas,……….Karar
DAVACI : ………….
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : ………
VEKİLİ : Av. …
İHBAR OLUNAN .
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 04/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/02/2022

Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/05/2019 tarih, ……. Esas, ……… sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı borçlu şirket aleyhine Bursa 17.İcra Müd.’nün ……. sayılı dosyası ile başlattığı icra takibine davalının borca itirazlarının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili şirketin davalı şirkete danışmanlık hizmeti vermekte olup, bu hizmetin karşılığı “danışmanlık bedelinin” ödenmemesi nedeniyle icra takibi başlatıldığını, işbu davaya konu alacağın hukuki dayanağının çözüm ortaklığı altında kesilmiş 04/09/2017 tarihli 10423 seri nolu A, cinsi danışmanlık ücreti olan 23.603,00 TL.bedeli faturadan kaynaklandığını, davalı tarafından faturaya ilişkin herhangi bir ödeme yapılmadığını, söz konusu alacak için Bursa 17.İcra Müd.nün ….. sayılı dosyası ile işlemiş faizlerle birlikte toplamda 22.671,40 TL.tutarında borç için genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, usulüne uygun şekilde ödeme emrinin borçlu tarafından tebellüğ edildiğini, davalı tarafın böyle bir borcu olmadığını veya fatura bedelini ödediğini iddia ediyorsa belgesini sunması gerektiğini, davalının ödeme belgesi sunmadığını, itirazın iptali ile alacağın belirlenebilir muayyen olması sebebiyle %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkiline hizmet vermediğini, icra takibine geçmekte haksız ve kötüniyetli olduğunu, yapılacak bilirkişi incelemesi ile bunun açığa çıkacağını, ödeme emri ve zarfı incelendiğinde icra takibinin neye istinaden yapıldığının anlaşılmadığını, davalının temerrüde düşürülmediği için takipten önce faiz talep edilemeyeceğini, davalıya gönderilmiş bir fatura bulunmadığını, davacının iddiasını ispatlaması gerektiğini, davacının kötüniyet tazminat talebini kabul etmediklerini, alacağın likid olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, davacının ticari defterlerinin usulune uygun tutulduğundan, ticari defterin kesin delil olduğu, davalı tarafın süresi içinde ticari defterlerini sunmadığı ancak Vergi Usul Kanunu gereği davalının 2014/12 döndemi itibariyle BA formları ile beyan ettiği anlaşılmakla fatura konusu hizmetleri teslim almadığını davalının iddia edemeyeceğinden, beyan edilen bu faturalar yönünden hizmetin verildiği ispat edilmiştir. Dolayısıyla hizmetin ödendiğinin ispat yükü davalıda olmasına rağmen davacının ticari defterlerinde yapılan talimat yoluyla bilirkişi incelemesi sonucunda faturanın düzenlendiği tarihten sonra 37.000 TL lik ödeme kaydının yer aldığı anlaşılmakla davacının açık hesap ilişkisine cari hesap ekstresine değil bir adet faturaya dayandığı, cari hesap bakiyesi talep edilmediğinden ödemenin dava konusu faturaya karşılık yapıldığından davacının alacağının kalmadığı ve davalının borçlu olmadığı kanaatine varılarak davacının fatura sebebiyle alacaklı olduğunun ispat edilmediğinden reddine, davacının takipte kötü niyetli olduğu sabit olmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; kararda herhangi bir gerekçe gösterilmediği, mahkemece bu konuda doğrudan hataya düşüldüğü, zira bu karar dosyada mübrez bilirkişi raporuna dayanılarak verilmişse de tarafımızca davacı müvekkil adına, davalı şirkete danışmanlık hizmeti verildiği faturanın bundan kaynaklı olduğu ve bundan dolayı alacak talep edildiği ödemenin olmadığı iddia edildiği davalı tarafın böyle bir hizmeti almadığı ve borcunun olmadığı iddiasında bulunduğu da yine dosya kapsamı ve gerekçeli kararla sabit olduğu, borçlu sebep bildirerek borca itiraz etmişse sebepleriyle bağlı olduğu, davalı taraf faturada belirtilen hizmetin alınmadığı şeklinde itirazda bulunmuş olup gerek bilirkişi gerekse mahkeme bu sebeple bağlı olduğu, bu nedenle davalının iddiası hizmet almadığı noktasında odaklanmış olup davalı yanın herhangi bir ödeme iddiası olmadığı, dosya kapsamıyla takibe konu faturadan kaynaklı borcun doğduğu noktasında herhangi bir şüphe kalmamış mahkeme ve bilirkişi marifetiyle faturaya konu hizmetin alındığı teyit ve ispat edildiği, davalının borcun ödendiği iddiasının olmadığı, zaten borçtan fazla ödeme yapılması da gerek ticari teamüllere ve gerekse hayatın doğal akışına aykırı bir durum olduğu , davalının, borçtan fazla bir ödemenin yapıldığı iddiasınında olmadığı faturadan sonra yapılan bu ödemenin herhangi bir ihtirazı kayıtla ya da faturaya ilişkin yapıldığına dair bir açıklama ve ibare olmadığı bu sebeplerle mahkeme kararı açıkça hukuka aykırı olduğu bu sebeplerle istinaf incelemesi neticesinde bu kararın bozularak kaldırılması gerekçeleri ile istinaf yasa yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; fatura alacağına dayalı olarak başlatılana takibe itiraz üzerine 2004 sayılı İ.İ.K. 67. madde uyarınca açılan itirazın iptali davasına ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davaya konu Bursa 17.İcra Müd.’nün….. sayılı Esas sayılı icra dosyası incelendiğinde; davacının davalı hakkında 04/09/2017 tarihli 10423 seri nolu danışmanlık ücreti kaynaklı 23.603,00 TL.bedeli faturadan ilamsız icra takibi başlattığı, takip dayanağı olarak belirtilen fatura bakiye alacağı gösterdiği, davalının itirazında borcunun bulunmadığını beyan ettiği, itiraz yolu üzerine takibin durduğu, mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İİK. 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Madde hükmüne göre itirazın iptali davası açılabilmesinin yasal koşulları ; ilamsız takip yapılmış olması, borçlunun bu takibe itiraz etmesi ve itirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olmasıdır.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.09.2019 tarih ve 2017/19-824 E., 2019/885 K. sayılı ilamı da bu yöndedir.)

Dava; yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; HMK’nın 190. maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir. İtirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Yine somut dava bakımından uygulanacak yasa hükümlerinden 6098 sayılı TBK. 101. maddesine göre; birden çok borcu bulunan borçlu, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebilir. Borçlu bildirimde bulunmazsa, yapılan ödeme, kendisi tarafından derhâl itiraz edilmiş olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılır. Aynı yasanın 102. Maddesine göre de; kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur. Birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmişse, mahsup orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.06.2010 tarih 2010/19-262 Es.- 2010/304 K. sayılı ilamı da bu yöndedir.)
Genel açıklamalar karşısında somut dava bakımından; davacı ve davalı kayıtlarında hizmetin verildiğinin sabit olduğu, her iki tarafın ticari kayıtlarında da bu faturanın kayıtlı olduğu, ödendiğinin ispat yükü davalıda olmasına rağmen davacı ticari defterine göre faturanın düzenlediği tarihten sonra 37.000,00-TL ödeme kaydının bulunduğu, davalı tarafça belirtilen miktarda ödemenin yapıldığı, davalı ödemesinin açıkça delillendirilip takibe konu faturadan dolayı davalı tarafın bu açıdan borçlu bulunmadığı, 6098 sayılı TBK. 101/2 maddesi gereğince borçlu ödeme sebebini bildirmezse yapılan ödeme itiraz olunmadıkça alacaklının göstermiş olduğu borç için yapılmış sayılacağı, aynı kanunun 102.maddesi gereğince de ödeme belgesinde açıkça bir izahat bulunmadıkça ödemenin muaccel bir borç için yapılmış olduğunun kabul edilmesi gerektiği, davalı tarafça yapılan ödemelerin 6098 sayılı TBK. 101.ve 102.maddeleri gereğince davanın konusunu oluşturan ve davacı tarafça başlatılan takipten dolayı muaccel hale gelmiş ve takibe konu edilmiş borç için yapılmış sayılacağı, davalı tarafın bu takipten dolayı borç bakiyesinin bulunmadığı, aksi hususun davacı tarafça ispat edilemediği tüm dosya kapsamından anlaşılmakla davacı tarafın istinaf isteminin 6100 sayılı HMK. 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK. 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL. istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL. harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin davacının üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının talebi halinde iadesine,
4-Kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi.04/02/2022


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır