Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/1646 E. 2022/461 K. 29.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1646
KARAR NO : 2022/461

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/12/2018
NUMARASI : 2018/642 E. 2018/1704 K.
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1 -… – …
VEKİLİ : Av. …
: 2 -… – -…
DAVALI : 3
T LİMİTED ŞİRKETİ
DAVANIN KONUSU : TESPİT
KARAR TARİHİ : 29/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/04/2022
Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/12/2018 tarih, 2018/642 esas, 2018/1704 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, Ertuğrulgazi Vergi Dairesi mükelleflerinden Di-Teks Boya Apre Tekstil Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti ‘nin 2012, 2013, 2014, 2015 yılı hesap dönemi işlemlerinin vergi müfettişi tarafından incelenmesi sonucunda 01/06/2017 tarih ve 2017-A-1652/15 sayılı vergi tekniği raporunun düzenlendiğini, şirketin gerçekte diğer davalılar … ve … kontrolünde olduğunu, birden fazla mükellefi sevk ve idare ettiğini, mükellef adına tarh edilecek vergiler için mükellef adına ihtiyati tahakkuk verilerek davalılar … ve … nezdinde ihtiyati haciz uygulanması gerektiğini belirterek davalı Di-Teks Boya Apre Tekstil Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti ‘nin gizli ortağı olduğunun tespitine, davalıların hak ve malları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ;
İlk derece mahkemesi tarafından yapılan değerlendirme sonucunda; dava şartı (hukukî yarar) yokluğu sebebiyle davanın reddine karar vermiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvurusu ile, Di-Teks Boya Apre Tekstil Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti ‘nin 2012, 2013, 2014, 2015 yılı hesap dönemi işlemlerinin vergi müfettişi tarafından incelenmesi sonucunda 01/06/2017 tarih ve 2017-A-1652/15 sayılı vergi tekniği raporunun düzenlendiğini, raporda İpekyol Tekstil San. Şti, Dido Dokumacılık Tekstil Şti, Di-teks Boya Şirketi, Sene Dokuma İplik Şirketi ve Di-teks Boya Şirketi’nin sahte veya muhteviyatı itibarıyle yanıltıcı belge düzenleyicisi firmalar olduğunu, firmaların davalılar … ve … ın kontrolünde olduğunu ve adı geçen firmaların fiili yöneticisi olduklarının tespit edildiğini, adı geçen kişilerin mükellef kurumun sahte fatura düzenleme faaliyetine fiilenen katıldığı ve mükellef kurumun gizli ortağı olduğu sonucuna varıldığını, bu durumda davalılar … ve …’ın mükellef kurum adına tahakkuk eden ve edecek olan tüm vergi ve vergi ziyaı cezalarından müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması gerektiği, 6183 SY nın 17/3 maddesi gereğince şirketin gizli ortakları oldukları yönünde kuvvetli deliller elde edilen davalılar … ve …’ın hakkında da davalı şirketin mevcut borçları ve vergi tekniği raporuna istinaden düzenlenen vergi inceleme raporları neticesinde tarh edilecek vergi borçları için ihtiyati tahakkuka dayalı ihtiyati haciz uygulanması gerektiğinden söz konusu davalılar ile mükellef kurum arasında ortaklığın tespiti için dava açılması zarureti olduğunu, bu nedenle yerel mahkeme kararının kararının kaldırılması ve davalılar ve anılan şirket arasındaki gizli ortaklığın tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesi ile; davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğini, ancak hükmedilmediğinden kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava, davalı … ve …’ın diğer davalı …’nin gizli ortağı olduğunun tespiti ile toplam 26.947.879,66 TL yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesine yönelik olup, mahkemece dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesi ile talebinin reddine karar verilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı vekilinin istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Mevcut davada mahkemenin 2017/1142 esas, 2017/914 sayılı kararı ile dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesi ile talebinin ve ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş,
Dairemizin 2018/204 dosya no- 2018/265 karar sayılı kararı ile “…Hukuki menfaat yokluğu usule ilişkin olan şekli bir eksiklik değildir. Çoğu zaman yargılama yapılarak tarafların dinlenmesi sonucunda davacının dava açmakta hukuki menfaati olmadığına kanaat getirmektedir. Bazen davanın başında da bu husus tespit edilebilmekte ise de genelde tarafların dinlenmesi ile tespit edilebilmektedir.
Ancak, buna rağmen her davanın kendine özgü özellikleri olduğu düşünülerek hukuki menfaat yokluğunun tarafların dinlenilmesi suretiyle verilmesinde fayda vardır.
Tarafların dinlenilmemesi, davacının dinlenme hakkını da ihlal etmektedir gerekçesi ile davacının istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık sebebiyle yerinde görelerek ilk derece mahkemesinin kaldırılmasına karar verilmiş, ….
Açılan dava tespit davasıdır. Eda davası değildir. Dolayısıyla; bir alacağa hükmedilmesi talep edilmemektedir. Bu nedenle, dava konusu yapılmayan alacak hakkında ihtiyat-i haciz kararı verilmesi mümkün değildir.
Bu nedenle davacının tedbire yönelik istinaf başvurusu yerinde görülmeyerek esastan reddine karar verilmiştir.
… davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine ilişkin kararın kaldırılarak, dosyanın HMK 353/1-a-4 maddesi gereğince mahkemesine iadesine, tedbire yönelik istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi tarafından usulü eksikliğin tamamlandığı ve taraflar adına duruşma gününü bildirir davetiyeler tebliğ edilmiştir.
Davacı, davalı şirketin ortaklık yapısının gerçeği yansıtmadığını, davalılar … ve … ın davalı şirketin gizli ortağı gibi hareket ederek sahte belge/fatura düzenleme faaliyetine fiilen katıldıkları, davalı şirket yetkilisi veya ortağı olmadığı halde şirket adına hareket ettiklerini, şirketin gizli ortağı olduklarını iddia etmiştir.

Mahkemece yapılan yargılama sonunda; dava şartı (hukukî yarar) yokluğu sebebiyle davanın reddine karar vermiştir.
İlk derece mahkemesi; davacı tarafından daha önce açılmış, davalısı farklı olan aynı mahiyette olan bir davada verilen karar emsal gösterilerek hukuki menfaat yokluğunun tespitinde bulunulmuştur. Emsal gösterilen davanın, davalı yönünden tarafları aynı olmasa da göz önüne alınabilecek bir karardır.
Nitekim ; Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2018/1406 esas, 2019/2982 karar sayılı ilamı ile onanan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 2017/1006 dosya no- 2018/34 karar sayılı dosyada verdiği kararda da belirtildiği üzere; Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun (AATUHK)’ un İhtiyati tahakkuk başlıklı 17. maddesi gereğince – ” (Değişik birinci fıkra: 26/11/1980 – 2347/2 md.) Aşağıdaki hallerden birinin bulunması takdirinde vergi dairesi müdürünün (5345 sayılı Kanun uyarınca vergi dairesi yetkisini haiz olarak kurulan ve faaliyete geçen vergi dairesi başkanlıklarında, ilgili grup müdürünün ve/veya müdürün) yazılı talebi üzerine defterdar ve/veya vergi dairesi başkanı, mükellefin henüz tahakkuk etmemiş vergi ve resimlerinden Maliye Bakanlığınca tespit ve ilan edilecek olanlarla bunların zam ve cezalarının derhal tahakkuk ettirilmesi hususunda yazılı emir verebilir.(1) Vergi dairesi müdürü (5345 sayılı Kanun uyarınca vergi dairesi yetkisini haiz olarak kurulan ve faaliyete geçen vergi dairesi başkanlıklarında, ilgili grup müdürü ve/veya müdür) bu emri derhal tatbik eder:(1) 1. 13 üncü maddenin 1, 2, 3 ve 5 inci bentlerinde yazılı ihtiyati haciz sebeplerinden birisi mevcut ise, 2. Mükellef hakkında 110 uncu madde gereğince takibata girişilmişse, 3. Teşebbüsün muvazaalı olduğu ve hakikatte başkasına aidiyeti hakkında deliller elde edilmişse ” şeklindedir.
AATUHK’ un 17. maddesi gereğince, vergi takibatı veya ihtiyati haciz uygulanması için mahkemeden herhangibir karar alınması gerektiğine ilişkin bir ibare bulunmamaktadır. Aynı yasanın 18. maddesinde ihtiyati tahakkukkun neticeleri, 20. maddesinde de ihtiyati tahakkkuka itiraz düzenlenmiştir. Davacı idarenin, konuya ilişkin tespit davası açmasında hukuki yararı yoktur. Bilindiği gibi, HMK 114/1.h bendi gereğince hukuki yarar dava şartlarındandır. Bu doğrultuda, ilk derece mahkemesinin dava şartı olan hukuki yarar yokluğundan davanın reddine ilişkin kararı hukuka uygundur. AATUHK’ un 17. maddesi gereğince, vergi takibatı veya ihtiyati haciz uygulanması için mahkemeden herhangibir karar alınması gerektiğine ilişkin bir ibare bulunmamaktadır. Aynı yasanın 18. Maddesinde ihtiyati tahakkukkun neticeleri, 20. maddesinde de ihtiyati tahakkkuka itiraz düzenlenmiştir. Davacı idarenin, konuya ilişkin tespit davası açmasında hukuki yararı yoktur. Bilindiği gibi, HMK 114/1.h bendi gereğince hukuki yarar dava şartlarındandır. Bu doğrultuda, ilk derece mahkemesinin dava şartı olan hukuki yarar yokluğundan davanın reddine ilişkin kararı hukuka uygundur.
Aynı mahiyetteki Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/649-505 E.K sayılı kararında hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, anılan kararda özetle; “…hukuki yararın tespit davası açma şartı olduğu, muvazaalı işlemlere dair karinelerin olduğu, ilk bakışta hukuki yarar var gibi göründüğü, ancak limited şirketlerde ortakların kamu borcundan dolayı sorumluluğuna dair özel düzenlemeler olsa da, gizli ortağın durumunun adi ortaklık olarak kabul edildiği ve limited şirket ortaklarının sorumluluğunun adi ortaklığa teşmil edilemeyeceği, davalının hangi ortakla gizli ortak olduğu ve daha önce pay sahibi olup olmadığının belirsiz olduğu, üstelik muvazaalı işlemlere dair deliller varsa ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz yetkisinin davacı idarenin takdirinde olduğu, kesinleşmiş bir yargı kararına gerek olmadığı, delillerin takdirinde bir tespit kararına gerek olmadığı, idarenin yapması gereken açık ve emredici bir hüküm olduğu, tespit hükmü ile idari işlemlerden dolayı gidilecek kanun yollarında sorunlara neden olabileceği; ihtiyati tedbir istemi için de hukuki yararın olmadığı, ayrıca idarenin tasarrufun iptali ve tüzel kişiliğin perdesinin aralanması gibi yollara başvurabilmesi için ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz kararı alması gerektiği gerekçesiyle taleplerin hukuki yarar yokluğundan ayrı ayrı reddine dosya üzerinden karar verilmiştir.” denilmiştir. Bu kararın, davacı kurum tarafından temyiz edilmesi üzere Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 17.06.2016 tarih, 2016/2100 Esas -2016/6849 Karar sayılı ilamı ile kararın onanmasına karar verilmiştir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2018/1406 esas, 2019/2982 karar sayılı ilamı ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2018/1062 esas, 2019/2815 karar sayılı ilamı).
Yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda davacı kurumun eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığından, yerel mahkeme kararı doğrudur, bu nedenle HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Davalı vekilinin istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verildiği, mahkemece davada kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına ücreti vekalete hükmedilmediği, kararın bu nedenle davalı yararına kaldırılması talep edilmiş ise de; davalı … vekilinin dosyaya vekaletname sunduğu, ancak davaya karşı cevaplarını sunmadığı ve duruşmaya katılmadığı nazara alınarak, hiçbir işlem yapmadığı, sadece vekalet ücretine yönelik istinaf dilekçesinin sunulmuş olması nedeni ile, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkin yerel mahkeme kararı yerinde olduğu anlaşıldığından, davalı … vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1/b-1 maddesine göre esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Davacı ve davalı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE,
Davacı taraf harçtan muaf olduğu anlaşıldığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Taraflarca yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının talebi halinde davalıya iadesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, karar tebliğinden itibaren 2 hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza