Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/1608 E. 2022/774 K. 06.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/1608
KARAR NO : 2022/774
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/05/2019
NUMARASI : 2017/916 Esas, 2019/737 Karar
DAVACI :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 06/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/06/2022
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/05/2019 tarih, 2017/916 Esas, 2019/737 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkili firmanın 16/05/2017 tarihli seri a 064501 sıra nolu 13.328,16 TL.bedelli fatura ile davalı şirketten alacaklı olduğunu, faturanın ödenmesi için Bursa 15.İcra Müd.’nün 2017/7269 esas sayılı icra dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının bu takibe haksız şekilde itiraz ederek takibin durmasına sebep olduğunu, müvekkili ile davalı firma arasında döviz kuru (Amerikan doları) esaslı kumaş satımına dayanan ticari ilişkinin mevcut olduğunu, kur farkı ödemesinin taraflar arasında teamül halini aldığını, kaldı ki taraflar arasındaki akdi ilişkinin yabancı para üzerinden kurulması ve faturaların da yabancı para cinsinden düzenlenmesi halinde yabancı para üzerinden kurulan temel ilişkide kur farkı istenebilmesi için uygulama ya da teamül aranmadığını,belirterek itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamına, alacağın ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, alacak miktarı fatura ile sabit olduğundan davalı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Faturaya konu edilen alacağın gerçekte var olmayan bir rakamdan ibaret olduğunu, faturaya konu alacağın herhangi bir alım satım ilişkisinden kaynaklı mal veya hizmet sunumundan kaynaklanmadığını, bu hususta taraflar arasında herhangi bir sözleşme veya satış/sipariş formu bulunmadığını, davacı tarafın 31/10/2016 tarihli seri a 063237sıra numaralı fatura ile kur farkı alacaklarını talep ettiğini ve esasen taraflar arasında bu yönde bir sözleşme olmamasına rağmen müvekkili firma tarafından kur farkı olarak 22.890,00 TL.ödeme yapıldığını ve herhangi bir borç ilişkisi kalmadığına dair taraflar arasında mutabakat sağlanmış olduğunu, belirterek davanın reddine, haksız ve kötüniyetli olarak icra takibinde bulunan davacı tarafın %20 tazminat ödemesine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, davalının takip tarihi itibariyle 11.344,91 TL davacıya borçlu olduğunun ispat edildiğinden, davanın kısmen kabul-kısmen reddi ile, davalının, Bursa 15.İcra Müd.’nün 2017/7269 esas sayılı icra dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile, takibin 11.344,91 TL. asıl alacak üzerinden ve bu asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek avans faiziyle birlikte devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, İİK 67.maddesi gereğince icra inkar tazminatının koşulları oluştuğundan, alacağın %20’si olan 2.268,98 TL.icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davanın reddedilen kısım yönünden davalı lehine kötüniyet tazminatının koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; ilamsız icrada genel yetkili icra dairesinin borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki icra dairesi, yani İstanbul İcra Daireleri olduğunu, Taraflar arasında imzalanmış herhangi bir sözleşme ve buna bağlı olarak tarafları bağlayan herhangi bir yetki sözleşmesi bulunmadığını, Faturaya konu edilen alacağın gerçekte var olmayan bir rakamdan ibaret olduğunu, davacı tarafın 31.10.2016 tarihli Seri A 063237 Sıra numaralı fatura ile kur farkı alacaklarını daha önce talep ettiğini ve taraflar arasında bu yönde bir sözleşme olmamasına rağmen müvekkili firma tarafından kur farkı olarak 22.890,00 TL ödeme yapıldığını, taraflar arasında mutabakat sağlandığını, davacı tarafın yeniden kur farkı faturası ile talepte bulunmasının anlaşılamadığını, icra takibine konu kur farkını oluşturacak herhangi bir mal veya hizmet alımı ve buna bağlı düzenlenmiş fatura bulunmadığını, Hükme esas alınan raporda yanlışlık olduğunu, TL bazlı ekstrede 31.10.2016 tarihinde, davalı müvekkili tarafından 9.793,38 TL bedelli iade faturası düzenlendiğini, davacı tarafa tebliğ edildiğini, davacı tarafça defterlerine işlendiğini, ve sonrasında taraflar arasında mutabakat sağlandığını, bu durumun defter ve belge incelemesi sonucu hazırlanan bilirkişi raporu ile de sabit olduğunu, ancak, davacı tarafından oluşturulan sözde USD hesap ekstresinde bu iade faturasına karşılık gelecek herhangi bir kayda yer verilmediğini, davacı tarafın ticari defterlerinde yer alan bu iade faturanın, sözde USD cari hesap ekstresinde neden yer almadığının izahı gerektiğini, bilirkişinin bu yönde irdeleme yapması gerekmekte iken, ticari defter ve belge incelemesi sonucu doğruluğu teyit edilen TL hesap ekstresi ile çelişmekte olan bir evrağı raporun merkezine koyma çabasının yerel mahkeme tarafından da görmezden gelindiğini ve aleyhe hüküm kurulduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini, haksız ve kötü niyetli olarak icra takibinde bulunan davacı tarafın %20 tazminat ödemesine,karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67. maddesine göre açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davalı her ne kadar istinaf talebinde yetki yönünden itirazda bulunmuş ise de; taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu, alacağın faturaya dayalı para alacağı olduğu, İİK 50, HMK10, TBK’nın 89.maddesi uyarınca alacaklı davacının ikametinin bulunduğu mahkeme ve icra müdürlüklerinin yetkili olduğu anlaşıldığından davalının bu yöndeki istinaf talebi yerinde değildir.
Tarafların kabulünde olan sipariş formlarında kumaşların birim fiyatı USD olarak belirlenmiştir. Ayrıca sipariş formlarında ödeme şeklinin “90 gün döviz çeki veya kur farklı TL çeki” olarak belirlendiği, sipariş formu altında ise “döviz fiyat üzerinden yapılan siparişlerin ödemesi mutlaka döviz yapılacaktır. TL ödemelerde ise vade tarihindeki TCMB(S) kuru üzerinden cari hesaplardan mahsup edilir. Doğacak kur farkı mutlaka fatura edilir. Cari hesaplarda KDV dahil döviz takip edildiğinden, kur farkı hesaplamasında KDV de kur farkı hesaplamasında dikkate alınır. Kur farklı alınan TL çeklerde vade tarihindeki TCMB kuru esas alınır” şeklinde düzenlemeye yer verildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu, davalı sipariş formları ve faturaya konu malların döviz karşılığı satımının yapıldığı, taraflar arasında kur farkı istemiyle ilgili teamülün bulunduğu, bununla birlikte malların döviz karşılığında satıldığı ve sipariş formlarında ödeme şeklinin 90 gün döviz çeki veya kur farklı TL çeki olarak gösterildiği, taraflar arasında dolar bazlı hesap ekstresine göre kesilecek kur farkı faturasının KDV dahil 11.344,92 TL olması gerektiği bilirkişi raporuyla tespit edilmiş, mahkemece bu rapora dayanılarak karar verilmiştir.
Davalı taraf istinaf talebinde 9.793,38 TL iade faturasının davacı defterine işlendiğini ancak bilirkişinin bu faturayı USD cari hesap defterinde kayıtlı olmaması nedeniyle raporda dikkate alınmadığını, bu durumun TL cari hesap defteri ile çeliştiğini ileri sürmüştür. Her ne kadar kur farkı faturası, ödemelerin yapıldığı ay sonlarında kesilmesi gereken faturalar ise de ; davacı tarafın 16/05/2017 tarihli kur farkı faturası düzenlediği, daha önce de 31/10/2016 tarihli kur farkı faturasının düzenlendiği, bu kur farkı faturası nedeniyle 13.096,64 TL nin 29/04/2017 tarihli çek ile ödendiği, anlaşılmıştır. Taraflar arasında ticari alım satım yapılmış , ancak faturalar TL olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle bu faturaların karşılığının döviz olarak belirlenmesi , davalı tarafın iddia ettiği iade faturasının ispatlanması veya davacı defterinde kayıtlı olması halinde bunun da faturanın düzenlendiği tarihteki kur karşılığı bedeli belirlenerek alacak miktarından düşülmesi , sonucunda davacının bakiye döviz karşılığında alacağının bulunup bulunmadığının tespiti gerekir. Bilirkişi raporunda mutabakattan bahsedilmiş ise de taraflarca imzalanmış veya taraflarca mail suretiyle kesin borç ilişkisini sonlandırır mutabakat belgesine rastlanılmamıştır. Buna göre alınan bilirkişi raporu karar vermeye elverişli değildir. Bu hususları karşılar yeni bir uzman bilirkişiden rapor alınması ve davalının iade faturası iddiası değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Buna göre yetersiz bilirkişi incelemesine dayalı verilen karar yerinde olmadığı anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
1-Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/05/2019 tarih, 2017/916 Esas, 2019/737 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
3-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istek halinde yatırana iadesine,
4-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından verilecek olan esas kararda dikkate alınmasına,
5-Karar tebliğ ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi. 06/06/2022


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır