Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/1407 E. 2022/363 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ

T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : ………
KARAR NO :……..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2019
NUMARASI : ….Esas, ………Karar
DAVACI : ….
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
İHBAR OLUNAN : ……………….
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 15/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/03/2022
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/02/2019 tarih, ….. Esas, ………….sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin 17/09/2014 tarihinde davalıdan EB74006 motor numaralı FORD marka 2014 model ve BEYAZ renk kamyonet (BB Van) araç satın aldığını, satın alınan tarih itibari ile halının değerinin 64.994,00 TL.olduğunu, müvekkiline ait ……….. plakalı aracın 18/09/2015 tarihinde Ankara-Polatlı istikametinde giderken müvekkilinin aracının hiçbir neden yokken aniden stop ettiğini ve gösterge lambalarını kontrol ettiğinde hiçbirinin yanmaması ve aracın çalışmaması üzerine aracı ilgili servise çektirdiğini, araçtaki arızanın kaynağının tepitine ilişkin Ankara 10.Sulh Hukuk Mah’nce araç üzerinde delil tespiti işlemi yapıldığını ve araçtaki bu arızanın imalat hatasından kaynaklandığını ve gizli ayıplı olduğunu belirterek, aracın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini, araçta meydana gelen değer kaybı ve araçtan mahrum kalma bedelinin tespit edilerek davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde beyan ettiği iddialarının gerçeği yansıtmadığını, tespi bilirkişisi tarafından verilen raporda aracın ayıplı olduğuna dair hiçbir açıklama yapılmadığı halde sanki raporda aracın ayıplı olduğunun tespitinin yapıldığı yönünde çarpıtma yapıldığını, tespit dosyasında araç şoförünün önüne çıkan köpeğe çarpmamak için direksiyonu sağa kırdığını ve kaldırıma çıktığını, akabinde araın tekrar yola girdiğini ve yoluna devam ettiği yönündeki açıklamalara deva dilekçesinde yer verilmeyerek gizleynemye çalışıldığını, bu durumun arüçtaki hasarın kaza neticesinde meydana geldiğine delalet ettiğini, tespit dosyasında araçtaki arızanın kullanım hatasından mı ya da üretimden kaynaklı gizli ayıp mı olduğu yönünde ayrıntılıbir açıklamaya ve tespite yer verilmediğini, aracın kaldırıma çıkması ve arızanın meydana gelmesi ile ilgili olarak raporda olumlu veya olumsuz bir görüşe yer verilmediğini, bu haliyle tespit bilirkişi raporunun yetersiz kaldığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Davalı … Otomotiv AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu araçta müvekkili olan şirketin sorumlu tutulmasına neden olacak üretimden kaynaklı bir ayıp bulunmadığından bahisle açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece,olaydaki uyuşmazlığın araçtaki hasarın, imalat- üretici hatasından kaynaklı olup olmadığı, garanti kapsamında kalıp kalmadığı noktasında toplandığı, talimat mahkemesi yoluyla yapılan keşifler ve bilirkişi heyetinin düzenlediği 26/01/2017 tarihli makine bilirkişisi ve hukukçu bilirkişinin raporu, 25/07/2018 tarihli öğretim görevli makine mühendisleri bilirkişi heyetinin raporu ve rapora itirazlar kapsamında keşif yapılmak suretiyle düzenlenen bilirkişi heyetinin 31/12/2018 tarihli raporu ile aracın motorunun söküldüğü, yakıt numunesinin bulunmadığı ve enjektörlerin korunmuş şekilde mevcut olmadığı, motordaki arızanın yakıt kaynaklı mı enjeksiyon basıncının uygun olmamasından kaynaklandığının ancak arızanın ortaya çıktığı tarihte yapılacak yakıt numunesi ve enjektör testi ile teknik olarak mümkün olabileceğinin belirlendiği, düzenlenen 31/12/2018 tarihli ek bilirkişi raporunun gerekçeli denetime açık olaya uygun olduğu gerekçesi ile itibar edilerek motordaki arızanın imalattan kaynaklandığı üretici hatası olduğunun ispat edilmediği, ispat yükünün davacıda olup delil tespiti sırasında düzenlenen bilirkişi raporlarının araçta yakıt analizi ve enjektör testi yapılmadığından teknik yönden kesin olarak arızanın imalattan kaynaklandığının tespit edilemeyeceğinden itibar edilmeyerek, araçtaki arızanın imalattan kaynaklandığının ayıplı olduğunun ispat edilmediği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; ilk derece mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararının usul ve kanunlara aykırı olduğu, araçta oluşan hasarla ilgili taraflarınca Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin ………. D.İş dosyası ile delil tespiti talebinde bulunulmuş ve alınan bilirkişi raporuna göre araçta oluşan arızanın imalattan kaynaklı ayıp nedeniyle meydana geldiği tespit edildiği, iş bu tespit doğrultusunda davalı firmaya aracın aynen değişimi veya bedelin iadesi talepli ihtarname gönderildiği , taraflarınca bağımsız bir bilirkişiden uzman görüşü alınarak dosyaya ibraz edildiği, uzman görüşünde ve delil tespiti dosyasından alınan bilirkişi raporunda bilimsel ve teknik incelemeler sonucunda araçta meydana gelen hasarın imalattan kaynaklandığı tespit edildiği, dosyada alınan bilirkişi heyetinin düzenlenmiş olduğu kök ve ek her iki rapor da bilimsellikten ve hukuki denetimden uzak olduğu, ayrıca kök raporda yakıt enjektörlerinin ve yakıtın incelenmesi gerektiği yönünde görüş bildiren bilirkişi heyeti, ek raporda ise “yakıt numunesi ve enjektör testinin de mümkün olmadığı” şeklinde rapor düzenleyerek çelişki içine düştüğü, ”neden yakıt numunesi ve enjektör testinin mümkün olmadığı” şeklinde bir sorunun cevabını bilirkişi raporunda bulunmadığı, ilk derece mahkemesi ise yetersiz, bilimsel incelemeden ve hukuki denetimden yoksun, çelişkili bilirkişi raporlarını dikkate alarak, “davacının davasını ispatlayamadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, davacının davasını ispatlayamadığı yönündeki gerekçe kesinlikle kabul edilemez olduğu ,taraflarınca mevcut delil tespiti bilirkişi raporu haklılığın ispat edildiği, bilirkişilerin ısrarla eksikliği gidermekten imtina etmesi nedeniyle bir türlü yakıt enjektörü ve yakıt testi yapılamadığı, ilk derece mahkemesi açıklığa kavuşmamış bir konuyu ( yakıt enjektörü ve yakıt testi ) es geçtiği, davada ihtilaflı ve açıklığa kavuşmamış bir husus varken dava hakkında karar verilmesi usul ve kanunlara aykırı olduğu, tespit raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi gerekçeleri ile istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında düzenlenen ticari araç alım satım sözleşmesinin aracın ayıplı olması sebebiyle feshi ile ödenen bedelin iadesi ve ikame araç bedeli alacağına ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacının maliki olduğu ……… plakalı Ford Transit Marka aracın 18/09/2015 tarihinde sürücü ………….’ ın Bursa istikametin Giresun istikametine seyir halinde iken Ankara Polatlı yolunda köpeğe vurmamak için direksiyonu sağa kırarak kaldırıma çıktığı sonrasında tekrar yolda seyir halinde iken kısa süre sonra aracın durduğu ve kasko sigorta şirketine bildirildiği ve kasko şirketi tarafından zamana bağlı yağ kaçağı olduğu iddiasıyla bedelin ödenmediği, bu kapsamda Ankara 10.Sulh Hukuk Mah.’nin ……….değişik iş dosyası üzerinden yapılan bilirkişi incelemesinde, 16/11/2015 tarihli rapor ve 04/01/2015 tarihli rapor ile aracın motorundaki hasarın imalattan kaynaklandığının belirlendiğinden davacı tarafça ayıplı malın bedeli ile ikame araç bedeline dayalı alacak talep edilmiş davalı ise zamanaşımı defi ile araçtaki hasarın imalattan kaynaklanmadığı kullanıcı hatası olduğu gerekçeleri ile davanın reddini talep etmiştir.
Taraflar tacir olup, uyuşmazlığın ise ticari nitelikteki satım sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle olaya 6098 sayılı TBK. ve 6102 sayılı TTK. hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık; alım-satıma konu aracın satım işlemi sırasında gizli ayıplı olup olmadığı, davacı lehine seçimlik haklarını kullanma şartlarının oluşup oluşmadığı, noktalarında toplanmaktadır.
Ticari satış ve mal değişimi başlıklı 6102 sayılı TTK. 23/1 maddesinde; özel hükümler saklı kalmak şartıyla, tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde TBK. satış sözleşmesi ile mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümlerin uygulanacağı buna göre malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmesi gerektiği, açıkça belli değilse alıcının malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde inceleyip veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olacağı, diğer durumlarda, TBK. 223. maddesinin ikinci fıkrasının uygulanacağı düzenlenmiştir.
6098 sayılı TBK. ayıba karşı tekeffülü düzenleyen 219. maddesine göre “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.” düzenlemesi mevcuttur.
6098 sayılı TBK. 222. maddesinde ise; satıcının, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu olmayacağı, satıcının, alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle görebileceği ayıplardan da, ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca üstlenmişse sorumlu olacağı düzenlenmiştir.
6098 sayılı TBK. 223/2 madde hükmünde ise alıcının gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal etmesi halinde, satılanı kabul etmiş sayılacağı. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hükmün uygulanmayacağı, bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmesi gerektiği; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılacağı düzenlenmiştir.
Aynı kanunun ayıp durumunda ise alıcının seçimlik hakları 227. maddesinde düzenlenmiştir. Madde hükmüne göre ”Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.
2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.
4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.
Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir.
Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir. Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.”
Genel açıklamalar karşısında dosyanın incelenmesinde;
Dosya kapsamında mahkemece üç adet rapor alınmıştır. 26/01/2017 tarihli bilirkişi (makina mühendisi-hukukçu) raporunda ” piston tepesi erimesinin teşhisi bakımından motorun yakıt enjektörlerinin test edilerek enjektör püskürtme basıncının fabrika değerlerine uygun olup olmadığı, enjektör elemanlarında bir arıza ya da hatanın olup olmadığının belirlenerek dosyaya bir rapor halinde sunulması, diğer taraftan araçta bulunan yakıtında analiz edilerek rapor halinde dosyaya sunulması durumunda test sonuç değerlerine göre hasar konusunda bir değerlendirme yapılmasının uygun olacağı,”
26/01/2017 tarihli bilirkişi raporunda ise “Enjeksiyon sistemi püskürtme basıncının uygun olup olmadığı ya da elverişsiz yakıt kaynaklı enjektör ağzındaki kirlenme/tıkanma problemi sebebiyle yukarıda sözü edilen hasar ortaya çıkmış olabilir. Bu sebeple söz konusu enjektörlerin ve araçta bulunan yakıtın analiz edilerek dosyaya bir rapor halinde sunulması…” şeklinde görüş belirtmiştir.
Aynı heyetten alınan 31/12/2018 tarihli ek raporda ise “…yakıt numunesi ve enjektör testinin de mümkün olmadığı belirlenmiştir. Eğer dava konusu problem ilk ortaya çıktığında hem yakıt testi hem de enjektör sistemi testleri tespit niyetiyle yapılmış olsaydı teknik olarak kesin bir kanaat ortaya koymak mümkün olabilirdi… Özetle, araçta ortaya çıkan motor arızasının yakıt kaynaklı mı yoksa enjeksiyon sistemi basıncının uygun olmaması kaynaklı mı olduğu hususunda kök raporda kesin olarak kanaat oluşturamadığımız gibi ek raporda da kesin bir kanaatten söz etmek mümkün değildir. ” şeklinde görüş bildirilmiştir.

Yukarıdaki kanun maddeleri kapsamında ilk derece mahkemesince alınan ve hükme dayanak gösterilen rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Zira kök ve ek raporlarda ”araçtaki arızanın yakıt kaynaklı mı yoksa enjeksiyon basıncının uygun olmamasından kaynaklandığının ancak arızanın ortaya çıktığı tarihte yapılacak yakıt numunesi ve enjektör testi ile teknik olarak mümkün olabileceğinin bildirildiği, bu hususların hem kök raporda, hemde ek raporda açıkça ortaya konamadığı, değişik iş tespit dosyası ile dosya içeriğinde alınan raporlardaki tespitlerin birbiri ile çelişkili olduğu, bu yönü ile teknik ve bilimsel olarak denetime elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu yüzden mahkemece yapılması gereken iş; üniversitelerin otomotiv bölümünde görevli öğretim görevlisi uzman bilirkişi heyetinden, motor üzerinde inceleme yapılmak sureti ile davacının araçta ileri sürdüğü ve tamire konu 1 nolu piston ve supap kırılmasının neden kaynaklandığı (imalat hatası- kullanım hatası- kötü yakıt) hususunun tam ve kesin olarak ortaya konulması, varsa söz konusu arızanın gizli ayıp teşkil edip etmediği, kullanıcı hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı, araçtan elde edilen faydayı azaltıp azaltmadığı, aracın kaza yaptığı da gözetildiğinde hasarsız ve hasarlı 2. el değerinin piyasa araştırması yapılarak araçtaki ayıptan kaynaklı değer kaybının belirlenmesi, yine ikame araç talebi yönünden taraf ve mahkeme denetimine uygun rapor alınması ile 6098 sayılı TBK. 227. madde gereğince seçimlik haklarını kullanma koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken belirtilen hususlara aykırı arızayı tam ve net olarak ortaya koyamayan, kendi içerisinde çelişik raporlarla karar verilmesinde hukuki yönden isabet bulunmamakta olup bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararının 6100 sayılı HMK. 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak dosyanın yerel mahkemeye iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
1-Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/02/2019 tarih, ………Esas, ……. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-6100 sayılı HMK. 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istek halinde yatırana iadesine,
4-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından verilecek olan esas kararda dikkate alınmasına,
5-Karar tebliğ ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi.15/03/2022


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır