Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/1268 E. 2021/1250 K. 01.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO
KARAR NO : 2021/1402
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/03/2019
NUMARASI :
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1 -… – …
VEKİLİ : Av. …
: 2 -… – …
DAVANIN KONUSU : Genel Kurul İptali
KARAR TARİHİ : 14/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/10/2021
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13/03/2019 tarih, sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP :
Davacı vekili, müvekkili ile davalı … arasında boşanma davasının devam ettiğini, diğer davalı …’nun ise eşinin annesi olduğunu, 30.10.2017 tarihinde boşanma davasının açıldığını, 08.09.2017 tarihinde davalı …’nın hisselerini annesine devrettiğini, boşanma davasında mal rejiminin tasfiyesinde mal kaçırmak için hisse devrinin muvazaalı olarak yapıldığını, boşanma davasında gelir durumunun düşük gösterilmek istendiğini, müvekkiline zarar verme kastı ile hareket ettiklerini, TTK’nın 595. maddesine göre, devrin noterde yapılması, pay defterine işlenmesi ve ortakların muvafakatinin alınması gerektiğini ileri sürerek, hisse devrinin şekil şartları eksikliği ve muvazaa nedeniyle iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, İİK’nnı 280. maddesine göre işbu davanın açılabilmesi için alacağın gerçek olması, icra takibinin kesinleşmesi, aciz belgesinin bulunması gerektiğini, hisse devrinin noterde yapıldığını, pay defterine işlendiğini, ortakların muvafakat ettiğini, şirketin aile şirketi olduğunu, babası Behçet Uğurlu ile annesi …’nun isteği üzerine, Behçet Uğurlu’nun 10.000 hisse, abisi Erdil Uğurlu’nun 30.000 hisseyi 05.09.2014 tarihinde bedelsiz olarak davalıya devredildiğini, ancak davalı ile abisi arasındaki tartışmalar nedeniyle 08.09.2017 tarihinde anne ve babasının isteği üzerine hisse devrinin bedelsiz yapıldığını, davacının iddialarının yerinde olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
Davalı …, şirketin aile şirketi olduğunu, eşi ve çocuklarının ortak olduğunu, eşi ile ortak olmayan çocuklarının şirkette huzursuzluk çıkardığını, bu nedenle davalı …’dan hisselerini devretmesini istediklerini, 2017 yılında davalı …’nın hisse devrine rıza gösterdiğini, hisselerin bedel ödenmeden alındığını, davacı damadının bu işle bir ilgisi bulunmadığını, muvazaa amacıyla işlem yapmadıklarını belirterek, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ;
Mahkemece, davacı ile davalı … arasında boşanma davasının devam ettiği, mal rejiminin tasfiyesi için aile mahkemesine dava açıldığı, davalı …’in hisselerini annesi olan diğer davalıya devrettiği, işbu dava ile hisse devrinin iptalinin istendiği, aile mahkemesinde açılan alacağın tahsilinin imkansız hale geleceğinin belirtildiği, aile mahkemesince verilmiş bir karar bulunmadığı, tasarrufun iptali niteliğinde olan bu davanın görülebilmesi için davacının katkı payı alacağı olduğuna dair kesinleşmiş mahkeme kararı veya icra takibinin olması, bu alacağın tahsil edilemediğine ilişkin aciz vesikası alınması gerektiği, davanın erken açıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı … arasında boşanma davasının devam ettiğini, diğer davalı …’nun ise eşinin annesi olduğunu, 30.10.2017 tarihinde boşanma davasının açıldığını, 08.09.2017 tarihinde davalı …’nın hisselerini annesine devrettiğini, boşanma davasında mal rejiminin tasfiyesinde mal kaçırmak için hisse devrinin muvazaalı olarak yapıldığını, boşanma davasında gelir durumunun düşük gösterilmek istendiğini, mahkemece aile mahkemesi dosyasının bekletici mesele yapılmadığını, davanın açılması için aciz belgesine ihtiyaç olmadığını, İİK’nın 278/3 maddesine göre, karı,koca ile usul ve füru arasında yapılan ivazlı tasarruflar bağışlama gibi olduğunu, davalı annenin ev hanımı olduğunu, şirketin işleyişinden haberi bulunmadığını, şirket yönetiminin halen davalı … tarafından yapıldığını, hisse devir şartının gerçekleşmediğini, hisse devrinin noterde yapılması, devre ortakların muvafakat etmesi, pay defterine işlenmesi gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava, muvazaa nedeniyle limited şirket hisse devrinin iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de, bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İcra İflas Kanunu’nun 277. maddesinde söz edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeni ile hakları ihlal olunan ve zarar gören üçüncü kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir. Üçüncü kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacı ile danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeni ile temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır.
Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Muvazaaya dayalı iptal davasında, davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İcra İflas Kanunu’ nun 277. ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir.
Somut olayda, davacı ile davalı … arasında boşanma davasının devam ettiği, mal rejiminden kaynaklanan katılma alacağı davası da açıldığı, mal rejimine tabi olduğu iddia edilen hissenin muvazaalı olarak devredildiği, bu şekilde mal kaçırıldığı, mal rejimine ilişkin davanın sonuçsuz bırakılmak istendiğine ilişkin talepte, davacının, mal rejimine ilişkin dava sonunda bir alacağının doğmasının mümkün olduğu, muhtemelen hükmedilecek alacaklar için davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu, TBK’nın 19 maddesine göre, dava açılabilmesi için davacının alacağının olmasının da dava şartı olduğu anlaşılmıştır.
Bu itibarla, mahkemece boşanma ve mal rejimi davalarının sonucunun bekletici mesele yapılarak, davacının bir alacağının saptanması halinde hisse devrinin muvazaalı olarak devredildiğine ilişkin iddianın TBK’nın 19. maddesi kapsamında değerlendirilerek, aksi durumda dava ön koşul yokluğundan davanın reddine karar verilmek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkemenin kararının kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir (Bkz. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/4654-2017/4928 E. K. sayılı ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2020/854-2021/15 E. K. sayılı ilamı).

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Mahkemenin 13/03/2019 tarih, 2018/810 esas, 2019/446 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
Davacı tarafından yatırılan istinaf karar ilam harcının, istek halinde yatırana iadesine,
Yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek esas karar ile birlikte dikkate alınmasına,
Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi.


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza