Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/1224 E. 2021/653 K. 11.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : …ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/02/2019
NUMARASI : … Esas, …Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …..

DAVALI :…
VEKİLİ : Av. …

İLİŞKİLİ KİŞİ : … – -…

DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket
KARAR TARİHİ : 11/05/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/05/2021

…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/02/2019 tarih,… Esas, … Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle: Davacı vekili, davacının davalı şirkette %25 payla hissedar olduğunu, davalı şirketin bir süredir …’daki …. Otelinin işletmeciliğini yürüttüğünü, şirketin diğer ortağı Dr…’in de davacı gibi … uyruklu olduğunu, yüksek kâr payı vaadiyle kendisine şirketten hisse sattığını, davacının Türkiye’ye nadiren geldiğini, yönetim kurulu üyesi olmasına rağmen şirketin mali durumu hakkında kendisine bilgi verilmediğini, şirketin ekonomik darboğaza girdiğini, davacıya psikolojik baskı uygulandığını, toplantılara dahil edilmediğini, Türkçe bilmemesi ve Türk Hukukuna yabancı olması sebebiyle sürekli yanıltıldığını, davacının şirket imkanlarından yararlandırılmadığını, diğer ortağın şirket malvarlığını kendi yararına kullandığını, bu sebeple şirketin feshi ve tasfiyesi için haklı sebep oluştuğunu ileri sürerek şirketin feshine ve tasfiyesine, aksi halde davacının çıkma payı ödenerek ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili davanın reddi gerektiğini savunmuş, davacının şirket yönetimine katılmadığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, konaklama kayıtlarına göre üçer aylık periyotlarla otele gelen davacının iddialarının soyut olduğunu, davacının imzası olmayan hiçbir işlem yapılmadığını, üstelik davacının şirketi münferiden temsile yetkili olduğunu, bilgi alamadığı iddialarının kurgu ve etik dışı olduğunu, şirket imkanlarından diğer ortakla aynı şartlarda yararlandığını, şirketin devredileceği iddialarının haksız olduğunu, devir halinde sorumluluğun doğacağını, şirketin malvarlığı olmadığından aktifinin eksiltilemeyeceğini, fesih davasının son çare olduğunu, duruma uygun başka bir çözüm bulunabileceğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ;
Toplanan delillerden şirketin feshi ve tasfiyesi için yeterli gerekçe oluşturacak hiç bir sebebe ulaşılamadığı, şirketin bugün itibariyle zararda olması fesih ve tasfiye için sebep teşkil etmeyeceği, haklı sebep olmadıkça da ortağın şirketten çıkarılması mümkün olmadığı, kaldı ki , çıkmanın mevcut duruma göre davacı lehine olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı … vekili istinaf talebinde; Mahkemenin belirttiği gibi madem, davalı şirketin mal varlığı ve ekonomik durumu, ortaklık payını ödemeye yetmemektedir, o halde şirketin feshine karar verilmesi gerektiği, TTK m.531’deki şartlar oluştuğu, davalı şirket yönetim kurulu başkanı Dr…., müvekkilime işleyiş ile ilgili olarak hiçbir bilgi ve belge vermediği. müvekkilinin Dr…. tarafından aldatılmış olduğunu, yurt dışında olan müvekkiline yurt içindeymiş gibi usulsüz tebligat yapılarak gıyabında her türlü karar alındığını, müvekkilini, hiçbir genel kurula çağrılmadığını, şirketle ilgili yapılan hiçbir işlemden haberi olmadığını, davalı şirket yönetim kurulu başkanı Dr….., kendi menfaatleri doğrultusunda hareket ettiğini, Örneğin kendisine ait olan …, …ta ki daireyi şirkete kiralamış gibi gösterdiğini, usulsüz olarak uhdesine para geçirdiğini,Dr….ın tüm şahsi giderleri şirket hesaplarından karşılandığını, müvekkili şirkete ortak olup nakit sermaye koyduktan sonra şirkete ait 28 adet taşınmazın Dr.Bandar tarafından satıldığını, Dr….’a ait taşınmazların bakım ve onarım giderleri şirket kasasından karşılandığı özellikle 1.kayyum …’ın raporunda, şirket işleyişi ile ilgili ciddi usulsüzlüklere yer verdiğini, Şirketin Vergi Dairesi ve SGK’ya ciddi anlamda borçları bulunmakta olduğunu, bu konuda mahkemenin yeterli araştırma yapmadığını, davalı şirketin sürekli zarar ettiğini,kayıt dışı konaklama ile ilgili olarak mahkemenin hiçbir araştırma yapmadığını, davalı şirketin borca batık ve öz sermayesini kaybetmiş olduğunu, bilirkişi raporunda davalı şirketin, 2018’in son döneminde kara geçtiği tespit edilmiş olsa dahi bu karlılığın kağıt üzerinde olduğunu, bu karlılığın ise otel kirasının, 2,000,000 (ikimilyon) USD’den 1,000,000 (Birmilyon) USD’ye revize edilmesi sonucu elde edildiğinin belirtildiğini, ve bu karlılığın gerçeği yansıtmadığının aşikar olduğunu, kira indiriminin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararını istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava, Anonim şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkindir.
TTK’nun 531. maddesi uyarınca haklı nedenleri varlığı halinde fesih veya ortaklıktan çıkarılma yönünde karar verilmesi gerekir.
Haklı nedenin ne olduğu kanunda tadadi olarak belirtilmediğinden her somut olayda tarafların iddia ve savunmaları, delilleri ve dava konusu şirketin belge ve kayıtları bilirkişi eliyle incelenerek bir sonuca varılması gerekir.
Dava konusu dosya kapsamında mahkemece atanan kayyımlardan ve bilirkişiden alınan raporlar dosyada mevcut ise de, şirketteki işleyişin usulüne uygun olup olmadığı, davacının ileri sürdüğü iddiaların variyeti olup olmadığı ve fesih için haklı neden oluşturup oluşturmadığı hususlarında açıklayıcı ve 31/12/2018 tarihli bilirkişi raporun da dava konusu ihtilafı çözme hususunda mahkemeye tam kanaat verecek ayrıntılı inceleme ve değerlendirme içeren bir rapor olmadığı anlaşılmıştır, dolayısıyla dosyadaki mevcut raporlar hüküm kurmaya elverişli değildir.
Öte yandan mahkemenin davanın reddine dair gerekçesi de yeterli ve TTK’nun 531. maddesi ile uyumlu olmaktan uzaktır.
Bu nedenlerle TTK’nun 531. maddesi uyarınca şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin haklı nedenlerin olup olmadığı, taraf delilleri ve davalı şirketin kayıtları, davacının iddialarına ilişkin deliller tam olarak toplanmak ve değerlendirilme şartı ile hazırlanacak bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre bir karar vermek üzere kaldırılması gerekmiştir.
Açıklanan gerekçelerle Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
1… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/02/2019 tarih, … Esas, … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istek halinde yatırana iadesine,
4-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından verilecek olan esas kararda dikkate alınmasına,
5-Karar tebliğ ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi. 11/05/2021


Başkan

(e-imza)

Üye

(e-imza)

Üye

(e-imza)

Katip

(e-imza)